X

2017’den itibaren iş hayatında bizi bekleyen yenilikler

Farklı jenerasyonların iş gücüne katılımıyla birlikte, iş hayatının her alanında büyük bir değişim yaşanıyor. Özellikle Y kuşağının iş yeri dinamiklerinin değişimine etkisi oldukça fazla. Uzmanların söylemleri ve yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Y jenerasyonu insanları uzaktan çalışma konusunda daha kararlı ve işbirlikçi bir tavır sergiliyorlar. Ayrıca bu jenerasyonun çalışanları; birbirlerine teknolojik olarak daha bağlı olup, işleri daha hızlı bitirmek adına teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıyorlar.

İlgili yazı: 2017 kariyer hedefleri: Zirveye giden yolda hızlı bir başlangıç yapmaya ne dersiniz?

Peki tüm bu veriler neden önemli?

Paw Research Center’ın yaptığı bir araştırmaya göre, bugün Amerika’daki çalışan insanların %30’u Y kuşağı, genç nüfusun çoğunlukta olduğu ülkemizde de durum farklı değil. Her ne kadar X kuşağından sonra gelmeleri iş hayatında çok yol kat etmelerine neden olacak olsa da, 1946-1964 arası doğumlu baby boomer kuşağının sahneden çekilmesiyle Y jenerasyonu daha önemli pozisyonlarda görev alacak.

Özellikle Y kuşağının liderlik pozisyonuna gelmesi ve sonrasında gelen Z kuşağının da (2000’lerde doğan gençlik) iş hayatına atılmasıyla, 2017 yılından itibaren iş hayatı dinamiklerinde ve operasyonlarda önemli değişiklikler meydana gelecek ve bu değişikliklerin etkisi uzun yıllar sürecek. İşte iş hayatında bizi bekleyen yenilikler:

E-mail ile iletişimin modası geçiyor

E-mail, çalışanların iletişimi konusunda en etkili iletişim aracı olarak görülmektedir.

Bugün birçok şirket iletişim yöntemi olarak e-mail’i görmesine karşın, bazı şirketler yavaş yavaş e-mail trafiğini düşürmek ve daha verimli bir iç iletişimi sağlamak adına radikal kararlar almaya başladılar.

Bir Fransız bilişim teknoloji firması, geçtiğimiz günlerde e-mail yoluyla iletişimi ortadan kaldırdığını açıkladı. Şirketin CEO’sunun yaptığı açıklamaya göre, çalışanların aldığı 200 e-mail’in sadece %10’u önem arz ediyor ve %18’i de spam’e düşüyor. Şirket, 74.000 çalışanı olmasına karşın, daha etkili bir iç iletişim adına anlık mesajlaşma ve canlı chat uygulamalarını kullanmaya başladı.

Teknoloji meraklısı Y kuşağının iş gücünde etkisinin artmasıyla, iş dünyası da iletişim konusunda e-mail yerine farklı platformlara yönelecek.

Geleneksel ofis tasarımları değişiyor
İş ortamları; artık eskisi gibi seperatörlerle ayrılmayacak, aksine herkesin birbirini görebildiği ve iletişime geçebildiği yerler olacak.

Steve Jobs’ın Pixar’da başarıyla uyguladığı ve tüm bilgisayar uzmanlarının, animatörlerin, yöneticilerin tek bir binada toplandığı ofis sistemini hatırlayanlar olacaktır. Bu sistem, problemlerin çözümü ve fikirlerin daha sık paylaşılması konusunda adeta bir örnek teşkil etmişti.

Y kuşağı gelecekte, iş yeri içinde ve dışındaki iletişimi desteklemek adına farklı yöntemleri destekler nitelikte olacak.

İş dünyasının modern liderleri, eskisi gibi aparatlarla bölünmüş ofisleri benimsemeyecek ve herkesin birbirini görebildiği, rahatlıkla iletişime geçebildiği ofis tasarımlarını benimseyecek. Açık ofisler; iletişimi ve etkileşimi artırırken, problem çözümü, iş birliği ve çalışanların gelişimi konusunda şirketlere yardımcı olacak.

İş saatleri esneklik kazanıyor

Teknoloji, iş hayatında geleneksel çalışma saatleri olan 9-5 arası çalışma sistemini elimine etmeyi kolay hale getiriyor. Teknolojiyi ustaca kullanan Y kuşağı liderleri, iş ortamını ve iş saatlerini çalışanlar için daha esnek hale getirerek, çalışanların en verimli olduğu sürede ve en mutlu oldukları yerde çalışmalarına izin veriyorlar.

2017 yılıyla birlikte geleneksel 9-5 arası çalışma sisteminde değişiklik gerçekleşmesi ve esnek çalışma sisteminin etkisini iyice göstermesi bekleniyor.
İş hayatıyla özel hayat arasındaki fark kapanıyor

İş hayatıyla özel hayat arasındaki bariyer giderek çöktükçe, çalışanların iş hayatından kopması giderek daha da zor olacak. Çalışma saatlerinin esnek olmasına neden olan bu durum, bir yandan çalışanların müdürlerini ve patronlarını etkilemesine yardımcı olurken, aşırıya kaçtığı noktalarda çalışanın moral olarak daha hızlı tükenmesine neden olmaktadır.

İster Y kuşağı gençleriyle yönetimsel boyutta iş yapıyor olun isterseniz de iş birliği içinde olun, iş yerlerinde ve ofislerde gerçekleşecek bu değişimler sizi 2017 ve sonrası için hazır hale getirecektir.

Kaynak:

Inc.com

Tinypulse.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale