X

Bilgisayarınızı temizlemenin ve dosyalarınızı düzenli tutmanın yolları

Sizce laptopunuz ne kadar temiz? Daha doğru ne kadar kirli olduğunu biliyor musunuz? Yüzeylerden, havadan, parmaklarımızın ucundan, kısacası her yerden gün boyunca tüm kiri, tozu, mikrobu çeken laptoplar, sandığımızdan çok daha fazla bakteri barındırıyor. Öyle ki, bazı kaynaklara göre laptoplar klozet kapağından 400 kat daha kirli! Günün çoğunu parmaklarımızın altında geçiren laptoplarımız, öksürük, hapşırıkların saçtığı damlacıklara, yiyecek yağlarına, kahve lekelerine ve daha pek çok kirletici sebebe maruz kalabiliyor. Haliyle sandığımızdan çok daha kirliler ve dolayısıyla sıkı bir temizliğe ihtiyaçları var! Artık neredeyse bir uzvumuz haline gelen laptoplarımızın temizliği, sağlığımız ile de doğrudan ilgili. Neden mi? Çünkü araştırmalar bir insanın sadece bir saatte ortalama 23 kez yüzüne dokunduğunu gösteriyor ve bu alışkanlık, pek çok hastalığa, enfeksiyona davetiye çıkarabiliyor. Öyleyse, gelin bilgisayar temizliği nasıl yapılır, laptoplarımızı nasıl doğru temizleyebiliriz, onu keşfedelim.

Laptop temizleme rehberi

İşte adım adım laptop temizleme rehberi:

1. Bilgisayarı kapatın

İlk adım, laptopunuzu şarjdan çıkarın ve kapatın. Eğer usb, kablo vb. takılı bir aparat varsa onları da sökün ve bir kenara alın. Bilgisayarınızı temizlemek için hazır hale getirin. Her temizlik öncesinde bilgisayarınızı kapattığınızdan emin olun, böylelikle herhangi bir dosyayı yanlışlıkla silme ve ekrana temizlerken zarar verme ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz.

2. Mikrofiber bez ile silin

Laptopunuzu temizlemek için yumuşak, tüy bırakmayan, ekranı çizmeyecek bir bez edinin. Mikrofiber bezler iyi bir tercih olabilir. Sterilize edilmiş suyla hafifçe nemlendirilmiş bezi dairesel hareketler ile kullanarak ekranınızı ve laptopun dış yüzeyini temizleyin. Dairesel hareketler, çizilmeleri önleyecek ve çok daha temiz bir görünüm elde etmenize yardımcı olacaktır.

3. Klavyeyi temizleyin

Muhtemelen derinlemesine temizlemenin en zor olduğu yerlerden biri klavye. Hele ki basık, gömülü tuşları olan bir klavyeniz varsa ya da tuşlar birbirine çok yakınsa, aralarını temizlemek çok zor bir hal alabilir. Ancak, kolay, etkili ve çok pratik bir yöntemi var; o da basınçlı hava kullanmak. Klavyeler, en çok kir ve toz biriktiren, parmaklarımızdaki lekeleri, yağları, gıda kalıntılarını hapseden, dolayısıyla da en çok bakteriye ev sahipliği yapan kısımlardan biri. Neyse ki basınçlı hava yardımıyla temizlemek çok kolay. Basınçlı havanın hapsedildiği ince uçlu teneke kutudaki bu yardımcı ile klavyedeki kalıntılara üfleyebilir, daha sonra en az yüzde yetmiş alkol içeren bir dezenfektan ile nemlendirdiğiniz bezle klavyenin üzerini silebilirsiniz. Yalnız, herhangi bir yere sıvı damlamadığından emin olun, aksi halde klavyenizde sızan sıvı teknik bir arızaya neden olabilir.

4. Delikleri ve bağlantı noktalarını temizleyin

En az klavye kadar, toz ve kiri barındıran ve derinlemesine temizlemenin de zor olduğu yerlerden bir diğeri laptopun bağlantı yerleri ve havalandırma boşlukları. Kablo, usb, şarj aleti ve benzeri uzantıları takmak için bırakılan boşlukların içerisini temizlemek için de basınçlı havadan faydalanabilirsiniz. Böylece boşluklarda biriken toz ve kirlerden kurtulabilir, bilgisayarınızın çok daha verimli çalışmasını sağlayabilirsiniz.

5. Ellerinizi düzenli yıkayın

Laptopunuzu temiz tutmak istiyorsanız, yukarıdaki adımları takip ederek düzenli temizlik yapmanızın yanı sıra ellerinizi de sürekli yıkamanız önemli. Hele ki bilgisayar başında çalışırken bir şeyler atıştırma gibi bir alışkanlığınız varsa, parmak uçlarınızda kalan kalıntılar, özellikle klavyenizin tuşlarını kirleterek mikropların yayılmasına zemin hazırlayabilir.

Peki, bitti mi? Hayır! Eğer daha verimli bir laptop kullanımı istiyorsanız, en az dışı kadar içini de temizlemeye özen göstermelisiniz…

Bilgisayardaki dosyaları düzenli tutmanın yolları

Sıra geldi bilgisayarın iç temizliğine! Yani, dosyaları, klasörleri düzenli, derli toplu tutmanın yollarına… İşte aradığınız her dosyayı kolayca bulmanıza ve bilgisayarınızdaki fazlalıklardan kurtulmanıza yardımcı olacak ipuçları:

1. Yinelenen dosya ve klasörleri silin

Bilgisayarınızda aynı dosyadan birden fazla olabilir mi? Aynı belgeyi birden fazla kez kopyalamış ve farklı klasörlerin içerisine koymuş olabilirsiniz ve bu, hem bilgisayarınızın hafızasını gereksiz yere doldurur hem de klasörlerinizde kalabalık yaratır ve asıl aradığınızı bulmanızı zorlaştırabilir. Dolayısıyla kontrol etmenizde ve iki veya daha fazla kopyası bulunan aynı belge, dosya, fotoğrafları silmenizde fayda var.

2. İndirme klasörünü kontrol edin

Özellikle aynı dosyadan birkaç kez indirme ihtimaline karşı indirme klasörünüzü düzenli olarak kontrol edin. İşinize yaramayan dosyaları silin, aynı dosyaların kopyalarını temizleyin, işinize yarayan ve kullandığınız belgeleri ise oradan taşıyın ve asıl ait olduğu klasörün içerisine koyun. Böylece, hem gereksiz dosyaları temizlemiş hem de ihtiyacınız olanları doğru yerlerde saklamış olursunuz.

3. Ayrı klasörler oluşturun

İş, özel hayat, eğlence, okul, hobi, dersler, sunumlar ve benzeri konular için ayrı ayrı klasörler oluşturun. Bilgisayarınızdaki her şeyi derli toplu tutmanın en etkili yolu, farklı alanlara dair farklı klasörler oluşturmak. Daha da etkili ve verimli kullanmak içinse alt kategorilere ayırarak yeni klasörlere bölün. Örneğin; eğitim klasörünün altında üniversite 1, 2 gibi ya da iş klasörünün altında toplantı notları, sunumlar gibi alt başlıklara bölünmüş klasörler hazırlayabilirsiniz. Bu hiyerarşik düzenleme sistemi, tüm belgelerinizi, dosyalarınızı en verimli şekilde kullanmanıza yardımcı olabilir.

4. Dosya ve klasör isimlerini değiştirin

İndirdiğiniz dosyaları, orijinal adıyla bırakıyor musunuz? Ya da bir proje üzerinde çalışırken her yeni düzenlemeden sonra ayrı bir dosya kaydediyor ve 1, 2, son hali, en son sunum vb. etiketlerle isimlendiriyor musunuz? Eminiz ki tanıdık gelmiş bu senaryo 🙂 Her ne kadar bu tür isimlendirmeler o an için hız ve zaman kazandırıyor olsa da sonrası için bilgisayarınızda karışıklık yaratarak sizi strese sokabilir. Bunu önlemek, dosyalarınızın karışmasını engellemek ve bilgisayarınızı çok daha düzenli kullanmak için daha açıklayıcı isimlerle dosya ve klasörlerinizi adlandırabilir, aradığınız her şeyi kolaylıkla bulabilirsiniz.

5. Yer işaretlerini düzenleyin

Her beğendiğiniz ya da işinize yarayacağını düşündüğünüz web sitesini yer işaretlerine ekliyor ve sonra unutuyorsanız muhtemelen kayıtlı pek çok web sitesi ile tarayıcınız epey kalabalık haldedir. Daha verimli kullanım için bu yer işaretlerini düzenleyebilirsiniz. Öncelikle tüm kaydettiğiniz sayfaları açın ve gerçekten işe yarıyor mu, hala faydalanabilecek misiniz, bunları değerlendirin, gereksiz olanlardan işaretleri kaldırın. Kalanları gruplandırın ve farklı yer işaretleri için klasörler oluşturun; örneğin; izlenecekler, okunacaklar, dinlenecekler, müzikler, filmler, haberler ve benzeri isim etiketlerini kullanabilirsiniz.

6. Harici veya dijital depolama yöntemlerini kullanın

Özellikle fotoğraflar ve videolar için bilgisayarınızda her zaman yeterli yer olmayabilir veya bu tür dosyalar çok fazla klasörün içinde sizi meşgul ederek aradığınız önemli belgeleri bulmanızı engelleyebilir. Bu nedenle hem saklamak istediğiniz anılarınızı güvende tutmak hem de bilgisayarınızı daha düzenli tutmak için ayrı bir depolama sistemi kullanmanız önemli. Harici disk edinebilir ya da bulut depolama yöntemlerini kullanabilirsiniz.

7. Geri dönüşüm kutusunu temizleyin

Ve tabii ki en önemlisi çöp kutusu temizliği! İşinize yaramayan, gereksiz dosyaları bilgisayardan sildikten sonra onların çöp kutusunda yeniden gözden geçirilmeyi beklediklerini unutmayın… Yanlışlıkla sildiğiniz ve gerekli olabilecek dosyaları geri yükleyin, işinize yaramayacağından emin olduklarınızı silin. Böylece hem geri dönüşüm kutusunda bir şey ararken kolayca bulabilir hem de düzenli olarak temizlediğinizde hiçbir gereksiz dosyayı bilgisayarınızda tutmamış olursunuz.

Sonuç olarak bilgisayarınızın hem iç hem de dış temizliğini düzenli olarak yaparak daha verimli bir kullanıma kavuşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Ev temizliğinde devrim: Sıkıcı işleri kolay ve keyifli hale getiren ‘junebugging’

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale