X

Cesaretin İncelikleri: Nasıl Cesur Olunur?

Pek çok insan cesur olmayı korkusuz olmakla aynı şey olarak düşünse de aslında ikisi birbirinden oldukça farklı şeylerdir. Cesaret, korkuya rağmen harekete geçmekle ilgilidir. Cesaret, duyulan endişe ve kaygıya rağmen korkusuzca tepki vermektir, korkmamak değildir.

Hayatta bazı durumlarda cesur olamadığınızı düşünüyor ve korkuyla boğuşuyorsanız, cesaretinizi arttırmak için harekete geçmek istiyor olabilirsiniz. Bu sayede sizi ele geçiren korku nedeniyle donup kalmak yerine risk alabilir ve karşınıza çıkan fırsatlardan yararlanabilirsiniz.

Cesur olmak, yapmadığınız şeyler için pişman olmamak ve korku duymanıza rağmen harekete geçmek için atmanız gereken adımları bu yazıda okuyabilirsiniz.

Cesur Olmak için Ne Yapmalı?

Hayatta daha cesur olmanız, risklere gerektiği şekilde yanıt vermenize ve istediğiniz şeyleri başarmanıza yardımcı olur. Ancak korkularınızın ötesine geçmek ve korkularınıza rağmen aksiyon almak için cesur olmanız gerekir.

Korku duymak, insani bir duygudur ve oldukça normaldir. Bu nedenle korku duyduğunuzda bunu yadırgamayın ve korkunuzun, cesaretinizin önüne geçmesine izin vermeyin. Korkularınızla ne kadar çok yüzleşirseniz, korkuya verdiğiniz tepkinin gittikçe daha cesur hale geleceğini unutmamalısınız.

Daha cesur olmak ve korkuyla daha etkin bir şekilde başa çıkmak için başvurabileceğiniz stratejilerden bazılarına aşağıda göz atabilirsiniz.

1. Bakış açınızı değiştirin

Bazı insanların cesur olmaya daha yatkın oldukları doğru olsa da hiçbir zaman cesur olamayacağınızı varsaymamalısınız. Cesaret, üzerine çalıştığınızda geliştirebileceğiniz bir kavramdır.. Yeteri kadar pratik yapan herkes daha cesur hale gelebilir. Ancak daha cesur hissetmek isterken korkunun da gerekli bir şey olduğunu unutmamalısınız. Korku, güvende olmanız için hayatta kalma içgüdülerinizi tetikleyen bir duygudur. Bu nedenle korkunuzun nedenlerine ve ona rağmen nasıl daha cesur olabileceğinize odaklanın. Korkunuzu azaltmaya çalışmak yerine cesur olmanızı engelleyen şeylerin farkına varın.

2. Farklı senaryolar üzerine düşünün

Cesur olmayı istiyorsanız yalnızca risk aldığınızda olabilecek en kötü şeyi değil, harekete geçmezseniz neler olabileceğini de hayal etmelisiniz. Bunu yaptığınızda başınıza gelebilecek en kötü şeyin, harekete geçtiğinizde kazanabileceklerinize kıyasla çok daha önemsiz olduğunu fark edebilirsiniz. Bu sayede zaman içinde korkularınıza karşı bağışıklık geliştirebilirsiniz. Ayrıca kendinizi korktuğunuz bir şeyi yaparken hayal ettiğiniz senaryolar da oluşturabilirsiniz. Bu sayede nasıl tepki verebileceğinizi farklı şekillerde hayal edebilir ve cesaret isteyen durumlar için pratik yapabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Duygularınızı kucaklayın: Yaşama dahil olmak cesaret ister

3. Güçlü yönlerinizi analiz edin

Hayatta cesur olmak istiyorsanız, iyi ve başarılı olduğunuz alanları belirlemelisiniz. Güçlü yönlerinizi fark etmeniz ve geliştirmeniz, kendinizi daha mutlu ve daha dayanıklı hissetmenize yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra güçlü yönlerinizin farkına vardığınızda kendinize olan güveniniz artacağı için risk alabilir ve daha cesur hamleler atabilirsiniz. Güçlü yönleriniz yerine zayıf yönlerinizde odaklanmanız, kendinizi cesur hissetmenizin önüne geçebilir. Bu nedenle özgüveninizi ve cesaretinizi arttırmak için güçlü yönlerinizi analiz etmeniz ve bunları geliştirmeye odaklanmanız önemlidir.

4. Konfor alanınızdan çıkmaya çalışın

Korku nedeniyle istediğiniz şeyleri yapamamanız, istediğiniz hayatı yaşayamamanıza neden olabilir. Korkularınızın hayatınızı ele geçirmesini istemiyorsanız, hayatınız hakkında daha bilinçli olmanız gerekir. Bunun için de konfor alanınızdan çıkmaya çalışmanız önemlidir. bunun için sizi rahatsız eden ancak çok fazla risk almayacağınız bazı senaryoları uygulamaya başlayın. Küçük şeylerle konfor alanınızdan çıkmaya başladığınızda çok fazla risk almadan cesur olmaya alışabilirsiniz. Bu sayede en sonunda daha büyük riskler alabileceğiniz bir noktaya gelebilirsiniz.

5. Bilinçli farkındalık alıştırmaları yapın

Bilinçli farkındalığı hayatınızın her alanında uygulamanız, anda kalmanıza yardımcı olabilir. Nefes çalışması ve meditasyon gibi bilinçli farkındalık uygulamaları ile endişelerinizi ve kaygılarınızı azaltabilirsiniz. Pek çok insan şu anda meydana gelenlerden değil, gelecekte olabileceklerden korkar. Gelecekte olabilecek sorunlar nedeniyle korkmak, yakın zamanda gerçekleşecek bir tehlikeye işaret etmemekle birlikte endişeye ve kaygıya neden olur. Bilinçli farkındalık alıştırmaları ile bu düşüncelerinize dışarıdan bakmayı öğrenebilir ve korkunuzun sizi ele geçirmesini engelleyebilirsiniz.

6. Stresinizi azaltmaya çalışın

Bazı insanlar yalnızca bitkin ve stresli oldukları için korku hisseder. Bu nedenle kendinizi bunalmış ve çıkmaza girmiş hissediyorsanız, stresinizi azaltmanın yollarını arayın. Bunun için kısa bir tatile çıkmayı veya işten bir süre izin almayı düşünebilirsiniz. Hayatta herkesin bir molaya ihtiyaç duyduğu anlar vardır. Bu nedenle kendinizi daha cesur olma düşüncesinden bunalmış hissediyorsanız, önce hayatınızdaki stresi azaltmanız gerekiyor olabilir.

İlginizi çekebilir: Anahtar kelime vazgeçmemek: Hayat, cesaret ve iradeyi ödüllendirir

7. Başarısızlıktan korkmayın

Çoğu insan başarısız olmaktan korkar. Bu da onların aynı yerde sabit kalmasına neden olur. Başarısızlık korkusu, insanların başarısızlıkla gelen utancı yaşamamak adına mükemmeliyetçi olmalarına neden olabilir. Ancak başarısızlığın kötü bir şey olmadığını, özellikle risk almayı gerektiren durumlarda meydana gelebileceğini unutmamalısınız. Başarısızlığı gelişmek için bir fırsat olarak görmelisiniz. Başarısızlık, yeni şeyler öğrenmenize ve yönünüzü değiştirmenize yardımcı olur. Hatta bunu iyi bir deneyim olarak kabul ederseniz, risklere rağmen yeni şeyler denemeye cesaret edebilirsiniz.

8. Mükemmeliyeti hedeflemeyin

Korkunuzun üstesinden gelmek için yaptığınız her şeye karşı sanki acemiymişsiniz gibi yaklaşmaya çalışın. Bu sayede korktuğunuz bir şeyi denemek istediğinizde buna dair bir beklentiniz oluşmayacaktır. Yeni şeylere karşı merak duygusuyla yaklaşın ve olabilecekler konusunda endişelenmeyin. Meydana gelen sonuçları iyi ya da kötü olarak yargılamayın. Mükemmeliyeti hedeflemek yerine öğrenmeyi ve büyümeyi hedefleyin.

9. Belirsizliğe rağmen karar verin

Yanlış karar erme korkusu, yeni şeyler denemenizin önüne geçiyor olabilir. Kararsız kalmak kısa vadede rahatlatıcı gibi gelse de uzun vadede ödüllendirici değildir. Korkunun sizi ele geçirmesini engellediğinizde gerçekte ne kadar yetenekli ve cesur olduğunuzu anlayabilirsiniz. Korku duymanıza rağmen harekete geçtiğinizde korkunun gücünü azaltırken kendi gücünüzü arttırabilirsiniz.

10. Cesaretinizi kutlayın

Cesur eylemlerinizi kutlayın. Hayatı cesurca yaşamak sizin için yen bir şeyse korku hissetmenize rağmen harekete geçtiğiniz zamanları kutlamaktan çekinmeyin. Korkunuzun üstesinden gelmek için harcadığınız çabanın farkına varın. Küçük kazanımlarınızı kutlamanız, uzun vadede daha başarılı olmanızı sağlayabilir. Kendinizi cesur adımlarınız için kutlamak için başardığınız şeyleri aklınıza not etmeniz ve bunlar hakkında iyi hissetmeniz yeterlidir. Bunun yanı sıra cesaretinizin kırıldığı anlarda kendinizi daha cesur hissetmek için cesaret gerektiren eylemlerinizi bir deftere not edebilir ve sonrasında bunlara bakabilirsiniz. Bu sayede olumsuz düşüncelere dalma ihtimaliniz azalabilir.

İlginizi çekebilir: Değişim için gereken cesaret nasıl bulunur?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale