X

Denizli’de mutlaka görmeniz gereken birbirinden güzel yerler

Denizli, Ege Bölgesi’nde bulunan tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü bir şehrimizdir. Binlerce yıllık geçmişi, antik kentleri, termal suları ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Denizli, hem yerli hem de yabancı turistlerin sık sık ziyaret ettiği şehirlerin başında gelmektedir. Denizli’nin en çok bilinen ve ziyaret edilen yeri, Pamukkale Travertenleri’dir. Doğal bir oluşum olan travertenler, ziyaretçilere harika bir manzara sunmaktadır. Travertenlerin hemen yanında bulunan Hierapolis Antik Kenti de içerisinde yer alan tarihi kalıntılarla tarih severler için harika bir yerdir. Denizli bunların yanı sıra termal suları, tekstil ürünleri, ünlü yemekleri ve doğal güzellikleriyle de dikkat çekmektedir. Denizli’ye nasıl gidebileceğinizi, ne zaman gidebileceğinizi, Denizli’de gezebileceğiniz yerleri, Denizli’nin meşhur olduğu şeyleri ve Denizli’ye dair merak ettiğiniz her şeyi bu yazıda okuyabilirsiniz.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli, kara, hava ve tren yolu ile ulaşabileceğiniz bir şehirdir. Bu nedenle Denizli’ye nasıl gideceğinizi gezi planınıza göre belirlemelisiniz. Denizli’ye en yakın havaalanı, merkeze 65 kilometre uzaklıktaki Çardak Havalimanı’dır. Çardak Havalimanı’na İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerden direk uçuşlarla ulaşabilirsiniz. Havalimanından şehir merkezine ulaşmak içinse havalimanı servisini ya da taksi kullanabilirsiniz.

Denizli’ye ulaşmanın en kolay yollarından bir tanesi kara yoludur. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden Denizli’ye sık sık otobüs seferleri düzenlenmektedir. Bunun yanı sıra özel aracınızla Denizli’ye daha hızlı ulaşabilirsiniz. Denizli’ye İstanbul’dan 6.5, Ankara’dan 5.5, İzmir’den ise 3 saatte ulaşabilirsiniz. Denizli’ye son olarak tren yoluyla da ulaşım sağlayabilirsiniz. Özellikle Ankara’dan sık düzenlenen seferlerle Denizli’ye varabilirsiniz. Tren garı, şehir merkezine oldukça yakın bir konunda bulunduğu için tren seyahatinizden sonra şehirde gitmek istediğiniz yere kolayca ulaşabilirsiniz.

Denizli’ye ne zaman gidilir?

Denizli’ye yılın istediğiniz zamanı gidebilirsiniz. Bununla birlikte Denizli’de yaz aylarında Akdeniz iklimi görüldüğünden yazın yapacağınız Denizli ziyaretinde çok yüksek sıcaklıklarla karşılaşabilirsiniz. Bu da özellikle antik kentleri gezmenizi zorlaştırabileceği için Denizli’yi Temmuz-Ağustos ayları gelmeden ziyaret etmeniz daha iyi olabilir.

Denizli’yi ziyaret edebileceğiniz en güzel ayların Nisan ila Haziran ve Eylül-Ekim ayları olduğu söylenebilir. Bu aylarda turist yoğunluğu da az olacağı için özellikle Pamukkale travertenleri gibi ünlü yerleri çok daha rahat gezebilirsiniz. Denizli’yi kış aylarından da ziyaret edebilirsiniz. Bununla birlikte Kasım ila Mart ayları arasında hava genelde çok soğuk olmasa da yağışlı olabilmektedir. Bu nedenle gezinizi planlarken hava durumunu dikkate almayı ihmal etmemelisiniz.

Denizli’de nerede kalınır?

Denizli’ye gittiğinizde konaklama seçenekleriniz oldukça fazla olacaktır. Bu nedenle nerede kalacağınızı, nereleri gezmek istediğinize ve bütçenize göre belirlemelisiniz. Denizli’de kalmak için sık tercih edilen yerlerden bir tanesi Pamukkale’dir. Pamukkale çevresinde çok sayıda otel bulunmaktadır. Pamukkale travertenlerini, antik Hierapolis kentini ve civardaki diğer güzellikleri görmek için Pamukkale’de konaklamayı düşünebilirsiniz.

Denizli’nin merkezi de konaklamak için idealdir. Şehir merkezinde çok sayıda alışveriş merkezi, restoran ve kafe gibi işletmeler bulunduğundan dolayı her şeyin elinizin altında olmasını istiyorsanız, merkezdeki otelleri tercih edebilirsiniz. Denizli’yi termal turizm amaçlı ziyaret ediyorsanız, Denizli’nin kaplıca bölgeleri olan Pamukkale, Karahayıt ve Sarayköy ilçelerini tercih edebilirsiniz. Bu bölgelerde yer alan çok sayıdaki termal tesisten ihtiyaçlarınıza uygun olanlarını bulabilirsiniz.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ilgi çekici şehirlerimizden bir tanesidir. Denizli’ye gittiğinizde uğramanız gereken önemli yerlerden bazıları şu şekildedir:

Pamukkale Travertenleri: Pamukkale travertenleri, doğal bir oluşum olup kalsiyum karbonat birikimiyle meydana gelmiş yapılardır. Antik Roma döneminden beri ilgi çeken travertenler, suyunun şifalı olduğuna inanılması nedeniyle yıllarca kaplıca ve tedavi merkezi olarak kullanılmıştır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale travertenlerini ziyaret ettiğinizde travertenlerde yürüyebilir ve doğanın sunduğu bu harika güzelliğe şahit olabilirsiniz.

Hierapolis Antik Kenti: Pamukkale travertenlerine uğradıysanız, hemen yakınlarda yer alan Hierapolis antik kentini de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Bergama Krallığı tarafından M.Ö. 3. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen Hierapolis, Roma İmparatorluğu’nun kontrolü altına girdikten sonra zengin bir yerleşim haline gelmiştir. 1988 yılında UNESCO tarafından Pamukkale ile birlikte Dünya Mirası olarak kabul edilmiş olan Hierapolis, görebileceğiniz en büyük ve en görkemli antik kentlerden biri olduğu için Denizli ziyaretinizde burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Antik Havuz: Pamukkale travertenlerine ve Hierapolis Antik Kenti’nin hemen yanında bulunan antik havuz veya Kleopatra Havuzu’nun tarihi, antik Roma dönemine dayanmaktadır. Termal su ile dolu olan bu havuza girdiğinizde tarihi kalıntılarla birlikte yüzme şansı yakalayabilirsiniz.

Laodikya Antik Kenti: Seleukos İmparatorluğu’nun kralı II. Antiokhos Teos tarafından eşi kraliçe Laodike adına M.Ö. 3. Yüzyılın ortalarında kurulmuş olan Laodikya antik kenti, zamanının önemli ticaret merkezlerinden bir tanesidir. Hristiyanlık tarihinde de büyük öneme sahip Laodikya,  İncil’de adı geçen Yedi Asya Kenti’nden birisidir. Laodikya, zamanla depremler ve doğal afetler nedeniyle tahrip olmuş olsa da günümüzde hala görkemli bir görünüme sahiptir.

Buldan Evleri: Denizli ziyaretinizde gitmeniz gereken yerlerden bir tanesi de Buldan ilçesidir. Geleneksel Türk mimarisini yansıtan bu evler genelde iki katlıdır. Taş veya kerpiçten yapılmış alt kat ile ahşaptan yapılmış üst kattan oluşan Buldan evleri, geniş avlularıyla ünlüdür. Buldan aynı zamanda pamuklu dokuma ürünleriyle meşhur olduğu için Buldan’ı ziyaret ederek bölgenin kültürel mirasına tanık olabilirsiniz.

Triopolis Antik Kenti: Denizli’nin tarihi değerlerinden bir diğeri olan Tripolis antik kenti, Buldan ilçesinde yer almaktadır. Tarihi Lidya dönemine kadar uzanan antik kentten günümüzde antik tiyatro, su kemerleri, agora ve tapınaklar gibi kalıntılar kalmıştır. Lidya, Pers, Helenistik ve Roma dönemlerinde farklı kültürlerin etkisi altında kalan Tripolis zamanının önemli yerleşim yerlerinden bir tanesiydi. Bu nedenle Buldan’ı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, Tripolis’i görmeden gitmemelisiniz.

Karahayıt Kaplıcaları: Karahayıt Kaplıcaları, Denizli’nin termal turizmi açısından önemli yapılardır. Mineral içeriğinin yüksek olması nedeniyle suyu kırmızımsı renge sahip olan kaplıcaların cilt rahatsızlıklarına, romatizmaya, kireçlenmeye ve daha pek çok sağlık sorununa iyi geldiği düşünülmektedir. Türkiye’nin termal turizmi açısından önemli bir yere sahip olan Karahayıt Kaplıcaları’nı günübirlik ziyaret edebileceğiniz gibi bölgedeki bir otelde konaklamayı da düşünebilirsiniz.

Işıklı Gölü: Çivril ilçesine bağlı Işıklı Gölü, su kuşları için önemli bir yaşam ortamıdır. Işıklı Gölü’ne Mayıs ila Temmuz ayları arasında gittiğinizde gölün üzerindeki nilüferlere tanık olabilirsiniz. Hem yerli hem de turistlerin ilgisini çeken Işıklı Gölü’nü dışarıdan izleyebileceğiniz gibi tekne turu ile gölü turlayabilirsiniz.

Kaleiçi Çarşısı: Denizli’nin merkezine gelecek olursak burada görmeniz gereken yerlerin başında Kaleiçi Çarşısı’nın geldiğini söyleyebilirsiniz. Şehrin merkezinde bulunan çarşıda el sanatları, hediyelik eşyalar, tekstil ürünleri ve yöresel ürünler gibi pek çok şeyi bir arada bulabilirsiniz. Tarihi dokusu ve dar sokaklarıyla Denizli’nin tarihi ve kültürel atmosferini hissedebileceğiniz Kaleiçi Çarşısı’nı gezdikten sonra civardaki restoran ve kafelerde soluklanabilirsiniz.

Çamlık Parkı: Merkezde soluklanıp doğayla iç içe olabileceğiniz bir yer arıyorsanız, Çamlık Parkı’na uğramadan geçmemelisiniz. İçerisinde yürüyüş yollarının, piknik alanlarının ve kafelerin yer aldığı Çamlık Parkı kocaman ve harika bir ormanlık alan olduğu için buraya uğramadan Denizli ziyaretinizi bitirmemelisiniz.

Seyir Tepesi: Çamlık Parkı’na gittiyseniz, Seyir Tepesi’ne uğramadan dönmemelisiniz. 405 bin metrekarelik alana sahip Seyir Tepesi’nde şehrin harika manzarasına tanık olabilirsiniz. Tepesinde 27 metrelik dev horoz heykeli bulunan bu şehir ormanına hem özel aracınızla hem de dolmuşlarla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Denizli Teleferik: Denizli merkeze oldukça yakın bir noktada bulunan Denizli Teleferik, ziyaretçilerin 1400 metre rakıma ulaşıp sonrasında Bağbaşı Yaylası’na ulaşmalarını sağlıyor. Yukarıya çıktığınızda harika bir manzarayla karşılaştıktan sonra burada sunulan imkanlarla gününüzün birkaç saatini doğayla baş başa geçirebilirsiniz.

Denizli’nin neyi meşhur?

Denizli denince akla gelen pek çok şey bulunmaktadır. Denizli’nin meşhur olduğu şeylerden bazıları şunlardır:

  • Pamukkale Travertenleri: Denizli’nin en ünlü turistik yerlerinden biri olan ve Pamukkale Travertenleri, Denizli denince akla ilk gelen yerlerden bir tanesidir. Termal havuzları ile Roma döneminden beri sağlık ve güzellik konusunda önemli bir merkez olan travertenler, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
  • Hierapolis Antik Kenti: Pamukkale’nin hemen yanında yer alan Hierapolis, dünyaca ünlü antik kentlerden bir tanesidir. Travertenlerle birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde  bulunan Hierapolis, Denizli ile eşleşen değerlerden bir tanesidir.
  • Denizli Horozu: Denizli horozu, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle Denizli’ye gittiğinizde pek çok yerde horoz heykeline rastlayabilirsiniz.
  • Denizli Kebabı: Denizli kebabı, Denizli’nin en meşhur yiyeceğidir. Taş fırında hazırlanan bu tandır kebabı, kendine özgü bir lezzete sahiptir.
  • Cerpleme: Denizli’nin en sevilen lezzetlerinden biri olan ve tavuk ile hazırlanan Cerpleme, yörede oldukça çok sevilir.
  • Honaz Kirazı: Denizli’ye bağlı Honaz’ın kirazı çok meşhurdur, ister tadımlık ister hediyelik almak için çok tercih edilir.
  • Buldan Bezi: Buldan bezi, Buldan ilçesinde üretilen pamuklu bir dokuma kumaştır. Genelde el dokuması olan bu kumaşlar, Denizli’nin öne çıkan yöresel ürünlerinden bir tanesidir.

Diğer gezi yazılarımızı keşfetmek için:
Adana gezi rehberi
Bursa gezi rehberi
Adalar gezi rehberi
Amasra gezi rehberi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale