X

Akıntıya karşı gidebilme gücü: Tüm potansiyel senin içinde

“Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.”
Mevlana Celaleddin Rumi

Herhangi bir konuda yola çıktığımız o ilk heyecan anımızı hatırlayalım. Hani tam olarak öyle bir an ki “yenilmez” hissettiğimiz. Hani öyle bir an ki henüz o öğrenilmiş çaresizlikler, “Nasıl yapacaksın ki bu kadar şeyi?” “Hadi canım oradan, bugüne kadar bu yapılacak olsaydı zaten yapılırdı, sana mı kaldı?” gibi nasıl olamayacağımıza, nasıl yapamayacağımıza, nasıl başaramayacağımıza dair binbir çeşit yorum henüz bize ulaşmamışken…

O yola çıktığımız canım an… O yola çıktığımız, sonucu kalbimizde hissettiğimiz, tüm olasılıkları, tüm güzellikleri, tüm hayalleri kalbimizde barındırdığımız o an. Gerçekten inanç ile yıkanmış olduğumuz, hani önümüzde dağlar dursa bizi durduramayacağını bildiğimiz o an… Hani biz daha çaresizliği, beceriksizliği, “Ben bunu zaten başaramazdım”ı veya “Nasıl olsa çabalamaya gerek yok”ları henüz hayatın bize yaşatmamış olduğu o an…

Şimdi sizinle birlikte düşünelim istiyorum o an bugünden çok mu uzaktır? Ne değişir de biz bir anda o halimizden, o inancımızdan, o varlığımızdan, o gerçek derin “potansiyelimizden” vazgeçeriz? Aklımıza ve kalbimize düşeni bir yana koyar ve yolumuza neden “başkalarının” dedikleriyle, başkalarının tecrübeleriyle, başkalarının hayatlarında almadıkları ve alamayacakları riskler ile devam ederiz?

Ben bu yazımda sizlerle birlikte o muhteşem potansiyelimize bakalım istiyorum. Gerçekten kalbimizde yanan ateşlerin bizi götürdüğü sonları bir daha düşünelim. Gerçekten istediğimizde, gerçekten inandığımızda, gerçekten tüm potansiyelimizi kabul ettiğimizde sizce önümüzde durabilecek bir engel var mıdır? Sadece doğaya bakalım; kocaman bir somon balığı sürüsü deli akıntılara karşı kilometrelerce yüzer…

Zamanı geldiğinde yeniden çoğalmak üzere. Herhangi bir insanın güç uygulayarak yapabileceklerinin çok ötesinde bir efor harcayarak. Küçücük bedenlerine rağmen. Aklımızın, hayalimizin almayacağı ve hatta birçoğumuzun ise sonucu görmeden “inanmam” diyebileceği bir mucizeyi yaşarlar. Evet, hayatları pahasına o deli suların karşısında dururlar. Nedir onları suyun aksine gitmeye ikna eden? Nedir akıntıya kapılıp fersah fersah ve “kolaylıkla” yüzebilmek varken, onları bu yola sürükleyen?

Çok uzakta aramaya gerek yoktur! Sadece bilirler; içlerinden bir ses, bir şey onları akıntı ile “aynı” yöne değil de, akıntının tam tersi yöne göndermektedir. Sonucu görmeseler de öyle güzel bir emek koyarlar ki ortaya, belgesellere bile konu olmuştur… İşte bizler de böyleyiz. İçimizdeki o muhteşem potansiyeli, dış seslerle, yani başkasının “yapabilirleri”, “olabilirleri”, “başarabilirleri” ile kaybedebiliyoruz veya duyamaz hale geliyoruz diyelim. Peki sizce bu muhteşem potansiyel bu şekilde bastırılmayı hak ediyor mu? Bize verilmiş bu gizli güç neden içimizden kopup geçmek isterken bu şekilde sindirilerek söndürülüyor? Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız biraz olsun kendinize inancınız ve aşkınız var ise, kalbinizin ışıklarını yakın! Korkmadan düşmekten, kaybetmekten, yeniden başlamaktan çekinmeden, kendinize, o muhteşem ve eşsiz varlığınıza bakın…

İlginizi çekebilir: Kararlarınızda insanların dış görünüşü ne kadar etkili: Derinleşmeye var mısınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale