X

Alzheimer’da yeni tedavi yöntemi umut vadediyor

Alzheimer hastalığı gelişen ve dejeneratif bir hastalık olarak biliniyor, yani hastanın durumu kademeli olarak kötüye gidiyor. Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne göre yalnızca Amerika’da 5 milyon kişi bu hastalıkla mücadele ediyor. Alzheimer yalnızca hastaları değil, hastalarla sürekli ilgilenmesi gereken hasta ailelerini de olumsuz anlamda etkiliyor. Hastanın durumuna bağlı olarak kendisi ve başkaları için tehlikeli olduğu noktalarda hasta akıl hastanesi bile yatırılabiliyor.

Türkiye’de Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranı %3.6’yı bulmuş durumda.

Hastalığın duygusal ve sosyal etkisi oldukça önem taşıyor. Yine Amerika’da yer alan Alzheimer’s Foundation, Alzheimer’ın ülkeye maliyetinin, iş kaybı, hastane ve tedavi masraflarını hesaba katınca 60 milyar doları bulduğunu dile getiriyor. Bu maliyetin toplumun yaşlanmasıyla birlikte giderek artması bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranı %3.6’yı bulmuş durumda.

Alzheimer’ın geçmişi

Dr. Alois Alzheimer

Dr. Alois Alzheimer, 1906 yılında hastalığın tanımını yapan ilk doktor olarak biliniyor ve bu yüzden de hastalık doktorun soyadını taşıyor. O dönemler hastalık hakkında oldukça az bilgiye sahip olunmasına karşın, doktor üzerinde çalıştığı hastaya otopsi yapıyor ve beynin amiloid plaklar tarafından ağ gibi sarıldığını keşfediyor. Amiloid plakların varlığı ve nörofibriler bozulma olayı hastalığın semptomları arasında gösteriliyor.

Amerikan Alzheimer Birliği, bu hastalığın demansın en yaygın formu olduğunu, tüm demans vakalarının neredeyse %80’inin Alzheimer olduğunu ve 65 yaş ve üstü herkesin bu hastalığa yakalanma riski taşıdığını belirtiyor. Hastalık hafif hafıza kaybı gibi semptomlarla başlıyor. Yine de, ilerledikçe konuşmada ve iletişimde güçlük, günlük aktivitelerini gerçekleştirememe gibi problemler ortaya çıkıyor. Genellikle hastalar 7/24 bakıldıkları bir klinikte bulunuyorlar.

İlgili yazı: Uyku bozukluğu Alzheimer’a sebep olabilir

Ne yazık ki, şu anda Alzheimer hastalığının tedavisi bulunmuyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onaylı, semptomların tedavisi için 4 farklı ilaç bulunuyor: Aricept, Exelon, Razadyne and Namenda. Yine de, ilaçlar herkeste işe yaramadığı gibi, ilaçların sindirim problemlerinden (bulantı, kusma, ishal, kabızlık ve iştahsızlık) mental problemlere kadar birçok yan etkisi de bulunuyor.

Yeni tedavi yöntemi yeni umutların doğmasını sağlıyor

Günümüzde kullanılan ilaç tedavilerinin yan etkilerinden dolayı, araştırmacılar hastalığa çare olacak alternatif tedavileri inceliyorlar. Aging dergisinde yayınlanan güncel bir araştırma, tıp dünyasını heyecanlandıracak türden bilgileri ortaya çıkarıyor.

Küçük ölçekli yapılan araştırma, yaşa bağlı bilişsel işlev kaybı yaşayan 10 hastayı inceliyor. Her ne kadar araştırma geniş kapsamlı olmasa da, araştırmaya liderlik eden Dale Breeden, sonuçların ‘benzersiz’ olduğunu dile getiriyor.

Araştırmada, hastalara bütünsel tedavi programı uygulanıyor. Araştırmacılar, program tamamlandığında, testlerin sonuçlarına göre nörolojik dejenerasyonun tersine döndüğünü dile getiriyor ve ekliyorlar: ‘İşlerine devam edemeyen hastalar işlerine devam edebildiler ve işte problem yaşayan hastalar performanslarını geliştirdiler.’

Bu nörolojik sağlığa multidisipliner yaklaşım, araştırmayla ilgili heyecan verici tek şey değil. Projeye dahil olan bilim insanları, APOE4 geninden 1 veya 2 kopyaya sahip olan hastaların tedavilerinin tamamlandığını dile getiriyorlar. Bu oldukça önemli bir durum; çünkü yukarıda bahsettiğimiz insanlar Alzheimer vakalarının %65’ini oluşturuyorlar. Şu anda, hastalığın tedavisi olmadığından dolayı doktorlar bu geni değerlendirmeyi gereksiz buluyorlar; fakat gelecekte, Alzheimer için genetik risk faktörü taşıyan hastalara yardım etmek ve erken tedavi uygulamak için APOE4 değerlendirmesi yapılacak.

Yapılan güncel araştırma, Alzheimer hastalığının tedavisi açısından hastalara umut veriyor.

Kısacası, Alzheimer tedavi edilemez koşuluyla ve yıkıcı etkileriyle hastaları, ailelerini ve tüm toplumu etkilemeye devam ediyor. Şu anda Alzheimer tedavisinde semptomları tedavi eden ilaçlar aslında gerçek anlamda bir tedavi sunamıyor. Bu yüzden bu çalışma, hastalığın tedavisi bakımından araştırmacılara, hastalara ve ailelerine umut veriyor.

Kaynak:

Lifehack.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale