X

Bedenini sevmek ve olduğu gibi kabul etmek isteyenler için ipuçları

Bedenini sevmek“, “beden olumlamaBedenini sevmek“”,  “beden tarafsızlığı” gibi kavramlar, son dönemlerde kendimizi sevmeyi ve “bedenimize rağmen” bedenimizle mutlu yaşamayı öğütleyen en popüler yaklaşımlar arasında yer alıyor. Bedenini olduğu gibi kabul etmek, varlığının vücut bulduğu eve iyi bakmak, bedeniyle ilgili pozitif bir algı geliştirebilmek çoğu insanın öncelikleri arasında. Ancak sosyal medyada hala zayıf ve “mükemmel” bedenler güzellik standartlarını belirlemeye devam ederken sahip olduğumuz bedenle ilgili olumlu bir bakış açısı geliştirebilmek o kadar da kolay olmayabiliyor.

Özellikle bedeniniz, kendiniz için belirlediğiniz standartları ve beklentilerinizi karşılamadığında, istediğiniz kilonun altına indiğinizde ya da üstüne çıktığınızda, cildiniz yeteri kadar pürüzsüz ve canlı görünmediğinde, bel bölgenizdeki fazlalıklardan bir türlü kurtulamadığınızı hissettiğinizde ya da selülitleriniz ve çatlaklarınız çok daha görünür hale gelmeye başladığında bedeninizin sizinle işbirliği içinde olmadığını düşünerek kendinizi mutsuz ve huzursuz hissedebilirsiniz. Hatta bazı zamanlarda bedeninizle ilgili rahatsızlık duyduğunuz konular gündeminizi o kadar çok meşgul edebilir ki kendinizi sosyal hayattan soyutlama ihtiyacı hissedebilir, kıyafet seçiminde istediğiniz değil, “kusurlarınızı” en iyi gizleyen kombinleri tercih edebilir ve kendi bedeninize yabancılaşabilirsiniz. Daha da önemlisi, hiçbir beklentinizi karşılamamasına ve sizi mutsuz etmesine rağmen bedeninizle nasıl barışabileceğinizi, kendinizi sevmeye nereden başlamanız gerektiğini bilemiyor olabilirsiniz.

Bu yazımızda bedenini sevmeye nasıl başlaması gerektiğini bilmeyenler ve bedeniyle daha sağlıklı bir ilişki geliştirerek kendisini sahip olduğu tüm formlarda koşulsuzca sevmek isteyenler için altın değerinde önerileri bir araya getirdik. 

1. Bedeninizle ilgili nasıl hissetmek istediğinizi ve bunun neden önemli olduğunu kendinize dürüstçe söyleyin

Elinize bir kalem ve kağıt alın, sessiz bir yer bulun ve kendinize “Sahip olduğum bedenin içinde kendimi nasıl hissediyorum?” sorusunu sorun. Şu an nasıl hissettiğinizi dürüstçe yazıya döktükten sonra bir kez daha okuyun ve hemen ardından kendinize “Bedenimle aramdaki ilişkinin nasıl olmasını isterdim?” sorusunu yöneltin. Bu soruya verdiğiniz yanıtlar da bittikten sonra kendinize “Böyle hissedecek olmak benim için neden bu kadar önemli?” sorusunu sorun. Bedeninizle ilgili hissettiklerinizin ya da hissetmek istediklerinizin kaynağını bulmak, neden bedeninizi değiştirmek istediğinizi öğrenmeniz için gerekli olan farkındalığa ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Duyguların kaynağına inmek herkes için kolay olmayabilir, bu nedenle doğru cevaba ulaşmak için tüm bu soruları kendinize en az 6-7 defa sormanız gerekebilir. Beyniniz yerine yüreğinizin sizinle konuştuğunu hissedene kadar kendinize bu soruları sormaya devam edin. Kendinizi daha iyi anlamak, ara sıra bedeninizle ilgili mutsuzluklarınızdan kaynaklanan öfke patlamalarını anlamlandırabilmek ve bedeninizin içinde kendinizi daha mutlu hissetmek için bu soruların yanıtlarını çok iyi biliyor olmanız gerekiyor. Kendi gerekçelerinizi hatırladıkça, zor zamanlarda kendinize ve bedeninize karşı daha nazik olmanın yollarını da kolaylıkla keşfedebildiğinizi göreceksiniz.

2. Şükretme kasınızı güçlendirin

Son dönemde her yerde şükretmenin gücüyle ilgili yeni bir öğüt görebilirsiniz. Ancak şükretmeyi alışkanlık haline getirmenin önemini anlamak ya da şükretme üstüne okumalar yapmakla şükretmeyi gerçekten uygulamak ve alışkanlık haline getirmek arasında büyük fark var. Bedeninizin size sağladığı avantajların yanı sıra bedeninizle ilgili hoşlanmadığınız şeyleri de düşünün. Bedeninizin size verilen bir hediye, hayatınızı yaşamanızı sağlayan bir araç olduğunu aklınıza getirin. Onu beslemek, ona iyi bakmak daha sağlıklı, daha mutlu ve daha tatmin olmuş bir yaşam sürmeniz için son derece gerekli ve önemli. Sahip olduğunuz tüm bedensel özelliklerinizin sizi siz yapan şeyler olduğunu ve hayatta olmanızı aslında bedeninize borçlu olduğunuzu hatırlayın. Bedeninizin değerini bilin ve gelişime açık olduğunu, onu değiştirebilme gücünün ve daha da önemlisi onu var olan tüm olumlu ve olumsuz özellikleriyle kabul edebilmenin sadece sizin elinizde olduğunu hiçbir zaman unutmayın.

İlginizi çekebilir: Hayatınıza huzur getiren şükretme biçimleri

3. Bedeniyle barışık olan insanlarla zaman geçirin

Her yaş grubundan, her cinsiyetten, her ortamdan arkadaşlık kurduğunuz kişilerin bedenine önem veren, bedeninin ihtiyaçlarını gözeten ve dışarıdan görünen kusurlarına rağmen beden algısı pozitif olan insanlar olmasına özen gösterin. Bedenimizle ilgili algımızı şekillendirirken büyük bir çoğunluğumuz kendi bedenimizi çevremizdeki diğer insanların bedenleriyle karşılaştırma eğilimi gösterebiliyoruz. Bazen de fizyolojik olarak bizim için mümkün olmayan şeylere özenebiliyor ve “onlar” gibi olmak isteyebiliyoruz. Oysa ne kadar egzersiz yaparsanız yapın, cilt bakımınıza ya da yediklerinize ne kadar dikkat ederseniz edin herkesin bedeninin kendine has sınırları olduğu kaçınılmaz bir gerçek.

Genetik özelliklerimiz, nasıl göründüğümüz ya da çevresel koşulları ne kadar kontrol edersek edelim nasıl görünebileceğimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip. Eğer kendi bedeninizi diğer insanların bedenleriyle karşılaştırıyorsanız, size kendinizi kötü hissettiren sosyal medya hesaplarını takip etmeyi bırakabilir, beden algınızı olumsuz etkileyen ve her görüştüğünüzde söze “Kilo mu aldın sen?'”gibi cümlelerle başlayan insanlarla aranıza mesafe koyabilirsiniz. Sahip olduğunuz bedenin içinde yargılanmadığınızı hissettiğinizde ve sizi olduğunuz gibi kabul eden insanlarla birlikte daha fazla zaman geçirdiğinizde kendi beden algınızın da olumlu yönde dönüştüğünü ve bedeninizle olan ilişkinizin iyileştiğini fark edeceksiniz.

4. Korkularınıza kulak verin

Söz konusu, insanın kendi bedeni olduğunda, korkularla ve endişelerle yüzleşmek de fazlasıyla önemli hale geliyor. Aslında korkularımız, bedenimize dair düşüncelerimizle ilgili yanıtları da barındırabiliyor. Ancak çoğu zaman korkularımızı halının altına süpürüp saklıyoruz ve sonra bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyoruz. Peki, biraz daha derinlere inip bedeninizle ilgili korkularınızla yüzleşmek nasıl olurdu? Bedeninizin görünümüyle ilgili neden endişe duyduğunuzu anlamak size ne katardı? Korkularınızın gerçek mi, yoksa sadece kuruntudan mı ibaret olup olmadığını öğrenseniz ne yapardınız? Öncelikle kendinizle daha fazla iletişim kurup bedeninize dair korkularınız olabileceği fikrine alışın. Sonra bu korkuların nedenleriyle ilgili merakınızın peşinden gidin ve derine inmeye çalışın. Gerçeklerle yüzleştiğinizde, bunların gerçek korku mu, yoksa kuruntudan mı ibaret olduğunu sorgulayın.

5. Bedeninizle ilgili iyi hissettiğiniz şeylere odaklanın

Kilo vermeniz gerektiği veya belli bir görünüme kavuşmanız gerektiği fikrinden kurtulup size kendinizi iyi hissettiren, güveninizi tazeleyen şeylere odaklandıkça bedeniniz kendi doğal haline kavuşacaktır. Siz bedeninizle ilgili olumlu hissettiğiniz ve size olumlu hissettiren şeyler üstüne odaklanıp çalıştığınızda hem bedeninizi daha çok sevdiğinizi hem de olduğu haliyle kabul edebildiğinizi göreceksiniz. Aslında bunun nedeni oldukça basit: Bedeninize iyi gelen şeyleri yaptıkça bedeniniz kendini daha fazla “evinde” hissedecek. 

İlginizi çekebilir: Olduğun gibi güzelsin: Bedeninizi olduğu gibi kabul etmenin kişisel gelişiminize katkıları

6. Beden tarafsızlığı hareketi ile bedeninize yargısızca yaklaşmayı deneyin

Beden olumlamaları size gerçekçi gelmiyorsa bedeninize tarafsız bir gözle yaklaşmayı deneyerek, bedeninizi sevmeseniz de onunla ilgili olumsuz düşüncelere ve duygulara sahip olmamayı odağına alan beden tarafsızlığı hareketine katılabilirsiniz. Beden tarafsızlığı en basit haliyle aslında bedenimizi sevmek zorunda olmasak da onu kabul ederek, zayıf ve güçlü yanlarını yargısızca kucaklayarak bedenimizle ilgili konularda tarafsız bir bakış açısına sahip olmamızı içeriyor.

Bedeninize “Bedenimi sevmek ya da ondan nefret etmek durumunda değilim ama onu olduğu gibi kabul etmek zorundayım”  bakış açısıyla yaklaştığınızda, kendinizle ilgili sevmediğiniz şeyler olduğu halde seviyormuş gibi yapmak ya da eksiklikleriniz ve fazlalıklarınız olduğunu düşünerek kendinizi acımasızca yargılamak zorunda kalmayacaksınız. Bedeninizle ilgili tarafsız bir bakış açısı kazanabilmek için, bedeninizi sevmek üzere kendinizi zorlamak yerine bedeninizi odağınızdan çıkarıp sahip olduğunuz tüm özelliklerin küçük bir parçası olarak görebilmeyi hedefleyebilirsiniz.

7. Odağınızı nasıl göründüğünüzden ne kadar sağlıklı olduğunuza çevirin

Bedenimiz, hayatta olduğumuzun tek somut göstergesi ve benliğimizin varlığını sürdürebilmesi ancak bedenimizin sağlıklı olmasıyla mümkün. Ancak çoğumuz bedenimizle ilgili konularda karar verirken bedenin bu fonksiyonunu gözden kaçırarak dışarıdan nasıl göründüğüne odaklanabiliyoruz. Sağlığın aslında görüntüden daha önemli olduğunun farkına, ancak sağlık problemleri yaşadığımızda varabiliyoruz. Sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, cildimize iyi bakmak gibi iyi yaşam pratikleri nasıl göründüğümüzün ötesinde, bedenimizin bütünsel sağlığını desteklemek ve kendimizi daha iyi hissetmek için yapmamız gereken şeyler. Dolayısıyla, bakış açınızı bedeninizin nasıl göründüğünden ne kadar sağlıklı olduğuna çevirdiğinizde kendinizi çok daha mutlu hissetmeniz kaçınılmaz olacaktır.

Elbette hepimizin bedeni benzersiz olduğu gibi, “Bedenimi çok seviyorum” diyebileceğimiz noktaya ulaşma hikayemiz ve deneyimlerimiz de farklılıklar gösterebiliyor. Dolayısıyla bazılarımızın bedenini sevmek için yolu daha çok uzunken bazılarımız çoktan bu noktaya ulaşmış olabiliriz. Bu yüzden beden algınızı kendi eşsiz deneyiminiz ve özellikleriniz üzerinden kurgulamak, kendi deneyiminizi ve kabul sürecinizi başkalarınınkiyle kıyaslamamak, en önemlisi de yıkıcı düşüncelerle kendinizi yıpratmak yerine bedeninize saygı duymak ve onu her şeyiyle kabul etmek için çabalamak önceliğiniz olmalı.

Siz bugün bedeninizi daha fazla sevebilmek için ne yaptınız?

Kaynak
Tinybuddha, Buzzfeed

İlginizi çekebilir: Bedeninizi olduğu gibi sevmek elinizde: Beden imajı nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale