X

‘Bulletproof’ kahvenin yaratıcısı Dave Asprey’den biohacking pratikleri

‘Biohacking’in Babası’ ve ‘Bulletproof’ kahvenin yaratıcısı olarak bilinen, iyi yaşam alışkanlıklarını savunması ve yaygınlaştırmaya çalışması ile tanınan Dave Asprey, aynı zamanda New York Best Sellers’a da girmiş ünlü bir yazar ve Amerikalı girişimci. Daha önce iyi yaşam ve biohacking üzerine çok sayıda kitap yazan ve ülkemizde de sık sık seminerler, eğitimler, etkinlikler düzenleyerek daha sağlıklı, daha mutlu bir yaşam tarzını yaymaya çalışan Dave Asprey’in önerilerine bu yazımızda yer vereceğiz. Gelin, öncesinde ‘biohacking’ nedir onu hatırlayalım ve özellikle son yıllarda kahveye dair en yaygın alışkanlıklardan biri olan ‘bulletproof’ yaklaşımına değinelim.

Biohacking nedir?

Biohacking, bedeni, zihni, kısacası bütüncül sağlığı ‘optimize etmek’, daha sağlıklı, daha mutlu bir yaşam sürmek ve bireyin kendi biyolojik sistemi üzerinde çok daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlamak amacıyla bilimsel, tıbbi veya teknolojik yöntemlerin kullanılmasını tanımlayan bir süreç. En temel amacı ise insan yaşamının kalitesini artırmak. Biohacking, fiziksel performansı yükseltirken zihin sağlığını destekleyen, enerji seviyesini artıran ve kişinin kendi bedenini çok daha iyi tanımasını ve ona hükmetmesini kapsayan pek çok pratiği içeriyor.

Dave Asprey ise ‘Father of Biohacking’ yani Biohacking’in Babası olarak tanınan, bu sürecin öncülerinden biri. Yaşlanma sürecini yavaşlatmak, bedensel ve zihinsel potansiyeli iyileştirmek, daha sağlıklı ve tatmin dolu yaşamak için biohacking pratiklerini kendi hayatına entegre eden ve yıllardır uygulayan Dave Asprey, bu yöntemleri diğer herkesle de paylaşarak iyi yaşam alışkanlıklarını benimsetmeye çalışıyor. Daha bilinçli bir yaşam tarzına sahip olmak konusunda önde gelen isimlerden biri olan Dave Asprey, bu konuda uyku, beslenme, yaşlanmayı yavaşlatma, zihinsel performans gibi temalarda yazdığı kitaplarla, yaptığı söyleşilerle, verdiği eğitimlerde de öncülük etme misyonunu sürdürmeye devam ediyor.

Dave Asprey’in biohacking pratikleri

Doğru alışkanlıklarla iyileştirilmiş doğru bir yaşam tarzı ile herkesin kişisel performansını iyileştirebileceğini ve gerçek bir ‘biohacker’ olabileceğini söyleyen Dave Asprey, bu alandaki 20 yıldan fazladır süregelen tecrübesinden yola çıkarak herkesin hayatına kolayca dahil edebileceği biohacking pratikleri olduğunu paylaşıyor. İşte Dave Asprey’den kendinizin en iyi versiyonuna ulaşmanızı sağlayacak biohacking pratikleri:

1. ‘Bulletproof coffee’

Son yıllarda sosyal medyada sıkça karşınıza çıkan, çevrenizdeki insanların kahve içme alışkanlıklarında yer alan veya belki sizin de denediğiniz ‘bulletproof coffe’, Türkçesi ile ‘kurşun geçirmez kahve’, Dave Asprey’in yaratıcısı olduğu ve sık sık da altını çizdiği bir biohacking pratiği.

Bulletproof; aslında özel bir kahve tarifi. Bu kahvenin amacı ise Dave Asprey’e göre enerji seviyesini artırmak, zihinsel netlik kazandırmak ve vücudu çok daha iyi çalıştırmak. Ayrıca, yağ yakımını hızlandırdığı da sık sık Dave Asprey tarafından dile getiriliyor. Anahtar noktası kahveye ‘yağ’ eklemek. Evet, bir çeşit yağlı kahve.

Kahveyi hazırlamak için dikkat etmeniz gereken en önemli hususlardan biri yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden seçim yapmak ve kahvenizi taze taze demlemek. Organik kahve seçmeniz etkisini artırabilir. Daha sonra doğal, organik, taze bir kaşık yağ eklemek. Dave Asprey, tereyağı veya ghee (sade yağ) eklenmesinin uygun olduğunu belirtiyor ve bu sağlıklı yağların hızlı birer enerji kaynağı olduğunu söylüyor. Diğer yandan, sabah aç karnına içilmesinin enerjiyi artırmak, açlık hissini bastırarak açlık süresini uzatmak, tokluk hissi yaratmak ve yağ yakımını hızlandırmak açısından daha etkili olduğunun altını çiziyor. Siz de bedeninizi ‘hack’lemek için kahveyi bu şekilde içmeyi deneyebilirsiniz. Ancak, şunu da belirtmekte fayda var ki bu tür bir kahve herkes için uygun olmayabilir. Dolayısıyla özel bir sağlık durumunuz varsa tüketmeden önce mutlaka doktorunuza danışmanızda fayda var.

2. Aralıklı oruç, yüksek yağ, düşük karbonhidrat

Dave Asprey, bu konuda birtakım eleştiriler alsa da aralıklı orucun ve düşük karbonhidratlı beslenme şeklinin en büyük savunucularından. Ona göre; açlık oldukça önemli. Bedenin kendini temizlemesi ve çok daha iyi çalışması için aralıklı orucun (intermittent fasting) etkili bir biohacking pratiği olduğunu söylüyor. Ayrıca, bu esnada bulletproof coffee tüketmenin de iyi bir seçenek olduğunun altını çiziyor -kendisinin de sabah rutininde kurşun geçirmez kahve var- Diğer yandan, yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı ve mümkünse sıfır şeker beslenmenin beden ve zihin için en iyisi olduğunu söylüyor. Şekerin, neredeyse tüm rahatsızlıkların kök sebeplerinden biri olduğunu söylemesi ile diğer uzmanlarla ortak bir paydada buluşsa da yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeren diyet şeklini savunması, bazı beslenme uzmanları tarafından eleştiriliyor. Sebze ve sağlıklı yağlar ağırlıklı, bulletproof kahveyi de içeren, bol bol ‘sağlıklı’ su içmeyi de -mineralleri arıtılmamış- kapsayan bir beslenme şeklini öneriyor.

3. Yeterince dinlenmek için kaliteli uyku

Biohacking’in Babası olarak en çok önem verdiği biohacking pratiklerinden biri de ‘kaliteli uyku’. Yetersiz uykunun vücudun, bedenin ve zihnin tüm dengesini bozduğunu belirten Dave Asprey, kaliteli bir gece uykusunun hayatta daha üretken olmakla doğrudan ilişkili olduğunu ve en iyi performansımıza ulaşabilmek için çok önemli olduğunu söylüyor. Bunun için de huzurlu bir ortam yaratmanın altını çiziyor. Yatak odanızdaki ışıkları, gürültüyü, nemi, sıcaklığı doğru ayarlamanız ve kendinizi kaliteli bir uyku deneyimine geçmek için hazırlamanız gerektiğini belirtiyor. Mavi ekran ışıklarından kaçınmanın da büyük önem taşıdığını ve uyku kalitesinin doğrudan etkilediğini vurguluyor.

4. Yüksek yoğunluklu ve düzenli hareket

Hareket etmenin de en önemli biohacking pratiklerinden biri olduğunu söyleyen ünlü isim, her gün 20 dakika hareket etmenin, hem beden hem de zihin sağlığını güçlendirmek için çok önemli bir anahtar olduğunu belirtiyor. Ve yüksek yoğunluklu egzersizlerin en iyisi olduğunu savunuyor. Bunun sebebini ise ‘sınırları zorlamak’ olarak tanımlıyor. Her gün 20 dakika boyunca şınav, squat gibi yüksek yoğunluklu egzersizler (high intense) yapmanın en iyisi olduğunu belirtiyor.

5. Sensörleri tetiklemek için soğuk duş

Soğuk duşun mucizevi etkilerine daha önce pek çok yazımızda değinmiştik. Bedeni ve zihni tazeleyen, metabolizmayı hızlandıran, yağ yakımını destekleyen ve vücuttaki tüm sensörlerin uyarılmasını sağlayan soğuk duş, Dave Asprey’in de önerdiği biohacking yöntemlerinden biri. Soğuk duşun, hem vücuda pozitif bir stres yarattığını hem de full potansiyel bir güç üretimine geçmek için etkili bir yöntem olduğunu, çünkü tamamen tetikte kalmamıza yardım ettiğini belirtiyor. Bağışıklığı güçlendiren ve birtakım hastalıkları önleyen ve semptomların şiddetini azaltan etkisi de cabası. Bedeninizi ve zihninizi ‘hack’lemek için hızlı, pratik ve kolay bir yöntem olabilir. Kesinlikle denemeye değer. Ancak özel bir sağlık durumunuz varsa öncesinde doktorunuza danışabilirsiniz.

6. Nörogeribildirim

Neurofeedback, nörofeedback, nöroterapi ya da sinir geribildirimi gibi farklı isimlerle de anılan bu teknik, Dave Asprey’in önerdiği biohacking pratiklerinden biri. Bu teknik, temelde kişinin beyin aktivitelerini incelemek, beyin dalgalarını takip etmek amacıyla elektroensefalografi (EEG) gibi teknolojileri kullanma sürecini içeriyor. Burada amaç, beyin dalgalarının farklı frekanslarını kaydetmek ve kişiye bu konuda geri bildirim vererek kendi beyin aktivitesini izlemesini ve düzenlemesini sağlamak. Dave Asprey, bu yöntemi daha iyi konsantrasyon, daha iyi bilişsel beceriler ve stres azaltma gibi amaçlarla kullanıyor olsa da uygulamadan önce bir uzmana danışmak çok önemli. Ünlü isim, farklı kliniklerde ve sağlık kuruluşlarında da çeşitli amaçlarla uygulanan bu yönteme ulaşmanın şart olmadığını, bunun yerine zihni rahatlatan aktivitelerin de yapılabileceğini söylüyor. Ve başta meditasyon olmak üzere rahatlatıcı pratiklerin, zihni dinlendiren, beyin fonksiyonlarını geliştiren etkili bir biohacking pratiği olduğunu paylaşıyor.

7. Kin ve nefret tutmamak, affetmek

Bu pratik, sizi biraz şaşırtmış olabilir, ancak affetmenin ne denli önemli olduğunu kavradığınızda gerçekten de hem bedeniniz hem de zihniniz için affetmenin ne kadar kritik bir rol oynadığını anlayabilirsiniz. Hayatta kin tutmanın, kocaman bir pişmanlıktan başka hiçbir şey getirmediğini belirten Dave Asprey, affetmeyi öğrenmenin önemli bir beceri olduğunu ve insanları özgür kılmasının yanı sıra daha uzun bir yaşamın da kapısını araladığını vurguluyor. Nefret etmenin, kin biriktirmenin, zor olabileceğini ancak, yüksek enerji gerektirse de affetmeyi seçmenin, hayattaki olumsuzluklardan da kurtulmanın bir yolu olduğunu söylüyor. Asprey’e göre ister hatalarınızdan dolayı kendinizi ister geçmişte yaptıkları için başkalarını affedin, göreceksiniz ki hem sağlığınız hem de mutluluğunuz çok daha iyiye gidecek.

Tüm bu pratikler, hem daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek hem de bedeniniz, zihniniz üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak için size yol gösterebilir. Daha fazla biohacking pratiğini keşfetmek isterseniz şu yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Biohacking nedir: Vücudunuzun tüm kontrolünü elinize alabilmeniz mümkün mü?

Günlük hayatta uygulayabileceğiniz biohacking pratikleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale