X

Annelikte kaybolduğunuzu hissettiğinizde ne yapmalısınız?

Pek çok anne adayı, hamilelik sürecinde ‘’Anneliğin kimliğimi değiştirmesine izin vermeyeceğim.’’ düşüncesini benimsiyor. Her ne kadar bu düşünce mantıklı bir perspektifle sahiplenilebilse de anneliğin kimlik değişimine ve zor duygularla karşılaşmaya yol açabildiğini belirtmeliyiz. Bu nedenle, annelikte kendisini kaybolmuş gibi hisseden kadınların bunun normal olduğunu ve bu sürecin temelinde ‘’farklı bir insan gibi hissetme’’ zorunluluğunun bulunduğunu kabullenmesi gerekiyor. Kısacası, kaybolmuş gibi hissetmenize yol açan annelik aynı zamanda kendi içinizdeki yeni birini keşfetmenize yardımcı oluyor.

On beş yılı aşkın süredir doulalık yapan Jessie Harrold, binlerce yeni annenin annelik öncesi hayatlarına geri döndüklerini düşündüklerini söylüyor. Harrold, bu düşünceye sahip kadınların aslında en çok zorlanan anneler olduğunu vurguluyor. Bahsi geçen anneler, çoğu zaman yorgunlukla mücadele ediyor. Bu mücadele sürecinde de emzirmenin zorluklarıyla savaşılırken eski hayat alışkanlıklarına tutunma çabası dikkat çekiyor.

Kendisi de anneliği ilk kez deneyimlediği zaman eski hayatına dönmek için çabalamış olan Harrold, bu çabanın yersiz olduğunu ve anneliğin kimlik değişimiyle birlikte kayboluşu beraberinde getirdiğini ifade ediyor. Başarılı doula, bir insanı uzun bir süre boyunca bir bedende taşımanın, onu gerçek dünyayla buluşturmanın ve bebeği her iki saatte bir emzirmenin elbette kadınları değiştireceğini belirtiyor.

Harrold, annelik aracılığıyla kadın bedeninin bir mucize yarattığını söylüyor. Bu durumun anne adayları ve anneler tarafından algılanmasıyla da büyük bir farkındalık açığa çıkıyor. Bu farkındalık, içinde bulunulan bedene daha çok saygı duymayı ve onu kabullenmeyi de beraberinde getiriyor. Aynı zamanda, annelik sayesinde hem bebeğe hem de dünyaya karşı derin bir empati geliştiriliyor. Bu empati, bebek başta olmak üzere her şeye karşı önemli bir bilgeliğin yaratılmasını sağlıyor.

Hayatınızda bambaşka bir öncelik sıralaması yapmanızı ve her şeyi daha dikkatli bir şekilde değerlendirmenizi sağlayan annelikten yararlanmak için ilk olarak kendinizi kaybetmeniz gerektiğini algılamalısınız. Bu kayboluş, anneliğin size gösterdiklerini kabullenmeniz anlamına geliyor.

Harrold’un ifade ettiği gibi, annelik sayesinde benliğinizle ilgili artık geçerli veya mümkün olmayan parçalarınızı arkanızda bırakabilirsiniz. Bununla birlikte, yeni parçalar keşfederek bedeninize ve zihninize yeteri kadar saygı gösterebilirsiniz.

Bir anne olarak yeni benliğinizi keşfetmenin zaman alabileceğini ve bu keşif sürecinin rahatsız edici olabileceğini fark etmelisiniz. Ormanda vahşi bir hayvanın izini sürmeye benzetebileceğimiz bu keşif sürecinde ilk olarak sabırlı olmaya özen göstermelisiniz. Peki, daha sonra ne yapmalısınız?

Ağlayın

Siz bebeğinizi büyütürken aslında annelik de sizi büyütüyor ve büyüme eylemi üzüntü olmadan gerçekleşmiyor. Bu yüzden, bu süreçle beraber yeni kimliğinize yaklaşırken ve eski kimliğinizin bazı parçalarını geride bırakırken üzülmeyi es geçmemelisiniz.

Üzüntünüzü kabul ederek ihtiyacınız kadar ağlamaya özen göstermelisiniz. Bu sayede, hayatınızdaki anneliğe bağlı değişimlere daha etkili bir şekilde sarılabilirsiniz. Ayrıca, hayatınızın biraz daha kolay ya da farklı olduğu günleri özlediğiniz zaman üzgünlüğünüzün önüne geçmeyerek kendinize daha çok şefkat gösterebilirsiniz.

Öz şefkatle duygularınızı kabullenin

Annelikle birlikte gelen üzüntünün ve karmaşıklığın içinde dev bir potansiyel barındırdığını fark etmelisiniz. Bu potansiyel, geçmişe takılı kalmanızı engelleyerek eski hayatınıza karşı duyduğunuz özlemin önüne geçebilecek bir güce sahip. Bu potansiyeli açığa çıkarmak için annelik sürecindeki her duyguyu kucaklamalısınız.

En zor duygularınız başta olmak üzere tüm hissiyatlarınızı kabullenmek için hissettiklerinizi bir kağıda yazıp daha sonra o kağıdı yakabilirsiniz. Bununla birlikte, duygularınızı bir taşın üzerine yazıp o taşı denize de atabilirsiniz. Bu ritüeller aracılığıyla beyninizin duygularınızı kabullenme sürecini somutlaştırabilirsiniz.

Sonuç olarak, annelikte mutlulukla birlikte üzüntü hissetmenizin fazlasıyla doğal ve normal olduğunu fark etmelisiniz. Bu üzüntü doğrultusunda tek başınıza dışarı çıkmayı ve sessiz geceleri özleyebilirsiniz. Hatta, bazı günler anne olmak istemediğinizi bile hissedebilirsiniz. Bu hissiyatların sizi kötü bir anne yapmadığını ve bir insan olduğunuz için açığa çıktığını kabullenmelisiniz.

İlginizi çekebilir: ‘Annelik spektrumu’: Anne olmaya ilişkin düşünceleriniz spektrumun neresinde?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale