Annelikte kaybolduğunuzu hissettiğinizde ne yapmalısınız?
Pek çok anne adayı, hamilelik sürecinde ‘’Anneliğin kimliğimi değiştirmesine izin vermeyeceğim.’’ düşüncesini benimsiyor. Her ne kadar bu düşünce mantıklı bir perspektifle sahiplenilebilse de anneliğin kimlik değişimine ve zor duygularla karşılaşmaya yol açabildiğini belirtmeliyiz. Bu nedenle, annelikte kendisini kaybolmuş gibi hisseden kadınların bunun normal olduğunu ve bu sürecin temelinde ‘’farklı bir insan gibi hissetme’’ zorunluluğunun bulunduğunu kabullenmesi gerekiyor. Kısacası, kaybolmuş gibi hissetmenize yol açan annelik aynı zamanda kendi içinizdeki yeni birini keşfetmenize yardımcı oluyor.
On beş yılı aşkın süredir doulalık yapan Jessie Harrold, binlerce yeni annenin annelik öncesi hayatlarına geri döndüklerini düşündüklerini söylüyor. Harrold, bu düşünceye sahip kadınların aslında en çok zorlanan anneler olduğunu vurguluyor. Bahsi geçen anneler, çoğu zaman yorgunlukla mücadele ediyor. Bu mücadele sürecinde de emzirmenin zorluklarıyla savaşılırken eski hayat alışkanlıklarına tutunma çabası dikkat çekiyor.
Kendisi de anneliği ilk kez deneyimlediği zaman eski hayatına dönmek için çabalamış olan Harrold, bu çabanın yersiz olduğunu ve anneliğin kimlik değişimiyle birlikte kayboluşu beraberinde getirdiğini ifade ediyor. Başarılı doula, bir insanı uzun bir süre boyunca bir bedende taşımanın, onu gerçek dünyayla buluşturmanın ve bebeği her iki saatte bir emzirmenin elbette kadınları değiştireceğini belirtiyor.
Harrold, annelik aracılığıyla kadın bedeninin bir mucize yarattığını söylüyor. Bu durumun anne adayları ve anneler tarafından algılanmasıyla da büyük bir farkındalık açığa çıkıyor. Bu farkındalık, içinde bulunulan bedene daha çok saygı duymayı ve onu kabullenmeyi de beraberinde getiriyor. Aynı zamanda, annelik sayesinde hem bebeğe hem de dünyaya karşı derin bir empati geliştiriliyor. Bu empati, bebek başta olmak üzere her şeye karşı önemli bir bilgeliğin yaratılmasını sağlıyor.
Hayatınızda bambaşka bir öncelik sıralaması yapmanızı ve her şeyi daha dikkatli bir şekilde değerlendirmenizi sağlayan annelikten yararlanmak için ilk olarak kendinizi kaybetmeniz gerektiğini algılamalısınız. Bu kayboluş, anneliğin size gösterdiklerini kabullenmeniz anlamına geliyor.
Harrold’un ifade ettiği gibi, annelik sayesinde benliğinizle ilgili artık geçerli veya mümkün olmayan parçalarınızı arkanızda bırakabilirsiniz. Bununla birlikte, yeni parçalar keşfederek bedeninize ve zihninize yeteri kadar saygı gösterebilirsiniz.
Bir anne olarak yeni benliğinizi keşfetmenin zaman alabileceğini ve bu keşif sürecinin rahatsız edici olabileceğini fark etmelisiniz. Ormanda vahşi bir hayvanın izini sürmeye benzetebileceğimiz bu keşif sürecinde ilk olarak sabırlı olmaya özen göstermelisiniz. Peki, daha sonra ne yapmalısınız?
Ağlayın
Siz bebeğinizi büyütürken aslında annelik de sizi büyütüyor ve büyüme eylemi üzüntü olmadan gerçekleşmiyor. Bu yüzden, bu süreçle beraber yeni kimliğinize yaklaşırken ve eski kimliğinizin bazı parçalarını geride bırakırken üzülmeyi es geçmemelisiniz.
Üzüntünüzü kabul ederek ihtiyacınız kadar ağlamaya özen göstermelisiniz. Bu sayede, hayatınızdaki anneliğe bağlı değişimlere daha etkili bir şekilde sarılabilirsiniz. Ayrıca, hayatınızın biraz daha kolay ya da farklı olduğu günleri özlediğiniz zaman üzgünlüğünüzün önüne geçmeyerek kendinize daha çok şefkat gösterebilirsiniz.
Öz şefkatle duygularınızı kabullenin
Annelikle birlikte gelen üzüntünün ve karmaşıklığın içinde dev bir potansiyel barındırdığını fark etmelisiniz. Bu potansiyel, geçmişe takılı kalmanızı engelleyerek eski hayatınıza karşı duyduğunuz özlemin önüne geçebilecek bir güce sahip. Bu potansiyeli açığa çıkarmak için annelik sürecindeki her duyguyu kucaklamalısınız.
En zor duygularınız başta olmak üzere tüm hissiyatlarınızı kabullenmek için hissettiklerinizi bir kağıda yazıp daha sonra o kağıdı yakabilirsiniz. Bununla birlikte, duygularınızı bir taşın üzerine yazıp o taşı denize de atabilirsiniz. Bu ritüeller aracılığıyla beyninizin duygularınızı kabullenme sürecini somutlaştırabilirsiniz.
Sonuç olarak, annelikte mutlulukla birlikte üzüntü hissetmenizin fazlasıyla doğal ve normal olduğunu fark etmelisiniz. Bu üzüntü doğrultusunda tek başınıza dışarı çıkmayı ve sessiz geceleri özleyebilirsiniz. Hatta, bazı günler anne olmak istemediğinizi bile hissedebilirsiniz. Bu hissiyatların sizi kötü bir anne yapmadığını ve bir insan olduğunuz için açığa çıktığını kabullenmelisiniz.
İlginizi çekebilir: ‘Annelik spektrumu’: Anne olmaya ilişkin düşünceleriniz spektrumun neresinde?