X

Ebeveyn-çocuk iletişimi, çocuklar büyüdükçe neden değişir?

Ebeveynlerin çocuklarıyla olan iletişimleri zaman içinde doğal olarak değişime uğrar. Çocuklar emeklemeye başlar, yürürler, okula giderler derken ergenliğe girerler; hem onlar hem ebeveynler için zorlayıcı yıllar geçer ve 18 yaş zamanı gelir çatar. 18 yaş ve onu takip eden birkaç seneyi de içine alan, literatürde adult children olarak tanımlanan yetişkin çocukluk dönemi beraberinde birçok farklılığı da getirir. Yetişkin çocukların kimi aile evinde kalmaya devam eder, kimi taşınır gider ama ebeveyn-çocuk iletişimi her iki durumda da büyük bir sınavdan geçer. Ebeveynler çocuklarının büyüdüğünü kabullenmek istemezken yetişkin çocuklar da artık kendi kararlarını verebilecek yaşta olduklarının altını çizmek isterler. Haliyle ebeveyn-çocuk ilişkisindeki boşluk giderek büyür; iletişimler tuhaf bir hal alır. Ebeveynlerin yetişkin çocuklarıyla aralarındaki iletişimin bozulmasının nedenlerini ve güçlü bir iletişim için yapılabilecekleri yazımızın devamında bulabilirsiniz:

Çocuklar büyüdükçe ebeveynleriyle olan iletişimleri neden değişir?

Ebeveynler yaş alıyor, çocuklar büyüyor, ergenlik bitiyor ve yetişkinliğe geçiş başlıyor. Haliyle bu değişim süreçlerinde ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkiler de nasibini alıyor. Peki, neden iletişim sekteye uğruyor, ne oluyor da konuşmalar şekil değiştiriyor, zorlaşıyor? İşte bu sebeplerden bazıları:

1. Jenerasyon farkı

Teknoloji hızla ilerliyor, alışkanlıklar değişiyor, yeni neslin maruz kaldığı her konuda kendini gösteren değişimler hız kesmeden hayatlarında yer buluyor. X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağı derken aradaki fark git gide açılıyor; haliyle aynı dilden konuşabilmek imkansız hale geliyor. Ortak bir paydada hem yetişkin çocukları hem de ebeveynleri buluşturan diyaloglar kurabilmek fazlasıyla zorlaşıyor. Bu da aradaki iletişimin tuhaflaşmasına ya da işlevsiz hale gelmesine neden olabiliyor.

2. Herkesin kendi dünyasında olması

Yaş ilerledikçe herkesin sorumlulukları, iş yükü, deneyimleri, duygusal-sosyal ve benzeri birikimleri artıyor; kısacası hem çocuklar hem de ebeveynler kendi dünyalarındaki işleri yoluna koymaya çalışırken birbirlerinden istemeden de olsa uzaklaşabiliyor. Uzaklaştıkça aradaki duygusal mesafeler de katlanarak büyüyor ve güçlü bir iletişim inşa etmek zorlaşıyor.

3. İletişim becerisi eksiklikleri

Bazı bireylerin iletişim konusunda yeterince başarılı olamadıkları birçoğumuzun aşina olduğu bir durum. Kimi zaman partnerimiz, kimi zamansa iş arkadaşlarımız için geçerli olabiliyor. Aynı durum, ebeveynler ve çocukları için de söylenebilir. Duygularını, düşüncelerini ifade etmekte zorlanan ya da anlamlı bir sohbet kuramayacağını düşündüğü için hiç konuşmamayı tercih eden bireyler haliyle işlevsel bir iletişimin de parçası olamıyor. Kısacası bireysel iletişim becerisi farklılıkları ebeveynler ve yetişkin çocukları arasında arzu edilen ilişkinin bir türlü kurulamamasına neden olabiliyor.

4. Ayrıntılardan yoksun üstünkörü konuşmalar

Özellikle ayrı evde yaşadıklarında yetişkin çocuklarla ebeveynler arasındaki sohbetler ‘kontrol etmekten’ yani ‘Asayiş berkemal mi; yani her şey yolunda mı?’ diye sormaktan öteye geçemiyor. Gündelik hayatın telaşında birkaç dakika ayrılıp açılan telefonlardaki konuşmalar nasılsın, iş nasıl, hava nasıl ve benzeri üstünkörü sorularla şekilleniyor ve hem ebeveynlerin hem de yetişkin çocukların hayatlarında gerçekten neler olup bittiği belirsiz kalıyor. Bu nedenle de ilişkiler derin, anlamlı, detaylı bir konuşmadansa havadan sudan sohbetlere dönüşüyor.

5. Ebeveynlerin rol kaybı korkusu

Bazı ebeveynler kendilerini ebeveynlik rollerine gereğinden fazla kaptırabiliyor; yani anne-baba olduklarını her fırsatta çocuklarına hissettirmek için ekstra çaba harcıyor ve rollerinin tehlikeye girmemesi için çocuklarıyla olan iletişimlerini riske atmayı göze alabiliyorlar. Örneğin, yetişkin çocuk annesiyle duygusal bir sorunu paylaşmak isterken annesinin yalnızca dinlemek, yanında olduğunu hissettirmek ya da anlamaya çalışmak yerine öğüt vermeye kalkışması, çocuğun bir daha aynı tür bir paylaşımda bulunmak istememesine neden olabiliyor. Bu ve benzeri durumlar sıklaştığında ebeveyn-çocuk iletişimi de sekteye uğrayabiliyor.

6. Eski yaraların açığa çıkması

Çocukken pek fark edilmeyen veya büyüme sancılarıyla uğraşırken yeterince üzerine düşünmeye, odaklanmaya fırsat bulunamayan bazı olumsuzluklar, yaş ilerledikçe gün yüzüne çıkabiliyor. Belki ebeveynlerin baskıcı tavırları, belki çocukluk travmaları, belki de sevgi eksikliği gibi yıkıcı duygu ve düşünceler yetişkin çocukluk dönemlerinde çocukların ebeveynleriyle derin bir iletişim kurmak istememelerine neden olabiliyor.

Ebeveyn-çocuk iletişimini güçlendirecek ipuçları

Yukarıdaki tüm sebepler ebeveynler ile çocukları arasındaki ilişkide iletişimin tuhaflaşmasına ya da istenilen düzeyde olmamasına yol açabiliyor. Ancak, zaman her şeyin ilacı. Değişimlerin, sürecin bir parçası olduğunu kabul etmek ve iletişimdeki taşların zamanla daha iyi yerine oturacağına güvenmek önemli bir adım. 

1. Konuşmanın yapısını değiştirin

Ayrıntılardan yoksun bir konuşma sürdürmektense mümkün olduğunca derine inmeye çalışın. Bir ebeveyn olarak kendinizin yalnızca kontrol etmek, her şey yolunda mı onu öğrenmek için sorular sorduğunuzu fark ettiğinizde buna bir son verin ve yetişkin çocuğunuza farklı sorular yöneltmeye, onu daha fazla konuşmaya teşvik etmeye çalışın. Aynı şekilde yetişkin çocuklar da ebeveynlerinin bu tarz konuşmalarını yakaladıklarında ya da kendilerinin de benzer şekilde konuşmayı sürdürdüklerini fark ettiklerinde daha ayrıntılı sorular sorarak ya da hayatlarında neler olup bittiğine dair detaylar paylaşarak konuşmayı yeniden şekillendirebilirler.

2. Eski yaraları onarmaya çalışın

Eski yaralar yolunuza çıkıyorsa, onlardan kaçmak, yaraları görmezden gelmek iyi bir fikir değil. Geçmişi masaya yatırın, geride bıraktıklarınızı anlamaya, anlamlandırmaya çalışın. Karşılıklı duygularınızı açığa çıkarın; birbirinizi suçlu hissettirmek için değil iyileştirmek için konuşun. Göreceksiniz geçmiş yaralar sarıldıkça iletişim de kendiliğinden evrilmeye başlayacak.

3. Yeni anılar biriktirin

Geçmiş geçmişte kaldı; iyisiyle kötüsüyle… Artık ilerleme, yola devam etme zamanı. Eski yaraları yok saymayıp iyileştirmeniz yetmez; iyi-kötü tüm anıların geçmişte kaldığını bilip yeni mutlu anılar biriktirmek için harekete geçmeniz şart. Sadece telefon konuşmalarıyla olmaz; ebeveyn-çocuk ilişkisini güçlendirecek etkinliklere katılarak, ortak paylaşımlı zamanlar yaratarak güzel anılarınızı çoğaltabilir, bunları yaparken iletişiminizi de güçlendirebilirsiniz. Birlikte daha fazla zaman geçirmek, var olan iletişim sorunlarının çözülmesine yardımcı olabileceği gibi olası sorunları da önleyebilir.

4. Geri bildirimleri kabul edin

Her iki taraf da iletişimin nasıl hissettirdiği hakkında geri bildirimi kabul ettiğinde ilişkiler daha kolay güçlenebilir. Yetişkin bir çocuk, ebeveynlerine hangi tür konuşmaların rahat veya rahatsız hissettirdiğini söyleyebilir veya konuşma sırasında belirli bir ses tonunun farklı bir tonla değiştirilmesini isteyebilir. Aynı şekilde bir ebeveyn de çocuğuna iletişimdeki beklentilerini dile getirebilir. Geri bildirim vermek ve kabul etmek hem daha işlevsel bir iletişimi hem de daha güçlü bir ilişkiyi mümkün kılar.

5. İletişim sıklığını artırın

Tüm bunların yanı sıra gerçek, derin ve anlamlı bir ilişki için iletişim sıklığınızı artırın. Bu konuda hem ebeveynlere hem de yetişkin çocuklarına fazlasıyla iş düşüyor. Mesaj atın, arayın, aynı evde yaşıyorsanız akşamları özel bir zaman yaratın ve sohbet edin, uzaktaysanız görüntülü konuşmalar yapın. Bağınızı güçlendirmek için çaba harcayın.

Ayrıca hem ebeveynlerinizle, hem çocuklarınızla, hem partnerinizle, hem de sosyal çevrenizdeki diğer insanlarla ilişkinizi güçlendirmek için iletişim becerilerinizi iyileştirin. Bu konuda size rehberlik etmesi için aşağıdaki yazılarımızdan da destek alabilirsiniz:

Kaynak: psychologytoday

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale