X

Doğaya dost alışkanlıklar kazanmanıza engel olabilen sürdürülebilirlik mitleri

Çevre dostu ürünler dendiğinde aklınıza ilk olarak çok pahalı oldukları mı geliyor? Ya da sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmanın çok zor olduğunu, atıksız mutfağın çöplerinizin yalnızca bir kavanoza sığması gerektiği anlamına geldiğini mi düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse siz de kendinizi sürdürülebilirlik mitlerine kaptırmış olabilirsiniz. Sanılanın aksine sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek ne çok pahalı ne de çok zaman alıcı. Üstelik sadece cam ürünler kullanmanıza, plastiği tamamen hayatınızdan çıkarmanıza gerek de yok. Ayrıca, vegan olmanız da şart değil. Gelin, toplumda yanlış bir kanıya sebep olan sürdürülebilirlik mitleri nelermiş birlikte bakalım.

1. Sürdürülebilir yaşam pahalıdır

Hayır, hiç de değil. Belki zaman zaman çevre dostu, sürdürülebilir ürünlerin üzerinde yüksek fiyatlı etiketlere denk gelmiş olabilirsiniz. Ancak, kullanım ömrünü düşündüğünüzde aslında pahalı olmadığını aksine uzun vadede sizi kara geçirdiğini fark edebilirsiniz. Örneğin, tek kullanımlık kağıt kahve filtresi yerine kumaş filtre tercih etmeniz çok uzun bir süre yeniden filtre için para harcamayacağınız anlamına geliyor.

Öte yandan, daha az satın almak, daha az tüketmek, en sürdürülebilir alışkanlıklardan biri. Yani, gerçekten ihtiyacınız olmayan eşyaları satın almayarak hem bütçenizi hem de çevreyi koruyabilirsiniz. Tüketim alışkanlıklarınızı değiştirerek, tek kullanımlık ürünlerle vedalaşıp, alışverişlerinizde ikinci el ürünlere yönelerek, hızlı moda rüzgarına kapılmayarak sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları edinebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Çevre dostu malzemeler aslında ne kadar sürdürülebilir?

2. Plastik ürünler kullanamazsınız

Plastik ürünlerin doğa dostu olmadığını hepimiz biliyoruz, ancak bu onları bir daha asla kullanmamamız gerektiği anlamına geliyor. Yani, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarını uygulamak için plastik ürünlerden sonsuza dek kurtulmanıza gerek yok. Mümkün olduğunca plastik içeren ürünleri satın almamanız, elinizde halihazırda olanları da nasıl farklı şekillerde değerlendirebileceğinizi bilmeniz doğaya saygılı alışkanlıklar benimsemenizi destekleyebilir.

Örneğin, plastik içerikli poşetler yerine her zaman market alışverişleri için çantanızda file ya da bez çanta bulundurabilir; evinizde kalan büyük plastik su şişelerini rengarenk saksılara dönüştürebilirsiniz. Dilerseniz plastik ürünlere alternatif doğa dostu ürünleri Sıfır Atık koleksiyonumuzda inceleyebilirsiniz.

3. Cam, her zaman plastikten daha iyidir

Plastiğin doğa için çok da iyi bir seçenek olmadığının çoğumuz farkındayız, bu nedenle cam en makul alternatiflerden biri olarak düşünülebilir. Ancak, her zaman camın plastikten daha iyi olduğunu söylemek de doğru değil. Örneğin, bir cam kabı yeniden kullanma olasılığı yüksek olsa da, plastikten daha ağır olması, taşınma sırasında kırılma ihtimalinin artması ve bu nedenle yeniden üretim için daha fazla enerji gerektirmesi, onun dezavantajlarından sayılabilir. Bu nedenle cam ürünlerin her zaman plastik içeren ürünlerden iyi olduğu inancı, sürdürülebilirlik kavramının esas odak noktasının uzaklaşmasına neden olabilir. Sizin için pratik olan, her zaman kullanabildiğiniz ve halihazırda elinizin altında olan her eşya, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarınız için zaten uygundur.

4. Tüm çöpleriniz bir kavanoza sığmalı

Başka bir efsaneye göre sürdürülebilir yaşam tarzını benimsemiş, atıksız mutfak alışkanlıklarını sürdüren kişilerin evlerinden çıkan çöpün bir kavanoza sığabilmesi bekleniyor. Oysa ki, tabii ki böyle bir şart yok. Benzer bir yanılgıyı minimalizm hakkında da duymuş olabilirsiniz: Minimalistlerin eşyaları yalnızca bir sırt çantasını doldurmalıdır. Bu da gerçek bir beklenti değil tahmin edeceğiniz üzere…

Özellikle mutfağınızda gıda israfını önlemek, atıkları azaltmak ve meyve-sebzeleri daha iyi değerlendirmek için yapabileceğiniz birçok şey varken çöpleriniz bir kavanoza sığmıyor diye sürdürülebilir alışkanlıklardan vazgeçmenize gerek yok. Sebze kabuklarından çorbalarınızı zenginleştirecek buz küpleri yapabilir, gıda atıklarınızı komposta dönüştürerek doğadan aldıklarınızı ona geri vermeye başlayabilirsiniz. Evdeki çöpünüzü küçük bir kaba sığdıramıyor olmanız, atıklarınızı azaltmaya çalışmanıza değmeyeceği anlamına gelmiyor. Dilerseniz Sıfır Atık koleksiyonumuzdaki ürünlerden ilham alabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sıfır atık yaşam dışında yapabileceğiniz uygulamalar: Çevre dostu 6 öneri

5. Doğal ve temiz içerikli tüm ürünler sürdürülebilirdir

Etiketlerin kişisel ve toplumsal algıyı yönetmekte çok başarılı olduğunu kabul etmekte fayda var. Özellikle kişisel bakım ürünlerinde ‘doğal’, ‘vegan’, ‘organik’, ‘temiz içerikli’ gibi etiketleri gördüğümüzde istemsizce sürdürülebilir olduğu kanısına kapılabiliriz, ancak bu etiketler ne yazık ki ürünlerin sürdürülebilir olup olmadığına karar vermek için değil.

Ürünlerin paketlenmesinden, bizlere ulaşana kadar geçirdikleri süreç de sürdürülebilirlik konusunu doğrudan etkileyen değişkenlerden. Bu nedenle üretiminden dağıtımına, tüketiminden geri dönüştürülmesine tüm süreç hakkında bilgi sahibi olmadan herhangi bir ürünün sürdürülebilir olduğuna karar vermek pek mümkün değil.

6. Sürdürülebilir yaşam için vegan olmak şart

Bitkisel bazlı beslenme, çevreye olan olumsuz etkilerimizi azaltmanın en iyi yollarından biri olabilir. Hem sağlığımız hem de doğanın korunması için etkili bir tercih olsa da sürdürülebilir bir yaşam sürmek için vegan beslenmek gerektiği inancı çok büyük bir yanılgı. Et ve süt tüketiminizdeki azalmalar sera gazı emisyonu tasarrufu sağlayarak çevrenin korunmasına katkı sağlasa da bu durum tamamen vegan beslenmeniz gerektiği anlamına gelmiyor.

7. Sürdürülebilirlik ya hep ya hiç olmalı

Yaşamda sadece siyah ve beyaz olmadığı gibi ya hep ya hiç düşüncesi de pek doğru bir kullanım değil. Diyeti bozunca tamamen sağlıklı seçimler yapmayı bırakmak gibi ne yazık ki sürdürülebilir alışkanlıkları da her zaman uygulayamayınca hiç uygulamamak kolay bir yol gibi görünebilir. Ancak, önemli olan bireysel olarak gezegenimizin için doğru seçimler yapmak. Gidecek başka bir Dünya’mız yok ve o nedenle büyük, küçük attığımız her çevre dostu adım çok anlamlı. Yaşamınızın mümkün olan her alanında doğaya saygılı seçimler yapmanız, kişisel tüketiminizi azaltmanız, doğadan aldıklarınızı ona geri verecek yolları fırsat buldukça uygulamaya koymanız, yapamadıklarınıza değil yapabileceklerinize odaklanmanız en önemlisi.

Kaynak: apartmenttherapy, brightly

İlginizi çekebilir: Apartman hayatına uygun, uygulaması kolay 9 çevre dostu öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale