X

Değişime cüret etmek: Masanın altındaki balığı ortaya koyma zamanı

Bir süredir bir öğrenme yolculuğunda yaşadığım deneyimleri artırırken ara vermenin keyfini yaşayıp tekrar yazılarıma döndüm. Yaş aldığım, yazın bitmesiyle eski rutinlere geri döndüğüm son bir ay hem beni hem zihnimi besledi. Yavaşladım, iyi gitmeyen bazı şeyleri olan haline bıraktım, bazılarıyla da yüzleşmeyi seçtim. Net mesajlar vermenin ilişki halinde olduğunuz insanlar ve kendimiz için nasıl daha güvenli bir yöntem olduğunu deneyimlerle öğrendim.

Buradaki en önemli dayanağımızın ilişkilerde kurulmuş güven ve bağlar olduğunu hatırladım. Bağ olmadan ne söylenilen şey karşı tarafa geçiyor ne de kendimiz o ilişkiden verim alıyoruz. Bu konuda derinleşmenin yolu ise pratikten geçiyor pek çok işte olduğu gibi. Pratik ettikçe eski öğrenmelerin yerine yenilerini koyabiliyoruz, değişmeye başlıyoruz. Peki, ağzımızda hep gezinen değişim kelimesini hayata geçirmeye cüret etmenin yollarını biliyor muyuz?

Özellikle değişime cüret etmek diyorum çünkü her öğrenme sürecinin değişim, bildiğini unutmak ve yeni bilgiler edinmek için zihni ferah tutmak olduğuna inanıyorum. İşte, evde, ulaşımda, arkadaş ortamında, markette zaman zaman zorlu konuşmalar içinde buluyoruz kendimizi, genelde bildiğimiz yöntemleri kullanıyoruz, bazen iyi sonuç alıyor, bazen ise kendimizi “başarısız” hissediyoruz. Başarısız hissettiğimiz konuları kendi haline bırakırsak konu ya büyüyor ya da zihnimizi uzun süre meşgul ediyor.

Olaylara zihin ve duygu gözüyle dengeyle bakabilmek, gördüğünün ötesinde bir bilgi olabileceğini öngörmek böyle anlarda çözümsüz kalmamanın bir parçası. Sadece bu durumların nasıl çözümlenebildiğini ve daha etkili bir birey, ebeveyn, arkadaş, lider olabilmek için bir araya gelen dünyanın farklı yerlerinden insanlar bana konfor alanının dışında çok çeşitli mücadeleler, zorluklar, çıkmazlar olduğunu ve farklı yöntemler olduğunu hatırlattı. Aynı zamanda etrafındakilerle kurduğun bağın ve ortak amaç yakalamanın seni ilişkilerde sadece iletişimi yöneten kişi yapmadığını, aynı zamanda en zorlu anlarda bile el sıkışmayı sağladığını pratik etme şansı verdi.

“Değişime cüret ediyor muyuz?” sorusunu önce kendime sorduğumda değişim istediğim birçok alanda başkalarının ne düşündüğüne dair pek çok iç sesle konuştuğumu fark ettim. Özellikle değer algımı ve motivasyonumu dışarıya verdiğinin zaten farkında olan ama nasıl değiştireceğini bilemeyen “ben” için ilk pratikler kolay olmadı. Gerçekten niyet edince ise ne kadar hızlı değişebildiğime şaşırdım. Rol yapmadan, içtenlikle, güvenle ve kendi tercihinle değişim mümkün, fakat değişmek istemediğin, olmak istemediğin, olmaya zorladığın ama kalbinin sana “zorlama” dediği bazı konuları da bir kenara bırakmanın yanlış veya eksik bir yanı yok, bunlar da doğal ve kabul görebiliyor. Onların da akışta kendi kendilerine kaybolmaya başladıklarını görmeye başladım.

En çaresiz kaldığınızı düşündüğünüz an, örneğin bir tehditle karşı karşıyasınız ve vereceğiniz tek bir yanıt hayatta kalıp kalmama arasındaki kaderinizi belirleyecek. Böyle bir anda bile doğru iletişim ve bağ kurarak, konuşarak ve iyi niyet göstererek karşınızdakini ikna edebilir, kaderinizi değiştirebilirsiniz. Bunun gerçekten yaşandığı örnekleri rehine arabulucuğu yaparken defalarca deneyimlemiş George Kohlrieser’den dinledim. Bazıları mümkün gözükmedi başta ama deneyimledikçe etkisine ve gücüne inandığım muazzam örnekleri beni büyüledi.

Öğrenmelerimin hepsi zihnime ve kalbime dokundu, o yüzden çok sevdiğim bu deneyimi paylaşmak istedim. Kendimizi ne kadar yakından tanıdığımızı sanıyor olsak da yeni yanlar keşfetmek, her gün kendinin daha iyi bir versiyonuna dönüşmek için adım atmak, bunu yaparken de “masanın altında yüzen balığı masaya koymak” metaforundan faydalanmaya başlamak ile başladım değişime cüret etmeye. Aslında içimizde bir yerde uyku halinde duran bazı özellikler var ki, bunlar ne bizim tarafımızdan biliniyor ne de bizimle ilgili olan tanımlar içinde yer alıyor. Bir gün bunları keşfetmeye başladığımızda her sohbete ve diyaloğa kazanmak için başlıyoruz. Kazanmanın üstün gelmek değil, karşımızdakini de mutlu ve huzurlu hissettirerek el sıkışmak olduğunu anlayınca da hiç bir müzakere bizi zorlamıyor. Hayatın getireceği her müzakereyi şimdiden keyifle bekliyorum, her biri bittiğinde öğrenmelerimizi cebimize koyacağımıza eminim.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Çaresizlik hissini dönüştürmek mümkün: “Durumu değiştirebilirim” demenin gücü

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale