X

Beynin tatlı rüyasından uyanış döngüsü: Gün ışığıyla uyanmanın tüm gün süren faydaları

İnsanlık var oluşundan 1700-1800’lü yılların başına gelene kadar tatlı şekilde sürdürdü rüyalarını. Her ne kadar ilk insanlar rüyalarını, yırtıcı hayvanlardan korkarak görseler de gün ışığı ile bu stresleri azaldı ve huzurla uyandılar. Endüstri devrimi öncesinde toprağı işleyip kendilerini güneşin doğma ve batma saatine göre ayarlayan insanların böyle bir gereksinimleri yoktu. Endüstri devrimi ile fabrikalarda belirli bir saat ve düzen içinde çalışmaya başlayan insanoğlu için gün saatine uygun bir düzen de oluşturulması gerekti.

İnsanlığın gelişiminde önemli yer tutan endüstri devrimi, insan metabolizmasında ise büyük karmaşaya yol açtı. Öyle ki bu gelişmeden yaklaşık 250 yıl sonra, 2017 yılında, 3 bilim insanı, oluşan bu karmaşayı anlamayı sağlayacak bir alanda, tıp dalında Nobel ödülünü aldılar. Biyolojik ritimle ilgili yaptıkları çalışmalarıyla Nobel ödülünü hak eden bu bilim insanları, insanın da doğadaki bütün canlılar gibi oluşturduğu iç saatini dünyanın devinimi doğrultusunda nasıl adapte ettiğini açıkladılar. Bu iç saat, canlı dünyaya geldiği andan itibaren kendini ileri-geri ayarlayarak metabolizmasını bir düzen içerisinde tutuyordu. Canlıların iç saatine göre dış saatin de ayarlanması gerektiği ilk olarak 1895 yılında bir böcek bilimci olan George Vernon Hudson tarafından tavsiye edildi. Bunun ilk ülke çapında uygulaması ise 1916 yılında “yaz saati” olarak 2 ülke (Almanya İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan) tarafından başlandı.

Enerji tüketimini düzenlediği için yapılan bu yaz saati-kış saati uygulaması ise en çok insan vücudunun en büyük enerji tüketicisi olan beyin için gerekli.

Beyin gün ışığından nasıl fayda sağlıyor?
Kortizol, “stres hormonu” olarak bilinmesine karşın beyin ve vücut üzerinde çok pozitif etkiye sahip.

Bu faydayı anlamak için beynin tatlı rüyasından uyanış döngüsüne bakmak gerekli. Gecenin, gün ile buluşmadan hemen önceki zaman dilimi beyin için de tatlı ve derin uyuduğu uykudan çıkma anlamına geliyor. Gece kendini yavaş yavaş güne teslim ederken, beyin de yavaş yavaş uykudan uyanıklığa geçmeye başlıyor. Beynin derin uykuya girmesine sebep olan melatonin hormonu tıpkı bir ay gibi gitgide batarken yerini bünyeye yavaş yavaş canlılık veren kortizol hormonuna bırakıyor. Kortizol, “stres hormonu” olarak bilinmesine karşın beyin ve vücut üzerinde çok pozitif etkiye sahip.

Gün ışığı ile birlikte gözlerini aydınlık bir dünyaya açan beyin, uyandıktan sonraki ilk 30 dakika içerisinde yoğun bir şekilde kortizol salgılaması gerçekleştiriyor. Salgılanan bu kortizolun miktarı ise uyanma saatine ve uyandığında etrafında var olan ışık seviyesine bağlı. Gün ışığı ile bolca kortizol salgılayarak uyanan beyin enerjik ve canlı bir şekilde güne hazır oluyor. Kuzey Avrupa ülkeleri gibi kış mevsiminin karanlık geçtiği yerlerde bu güneş ışığı etkisini yaratmak için suni ışıklar kullanılıyor. Daha iyi faaliyet gösteren beyin fonksiyonlarısabah alınan yarım saatlik ışığa günün hiçbir saatinde olmadığı kadar bağlı .

Gün ışığı ile kortizol salgılayarak uyanan beyin güne enerjik ve canlı bir şekilde hazır oluyor.

Yapılan çalışmalar, uyanınca salgılanan kortizol seviyesi ile beyin plastisitesi (gelişebilme kapasitesi) ve öğrenme arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteriyor. Buna göre uyanınca salgılanan yüksek kortizol seviyesi, öğrenme kapasitesinin artmasını, daha iyi plan yapmayı ve karar vermeyi sağlıyor. Karanlık bir sabaha uyanmak ile gün ışığına uyanmak arasındaki bu 30 dakikalık fark, günün uyanık geçirdiğimiz 16 saatinin verimini de etkiliyor. Tatlı bir rüya sonrası gelen tatlı bir uyanma, tatlı bir gün geçirmemize sebep oluyor.

İlginizi çekebilir: Mükemmel bir şekilde uyanmanıza yardımı olacak basit bir yöntem: 90 dakika kuralı

Peki ya tatlı rüya görmezsek?

Bilim, tatlı rüyalar görmek için derin uykuya geçmemiz gereken süreyi ortalama 60 ile 90 dakika arası olarak hesaplıyor. Bu 90 dakika içerisinde uykunun 3 fazını geçip yaklaşık 20-40 dakika sürecek derin uyku kısmına giriyoruz. Beynin verimli çalışması için gereken bu iç ayarlama bazı beyin bozukluklarında farklı bir şekilde işleyebiliyor. Amsterdam’da bulunan VU Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan bir çalışma Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB) bulunan yetişkinlerin %78’inin farklı bir biyolojik saate sahip olduğunu gösteriyor. Bu çalışmaya göre DEHB olan bireylerde uyku hormonu olan melatonin salgılaması kontrol grubuna göre daha geç bir saatte oluyor, bu da uyku ve uyanıklık döngülerinin farklı çalışmasına sebep oluyor.

Derin uyku ve ardından gelen gündüz ışığında uyanma sayesinde beynimizin daha etkin çalıştığını gösteren bilim insanlarının iddialarının tam tersi şekilde yaşamış dehalar da var. Bunların en çok bilinenleri, her dört saatte bir yirmi dakika uyuyan Leonardo Da Vinci, gece on buçuktan ertesi sabah beşe kadar çalışan ve sonra sadece iki saat uyuyan Nikola Tesla ve bir seferde en fazla yarım saat uyuyan Thomas Edison. Bu insanlar, bilimin kabullerine uymamakla birlikte bilime, sanata yön vermeyi başarmışlar.

Gezegenin döngüsüyle uyumlu olan yeryüzündeki hayat, iç biyolojik saatinin günün doğal ritmine uyum sağlamasına yardımcı oluyorsa bu dâhiler için biyolojik ritmin farklı olduğu söylenebilir mi?

Sinem Serap: Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği'ni bitirdiğimde beynin artık hayatımın vazgeçilmez bir parçası olacağını biliyordum. Çocuklukta başlayan beyin-zihin ilgim sonunda akademik ortama taşındı ve şu anda doktora çalışması şeklinde devam ediyor. Beyinden sonra en büyük tutkum olan su altı, beni serbest dalış denemelerine, oradan meditasyona ve oradan da yogaya götürdü. Yaklaşık 1 sene önce yoga eğitmeni sertifikamı alsam da bu yolda hala öğrenci kalmaya devam ediyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale