X

3’ün gücü: Neden üçe kadar sayarız?

 “1… 2… 3!”. Özellikle de fiziksel güç gerektiren bir işe girişirken neden üçe kadar saydığımızı hiç merak ettiniz mi? Bu alışkanlığın altında 3 rakamının gücü yatıyor. Beynimizin biz farkında olmadan şartlandığı bir sayı olan üçün bu denli önemli oluşunun ardında basitliği kadar, pratikliği ve tatmin edici oluşu da yatıyor.

3: Etkili iletişimin sırrı

Steve Jobs ve Martin Luther King Jr. gibi farklı çağların birbiriyle ilgisiz görünen kişiliklerinin önemli bir ortak noktası, iyi birer konuşmacı olmaları. Ses tonu ve diksiyon kadar, başarılı ve ikna edici bir metin de bunda etkili. Bu kişilerin, güçlü bir metinde üçlü örneklerin her daim işe yaradığını fark ettiğini ve bunu sıkça kullandığını görebiliyoruz.

Steve Jobs, iPhone’u tanıtırken üç bileşenden bahsetmişti: iPod, telefon ve internetin birleşmesi. iPhone’un başka pek çok özelliği vardı şüphesiz, ancak Jobs üç maddeyle nokta atışı yapmayı tercih etmişti. Martin Luther King Jr. ise pek çok ilham verici konuşmasında üçlü örnekler kullanmıştı. “Hakaret, adaletsizlik ve istismar”dan, “adalet, iyi niyet ve kardeşlik”ten bahseden Martin Luther King Jr.’ın da bu seçimleri tesadüf değildi kuşkusuz. İki örnekten de anlayabileceğimiz üzere etkili iletişim sırrı 3 sayısında. Parçalara ayırarak üçe böldüğümüzde daha kolay anlıyor ve hatırlayabiliyoruz. Başarılı kişilerin üçün sırrını daha önce keşfetmiş olduğu kesin.

3: Yeterli, kolaylaştırıcı ve inandırıcı

Üçün gücü, yukarıda bahsettiğimiz iki örnekten farklı olarak inandırıcı ve tatmin edici olmasına da dayanıyor. İnsan beyninin dikkat menzili sınırlı olduğundan, 3 madde 5 ya da 10 maddeden daha çok akılda kalıyor. Kısa dönem hafıza üzerine yapılan araştırmalara göre, insanlar sanıldığının aksine 5 ila 9 değil, en fazla 3 ya da 4 şeyi, en fazla 20 saniye hatırlayabiliyor.

Başarılı yazar J.D. Meier sevilen kitabı Getting Results the Agile Wayde üç kuralına değiniyor ve bir şeyleri hatırlamak, kolaylaştırmak, aşırı bilgi yüklenmesini önlemek için üçe bölmek, üç adımda, üç parçada, üç bölümde incelemenin, sıralamanın daha etkili sonuçlar doğuracağına dikkat çekiyor.

Üç rakamının pazarlama stratejilerinde de yeri büyük. Çünkü insanlar seçenekleri sevmekle beraber, çok fazla seçenekleri olsun da istemiyorlar. Seçim paradoksu devreye giriyor: “Seçenekler ne kadar artarsa, seçimimizden memnun olma olasılığımız o denli azalır.”

Tek bir seçeneğiniz veya bilginizin olduğu bir durumu düşünün; yeterince kapsamlı görünmüyor ve karşılaştıracak hiçbir şeyiniz yok. İki seçenek bir seçenekten daha iyi ama yeterli değil. Üç seçenek olduğunda ise hem daha anlamlı, kapsamlı ve başarılı bir kıyaslamaya imkan sunuyor hem de karar yorgunluğu yaratmıyor.

3: Başarının derecesi

Etimolojistler, İngilizcede üç sayısına verilen önemin bir göstergesi olarak derecelendirmelerin yazılışını örnek gösteriyorlar. İngilizcede birinci, ikinci ve üçüncü dereceler 1st, 2nd, 3rd olarak yazılırken, geri kalan tüm rakamların sonuna -th geliyor; 4th, 5th gibi. İlk 3, dilin kendisinde de ayrıcalıklı görünüyor. Olimpiyatlar ve diğer ödül törenlerinde de ilk üçe girmek, ciddi bir başarı sayılıyor. Altın – gümüş – bronz üçlemesinin insanlarda yarattığı etki, şüphesiz ki 5. ya da 6. olmaktan çok daha fazla.

Başarılardan bahsetmişken hayatınızda daha başarılı adımlar atmak için de üçün gücünden faydalanabilirsiniz. Joseph McCormack, “Brief: Make a Bigger Impact by Saying Less” kitabında “3” ile harikalar yaratılabileceğine vurgu yapıyor. “Üçün gücünü kullandığınızda basitleştirirsiniz, denge sağlarsınız ve insanları dahil edersiniz.” Diyor ve şu üçle şunları yapabileceğinize dikkat çekiyor:

Mantık ve basitlik oluşturun. Hem sizin hem de sizi dinleyenlerin/izleyenlerin bağlamda kalmasını kolaylaştırır.

Denge ve düzen sağlayın. Ne kadar dinlemeleri gerektiğine ve nasıl ilerlediğinize dair net bir beklenti oluşturur.

İnsanları bağlı tutun. Seyirci, bir kitaptaki bölümler gibi nerede olduklarını bildikleri için etkileşimde kalır.

Üçlemeleri hayatınıza katmak çok kolay. Tek yapmanız gereken, yukarıdaki örnekleri aklınızın bir köşesinde bulundurmak ve

  • Bir konuyu açıklamaya çalışırken üç örnek kullanmak;
  • Birilerini ikna etmek için onlara üç neden göstermek
  • Bir şeye karar vermeden önce en az üç opsiyonu gözden geçirmek.

Artık üç kuralını uygulamaya artık hazırsınız.

Yazıda bahsettiğimiz kitapları incelemek ve satın almak için Kişisel Gelişim Kitapları seçkimize göz atabilirsiniz.

Kaynak: lifehack, sourceofinsight

İlginizi çekebilir: Zihin gözü körlüğü aphantasia (afantazya) nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale