X

DreamBazaar oyunundan 3 önemli hayat dersi: Kıtlık, kahramanlar, kurtarıcılar ve biz

“Ertelenmiş umutlardır perişan eden insanı.”
Samuel Beckett

Geçtiğimiz haftalarda, Kadıköy’de Koma sahnesinde bir berika yapımı olan DreamBazaar oyununu izledim. Oyun, absürt bir umut ve hareketsizlik içinde sıkışıp kalmış modern insanın yaşam ve sevgiye bakışını değiştirerek, kıtlıktan özgürleşme sürecini konu alıyor.

Oyunun tasarımı, yazımı ve ifadesi Can Bora tarafından hayata geçiriliyor. Sanatçı kimliğinin yanı sıra uzun yıllardır yoga eğitmenliği de yapan Can, güçlü performansı ile izleyiciye içinde bulunduğu duygusal girdabı öyle etkin şekilde geri yansıtıyor ki, izleyen doğal olarak kendini kişisel özgürleşme sürecinin içinde buluveriyor. Oyun bu anlamda metin, dans ve performansı buluşturan disiplinlerarası bir tiyatro gösterimi olmanın yanı sıra bir içsel dönüşüm fırsatı da taşıyor. Etkili hareket tasarımı ve ışık performansı da bu dönüşüme büyük katkı sağlıyor.

Bu yazımda özgürleşmek isteyen herkesin mutlaka bilmesi gereken 3 önemli hayat dersini DreamBazaar oyunundan ilhamla anlatıyorum. Oyunun Şubat tarihlerini de yazının altında bulabilirsiniz. Gidip bu deneyimi yerinde yaşamanızı öneririm. Ayrıca, hafta sonu gösterimlerinin geliri ağaç ve fidan dikimine bağışlanıyor. Bu duyarlılığı için de tüm ekibi tebrik ederim.

DreamBazaar

Oyun, çölleşmiş ve kıtlık içinde bir dünyada geçiyor. Toprak kuru ve neredeyse hiç su yok. Bu, modern insanın içinde yaşadığı kalıplaşmış kıtlık bakış açısını yansıtan bir dünya. Ana karakter, kendini kapattığı küçücük bir alanda can sıkıntısı, amaçsızlık, depresyon, kaçıp kurtulma isteği ve huzursuzluk içinde dönüp duruyor. Bu haller içinde absürt bir hayalcilik ile kendini yarattığı karanlıktan çekip çıkartacak kahramanının gelişini bekliyor. Kendini tutsak ettiği bu küçücük alanda tek dostu olan bir aşk merdiveninin yağmuru çekerek gökkuşağını getireceğine inanıyor. Kıtlık bilincine ektiği bu inanç, besleyici bir toprak bulamayan her şey gibi büyüyemiyor. Sonunda, artık acısı dayanılmaz hale geldiğinde ışığı kendine doğrultmayı akıl edebilen kahramanımız muazzam gölgeleri ile yüzleşmek ve onlarla dans etmek suretiyle ışıkla yeniden buluşuyor. Bu buluşma, yaşamını sevgi dolu yepyeni bir bilince taşıyor.

Kıtlık bir gerçeklik değil, sadece bir bakış açısıdır.

Yaşam, sonsuz bir olasılıklar bütünüdür. Ancak, içine doğduğumuz ailede, toplumda ve eğitim sisteminde bir şekilde kıtlıkta olduğumuz yalanını satın alarak büyürüz. Halbuki kıtlık, gerçekliğin çarpıtılmış bir versiyonudur. Kıtlık sadece bir fikirdir ve her fikir gibi artık onu seçmediğimizde bizim gerçeğimiz olmaktan çıkar.

Kendinizi zorunluluklar içine hapsolmuş, daralmış ve seçimsiz bir halde bulduğunuzda bilin ki o anda artık değişmesi gereken ve size hizmet etmeyen bir düşünce içinde sıkışıp kaldınız. Bu noktada yapılabilecek en doğru seçim, herhangi bir şekilde aksi yönde hareket etmektir. Yaşamınızı düşünerek değil, sadece farklı bir gerçeklik seçip o yönde tutarlı bir şekilde hareket ettiğinizde değiştirebilirsiniz. Yaşam, her gün tüm bolluğu ve bereketi ile onu seçmemizi bekliyor. Hadi!

İçeride ne varsa dışarıda da o vardır. Bir kahraman aramayı bırak, o kahraman sensin!

Ne zaman hayatta bir şeyler yolunda gitmese, şikayet edip bir başkasını suçlama yanılgısına düşeriz. Şikayet etmek ve bir başkasını suçlamak toplumda yerleşik tavırlar olduğundan, büyürken bu davranışları doğru sanarak modelleriz. Zamanla bu modeller birer alışkanlığa dönüşür. Bu, maalesef insanlığın geri kalmasının en büyük nedenlerden biridir ve güzel enerjinin boşa harcanmasından başka hiçbir işe yaramaz.

Yine aynı bilinç seviyesinin hediyesi olan bir diğer çıkmazımız da bir gün birinin gelip bizi kurtaracağı inancıdır.

Halbuki, yaşamımızı değiştirecek, bizi özgürleştirecek, acımızı dindirecek tek güç kalbimizin gücüdür. Gücünün sorumluluğunu alıp, harekete geçen insan mutluluk ve keyif dolu bir yaşam yaratabilir. Bir başkasını beklemek veya bir başkasını değiştirmek için girdiği tüm çabanın ne kadar anlamsız ve boşuna olduğunu da en iyi o zaman anlar.

Hayal ettiğin her ne ise, hemen şimdi, o yönde adımlar atmaya başla. Küçük de olsa hayallerine doğru attığın her adım yaşamını güzelleştirir. Her zaman hatırla, dışarıda olan her şey senin inanç, düşünce ve seçimlerinin bir sonucu.

Yaşamına sahip çık, ona sıkıca sarıl!
Biz her ne kadar bu bedende sonsuza kadar yaşayacakmış gibi davransak da aslında hepimiz biliyoruz ki yaşamlarımız belirli bir zamanla sınırlıdır. Ölüm, her gün dünyanın her yerinden haberlerle bizi yaşamaya davet eder. Biricik ve eşsiz olan yaşamlarımızı sahiplenmeye çağırır. Yaşamına sahip çık, yaşam bir zorunluluklar bütünü değil, süreli bir keşif sahnesidir. Tadını çıkar.

Bu hayatta yaratmak, yaşamak istediğin her ne varsa, her şey önce kendinle bağlantı ile başlar. Sen de ışığı kendine tutarak aydınlığa ulaşanlardan olmaya kararlıysan Nisan ayında başlayacak ve sınırlı sayıda katılımcıya açtığım 8 haftalık Kendimle Bağlantı Online Program için giricidigdem@gmail.com adresimden bana yazabilirsin.

Oyun Takvimi:
Şubat ayı boyunca DreamBazaar’ı Kadıköy’de Koma Sahnesi’nde izleyebilirsiniz. Oyun takvimi:

9 Şubat 2020, Saat: 17:00
17 Şubat 2020, Saat: 20:30
29 Şubat 2020; Saat: 15:00 ve 19:00 (Bu oyunların tüm gelirleri ağaç ve fidan dikmeye bağışlanacaktır.)

Biletler Koma Sahnesi gişe ve Biletix’ten temin edilebilir.

Oyun künyesi

Tasarım / yazan / oynayan: Can Bora
Yönetmenler: Can Bora & Ufuk Şenel
Hareket Tasarımı: Ufuk Şenel
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter
Dekor-Kostüm Tasarımı: Meltem Çakmak
Özgün Müzik Tasarımı: Eda Er
Yapım: berika

Sanatçı ve işleri hakkında daha fazla bilgi için https://www.can-bora.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Yeniden bağlantı zamanı: Özgürleşmek ve hayal ettiği yaşamı yaratmak isteyenler için

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale