X

Ayrılık ve boşanma süreci ile başa çıkma rehberi

Ne demiş şair; “Ayrılıklar da sevdaya dahil…” Hiçbir aşk, hiçbir ilişki, ayrılık düşüncesiyle başlamasa da ayrılıklar da ilişkilerin ne yazık ki bir parçası. Hayatın içerisinde aşk kadar ayrılık da var. Boşanmalar, ayrılıklar, yalnızca iki insanın yollarının ayrılmasını temsil etmiyor, aynı zamanda ayrılanlar için ‘yeni bir dönemin’ başladığına da işaret ediyor. Ve hiç şüphesiz ki bu süreç, genellikle derin duygusal yaralarla birlikte geliyor. Dolayısıyla kişilere hem duygusal hem de zihinsel hasar verebiliyor. Ancak, hayat en beklenmedik anlarda bile gelebilen dönüm noktalarıyla dolu. Ayrılık ve boşanma bu dönüm noktalarından sadece biri. Hayatın akışında kavuşmalar kadar yol ayrımları da var. Hepsini kabullenmeli, yolumuza öyle devam etmeliyiz.

Her ayrılık veya boşanma durumu benzersizdir ve her birey farklı duygusal tepkilerle yanıt verebilir. Ayrılıklar hepimizde farklı tepkiler, duygular, düşünceler uyandırabilir. Ancak unutmamamız gereken şudur ki; bu süreçler, sadece sonları değil aynı zamanda yeni başlangıçları da temsil ediyor. Ayrıca, büyümemiz, gelişmemiz, ilerlemeye devam etmemiz için bizi daha güçlü ve olgun hale getirebiliyor. Çektiğimiz acılar, gelecekte yaşayacağımız mutlulukları daha derinden deneyimleme yeteneğimizi de artırabiliyor. Çünkü hayat, en karanlık anlarda bile içimizdeki ışığı bulma ve yeni umutlarla dolu bir geleceğe doğru adım atmakla ilgili. Önemli olan, nasıl başa çıkabileceğimizi bilmek.

Biz de bu yazımızda ayrılık ve boşanma ile başa çıkma konusunda yardımcı olacak ipuçlarını derlemek istedik. Hazırsanız, kalp kırıklığınızı sarıp yeniden ve çok daha güçlü yola devam etmek için ihtiyacınız olan adımlara göz atabilirsiniz:

Kabul edin

Ayrılıklar, en beklemediğiniz zamanlarda gelebilir, özellikle ayrılmayı veya boşanmayı dile getiren siz değilseniz. Bu nedenle inkar etmek, ilk tepkiniz olabilir. Ancak, inkar yalnızca ayrılığın olumsuz etkilerini şiddetlendirir ve iyileşmenizi geciktirir. Dolayısıyla ilk adım kabullenmek. Yaşananları kabul etmek, duygusal iyileşmenin başlangıcıdır. Ancak bu aşamada sadece geçmişe değil, geleceğe de bakın. Yaşananları kabul edin ki yepyeni başlangıçlar için adım atmaya hazır hale gelebilesiniz. Eğer ayrılığı dile getiren taraf sizseniz “Hoşça vedalaşma sanatı: Sevgi ve saygı dolu bir ayrılık konuşması nasıl yapılır?” yazımıza da göz atabilirsiniz.

Kendinize bir süre izin verin

Ayrılıklar, kabullenmesi de etkileriyle başa çıkması da zor olan bir süreçtir. Bu nedenle kendinize izin vererek bir süre mümkün olan her şeye ara vermeniz, ayrılığın etkileriyle uğraşırken kendinizi daha fazla yormamanız için etkili bir yöntem olabilir. Duygularınıza izin verin, bir süre işlerinizden eskisi kadar verim alamayacağınızı kabul edin ve bu nedenle kendinizi zorlamayın. Zor bir süreçten geçtiğiniz için bir şeyleri eksik yapmaya ya da en etkili şekilde yapamamaya hakkınız olduğunu unutmayın. Süper güçlerimiz yok, insanız ve duygularımızı kabullenmek, yaşadıklarımızı sindirmek için zamana ihtiyacımız var. Yaralar, bir gecede sarılmaz. İyileşmek, toparlanmak, enerji toplamak ve güçlenerek yola devam etmek için izinli olduğunuzu kendinize hatırlatın.

Destek ağınızı kurun

Ayrılıkların ve boşanmaların üstesinden gelmek, duygusal, zihinsel ve manevi olarak oldukça yıpratıcı olabilir. Bu zorlu dönemde, yorucu günlerinizi atlamanıza yardımcı olmaları için sevdiklerinizden güç almayı; ailenizden, arkadaşlarınızdan destek istemeyi unutmayın. Kendi destek sisteminizi kurun. İlk başta, başkalarıyla vakit geçirmek için çaba sarf etmek zor olabilir, ancak bu adım gelecekte size büyük fayda sağlayacaktır. Güvendiğiniz sevdiklerinizle bir araya gelmeye gayret edin, onlarla konuşarak olumsuz duygu ve düşüncelerinizin şiddetini hafifletin. Yeni arkadaşlıklar kurmak için de çaba gösterebilir, sosyalleşmenin gücüyle toparlanma sürecinizi hızlandırabilirsiniz.

Bütüncül sağlığınızı önceliklendirin

Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığınızı bir bütün olarak düşünün ve ayrılık ya da boşanma gibi zorlu bir süreçten geçerken, kendi ihtiyaçlarınızı önceliklendirmeyi unutmayın. Uyku düzeninize dikkat edin, sağlıklı ve dengeli beslenin, düzenli hareket edin, kendinizi duygusal olarak iyi hissetmek için meditasyon, yoga gibi rahatlatıcı aktiviteleri deneyin. Tüm bunlar, iyileşme sürecini hızlandırırken güçlenmeniz için de sizi hazırlayabilir.

Kendinize odaklanın

Ayrılığı, kendinize dönüp bakma ve kendinizi daha iyi tanıma fırsatı olarak görebilirsiniz. Self reflection (kendini yansıtma) yapmak için bu fırsatı değerlendirebilirsiniz. Hayatınızda önemli bir olay veya değişiklik yaşadığınızda, deneyiminizin olumlu ve olumsuz yönlerine odaklanmak her zaman büyük fayda sağlar; ayrılıklarda da. Şunları düşünebilirsiniz:

-İlişkideki rolüm neydi?
-Bu deneyim bana ne öğretti?
-Ayrılık, bana kendimle ilgili ne söylüyor?
-Pişmanlıklarım neler?
-Bir sonraki ilişkimde neyi farklı yaparım?
-Özür dilemem gereken durumlar var mı? Özür beklediğim olaylar yaşadım mı?
-İçimde kin tutuyor muyum?
-Bundan sonra nasıl ilerleyebilirim?
-(Varsa) Çocuklarımın bu süreçten mümkün olan en az etki ile çıkmalarını nasıl sağlayabilirim?

Tüm bunlar ve benzeri sorular kendinizi yansıtmanıza yardımcı olabilir, iç dünyanızı keşfetmenizi, yeni hayat görüşleri kazanmanızı sağlayabilir.

Rutinlerinizi sürdürmeye çalışın

Ayrılık ve boşanma süreci kelimenin tam anlamıyla ‘game changer’ olabilir yani ‘oyun değiştirici’. Düzeniniz alt üst olabilir, tüm rutinleriniz değişebilir, adeta hayatınızın kayıp gittiğini hissedebilirsiniz. Ancak, mevcut rutinlerinizi korumaya ve sürdürmeye ne kadar gayret gösterirseniz kendinizi korumanız, güvende hissetmeniz ve ayrılığın etkileriyle mücadele etmeniz o kadar kolaylaşır.

Yeni ilgi alanları edinin

Kendinizi meşgul tutmak, boşanmanın veya ayrılığın etkileriyle başa çıkarken hayatınıza odaklanmanız konusunda yardımcı olabilir. Çünkü, ne kadar fazla boş zamanınız olursa zihniniz ayrılığa ve onun getirdiği yarattığı olumsuzluklara daha fazla odaklanır, komplo teorileri ile canınızı daha çok sıkar ve kendinizi daha bunalmış hissetmenize neden olur. Ayrılık sürecini, kendinizi meşgul edebilecek yeni şeyler keşfetmek için ideal bir zaman olarak görmeyi deneyebilirsiniz. Hobiler, günlerinizi doldurmanın harika bir yoludur. Yeni dünyanızdaki tüm değişikliklere takılıp kalmaktan kaçınmanıza yardımcı olabilir.

(Eski) partnerinizle çatışmaktan kaçının

Ayrılıklar, boşanmalar, karşınızdaki kişinin karakteristik özelliklerine göre çok çetrefilli bir hal alabilir. Hele ki narsist birinden boşanmaya çalışıyorsanız çatışmalardan kaçınmak imkansız görünebilir. Ancak, tartışmalar, kavgalar ne size ne de ex partnerinize iyi gelecektir. Eski alışkanlıklardan uzaklaşmak zordur, belki de yıllarca tüm iletişiminizi tartışma üzerine kurdunuz ve şimdi nasıl bir yol izleyeceğinizi bilmiyorsunuz ama tartışmalar sizi ileriye değil, geriye götürür. Bu nedenle soğukkanlılığınızı korumaya özen gösterin. Derin nefes almayı, ihtiyaç duyduğunuzda uzaklaşmayı unutmayın ve en önemlisi, eski partnerinizin drama yaratmasına ve daha fazla olumsuz, güçlü duyguları tetiklemesine izin vermeyin.

İlginizi çekebilir: Dramalardan uzak bir ilişki yaşamak mümkün mü?

Hukuki destek alın

Zorlu boşanmalarda, özellikle de çocuklarınız varsa mutlaka hukuki destek almanız gerektiğini unutmayın. Boşanma süreci karmaşık detaylar, anlaşılması güç prosedürler içerebilir. Bu noktada bir avukattan veya hukuki bir danışmandan destek almak önemlidir. Hukuki prosedürler ve haklarınız konusunda bilgi sahibi olarak adil çözümler geliştirebilirsiniz.

Son olarak biraz klişe gelebilir ama zor da olsa süreç boyunca olumlu düşünmeye gayret edin. İlk başlarda imkansızmış gibi görünse de pratik yaptıkça, zaman içerisinde beyninizi ayrılık sürecinin olumlu yönlerini görebilme konusunda eğitebilirsiniz. Bu da ‘yeni yaşamınıza’ ayak uydurmayı kolaylaştırabilir.

Sonuç olarak, ayrılık ve boşanma zorlu bir süreç olsa da, bunu fırsata çevirme ve içsel gücünüzü yeniden keşfetme şansı sunabilir. Destek sistemleri oluşturmak, duygusal sağlığınıza özen göstermek, geleceğe odaklanmak bu süreci daha yönetilebilir hale getirebilir. Unutmayın ki her ayrılık, yeni bir başlangıcın kapısını aralamanın bir adımıdır ve hayatın sürprizleriyle dolu olduğu da su götürmez bir gerçektir.

İlginizi çekebilir: Ayrılıkla baş etme yolları: Ayrılık neden bu kadar canımızı acıtır?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale