X

Biyomimetik teknoloji: Yaşamsal sorunları çözmek için doğayı taklit etmek

En çarpıcı, etkili ve verimli tasarımların ilhamını doğadan aldığı hiç dikkatinizi çekti mi? Doğayı taklit etmek denince akla ilk gelen isimlerden biri şüphesiz, dünyaca ünlü mimar Antoni Gaudi. Gaudi, Barselona’daki görkemli Sagrada Familia kilisesini tasarlarken ormanlardan esinlenmişti. Ancak doğayı taklit ederek başarıya ulaşan tek alan sanat değil. Bilim ve teknolojinin de doğadan öğrenecek çok şeyi olduğu uzun yıllardır bilinen ve günümüzde giderek daha çok örneğini gördüğümüz bir gerçek. “Biyomimetik” adı verilen bilim dalı, doğadaki modelleri inceleyerek bu tasarımları insanların yaşamsal problemlerini çözmede kullanmayı amaçlıyor.

Biyomimetik ilhamını nereden alır?

İlk olarak 1950’lerde Otto Schmidt tarafından ortaya atılan biyomimetik kavramı, biyo (yaşam) ve mimetik (taklit) sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor. Schmidt, biyolojiye dair fikir ve bulguların teknolojik ilerlemelerde kullanılmasını öngörmüştü. Ona göre doğadaki model, sistem ve elementler karmaşık yaşamsal problemleri çözmede son derece etkili olabilirdi. Organizmaların kendi içindeki tekliği ve eşsizliği ile canlıların bulundukları ortama uyum sağlamaktaki muazzam başarısı, bilim ve teknolojiye de yön verebilirdi.

Böyle de oldu. Odağını doğaya çeviren sanatçılar, mimarlar, mühendisler ve bilim insanları biyomimetiği üç farklı şekilde uygulayarak verimli sonuçlar elde ettiler:

  1. Organizmaların doğal formundan ilham almak: Daha güçlü ve dayanıklı binalar inşa etmek için deniz kabuklarının şeklini taklit etmek, gibi.
  2. Doğal süreç ve reaksiyonlardan ilham almak: Örneğin, fotosentez gibi kimyasal süreçleri taklit ederek sürekliliği sağlanabilen uygulamalar geliştirmek.
  3. Ekosistemden ilham almak: Canlılar ve onların cansız çevrelerindeki göz alıcı uyumun ilkelerini bilim ve sanata uyarlamak.

Yaşambilimi uzmanı Janine Benyus 2005 yılındaki TED konuşmasında doğanın hayatımıza etkisine değiniyor ve onun, kullandığımız ürün ve sistemleri nasıl geliştirdiğine dair örnekler sunuyor. Biyolojik süreçleri işlemenin, örneğin su arıtımında özel bir tür bakteri  kullanmanın tam olarak biyomimetik demek olmadığını söyleyen Benyus, doğayı öğrenmek ile “doğadan öğrenmek” arasındaki farka dikkat çekiyor.

“Yaşamak bir orman gibi kardeşçesine”

Janine Benyus’a göre “bir orman gibi” işlemenin 10 temel unsuru şöyle:

  • Geri dönüşüm: Atıkları kaynak olarak kullanmak
  • Diğer türlerle yakın etkileşime geçerek ortam ve kaynakları en etkili şekilde kullanmak
  • Enerjiyi elde eder ve kullanırken verimli olmak
  • “En fazlayı” elde etmeye değil, “en optimum / ideal çıktıyı elde etmeye odaklanmak
  • Eldeki materyalleri israftan sakınmak
  • Kendi çıkarlarımızı zedelememek, yani “bulunduğumuz kabı kirletmemek”
  • Mevcut kaynakları sınırsızca tüketmek yerine, yenilerini oluşturmaya çalışmak
  • Doğayla denge ve uyum içinde olmaya dikkat etmek
  • Doğadan edinilmiş mevcut bilgiyi kullanmak ve artırmak
  • Yerel tüketime ağırlık vermek
Biyomimetiğin mimari uygulamaları

Gelelim biyomimetiğin sanat ve mimarideki örneklerine… Yazının başında verilen Sagrada Famila dışında da pek çok biyomimetik örneği, çeşitli ülkelerde karşımıza çıkıyor.

ABD’deki Wisconsin eyaletinde bulunan Milwaukee Sanat Müzesi’nin en ilgi çekici yanı devasa güneş panelli çatısı kuşkusuz. Mimar Santiago Calatrava’nın ilhamını Michigan Gölü’nden ve üzerindeki teknelerden aldığı yapının üst kısmı, açılıp kapanabilen yelkenlileri andırıyor. Bu şekilde daha çok güneş ışığından yararlanabiliyor.

İngiltere’de şekliyle belki de en çok dikkat çeken gökdelen olan The Gherkin (salatalık turşusu) tasarlanırken, deniz suyunu gövdelerinden geçirirken süzen ve bu şekilde beslenen deniz süngerleri ve anemonlar taklit edilmiş. Yapı, en verimli ve ideal düzeyde havalandırma sağlamak için, suyu değilse de havayı içinden geçiriyor.

Almanya’nın Hamburg kentinde bulunan “yosun evi” ise yapımında canlı mikroalg kullanılan ilk biyomimetik yapı. Binanın bir tarafı yarı şeffaf bir yüzey içinde yaşayan ve büyüyen mikroalgler, binaya giren ışığın miktarını kontrol ederek, gerektiğinde gölgelik sağlıyor. Güneşin ortadan kaybolabildiği günlerde yosunlar büyümeyi durdurarak yüzeyi daha şeffaf hale getiriyor ve içeri daha çok ışık girmesini sağlıyor. Ayrıca, yosunlar yeterince büyüdüklerinde toplanarak binanın enerji ihtiyacını karşılayan bir tür biyogaz üretiminde kullanılıyor. Böylece karşımıza, her bakımdan kendine yetebilen bir yapı çıkıyor.

Biyomimetik teknolojiyi kullanmak sıradan bir bina dikmekten ya da herhangi bir icat geliştirmekten daha zahmetli görünse de, dünyanın geleceğini umursayan insanlar için hem bir zorunluluk, hem de uzun vadede daha etkili bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Hal böyle olunca, ülkemizde de pek çok biyomimetik örneği görmenin çok sürmemesini umuyoruz.

İlginizi çekebilir: Doğanın bize öğrettiği harika dekorasyon fikirleri

Kaynaklar:
Life Hack
BBC Earth
TED Talks

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale