X

Beyin sisiyle mücadele etmenin yolları

Zihinsel yorgunluk, odaklanmayı ve hatırlamayı zorlaştırabilir. Uzun bir iş gününün ortasında zihninizi yorgun hissediyor ve çevrenizde olup bitenleri algılamakta zorlanıyorsanız, beyin sisi yaşıyor olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda motivasyon azalır, önemli bilgileri hatırlamak zorlaşır ve kafa karışıklığı görülebilir. Bu durumda, düşünme yeteneğinizi etkileyen bir dizi semptomu tanımlamak için kullanılan bir terim olan “beyin sisi” yaşıyor olabilirsiniz.

Johns Hopkins’te Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü’nde doçent olan MD Dean MacKinnon, “Beyin sisi kendi başına bilimsel bir terim değil, daha çok birçok farklı koşulun neden olabileceği hafif bir bilişsel işlev bozukluğudur.” diyor. Beyin sisi, aşağıdakilerin yaygın bir belirtisidir:

  • Kronik stres
  • Hormonal değişiklikler
  • Depresyon
  • Susuz kalma
  • Kötü beslenme
  • Bazı ilaçlar (anksiyete ve depresyon için olanlar gibi)
  • Diğer sağlık durumları veya enfeksiyonlar

Aslında, 2021 tarihli bir araştırma, uzun mesafeli COVID-19’lu kişilerin yüzde 7’sinin beyin sisi bildirdiğini buldu. MacKinnon, beyin sisi ile ilgili pek çok farklı faktör olduğu için, onu tedavi etmenin tek bir yolunun olmadığını söylüyor.

Beyin sisiniz günlük rutininizi bozuyorsa veya günlük işlerinizi yapmanızı zorlaştırıyorsa, bir sağlık uzmanından randevu almalısınız. Ancak, yaşadığınız tek şey biraz bulanıklıksa, birkaç yaşam tarzı değişikliğini denemek durumu düzeltebilir.

Gerçek bir mola verin

Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bir şeye odaklanamadığınızı hiç hissettiniz mi? Araştırmalar, çözümün daha fazla çabalamak olmadığını gösteriyor. Bir an için bırakmak yani mola vermek en iyisi olabilir. 2016 yılında yapılan bir çalışma, bir görevden uzaklaşmanın ve ara vermenin performansınızı, odaklanmanızı ve özdenetim derecenizi önemli ölçüde artırabileceğini öne sürdü.

Beyninize daha verimli bir mola vermek için şunları deneyin:

  • Meditasyon; 2018 araştırmasına göre sadece birkaç dikkatli dakika konsantrasyonu artırabilir.
  • Bir arkadaşınızı veya sevdiğiniz birini aramak; 2020’de yapılan araştırmalar, sosyal bağlantının beyin işlevini iyileştirdiğini gösteriyor.
  • Kısa bir şekerleme yapmak; 2017 araştırması, uyku molalarının özellikle genç yetişkinler için hafıza tutmayı ve bilişi güçlendirebileceğini söylüyor.
  • Yaratıcı bir şeyler yapmak; bu; resim yapmayı, yazmayı, dans etmeyi, yemek yapmayı içerebilir.
  • Açık havada yürümek; çok sayıda araştırma, doğanın ruh sağlığının olumlu bir destekleyicisi olduğuna işaret ediyor.

İyi hissetmek için yiyin (ve için)

  • Şeker ve cips gibi ikramlar beyninizi anında mutlu edebilir, ancak dengeli bir diyete bağlı kalmak, gün boyunca daha tutarlı enerji performansı göstermenize yardımcı olur.
  • Hemen keskin değişiklikler yapmak zorunda değilsiniz. Düzenli olarak yediğiniz “sağlıksız” gıdaları hayatınızdan çıkarmak yerine öğünlerinize ve atıştırma zamanlarınıza besleyici eklemeler yaparak başlayın.
  • Yaban mersini, portakal ve fındık gibi antioksidan içeriği yüksek yiyecekler vücuttaki oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur, bu da beyin ve vücut üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir.
  • Diğer besleyici beyin gıdaları arasında balık bulunur. Uzmanlara göre balık, daha düşük bilişsel gerileme oranlarıyla ilişkilendirilen omega-3 yağ asitlerinden yüksektir.
  • Su tüketimi miktarı önemlidir. Beynin yaklaşık yüzde 75’inin su olduğunu unutmayın! Aslında, 2021’de yapılan bir araştırma, susuzluğun hafızayı ve ruh halini etkileyebileceğini kanıtladı. Su tüketiminize dair iyi bir belirti, idrarınızın berrak veya açık sarı olması için yeterince sıvı içmektir.

Harekete geçin

İnsanların beyninizi bir bilgisayarla karşılaştırdığını duymuş olabilirsiniz, ancak gerçek bundan çok daha karmaşıktır. Beyniniz ve vücudunuz yakından bağlantılıdır. Yani, eğer zihnin kendini iyi hissetmiyorsa, harekete geçmen faydalı olabilir.

Bilim insanları, gelişmiş beyin fonksiyonu ile çok çeşitli egzersizleri ilişkilendirdiler. 2016 yılında yapılan bir çalışma, egzersizin beyindeki proteinlerin ifadesini desteklediğini ve beyin fonksiyonlarını geliştirdiğini ve kaygı ve depresyon vakalarını azalttığını kanıtladı.

2015 yılında yapılan araştırmalar, egzersizin kronik ağrı ve yorgunluğu azaltabileceğini göstermiştir. Ancak hepsi bu kadar değil; 2021’de yapılan bir araştırma, bunun aynı zamanda bizi rahatsız edici düşüncelerden uzaklaştırabileceğini öne sürüyor ve 2017’de yapılan bir araştırma, stresli bir olaydan sonra duygusal düzenlemeye yardımcı olabileceğini belirtiyor.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) günde 30 dakika egzersiz yapmanızı önerirken, her türlü hareket önemlidir.

İşte deneyebileceğiniz birkaç aktivite:

  • Yürüme. 2018 araştırmasına göre 10 dakika bile ruh halinizi artırabilir.
  • Yoga. 2019’da İran’da yapılan araştırmalar, bunun stresi, kaygıyı ve depresyonu azaltabileceğini gösteriyor.
  • Yüksek yoğunluklu egzersiz. 2021 araştırma incelemesine göre bilişsel işlevi iyileştirdiği bulundu.
  • Esneme. 2019’da yapılan bir araştırma, uykusuzluğu iyileştirebileceğini bulmuştur.

Kafeinden ve alkolden uzaklaşın

Özellikle aşırıya kaçmadan kafein ve alkol tüketmenin sosyal olarak kabul edilebilir olduğu bir kültürde yaşıyoruz. Ancak bu iki madde söz konusu olduğunda, bizim “ılımlılık” anlayışımızla bilimin gerçekte söyledikleri arasındaki farkı dikkate almak önemlidir.

Kafein, özellikle kafeine duyarlılığınız varsa, titremelere, baş ağrılarına, uykusuzluğa, mide rahatsızlığına ve hızlı kalp atışlarına neden olabilir. Bu nedenle, günde en fazla 400 miligram veya 4 ile 5 fincan kahve önermektedir.

Farkında olmadan maksimum 4 ile 5 fincana ulaşmak çok kolaydır. Örneğin, popüler Starbucks zincirindeki bir grande kahve yaklaşık 2,5 fincandır.

Aynı şey alkol için de geçerli. Alkol, bilişsel işleyişi önemli ölçüde bozan hem uyarıcı hem de depresandır. Vücudunuzdaki alkol seviyeleri düştükten sonra, maddeyi bırakmak yorgunluğa, baş ağrısına, vertigoya, sersemliğe ve diğer beyin sisi semptomlarına neden olabilir. Ek olarak, 2021 araştırması, kronik alkol kullanımını beyinde ve vücutta artan iltihaplanma ile ilişkilendirmiştir ve 2019’da yapılan bir inceleme, bunun bilişsel bozukluklarda ve bunama gibi nörolojik bozukluklarda artışa yol açabileceğini belirtmiştir.

Aşırı içme, 2 saat içinde 4 veya daha fazla içki (kadınlar için) veya 5 veya daha fazla içki (erkekler için) içmek olarak tanımlanır. Ancak bir içki, bir “birim” alkole atıfta bulunur. Örnek olarak, 750 ml’lik bir şişe şarap 10 birim içerir.

Alkolü fazla tüketme konusunda kendinizi sınırlayamıyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurun.

Uykuya öncelik verin

Hepimiz uyku ve yorgunluk arasında bağlantı kuruyoruz ama uykusuzluğun beyin ve vücut üzerindeki etkileri sandığımızdan çok daha fazla. Yetersiz uyku; karar verme, sorun çözme ve duygularınızı kontrol etme yeteneğinizi olumsuz etkiler. Dahası uzmanlar, uyku yoksunluğunun yüksek tansiyon, obezite ve kalp hastalığı gibi kronik sağlık sorunları riskinizi artırabileceğini söylüyor.

  • Bu basit yaşam tarzı değişiklikleriyle uykuya öncelik verin. Mümkünse hafta sonları bile her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkın. Elektronik cihazlarınızı kapatarak yatmadan en az 1 saat önce rahatlayın. Uykuyu etkileyebilecek uyarıcılar olan nikotin ve kafeinden kaçının.
  • Gerekirse karartma perde gölgelikleri ile odanızı karanlık tutun. Sokak veya ev seslerini maskelemek için bir uyku ses makinesi çalıştırın veya sağlıklı kulak tıkaçları kullanın.
  • Beyin sisi, konsantre olmanızı, bilgileri hatırlamanızı veya tutmanızı ve görevleri tamamlamanızı zorlaştırabilen geçici bir durumdur.
  • Diyet ve uyku düzeninizi iyileştirerek, günlük yaşamınıza yaratıcılık katarak ve gün boyunca uygun (telefonsuz!) molalar vererek rahatlayabilirsiniz.

Çoğumuz için beyin sisi, yaşam tarzı veya geçici stres etkenleriyle ilgilidir. Ancak, zihin bulanıklığınıza başka semptomlar eşlik ediyorsa ve çalışma yeteneğinizi önemli ölçüde etkiliyorsa, altta yatan olası etkenleri ekarte etmek için bir sağlık uzmanıyla görüşmenizde fayda olacaktır.

İlginizi çekebilir: Kaygıyı azaltmanın 5 doğal yolu

Kaynak: Arricca Elin SanSone

Görkem Bakkaloğlu: Yüksek lisans eğitimi İnsan Kaynakları Yönetimi olup, 10 yıllık kurumsal iş hayatında uluslararası şirketlerde eğitim ve gelişim, strateji ve performans yönetimi, yetenek ve kariyer yönetimi konularında uzmanlaşarak, takımlara liderlik etti. Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun Yetkilendirilmiş Koç Eğitim Programı mezunu profesyonel koçtur. 1000 saati aşkın koçluk seansı tecrübesi vardır. Türkiye’nin sürdürülebilirlik alanındaki ilk eğitimlerini tasarlayan eğitmenlerindendir. Türkiye’de sağlık ve futbol sektöründe motivasyon ve performans koçluğunu başlatan ve sistemler kuran ilk profesyonel koçtur. Motivasyon, performans ve sürdürülebilir sağlıklı yaşam temelli eğitim ve koçluk programları ile insanların hayatlarını dönüştürmelerine yardımcı olmaktadır.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale