X

Clinique ile 40 derecede Bikram Yoga deneyimi

Sağlıklı bir kahvaltı, dişlerimizi fırçalamak, spor yapmak… Her yeni güne vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılayarak başlarız. ‘Nasıl başlarsan öyle gider’ felsefesini benimsemiş ve güne güneşle beraber uyanan, güzel başlangıçlar yaparak tüm gününün pozitif geçmesini sağlamaya çalışan, farklı egzersizler deneyerek bedenini ve ruhumu beslemeye çalışan biri olarak 2 haftadır devam ettiğim Bikram Yoga’yla nasıl tanıştığımdan, nasıl bir yoga uygulaması olduğundan ve vücuduma ne gibi avantajlar sağladığından bahsetmek istiyorum bu yazımda.

Yakın bir zaman önce Clinique ekibiyle yeni ürünleri Superdefense SPF 20 Günlük Koruyucu Nemlendirici’nin lansmanında bir araya geldik. ‘Nasıl başlarsan öyle’ mottosuyla yola çıkan ekip, güneşli bir cumartesi sabahı güne güzel bir başlangıç yapmak isteyenler için, Etiler 40 Derece Bikram Yoga’da muhteşem bir etkinlikle ağırladı bizi.

İçeri girdiğim an beni karşılayan neşeli ekip ve masanın üstünde estetik detaylarla taçlandırılmış kahvaltı bile, başlı başına güne güzel bir başlangıç yapmak için yeterli olabilirdi 🙂

 40 Derece Bikram Yoga’nın eğitmenlerinden biri olan arkadaşım nedeniyle Hot Yoga’nın nasıl bir yoga uygulaması olduğu ve eğitmenlerinin nasıl bir eğitimden geçtikleri hakkında aşağı yukarı biraz fikrim vardı.  Diğer davetlileri beklerken yoga salonunun yöneticisi ve yoga eğitmeni olan Ayşe Erenel de Bikram Yoga’nın ne olduğu hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı.

Bikram Yoga, Bikram Choudhury  tarafından Hatha Yoga’dan uyarlanmış; 40 derece sıcaklıkta, %40 nem oranına sahip bir odada yapılan ve 26 farklı postürden oluşan bir yoga uygulaması. Normal şartlarda bir uygulama 90 dakika sürüyor ve bu süre içinde 26 farklı poz ve 2 nefes egzersizi yapılıyor. Eğitmenler sadece Bikram tarafından verilen, 9 haftalık yoğun bir eğitim programından geçtikten sonra eğitmen sertifikası alabiliyorlar. 90 dakika boyunca hiç susmadan yönerge vermeleri gerektiği için, özellikle uygulama sırasında yapacakları standart konuşmalara hakim olmaları çok önemli. Bu da yoğun bir eğitim süreci ve deneyim gerektiriyor.

   

   

Eğitmen Ayşe Hanım’la beraber 30 dakikalık demo bir uygulama yaptık. Odaya ilk girdiğimde sıcaklıktan çok da etkilenmedim. Ancak hareket etmeye başladıkça sıcaklık etkisini göstermeye ve nefes alış verişimi değiştirmeye başladı. 30 dakikalık kısa bir seansın sonrasında, hepimiz ter yüzünden sırılsıklam olmuştuk. Yorucu gibi görünmese de, yoganın da kardiyovasküler bir çalışmaya dönüşebileceğini ve ancak kilometrelerce koşarak vücudumdan atabileceğim teri 30 dakika içinde atabileceğimi de bu sayede görmüş oldum.

Ilık bir duştan sonra hafifçe yorulmuş ancak fazlasıyla rahatlamış şekilde, benim için her zaman güne mutlu başlamanın en önemli parçalarından biri olan şeyi yaptık: Kahvaltı! Güzel bir yoga dersinin üstüne taze sıkılmış meyve suları, domatesli mozarella çubukları ve sağlıklı atıştırmalıklarla hafif bir kahvaltı da yaptıktan sonra artık mutlu ve enerjik bir güne hazırdım!

Güzel başlayan günüm, hemen akabinde çok güzel 2 haftayla devam etti. Yalnızca 30 dakika içinde metrelerce koşmuş gibi yorulmuş ve terden sırılsıklam olmuşken, ‘’İnsanlar 90 dakika boyunca nasıl dayanabiliyorlar bu sıcaklığa?’’ diye merak ederek, 2 hafta boyunca 90 dakikalık derslere gitmeye devam ettim . 2 hafta içinde 6 derse gittim ve 90 dakika boyunca 26 hareketi tamamlayarak tüm derslerden rahatlamış ve dingin olarak ayrıldım.

Hot Yoga’nın ne kadar sağlıklı olduğu ve herkes tarafından yapılıp yapılamayacağı uzmanlar arasında hala tartışma konusu. Bunun nedeni fiziksel aktivite sırasında yüksek sıcaklık nedeniyle damarların aşırı genişlemesi ve artan kan basıncı nedeniyle bireylerde çeşitli kardiyovasküler problemlere sebebiyet verebileceği olarak belirtiliyor. Aynı şekilde damarların genişlemesi, kan akışının hızlanması ve aşırı terleme nedeniyle toksik maddelerin vücuttan atılması açısından bakıldığında, Hot Yoga’nın oldukça sağlıklı olduğunu belirten uzman görüşleri de var.

Tüm tartışmaları bir kenara bırakıp kendi deneyimlerimi göz önüne aldığımda, bende herhangi olumsuz bir etkisinin görülmediğini söyleyebilirim. İlk seanslarda nefes almakta zorluk çekip hafif baş dönmeleri yaşamış olsam da, gelecek seanslarda vücudum ortama ve hareketlere kolayca uyum sağladı. Ders boyunca attığım ter nedeniyle vücudumdan bir hayli toksik eksildi ve cildimde gözle görülür bir pürüzsüzlük meydana geldi. Bunda en çok, ders sonrasında aşırı derecede su ihtiyacı duyulmasına istinaden içtiğim litrelerce suyun etkisinin olduğunu düşünüyorum. Özellikle benim gibi gün içinde su içmeyi unutan ya da susamayıp yeterli miktarda su alamayan bireyler için Hot Yoga’yı şiddetle tavsiye ediyorum.

Not: Bikram Yoga’nın İstanbul’da lisanslı olan yalnızca bir şubesi var, o da Etiler’de. Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Clinique ekibine bu keyifli deneyim için çok teşekkürler 🙂

Şimdi gelelim Clinique’in ürün lansmanı için neden bir yoga aktivitesi ve ‘güne güzel başlama’ mottosuyla yola çıktığına.

Daha önce de belirttiğim gibi, herkesin bir sabah rutini, güne mutlu başlamasına yardım eden bir aktivitesi vardır. Zamanının yettiği ölçüde herkes güne sporla, güzel bir kahvaltıyla, gazete okuyarak, yani zihni ve bedeni için faydalı olabilecek şeyler yaparak başlamak ister.  ‘Peki bunu cildimiz için niye yapmayalım?’ diyerek yola çıkan Clinique ekibi, yeni Superdefense SPF 20 Günlük Koruyucu Nemlendirici ile cildinizin de güne harika bir başlangıç yapmasını sağlamayı amaçlamış.

Clinique Superdefense SPF 20 Günlük Koruyucu Nemlendirici, cildi ilk yaşlanma belirtilerine karşı korumayı amaçlayan ve aynı zamanda gelecekte oluşabilecek yaşlanma belirtilerini önleyecek bir teknoloji ile üretiliyor. Cilde çok yönlü destek sağlayan Superdefense SPF 20 Günlük Koruyucu Nemlendirici; cildi nemlendirme, koruma ve onarma görevini üstleniyor.

Ayrıca cildin nem bariyerini güçlendirerek çevresel faktörlere karşı daha korunaklı ve nemli olmasını sağlıyor. İçeriğindeki antioksidan kokteyli ve güneş koruması çizgi ve kırışık oluşumuna karşı cildi koruyor. Hafif yapısı sayesinde anında cilt tarafından emiliyor ve cilde uygulandığı andan itibaren rahatlama hissi yaratıyor.

Bildiğiniz gibi cildin doğal korunma mekanizması dış etkenler  ile her gün karşı karşıya kalıyor. Bu dış etkenler cilde zarar vererek, cildin yaşlanmasını hızlandırıyor.

Clinique’in yeni gündüz nemlendiricisi , SPF 20 güneş koruması sayesinde kapsamlı UVA/UVB koruması sağlayarak cildin yaşlanmasının engellenmesine yardımcı oluyor.

Nemlendiricinin yapısında bulunan arpa ve buğday çekirdeği  gibi bariyer güçlendirici içerikler cilt bariyerini ve dolayısıyla cildi de güçlendirerek cilde yoğun nem desteği sağlıyor.

Ayrıca, içeriğindeki anti-irritanlar sayesinde cildi rahatlatıyor. Yine nemlendiricinin içinden bulunan deniz kırbacı özü ve kafein ise cildi sakinleştirici bir etkiye sahip.

Yani kısacası, güne Superdefense SPF 20 Günlük Koruyucu Nemlendirici ile muhteşem bir başlangıç yaparak, gün boyu kendinizi tazelenmiş ve rahatlamış hissedebilirsiniz.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Merve Dökmeci: Lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladım. Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığım 4 yıl boyunca uzmanlık deneyimimi üniversitenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık biriminde (BÜREM), bireysel danışmanlık ve grup çalışmaları ile edindim. Bu süreç zarfında sempozyum ve kongrelerin organizasyonunda, ve çeşitli bilimsel araştırma projelerinde yer aldım. Mindfulness Temelli Bilişsel Davranışçı Terapi ekolüne olan ilgim ve araştırmalarım sonucunda, öz şefkatin kişilerarası kabul-red ve duygusal tepkisellik arasındaki ilişkiye olan etkilerini incelediğim tezimle birlikte, yüksek lisans eğitimimi yüksek onur derecesiyle tamamladım. ODTÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Doktora Programı’nda doktor adayı olarak bilimsel çalışmalarımı ve uzmanlık eğitimimi sürdürüyorum. Doktora eğitimimle birlikte Bilgi Üniversitesi’nde başlayan akademisyenlik yolculuğuma ise, MEF Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak devam ediyorum. Akademideki çalışmalarımın yanı sıra, kurucusu olduğum Uniqus Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık merkezinde, beden farkındalığı ile travma çözümlemesi ve stres yönetimi üzerine psiko-biyolojik bir yaklaşım olan Somatik Deneyimleme’yi mindfulness pratiğime entegre ederek; bireylere psikolojik danışmanlık, kurumlara ise seminer ve eğitim destekleri veriyorum. Büyük bir heyecanla çalıştığım ruh sağlığı alanındaki bilgi birikimimi paylaşma merakımın ve yazmaya olan tutkumun beni 2013 yılında buluşturduğu Uplifers’ta, editör olarak ilgi duyduğum konularda araştırmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya devam ediyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale