X

Dünyaya daha çok şey verebilmek: Yaşamı güzelleştirme kılavuzu

“Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” –Mevlana Celaleddin Rumi

Hepimizin farklı yetenekleri, farklı meslekleri ve farklı ilgi alanları var. Hayatlarımız öyle yoğun geçmektedir ki, bazen “kendimize bile” ayıracak zamanımız kalmaz ve çoğu zaman bundan şikayetçi oluruz. Kendi yaşamlarımıza bu kadar odaklanmışken, anne isek, baba isek bu daha da zorlu olur; çünkü ilgilenmemiz gereken çocuklarımız, geçindirmemiz gereken ailemiz ve ilgi göstermemiz gereken bir eşimiz de vardır. Aslında hayata ne verdiğimize veya kendimiz dışındaki dünyaya ne katkı sağladığımıza bakmak aklımıza gelmez.

Peki bu yaşam şekli bizi “vefa” açısından veya bu dünyada bulunmamızın daha yüksek bir sebebi olduğu gerçeği açısından nasıl etkiler? Yani çok iyi bir yönetici olmak sizi son derece mutlu ve “doygun” bir vicdan seviyesine ulaştırabilir mi? Bu tek başına yeterli midir? Örnek verelim, yardıma muhtaç bir çocuk gördüğümüzde ve ona bir simit hediye ettiğimizde, çocuğun yüzündeki gülümsemeye hangi maaş, hangi pozisyon veya hangi mevki eşit olabilir? Veya kanserin son aşamasında tedavi bekleyen bir hastaya deva olabilecek bir yardımda bulunduğunuzda, “insan olmak” ve aynı durumda sizin de olabileceğiniz gerçeğini idrak etmek, gerçekleştirdiğiniz yardımın size verdiği tatmin, elinden geleni yapmaya çalışmış olmak veya bir insan olarak bir derdi paylaşmış olabilmek güzelliğini hangi “iş başarısı” sağlayabilir?

İşte bu yüzden bugün bu yazımda sizlerle birlikte “günlük” yoğunluklara kapılarak, aslında hayata vermek durumunda olduğumuz veya verebileceğimiz, küçük de olsa katkı sağlayabileceğimiz alanlara bakmak istiyorum. Genel olarak “zaman mı var” yorumunu alıyorum bu konu açıldığı zaman. Burada önemli olan bizlerin yaratacağı zamanlar. Evet, birçoğumuz belki fiziksel olarak bir yurda gitmeye imkan bulamıyoruz, fakat bu ihtiyacı olan bir öğrenciye belirli bir burs vermemize engel değildir; veya yaşlılar için yeni bir yurt yapılacak ise buna az da olsa gücümüzün yettiğince katkı sağlamak için “yapamıyorum” diye düşünerek oturduğumuz yerden bir banka havalesi ile yapabileceğimiz bir işlemi göz ardı etmemiz anlamına gelmez…

Hemen birkaç örnekle kendimden açıklamaya başlayabilirim. Öncelikle daha önce bir dönem geçirmiş olduğum rahim ağzı kanseri başlangıcı nedeniyle, tüm kanser hastalarına karşı özel bir borcum olduğunu düşünüyorum. Bugün son derece sağlıklıyım ve ne kadar şanslıyım ki hayatımın çok önemli bir aşamasında bu gerçekle yüzleşerek yine tek başıma üstesinden geldim. Kanser hastaları için kurulu olan birçok farklı derneğe her ay belirli oranda bir yardım yapmaya çalışıyorum. Bu yardımların miktarı benim için önemli değil, fakat önemli olan her ay bunun için “bir şey” yapmak, bir katkı sağlamak ve elimden geleni yapmaya çalışmak.

Yine çok önemli bir kavram çocukların, özellikle kız çocuklarımızın ülkemizde okutulabilmesi ve eğitim alabilmesi. Bu yüzden öncelikle anne ve babaları olmadan hayata tutunmaya çalışan onlarca çocuğumuza karşı sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Çok küçük yaşımda anne ve babamdan ayrı kalarak yaşamam gerekmişti, zannediyorum bu inancım ta o zamanlara kadar uzanıyor… Eğer çocuksanız ve bu dünyada yalnız olduğunuzu hissediyorsanız size bir aile olmaya çalışan bir kurum var ise şanslısınız… Bizler ise gücümüz ve bilincimiz yettiğince bu kurumlara destek sağlamalıyız. İşte ben de kendimce her ay çocuklarımızı okutmaya çalışan bu derneklere yardımcı oluyorum. Evet, belki her ay bir etkinliklerine gidemiyorum, birebir çocuklarımızla bir araya gelemiyorum, belki yapabileceğim çok daha fazla katkı var fakat şu an elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum…

Bunlar sadece birer örnek… Bu katkı, yani hayata yapacağınız katkı, okuduğunuz güzel bir kitabı bir arkadaşınıza tavsiye etmek kadar basit de olabilir… Seyahate tek başına çıkmaya cesaret edemeyen bir arkadaşınıza destek olmak, bazen sadece yolunu kaybetmiş bir yabancıya yol göstermek için beş dakikanızı harcamak veya caddede karşıdan karşıya geçmeye çalışan elinde ağır poşetleri ve bastonu ile yürümeye çalışan tatlı bir teyzeye yardımcı olmak kadar “basit”…

Fakat önemli olan sizin bugün olduğunuz halinizle dünyaya, muhtaç olanlara, diğer insanlara, çocuklara, gençlere kısacası kime yardımcı olabilecekseniz bunu karşılık beklemeden, kimse görmese de kimse takdir edecek olmasa da ve kimsenin umurunda bile olmasa da sadece sizin kendiniz için bu “katkıyı” bir borç bilerek gerçekleştirmeye çalışmanızdır…

Bizler daha fazla paylaştıkça, daha fazla katkı sağladıkça bildiklerimizi, yaşadıklarımızı, kazandıklarımızı veya sadece “olduğumuz kişiyi” daha fazla açtıkça, vermeye gönüllü oldukça aynı şekilde ödüllendiriliriz. Dünya üzerinde görülmeyen eller, biz daha bir katkıyı sağladığımız anda yükselen titreşimlerimiz hislerimizle içimize dolan “kendimizden memnun olmak”, diğer bir deyişle “kendiliğimizden razı olmak” halimizle yaptıklarımız çok daha yükseklere taşınıverir…

Bugün bir katkı sağlamak istiyorsanız, büyük veya küçük olması az veya çok olması önemli değildir; önemli olan onun hayatınıza ve diğer hayatlara katacağı güzel değerdir… Siz farkında olmadan yapacağınız en küçük bir bağış, bir yardım, bir sorumluluk veya niyet ile bu dünyaya bugün belki tezahür edemeyeceğiniz bir katkı sağlarsınız…

Daha mutlu, daha doygun, daha “anlamlı” bir hayat için, bu dünyaya daha fazla katkı sağlamaya hazır mısınız?

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale