X

Çocukların değişim süreçleriyle başa çıkmalarını kolaylaştıracak ipuçları

Değişim, hayatın tek ‘değişmeyen’ ögesi. Zaman akıp geçiyor ve aslında hiçbir şey aynı kalmıyor. Herkes, her şey, bir değişimin, dönüşümün içerisinde. Yalnızca biz yetişkinlerin hayatlarında da değil üstelik, çocukların hayatlarında da. Ancak, bu değişimler çocukların dünyasında onlara fazlasıyla karmaşık ve zorlayıcı gelebiliyor. Yeni bir okula başlamak, taşınmak, en yakın arkadaşından ayrılmak, bir kardeşi olacağını öğrenmek ya da aile yapısındaki birtakım değişikliklerle yüzleşmek, çocukların duygusal ve zihinsel sağlıklarını doğrudan etkileyebiliyor. Dolayısıyla, değişikliklere karşı farklı tutumlar sergileyebiliyor ve dahası kendilerinden beklenmeyen tepkilerle karşılık verebiliyorlar. Belki olumsuz davranışlarda bulunabiliyor, belki de kendilerini her şeyden soyutlayabiliyorlar.

Bu nedenle değişim süreçlerinden geçerken çocukların karşılaştıkları durumları daha iyi sindirip kabullenebilmeleri ve duygularını başarılı bir şekilde yönetebilmeleri için onlara destek olmak gerekiyor. Siz de hayatın ayrılmaz parçası değişime karşı çocuklarınızın daha uyum sağlamalarını ve bu süreçte onların duygusal ve zihinsel sağlığını korumak istiyorsanız, bu ipuçları yol gösteriniz olabilir. İşte, çocukların değişikliklere daha kolay uyum sağlamalarına yardımcı olacak öneriler:

İzin verin

Anne babalar çoğu zaman çocuklarının üzülmesine, hayal kırıklığına uğramasına dayanamazlar ve alıştıkları düzenin, rutinin bozulmasını istemezler. Dolayısıyla çocuklarının düzenlerini değiştirecek durumları ortadan kaldırmaya veya etkilerini minimize etmeye çalışırlar. Ancak, değişim hayatın her alanında olan ve her zaman da olmaya devam edecek bir kavram, yani her seferinde bu tutum işe yaramaz. Hemen müdahale etmek, bir şeyler yapmaya çalışmak, durumu kontrol altına almak yerine, beklemeyi ve çocuğunuza karşılaştığı durumu sindirmesi için izin vermeyi deneyin. Evet, ilk etapta eliniz kolunuz bağlı oturuyormuş gibi, çocuğunuzu sanki o karışık duygularla tek başına bırakmış gibi hissedebilirsiniz. Oysa ki yaptığınız şey ona alan açmak ve zaman tanımak.

Örneğin, en yakın arkadaşı başka bir okula gitmeye başladığında hemen onları yeniden bir araya getirmek için planlar yapmanıza, ortak kurslar aramanıza gerek yok. Bekleyin, çocuğunuz önce bir durumu anlasın, hayatın içinde ayrılıkların da olabileceğini fark etsin. Ya da çocuğunuzun bakımını üstlendiği süs balığı öldüğünde hemen aynı cins bir balık daha alıp akvaryumu doldurmanıza da gerek yok. Çocuğunuza hissetmesi, anlaması ve sindirmesi için zaman tanıyın. Çok zor geliyor olabilir, hele ki çocuğunuzun karşılaştığı bu değişimler karşısında ne kadar üzüldüğünü gördüğünüzde, ancak hemen müdahale etmeniz de durumu daha iyiye götürmeyecektir. Hayatın içinde her duyguya yer ver, bırakın önce o yüzleşsin. Sonrası için hazır olduğunda siz zaten orada olacaksınız.

Değişimin olumlu yönüne odaklanın

Çocuğunuza değişimin yaşamın doğal bir parçası olduğunu ve herkesin zaman zaman değişim süreçlerinden geçtiğini anlatın. En yakın arkadaşı başka bir okula gitmeye başladıysa, bu durumun yeni arkadaşlıklar kurabilmesi için bir fırsat olabileceğini ve o giden arkadaşı ile buluştuğu zamanları çok daha değerli kılacağını aktarın. Taşınmaya karar verdiyseniz yeni evinizde daha geniş bir odası olabileceğini ya da odasının manzarasının şu ankinden çok daha güzel olduğunu gösterin. Yeni bir şehirde keşfedilmeyi bekleyen onlarca yer olduğunu paylaşın, hatta birlikte bir liste yapın. Değişim, zorlayıcı ve sancılı bir süreç olabilir -şüphesiz ki her yaştan insan için- ancak bu değişimin kötü olacağı anlamına gelmez. Çocuğunuzla birlikte değişimi kucaklamayı ve değişimin getireceği güzelliklere odaklanmayı deneyin.

Sorular sorun

Çocuğunuzla açık bir iletişim kurmanız, her zaman aranızdaki ilişkiyi güçlendirecek ve birbirinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olacak. Dolayısıyla ona sorular sormaktan çekinmeyin. Nasıl hissettiğini, neler düşündüğünü, içinde hangi duyguları yaşadığını, neyden korktuğunu, değişim sürecinden ne beklediğini sorun. Bırakın, anlatsın. Müdahale etmeden, cümlelerini yönlendirmeden veya tamamlamaya çalışmadan sadece dinleyin. Ebeveyn iç güdüsü ile hemen nasihat vermeye ya da söylediklerini düzeltmeye çalışıyor olabilirsiniz, ancak siz böyle yaptıkça gerçek duygu ve düşüncelerini açığa çıkarmasını baltalayabilirsiniz. Önce iyi bir dinleyici olun ve sadece sizinle konuşmasına odaklanın, içinden nasıl geliyorsa öyle anlatsın. Böylece kaygılarını, korkularını daha iyi anlayabilir, süreci yönetmek için daha doğru adımlarla destek olabilirsiniz.

Empati kurun

Çocuğunuzun anlattıklarından yola çıkarak onu gerçekten anlamaya çalışın. Empati kurun. Siz de onun yerinde olsaydınız belki de çok benzer şeyleri yaşayacaktınız. Yargılamayın, kontrol etmeye çalışmayın. Onun duyguları, onun düşünceleri. Siz sadece ona rehberlik etmek için oradasınız. Empatinin gücünü hafife almayın, onu ne kadar iyi anlarsanız süreci o kadar başarılı bir şekilde yönetebilirsiniz.

Kendi kaygı ve korkularınızı kontrollü paylaşın

Eğer, çocuğunuzla benzer bir değişim sürecinden geçiyorsanız örneğin, taşınma, şehir değiştirme veya boşanma ve benzeri gibi, sizin de bu süreçte zorlandığınız konular, sancılı duygularınız olabilir. Çocuğunuzla açık iletişim kurarken kendi açınızdan da durumu anlatabilir, sizin de endişeleriniz olduğunu ama birlikte çok daha güzel fırsatlar yakalayabileceğinizi, yepyeni keşifler yapabileceğinizi paylaşın. Daha sancılı duygularla baş ediyorsanız da tamamını çocuğunuzla paylaşmamanız daha sağlıklı olabilir, çünkü ebeveynler çocukların güvendikleri, yıkılmaz sandıkları kaleleridir. Sizin fazlaca zorlandığınızı görmek, çocuğunuzun değişime dair kaygı ve korkularını tetikleyebilir. Bu noktada sizin de destek almanız faydalı olabilir.

Kendi deneyimlerinizden örnek verin

Sizin de benzer durumları yaşadığınızı ve değişim süreçlerinden geçerken karmaşık duyguları deneyimlediğinizi bilmesi çocuğunuzun bir nebze de olsa rahatlamasına yardımcı olabilir. Kişisel deneyimlerinizden yola çıkarak, kendi yaşamınızdaki değişimlerin size nasıl yeni fırsatlar sunduğunu, kişisel gelişiminize nasıl katkı sağladığını anlatabilir, çocuğunuza farklı bir bakış açısı sunabilirsiniz.

Tüm bu adımlar, çocuğunuzun değişim sürecini daha iyi anlamasına ve değişime olumlu bir perspektiften yaklaşmasına yardımcı olabilir. Ancak, unutmayın ki her çocuk farklıdır, dolayısıyla değişime verecekleri tepkiler de farklılaşabilir. Sevgi, anlayış ve sabırla yaklaşarak çocuğunuzun daha başarılı bir şekilde değişime uyumlanmasını destekleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Çocuklarınızla iletişiminizi güçlendirerek gelişimlerini desteklemek için öneriler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale