X

Bugünlerde kendimize sormayı unuttuğumuz bir soru: ‘İyi misin?’

Zor günlerden geçiyoruz. Çaresizlik ve acı öfkeye bulanıyor yine de derin hüznü gölgeleyemiyor. Ben deprem bölgesinde değilim. Bu yazı kendimi anlama, dinleme ve benim gibi hissedenlerle bağ kurma yazısıdır. Deprem bölgesinde olmayanlardan biri olarak olanı biteni takip edip kendi gücümüzün yettiği yerlere ulaşmaya çalıştık, çalışıyoruz. 

Bu arada ben, kendim, yardım çağrıları, sözde çözüm olsun diye alınan kararlar, çıkan tablolar, sosyal medya sayesinde hızla viral hale gelen görüntüler, bazı fotoğraflar üzerine yapılan güzellemeler, deprem görüntüleri ile oluşturulmuş kolaj videolar ve eşlik eden memleket ağıtları ile bir rüzgârda savrulan yaprak gibi haberden habere posttan posta savrulduğumu gördüm. Ve sonuç uykusuz geceler, kendi ihtiyaçlarımı karşılamak üzere hayata karıştığım zamanlarda hissedilen derin utanç ve suçluluk duygusu…

Bu yaşadıklarım yine de aslında seçici kontrollü bir gündem takibinin sonuçlarıydı. Doomscrolling yapmadan. Yapmadım sanıyorum. Bakın bakalım siz yapanlardan mısınız?

Hemen açayım: Doomscrolling yeni bir terim. Doom felaket, kıyamet, kötü şans demek, scrolling ise şu sosyal medyada haberleri okurken bir sonraki habere geçerken yaptığımız kaydırma işlemi. Bir nevi kötü haber bağımlılığı…. Dünyamızın son hali ve bir tuşla her şeye ulaşabiliyor olmanın insanlara hediyesi diyebiliriz. Okudukça okuyor, seyrettikçe seyrediyor ve olan biten hakkında ulaşılabilecek bütün kaynaklara ulaşmaya çalışıyoruz. Sanki her şeyi bilirsek kontrol de edebilirmişiz gibi bir yanılsama. İnsanoğlu yaradılışı gereği tehlikeyi bilmek ister. Bu zihinsel boyutta kontrolü ele alma şeklimiz ama gerçekte kontrol edebildiğimiz hiçbir şey yok maalesef.

Tek kontrol edebileceğimiz bu haberlere ne kadar maruz kalacağımız… Sağlıklı sınırlar gerekiyor. Kendi iyi olma halinin sorumluluğunu almak diğer bir deyişle. Kontrol demişken, doğa da bu kontrol etmeye çalıştıklarımızdan. 6 Şubat, 17 Ağustos, 4 Kasım bu tarihler doğa için sıradan zaten doğanın takvimi de yok!

Bir doğa olayı yaşanan… Onu felakete çeviren biz insanlarız.  Seçimlerimizle doğayla didişeceğimizi zannediyoruz ve zamanı gelince bedelini ödüyoruz. Kimimiz altında kalıyor, kimimiz en yakınlarını kaybediyor, kimimiz yardım, seferberlik peşinde koşuyor, kimimiz acıyla izliyor…

Vezüv Yanardağı patladığında Pompeii yok oldu insanları ile birlikte.
Doğa böyle… 
Gökkuşağı olunca harika, deprem olunca felaket!
Algımızı yöneten olayın bize verdiği zararlar ama zararların sorumlusu deprem mi gerçekten?
Sorumlular zincirini sıralamama gerek yok bence “insan” yeterli.
Zararı gören de veren de insan!

Daha buranın yaraları sarılmadan İstanbul kehanetleri dolaşıyor her yerde. İstanbul’da yaşayanlar neler yapmalı madde madde whatsapp gruplarında paylaşılıyor. Kaygıyı tetiklemek çok kolay. Yapılması gerekenler şimdi değil 1999’dan beri gündemde olmalı. Bu çaresizlik ve korkuyla tetiklenmiş insanları daha derin kaygılara sürüklemenin anlamı ne olabilir diye düşünüyorum? İşlevselliğimiz kaybetmek üzereyiz zaten… Ufacık bir dokunuş yeterli sanki!

Bir de okul meselesi var…

Ben bir eğitimciyim. “Her işin başı eğitim”e en kalpten inananlardanım. Eğitim ile aşacağız bütün sorunları. Kader kısmetten öte sorumluluk almayı öğreterek. Ama şu ilk ve orta dereceli okulları hemen açın çağrıları bana nasıl da duyarsız geldi anlatamam.

Okuldaki öğretmene, personele sahip çıkamayan sistem çocukları yaşıtlarıyla bir araya getirmek ve rutine sokmak için okulları hemen açmak istiyor. Kaç okul manevi ve maddi zarar tespit yaptı acaba merak ediyorum. Öğretmenlerin kaçta kaçı bilinçli bir buluşma yaşayacak 20 Şubat sabahı? Sosyal medyada canlı yayın yapan eğitimciler ve psikologlar destek olmaya çalışıyorlar. Tetikleyen oyuncak, yasaklı kelimeler, uygunsuz oyunlar gibi sayısız güvenilir olmayan yazı dolaşıyor etrafta.

Keşke önce öğretmenler gitse okula… Onlar psikolojik ve duygusal destek verilebilse. Uçaktaki oksijen maskesini önce ebeveynin takması gibi önce öğretmenlerimize ihtiyaçları olan oksijeni versek… Verebilsek… ki böylece çocuklar okula döndüğünde sarıp sarmalanabilsinler.

Bu durumu bile fırsata dönüştürmek isteyen LGS/YKS odaklı okulları da unutmamak gerek; okullar kapalıyken online etüt saatleri koydular bile. Aman yarıştan kopmasın kimse! (Üniversiteler için alınmış olan kararın da saçmalığını tartışmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Politik bir şeyler yazma niyetinde değilim…)

Kafamız karışık…
Hepimizin desteğe ihtiyacı var.
Bu bir arkadaş sohbeti de olabilir, bir psikolog seansı da yardım kampanyası da…
En etkilisi rutinlere geri dönmek.
Rutinler travmanın panzehiri.
Rutinlerinize döndünüz mü?
Sabah yürüyüşleriniz, sporunuz, meditasyon pratiğinize zaman ayırıyor musunuz suçluluk hissetmeden?
İşe odaklanabiliyor musunuz?
Üretmek, yaratmak, fayda sağlamak için kafa yorabiliyor musunuz?
Keyif aldığınız bir an ya da sevdiğiniz bir parça çaldığında yaşamda olmaktan rahatsız olmadan eşlik edebiliyor musunuz?
Evet hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…
(Covid’de de öyle demiştik!
Sanki her şey eskiye döndü gibi… değil mi?
İnsan unutur.
Bunu unutmayız belki?)

Herkes kendinden sorumlu.
Seçimlerinden, kararlarından, kendi sorumlu.
Vicdanından, korkusundan, kaygısından, neşesinden, yasından kendi sorumlu.
Y-A- R-G-I-L-A-M-A-Y-I-N!
ama
Sorumluluk almayı öğretin.
Eliniz kime değiyorsa sorumluluk üzerine çalışın! Ebeveyn, öğretmen, grup direktörü, bölüm başkanı, müdür, vs her neyse rolünüz sorumluk alın, aldırın. Çıkartılacak en büyük ders bu.
Her gün sayısız şeyler yaşıyoruz.
6 Şubat sabahı kolektif bir şey yaşadık…
Yaralandık!
Sorumluluk alması gerekenler almadı…
Daha da yaralandık…
Etkisi sürüyor, sürecek…
Gabor Mate’nin travma tanımı ile sizi baş başa bırakarak kapatıyorum.
Travma başına gelen şey değil; o başına gelirken hissettiklerindir.
Yani Mate bile diyor deprem değil travma… Asıl hissettiklerine odaklan…
İyi misin?

İlginizi çekebilir: Kendine ne kadar inanıyorsun: ‘Yaparım’ desen de ‘yapamam’ desen de haklısınKendine ne kadar inanıyorsun: ‘

Aylin Geron: Ben Kimim? Yaşam boyu öğrenci, öğretmen, eğitmen, koç, danışman, mentör, yazar FMV Özel Işık Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Mezunuyum. Lisans eğitiminden sonra Sabancı, Harvard, Universiteit Leiden gibi seçkin kurumlardan eğitimler aldım. Detayları https://aylingeron.com/hakkimda/ bulabilirsiniz. Hayatıma yön veren en önemli değerlerden biri fayda sağlamak. Öğrenciyken arkadaşlarıma, çevremdeki çocuklara öğrendiklerimi paylaşarak başladım. Mezunu olduğum okula İngilizce öğretmeni olarak geri döndüğümde de çocuklarla ve gençlerle birlikte bu değerimi yaşatmaya çalışıyorum. Onlara fayda sağlarken ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Her zaman öğrenmeye, değişime, yeniliğe meraklı ve hevesli oldum. Kendimi tanıma yolculuğuna çıkışım özgürlüğe verdiğim önemi ve yaşam tutkumu fark ettirdi: Öğrenme aşkı. Gençlerle öğretmenlikten öte bir yerlerde buluşma arzum ile önce 201eğitim ve öğrenci koçluğuna yöneldim. Ebeveyn koçluğu, DEHB koçluğu, mindfulness derken bilinçdışı ve Jung koçluğu ile tanıştım. Halen çocuklarla, gençlerle, ebeveynlerle ve hayatına değişim getirmek isteyen insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Ben büyürken çevremi de büyütmek.. İşte mottom! İletişim: aygeron@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale