X

Başarıya ulaşmamak için yaptıklarımızın farkında mıyız?

Bu ayki yazımı bitirdiğimi kabul etmek epey zamanımı aldı çünkü yazıya başladığımda amacım içeriğin olumsuzluklara bu denli odaklanması değildi. Tekrar tekrar üzerinden geçmeme rağmen en sonunda “Başarıya nasıl ulaşılır?” değil de, “Bu yoldaki tehditler nelerdir?” temalı bir yazı oluştu ve yazıyı bu haliyle sizinle paylaşmaya karar verdim.

Başarıya ulaşmanın yollarını ararken tutkulu, azimli ve aşırı istekli olmamız bizi bazen “başarıya nasıl ulaşılmaz” çıkmazına sokar. Çoğu zaman başarılı olmuş bir insan, bazen tüm başarılarına rağmen tatminsiz hissedebilir. Bunun ardında yatan sebeplerden biri ulaşmak istediği şey her ne ise, ona her yaklaştığında hedefi bir adım öteye taşıması, kendinden beklentisini sürekli olarak artırmasıdır. Gelişim odaklı zihniyete sahip insanları bekleyen tehlikelerden biri budur.

Bu yoldaki bir başka yanılsama ise “Eğer çok çalışırsak, yeterince istekli olursak, güçlü yönlerimizi kullanırsak, bıkmadan usanmadan devam edersek, daha iyisini yapmaya çalışırsak hedeflerimize kesin ulaşırız”dır. Peki, doğru konulmamış bir hedef söz konusu olduğunda, yukarıdakilerin hepsini uygulasak da başarısız olmamız ve sonrasında daha büyük hüsranlarla karşılaşmamız olası değil midir?

Yetiştirilme tarzımın yarattığı eğilimlerim, koçluk yaptığım kişilerle olan deneyimlerim ve yakından tanıdığım arkadaşlarımla sohbetlerimizde gözlemlediğim bir örüntü, insanların hedeflerini belirlemede çok zorluk çektiğidir. “Bu süreçten ne bekliyorsun?”, “Buradan neyle ayrılsan iyi hissedersin?” sorularına karşılık olarak hala, “Başkalarını böyle mutlu ederim” ya da “Bu yaştaki, bu konumdaki bir yetişkinden bu beklenir” alt metnini içeren cevaplar alıyorum.

Burada tabii ki -klişe olsa da- hedefin net, ölçülebilir, ulaşılabilir, konuyla ilgili ve süresinin belirli olması en temel gerekliliklerden, ancak her bir tanımın yorumlamaya açık olması, hedefin tüm kıstaslara uymasına rağmen gerçekten istenen şey olup olmadığı konusunda bir belirsizlik doğuruyor. Doğru yönde ilerlemek için bunun ne kadar kritik bir adım olduğu da maalesef o anda gözden kaçıyor. Üniversite sınavlarına hazırlık sürecinizi hatırlayın; ne için çalıştık bu sınava? En iyi puanı almak için, en iyi üniversiteye girmek için, iş bulma ihtimalimizin en yüksek olacağı mesleği seçmek için vb. Peki ben ne olmak istiyordum? Bunu gerçekten düşünen kaç kişi var?

“Başarı” ve onun yaratacağı tatmin duygusu, ancak içtenlikle inanarak belirlediğiniz (ya da en azından paylaştığınız) bir hedefi elde ettiğinizde gerçek olur.

Bu noktada “hedef”, “istek” gibi kavramlara da odaklanmakta fayda var… Bireysel farkındalığımız ne kadar yüksekse, neyi neden istediğimizi o kadar net bilir ve öncelik kendimizde olmak üzere, ilgili herkesi (anne, baba, eş, yönetici vb.) ikna edebiliriz; olumsuz görüşler karşısında da sağlam temelleri olan gerekçelerle donanmış oluruz. Bu farkındalık sayesinde, yolumuza çıkan engeller karşısında kaygıya kapılmadan, gerektiğinde rotamızı gözden geçirerek, gerektiğinde doğrudan engellerin üzerine giderek onları aşar ve istediğimiz sonuca ulaşabiliriz.

Şimdi gelelim başarıya ulaşma yolunda karşımıza çıkacak tehditlerden en önemlisine: Olumsuz deneyimlere odaklanmak. Her bireyin bu konudaki yatkınlığı yadsınamaz bir gerçek. Ancak her engelde olduğu gibi, bunu aşmanın da yöntemleri var. Faydalı egzersizlerden biri, küçük, orta ve büyük başarılarımızı listelemek. Bu çok basit bir egzersiz gibi görünse de başarı standardımızın yüksek olması nedeniyle doğru uygulanmasının çok zor olduğunu belirtmek isterim.

Bu nedenle “küçük” “orta” ve “büyük” kategorilerinin hepsinin bu listeye dâhil edilmesi önemli. Bu egzersiz için sessiz bir kafe, ağaç altında bir bank, deniz kenarında bir şezlong, güzel bir kütüphane köşesi vb. bularak kendinize zaman ayırın ve oturup yazılı olarak küçük büyük demeden başarı diye hissettiğiniz şeyleri tek tek listeleyin. Bu listeyi geçmişe dönük hazırladıktan sonra her bir başarı sonrasında güncellemeniz ve özellikle cesaret kırıcı durumlarla karşılaştığınızda dönüp okumanız kendinize olan inancınızı diri tutacaktır.

Peki, bu çaba yeterli olacak mı? Hayatınızın en başarılı, en verimli dönemini geçirmenize rağmen yine de tatminsizlik hissiyle karşılaşırsanız ne olacak?

Yanlış giden bir şey mi var? Cevap evet ise, mükemmeliyetçilik tanımınızı bir gözden geçirin derim. Mükemmeliyetçilik tanımı bir maske olabilir ve ardında da sürekli olarak kendinden tatminsiz biri bulunabilir. Bu tatminsizlik hayatımızdaki dengeleri bozabilir, kimisinde uykusuzluk, kimisinde sürekli bir anksiyete hali, kimisinde sürekli uyuma arzusu ortaya çıkarabilir… Bir noktadan sonra hedefimiz yolunda başardığımız her şey anlamını yitirir ve kendimizi içinden çıkılmaz bir halde bulabiliriz. Bu durumda sorulacak soru şudur: Hedefe giden yol doğru mudur acaba?

Büyük hedeflerin peşinde koşarken kendinizi bu durumda bulmanız halinde bakış açınızı değiştirmek, daha kısa dönemli küçük hedeflere yönelmek faydalı olacaktır.

Hedef belirlemekte zorlananlar için Thomas Erikson’un kitabından basit bir egzersiz ekliyorum:

  1. Öncelikle bu hedefle hangi sorununu çözmek istiyorsun ya da neyi değiştirmek istiyorsun? Problem sende ne hisler doğuruyor? Bu sorunu iyice irdelemek doğru çözümü bulmana, sonrasında da doğru hedefi belirlemene yardımcı olacak.
  2. Birkaç hedef belirlemiş olabilirsin ama öncelikli hedefini seç ve bir kâğıda yaz.
  3. Bu hedefe ulaşmak için gereken 20 adımı listele. Bunu yaparken ilk adımları belirlemek kolay olabilir ama 20 adımı bulmakta zorlansan da mutlaka 20 adımı yazmaya çalış.
  4. 20 adımı tamamladığında listene bak ve seni hedefine en hızlı şekilde ulaştırabilecek adımı belirle.
  5. Listene tekrar bak ve aynı şekilde seni hedefine ulaştırabilecek ikinci en iyi adım ne, bunu belirle.
  6. Son kez listeyi gözden geçir ve üçüncü en iyi adımı belirle.
  7. Şimdi yeni bir kâğıda hedefini ve bu 3 adımı yaz ve 20 adımlık listeyi çöpe at. O kalan 17 adımı muhtemelen yapmayacaksın. (Bu adımda Thomas Erikson gerçekten çöpe atılmasını vurgulamış.)
  8. Şimdi tüm enerjini belirlediğin ilk üç adıma harca. Ne zaman ki onları tamamlamaya başladın, hedefini ve ona giden adımları tekrar oluştur. Bu yeni listede daha önce belirlediğin 17 adımdan farklı adımlar bulman çok olası çünkü o üç öncelikli adımı uyguladığında yeni bilgiler ve tecrübeler edinmiş olabilirsin.

Başta da belirttiğim gibi yazı biraz coşkuları sönümleyen bir hava veriyor olsa da aslında biraz kabul içeriyor; dünyanın bildiğimiz mantık kurallarından çok daha karmaşık olduğunu, aslında çoğu şeyin bizim kontrolümüz dışında gerçekleştiğini ve tüm başarıların sadece çok çalışarak gerçekleşmeyeceğini görmek ve bu girdilerle yola devam etmek hepimize iyi gelebilir…

İlginizi çekebilir: Zorluklarla başa çıkmanın farklı yolları

Ayşe Nazar Çoban: ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümünden 2008 yılında mezun olduğumdan beri petrol sektöründe çalışıyorum. 3 yaşında başladığım spor ise hayatımın merkezinde. Bugün hala aktif olarak antrenman yapıyor ve rüzgarı yakaladığım her an büyük bir tutkuyla uçurtma sörfü (kitesurf) yapıyorum. Öğrenmek, kendimi geliştirmek ve öğrendiklerimi çevremdekilerle paylaşmaktan oldukça keyif alıyorum. Peki, Upwind hikayem nasıl başladı? Çalışmakta olduğum şirketin yetenekli kadınlar programına seçildim ve bu programda bir koç ile çalışma fırsatı bulduğum zaman, bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ICF onaylı koçluk, NLP eğitimlerinin yanı sıra Toronto Üniversitesi ve Yale Üniversitesi Psikoloji bölümünden eğitimler aldım. Şu an kurucusu da olduğum Upwind çatısı altında yaşam, kariyer ve nefes koçluğu desteği veriyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale