X

Başkalarının söylediklerini ne zaman dinlemeli, dinlememeliyiz?

Kabul görmek, sevilmek, onaylanmak, desteklenmek evrensel insani arzularımız arasında. Uyum sağlamanın, bir gruba ait hissetmenin, güven-saygı-sevgi üçgenine sahip olduğumuz ilişkiler geliştirmenin yaşamımız için önemli olduğunu hepimiz hissedebiliyoruz ve eylemlerimizi düşüncelerimizi bu yönde şekillendirebiliyoruz. Ancak, bazen kendi isteğimizle değil, başkalarının sözleriyle bu şekillendirmeyi yapabiliyoruz ve başkalarının düşünceleri, kendi düşüncelerimizden daha önemli bir hale gelebiliyor. Sizce bu ne kadar doğru; hayatımızı başkalarının fikirleri, kararları doğrultusunda mı yaşamalıyız? Elbette ki hayır. Peki, hiç kimsenin fikrini almadan, danışmadan, eleştirilere kulak asmadan, her zaman sadece kendi bildiklerimizle mi hareket etmeliyiz? Ona da hayır. İşin sırrı, dengeyi bulabilmekte.

Başkalarının düşüncelerini ne zaman önemsemeli ne zaman göz ardı etmeliyiz sorusunun cevabını bulduğumuzda kendi hayat yolculuğumuzun kaptanı olabiliriz. İşte size başkalarının söylediklerini ne zaman dinleyip dinlemeyeceğinize karar vermenizi kolaylaştıracak ipuçları:

Başkalarının düşüncelerini ne zaman dinlemeliyiz?

Bazen başkalarını dinlemek düşüncelerimize, eylemlerimize, hedeflerimize katkıda bulunabilir. Bu gibi durumlarda çevremizdekilerin fikirlerine önem vermek doğru bir tercih olabilir.

Bakış açınızı geliştiriyorsa: Bazen bir konu üzerine uzun süre odaklanmak, farklı açılardan bakmamıza engel olabilir. Sevdiğimiz, güvendiğimiz, sağlam iletişim kurduğumuz kişilerle paylaşım yaptığımızda farklı bakış açılarını değerlendirmek için fırsatlar yakalayabiliriz. Eğer, yeni bakış açılarına ihtiyaç duyuyorsanız ve katı düşüncelerinize biraz esneklik katmak kendinize, işinize katkı sağlayacaksa farklı görüşleri dikkate alabilirsiniz.

Fikirlerinizi zenginleştiriyorsa: Bin bilsen de bir bilene danış demişler, ne de güzel söylemişler. Hepimizin birikimleri, yaşam deneyimleri, ilgi alanları birbirinden çok farklı ve paylaştıkça tüm bildiklerimiz daha anlamlı hale gelebiliyor. Sevdiğiniz birine bir fikrinizden bahsettiğinizde size fikrinizi geliştirecek öneriler sunuyorsa; planınızı, projenizi zenginleştirmek için katkı sağlıyorsa karşınızdaki kişilerin söylemlerine kulak verebilirsiniz.

Sizi motive ediyorsa: Eğer bir planınızdan bahsettiğinizde karşınızdaki kişi aksiyon almanız için sizi yüreklendiriyorsa, dinlemeye devam etmenizde fayda var. Çünkü motivasyon, yaşamımızda beslendiğimiz en değerli kaynaklardan biri ve ne yazık ki onu bulmak her zaman çok kolay olmayabiliyor. O yüzden motive edici konuşmalara denk geldiğinizde kaçırmamanızı ve dikkate almanızı öneririz.

Yapıcı eleştiriler içeriyorsa: Eleştiri, tam anlamıyla bir sanat ve eleştiri yapmak da eleştirilerle başa çıkmak da özel bir çaba gerektiriyor. Her ne kadar toplumumuzda yapıcı eleştiriler yani bir amaca hizmet eden, karşıdaki insanı kırmaya, yermeye değil; desteklemek, geliştirmek için fikirler sunmaya odaklanan eleştiriler pek yaygın olmasa da çevremizde bu konuda başarılı kişiler olabilir. Bu nedenle karşınızdaki kişinin yapıcı eleştiriler yaptığını fark ettiğinizde kendinizi geliştirmek için diyaloglarınızı fırsat olarak değerlendirebilirsiniz.

Samimi ve doğru geliyorsa: Sevgi, saygı, anlayış, empati gibi olumlu duygularla ilişkilerimiz yeşerse de kıskançlık, çekememezlik, tehdit olarak görme gibi olumsuz hisler de yaşamlarımızda mevcut. Çünkü, her duygu -iyisiyle kötüsüyle- insanlar için. İlişkilerin kaderini belirleyen önemli bir duygu olan samimiyeti hissettiğinizde ve karşınızdaki kişilerin size gerçekçi bir şekilde yaklaştığını düşündüğünde söylediklerini önemseyebilirsiniz.

Başkalarının düşüncelerini ne zaman dinlememeliyiz?

Karşımızdaki kişilerin fikirlerimizi değiştirmesine imkan tanımak, farklı görüşlere açık olmak bazen ilerlememize yardımcı olsa da her zaman fayda sağlamayabiliyor. Bazen de söylenilenlere pek kulak asmamak gerekebilir.

Modunuzu düşürüyorsa: Siz bir şeyler söyledikçe karşınızdaki kişi aksini savunuyorsa, sürekli haksız olduğunuzu dile getiriyorsa, hevesinizi kaçırıyorsa ya da yapmak istediğiniz işleri başaramayacağınızı söylüyorsa ilk fırsatta uzaklaşmanızda fayda var. Motivasyonunuzun düştüğünü, moralinizin bozulduğunu hissediyorsanız karşı tarafın sizde yarattığı olumsuz duyguları daha fazla beslemesine izin vermeden konuyu değiştirebilir ya da o konuşmaya devam etse bile aldırış etmemek için başka şeyler düşünmeye başlayabilirsiniz.

İlerlemenizi engelliyorsa: Özellikle yeni bir girişim içerisinde olduğumuzda kendimizi, yaptığımız işi geliştirmek için farklı fikirlere kulak vermek önemli bir konu olsa da her zaman olumlu gelişmelere neden olmayabilir. Eğer karşınızdaki kişinin yorumları, düşünceleri, eleştirileri ya da söylediği herhangi bir söz ilerlemenizin önünde engel oluşturuyorsa dikkate almayarak kendi yolunuzda size doğru geldiği şekilde adımlar atmaya devam edebilirsiniz.

Değerlerinizle çakışıyorsa: Birini çok sevmek, iyi anlaşmak, sık sık görüşmek onunla her konuda benzer fikirleri paylaşacağımız anlamına gelmiyor. Eğer diyaloglarınızda size ters gelen bir şeyler olduğunu fark ediyorsanız ve bu durum sizin zamanınızdan, enerjinizden çalışıyorsa, hem nefesinizi boş yere tüketmemizde hem de zihninizi sizin için gereksiz olan bilgilerle doldurmamanızda fayda var.

Üzerinizde baskı kuruyorsa: Çok sevdiğimiz, yakınımızda olan, bizi değer veren insanlar başarılarımızı görmekten gurur duyarlar ve genellikle daha iyisini yapmamız için destek olmaya çalışırlar. Ancak bazı zamanlarda bu destek, baskıya dönüşebilir ve ilerlemek yerine gerilememize ya da yerinde saymamıza neden olabilir. Karşınızdaki kişilerin söylemlerinin üzerinizde baskı oluşturduğunu fark ettiğinizde kendi fikirlerinize odaklanmanız çok daha iyi sonuçlar verebilir.

Sadece kabul görmek istiyorsanız: Her zaman herkesi memnun etmek, kabul edelim ki mümkün değil. Kabul görmek en temel insani arzularımızdan biri olsa da bazen gelişimimizi olumsuz etkileyebilir. Çünkü, kabul görmek uğruna kendi fikirlerimizden, kararlarımızdan, eylemlerimizden vazgeçmek bir başkasının boyunduruğu altına girmekten fazlası değildir.

Karşınızdaki kişiyi memnun etmek, onun beklentilerini karşılamak, kısaca sadece sizi kabul etmesi için sözlerini önemsiyor ya da önemsemiş gibi yapıyorsanız, öz benliğinize zarar vermemek adına bunu bir kenara bırakmalı ve her zaman kendiniz olarak kendi yolunuzda bildiğiniz gibi devam etmelisiniz.

İlginizi çekebilir: Şiddetsiz iletişim ve ilişkilerde dönüşüm 1: Duymak ve dinlemek

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale