X

Çocuklarınızın psikolojik dayanıklılığını geliştirmenin yolları

Stres, yalnızca biz yetişkinlerin değil çocukların da hayatının ayrılmaz bir parçası. Oyuncaklarını paylaşmak istememeleri, okulda arkadaşlarıyla geçinememeleri, kızgın olduklarında ne yapacaklarını bilememeleri ve benzeri birçok durum çocukların da tıpkı yetişkinler gibi stresle karşılaşmalarına neden olabiliyor. Bu gibi durumlarda çocukların zihinsel sağlıklarını korumaları, sorunlara karşı çözüm üretebilmeleri, duygularını ve tepkilerini kontrol edebilmeleri için güçlü olmaları; yani, psikolojik dayanıklılıklarının gelişmiş olması gerekiyor.

Literatürde psikolojik dayanıklılık, sağlamlık, esneklik ya da yılmazlık olarak farklı isimlerde anılıyor olsa da aslında hepsinin temelinde zorluklar karşısında güçlü durmak, tepkileri yönetebilmek ve alternatif çözümler üretebilmek; ilerlemeye devam edebilmek yatıyor. Diğer bir deyişle, çocukların karşılaştıkları bir zorluk ya da yaşadıkları olumsuz bir duygu karşısında kendilerini hızlıca toparlayabilmeleri ve ne yapacakları konusunda sağlıklı fikirler üretebilmeleri için psikolojik dayanıklılık becerilerini geliştirmeleri gerekiyor. Ve bu konuda ebeveynlere çok iş düşüyor. Çünkü araştırmalar, dirençli çocukların, hayatlarında en az bir destekleyici yetişkin olduğuna dikkat çekiyor. Psikolojik olarak dayanıklı çocuklar, stresle nasıl başa çıkacağını, problem çözeceğini, duyguları tanımlamayı, başkalarıyla ilişki kurmayı, iyi kararlar almayı, empati kurmayı ve kabullenmeyi bilen ebeveynler tarafından yetiştiriliyor. Siz de çocuğunuzun zorluklarla başa çıkma kapasitesini artırmak, güçlü duygusal başa çıkma becerileri geliştirmelerini sağlamak ve esnek, dayanıklı bir zihin sahibi olmalarını istiyorsanız onlara bu konuda yardımcı olmak için yapabileceğiniz birçok şey var.

Güçlü bir bağ kurun

Çocuğunuzla bire bir zaman geçirin. Yaptığınız işi ya da telefonunuza gelen mailleri kontrol etmeyi bırakın ve odağınızı yalnızca çocuğunuza çevirin. Onu dinleyin, duygularını anlayın, hayatında neler olup bittiğiyle, okulda neler olduğuyla ilgili konuşun. Desteğinizi, her ne olursa olsun yanında olduğunuzu hissettirin. Oyunlarına rehberlik edin, yeni şeyler öğrenmesini sağlayın, iletişim becerilerini güçlendirin. En önemlisi koşulsuz sevginizi gösterin, ihtiyacı olduğunda onu dinleyeceğinizi söyleyin, paylaşmak istediği bir şeyler olup olmadığını sorun. Bu sayede aranızdaki bağı güçlendirebilir; hem güzel hem zor zamanlarında sizinle iletişim kurmasını sağlayabilirsiniz.

Problem çözme becerilerine destek olun

Çocuğunuzu destekleyin, ancak her küçük sorunu veya hayal kırıklığını çözmeye çalışmayın. Örneğin, çocuğunuz bir doğum günü partisine davet edilmezse veya doğum gününde istediğini alamadıysa, sorunu çözmeye çalışmak yerine nasıl hissettiği hakkında konuşun. Çocuğunuz için olası sorunları tahmin etmekten veya hemen önlemekten kaçının. Zor durumlar ve zorlayıcı duygularla başa çıkması için rehberlik edin. Neler yapabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunun ama sorunu ortadan kaldırmayın. Yoksa başa çıkma becerisi geliştirmesine engel olursunuz. Zorluklar karşısında direnç geliştirmesi için deneyimlediği her duyguya alan açın. İzin verin önce hissettiklerini yaşasın, sonra sizinle çözüm bulmak için konuşsun.

Risk almaya teşvik edin

Problem çözme becerilerini geliştirmenin en etkili yollarından biri yaş kaç olursa olsun risk almaya cesaret edebilmektir. Biliyoruz ki tüm ebeveynlerin çocuklarının her an güvende olmalarını ve mümkün olan tüm riskleri ortadan kaldırmayı ister. Ancak, çocukları pamuklara sarıp sarmalamak, yani onları her şeyden korumaya çalışmak sağlıklı gelişimlerini olumsuz etkiler. Sağlıklı riskler ise çocukları konfor alanından çıkmaya iter; durum başarısız olsa dahi deneyimlemenin ve öğrenmenin hazzını yaşatır ve mümkün olan en az zararla sonuçlanmasını sağlar. Örneğin yeni bir spor dalını denemek, tanımadığı bir akranla iletişim kurmak, yabancı olduğu gruplarının oyunlarına katılmak sağlıklı risklerdir. Çocuklar riskten kaçındıklarında, zorluklarla başa çıkmak için yeterince güçlü olmadıkları mesajını içselleştirirler; riskleri kucakladıklarında ise kendilerini zorlamayı öğrenirler ve güçlü bir başa çıkma becerisi geliştirirler.

Sorun çözme içgüdünüze hakim olun

Tahmin ediyoruz ki bir ebeveyn olarak çocuğunuz size bir sorunla geldiğinde içinizden hemen sorunu çözmek geçiyordur. Bu ebeveyn olmanın en doğal, içsel tepkilerinden biridir. Ancak, yaşama karşı güçlü durabilen, zorluklar karşısında yılmayan, dayanıklı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız içinizden gelen bu ‘düzeltme’ arzusunu bastırmanız gerekir. Her sorunu siz çözerseniz çocuğunuzun herhangi bir sorunu nasıl çözeceğini öğrenme şansını elinden alırsınız. Bunun yerine sorular sorun, onun sorular sormasına ve olası çözümler için fikir üretmesine destek olun.

Duyguları etiketleyin

Stres başladığında; sorunlar, zorlayıcı durumlar açığa çıktığında duygular ısınmaya başlar. Öfke, kızgınlık, kırgınlık, üzüntü, kıskançlık, endişe ve benzeri olumsuz duyguların ortaya çıktığı anlar başa çıkma becerilerini geliştirmek, psikolojik dayanıklılığı artırmak için çok kıymetli zamanlardır. Çünkü bu duygular çocukların karşılaştıkları zorlukları anlamlandırmalarına ve üstesinden gelmenin bir yolunu bulmalarına yardımcı olur. Onlara hissettikleri duyguları tanımlamalarını öğretin; olumsuz duygular hissetmekte bir sorun olmadığını, bu duyguların herkes için çok doğal olduğunu ve kısa bir süre sonra geçeceğini anlatın.

Rol model olun

Çocukların çok iyi gözlemciler olduğunu unutmayın. Onlara bir şeyler öğretmenin en iyi yolu, göstermek; yani modellemektir. Eğer olumsuz duygular ya da zorluklarla karşılaştığınızda doğru tepkiler veremiyor, çözümler üretemiyor ve uygun olmayan davranışlar sergiliyorsanız çocuklarınız da aynısı tekrar edebilir. Örneğin, sizi strese sokan ya da kızdıran bir durum karşısında bağırıp çağırıyor, etrafınızdaki eşyaları vurup kırıyorsanız, çocuklarınız da bu davranışları içselleştirebilir ve aynılarını sergileyebilir. O yüzden çocuklarınızın psikolojik olarak dayanıklı olmalarını ve zorlu koşullar karşısında güçlü bir duruş sergilemelerini; sakince çözümler üretmelerini istiyorsanız, tüm bunları önce kendiniz yapmalısınız.

Hataları kucaklayın

Hayatta başarılara olduğu kadar hatalara da yer olduğunu çocuğunuza gösterin. Hem onun hem kendinizin başarısızlıklarınızın normal olduğunu, yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak hayatlarımızda yer bulduğunu anlatın. Hataları, başarısızlıkları, yanlışları dışlamak, çocuklarınızın risk almalarına, denemelerine ve alternatif çözümler üretmelerine engel olur; çünkü sonucun olumsuzlukla sonuçlanmasından korkarlar ve cesaret edemezler. Hata yapmayı göze almaktansa hiçbir şey yapmamayı tercih ederler. O yüzden onlara yanlış mesaj vermediğinizden emin olun. Kendi hatalarınızdan ve başa çıkmak için neler yaptığınızdan örnekler vermek onu bu konuda cesaretlendirebilir.

Bütüncül sağlığı destekleyin

Güçlü bir zihin, sağlıklı bir beden olmadan gelişemez. Çocuğunuzun hem fiziksel hem zihinsel dayanıklılığını artırmak için sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemesine yardımcı olmalısınız. Beslenme, egzersiz, uyku, takviyeler, kontroller çok daha fazlası çocuğunuzun bütüncül sağlığını destekler. Dengeli beslendiğinden, uykusunu aldığından, yeterince aktif bir yaşam sürdüğünden emin olun.

Son olarak tüm bunların yanı sıra çocuğunuza her zaman güvenin. Belki çocuğunuzun çok narin olduğunu ya da yeterince güçlü olmadığını, sorunlarla yüzleşemeyeceğini, sorunların onu üzeceğini düşünüyor olabilirsiniz. Ama inanın çocuklar sandığımızdan çok daha geniş ve güçlü bir potansiyele sahip. Olumsuz bir durum, duygu ya da zorluk karşısında kendini koruyabileceğine; sorunu çözebileceğine inanın. Üstesinden gelebileceğine güvenin. Bırakın risk alsın, denesin, öğrensin; göreceksiniz çözdüğü her durum onu daha da güçlü kılacak.

İlginizi çekebilir: Vicdan sahibi, merhametli çocuklar yetiştirmek için dikkat etmeniz gerekenler

Ecem Şenyurd Efecan: Selam, ben Ecem! Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli özel kurumlarda çalışıp akademi özlemiyle soluğu yine üniversitede aldım, daha öğrenilecek çok şey vardı! Mindfulness üzerine tez yazıp 'an'da kalmayı hala başaramayan biri olarak insana iyi gelen ne varsa bulmaya, uygulamaya, hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Tam bir kahve severim, günlük sınırsız doz alımıyla hayatımın olmazsa olmazı. Üretmeye bayılıyorum! :)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale