X

Zihnin esaretinden çık: Sorunlarının çözümü zihinle özdeşleşmeyi bırakmakta

Yaklaşık 20 yıldır aktif olarak mesleğini icra eden bir psikolojik danışman olarak diyebilirim ki psikolojik sorunların hemen hepsi (beyin kimyasının bozulduğu durumlar hariç) kişinin algısının bozulmasından kaynaklanıyor. Algı ise kişinin öznelliğine vurgu yapıyor. Algının içinde meydana geldiği yapı ise zihin. Ancak insan beyni sadece zihinden ibaret değil. Beyinlerimiz zihinden daha büyük ve kapsayıcı olan başka bir yapının daha etkisinde. İşte hepimizin deneyimlediği bu yapının adı “bilinç”.

2018 yılında kaybettiğimiz Psikiyatrist Engin Geçtan Hayat adlı kitabında Carl Jung’dan şöyle bir alıntı yapmış: “Ona öğretilenler sebebi ile, batılı insanın zihninin bilinç ve bilinçdışı arasında bir kopma yaratılmış oldu.” Geçtan Jung’dan yaptığı bu alıntı ile özellikle Batı ve bu kültürün etkisindeki toplumlara egemen olan, düşünerek yapmak şeklindeki “zihinde yaşamak” durumunu dile getiriyor ve bunu “zihinle yanlış özdeşleşme” olarak tanımlıyor. Burada zihinle özdeşleşme ile zihnin deneyimleri sürekli olarak yargılamasına ve kategorize etmesine atıfta bulunuyor. Bunun sonucu olarak ruhsal dünyanın önemli bir bölümünden kopuk bir varoluş biçimi geliştirmiş varlıklar haline geliyoruz.

“Ben insan bilincinin çok derin bir değişim-dönüşümünden söz ediyorum; bu uzak gelecekteki bir olasılık değil, şimdi gerçekleştirebileceğimiz bir şeydir. Burada kendinizi zihnin esaretinden nasıl kurtarabileceğinizi, bu aydınlanmış bilinç haline nasıl girebileceğinizi ve onu günlük yaşamınızda nasıl sürdürebileceğinizi göreceksiniz.” Eckhart Tolle

İnsanlar olarak bilinçli olmamız sebebi ile öz farkındalık yeteneğimiz var. İşte bu öz farkındalık yeteneğimiz sayesinde zihnin tutsaklığından çıkmak mümkün. Kişinin kendi varoluşunun farkındalığını ve yaşam dediğimiz bu varoluşun deneyimsel içeriğini açıklayan şey ise öznellik. Bir şeyleri deneyimleme biçimimiz bize has ve biricik, yani öznel iken, zihnin sürekli düşünmesi ve konuşmaları genellikle bunun tam tersi. Zihin durmadan acı verici ve sınırlayıcı inançlardan oluşan hikayeler anlatıyor ve adeta bir patern (kalıp) gibi çalışıyor. Bu sebeple zihin dediğimiz şey bize ait bile değil.

“Özgürlüğün başlangıcı sizin “düşünen” olmadığınızı idrak etmektir. Siz düşüneni izlemeye başladığınız anda, daha yüksek bir bilinç düzeyi harekete geçer. O zaman, düşüncenin ötesinde engin bir zeka aleminin bulunduğunu, o düşüncenin o zekanın sadece minicik bir veçhesi olduğunu fark etmeye başlarsınız. Ayrıca gerçekten önemli olan her şeyin (güzellik, sevgi, yaratıcılık, sevinç ve iç huzurunun) zihnin ötesinden kaynaklandığını da fark edersiniz. Böylece uyanmaya başlarsınız.” Eckhart Tolle

Zihin o kadar ikna edici olabiliyor ki anlattıklarının mutlak ve değişmez gerçekler olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak siz “düşünen” yani zihin olmadığınızı anladığınızda zihninizdeki tüm tartışmalar sona erer ve yerini sessizlik alır. Zihin şüphecidir, zihnin öncelikle karmaşık bir şüphe yapısı olarak işlev gördüğünü ve sonsuz, çözülmez sorunlar, sorular ve dikkat dağıtıcı şeyler üreterek kendini sürekli kıldığını bile söyleyebiliriz.

İşte bu sebeple gerçekten iyileşmek istiyorsanız öncelikle zihinle aranıza mesafe koymayı öğrenmeniz gerek. Bu da sizi kaçınılmaz olarak “dışarda” ve “içerde” arasında net bir ayrım olmadığı fikriyle yüzleştiriyor. Bunu yapabilen biri yaşamındaki tüm olayların sorumluğunu üstlenerek, dışsal olarak gerçekleşiyor gibi görünen her şeyin bir zamanlar “içsel” olarak kabul edilen şeyin bir yansıması olduğunu anlamaya başlıyor. Bu anlayış, suçu dış etkenlere atma eğilimini azaltıyor ve aslında tamamen yapay olan “masum kurban” zihniyetini ortadan kaldırıyor.

Sorunlar aslında, inkar ve yansıtma savunma mekanizmaları sebebiyle daha önce bilinç dışına itilen ve bastırılan şeylerin bir sonucu. Sınırlayıcı inançlar, olumsuz denilen deneyimlerin birincil sorumlusu. İçe bakan kişi özne ve nesne ayrımının ortadan kalktığını ve olayın dışsal “nedenler”den değil aslında içerdekinin yansıması olarak vuku bulduğunu kavrıyor. Bilinç dışı gizli yansıtmalar ve bunların altında yatan güdüler açığa çıkıyor. Bu altta yatan programları ortaya çıkarmak için kişi basitçe şikayetlerini ve yakınmalarını listeleyebilir ve ardından bunları karşıtlarına dönüştürebilir. Örneğin, “insanlar benden nefret ediyor” inancı kişinin kendi iç nefretinden kaynaklanıyor. “İnsanlar beni umursamıyor” inancı kişinin kendi içine kapanmasından ve başkalarıyla ilgilenmemesinden kaynaklanıyor. “Yeterince sevgi görmüyorum”, başkalarına sevgi vermemekten kaynaklanıyor. “İnsanlar bana kaba davranıyor”, kişinin başkalarına karşı samimi olmamasının bir sonucu. “İnsanlar beni kıskanıyor”, başkalarına karşı duyulan içsel kıskançlığın bir yansıması. Kişinin kendi dünyasını yaratma sorumluluğunu üstlenmesi, onu düzeltmeler yapabileceği kaynağa yaklaştırıyor. Bu bakış açısı değişimi, hatta mucizevi görünen olayların tezahür etmesini sağlıyor. Bilinç ve bilinç dışı arasındaki uyum, ahenk ve tutarlılık, beklenmedik keşifler, tesadüfler ve şanslı fırsatlar yoluyla kendini gösteriyor. Nihayetinde kişi bu olumlu olayların kendi bilincinden geri dönen yankılar olduğunu fark ediyor (Hawkins, 2024). 

Son olarak, size sürekli hikayeler anlatan zihinle özdeşleşmenin hayatınızı sınırlamaktan başka bir işe yaramayacağını söyleyebilirim. Güzel haber şu ki bir uzman yardımıyla beyin dalgalarınızı kullanarak zihnin esaretinden kurtulabilirsiniz. Bu konu hakkında detaylı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.

Zihnin esaretinden çıkmak için Geri Çağırma Terapisi (Call-Back Therapy) ve Gama Beyin Dalgaları

Geri Çağırma Terapisi, 18 yıllık mesleki tecrübe ve eğitimlerime dayanarak geliştirdiğim, birçok terapi yaklaşımının işe yarayan noktalarıyla sentezlenmiş bütüncül bir terapi tekniği. Zihnin (sinir sisteminin) çalışma prensibine uygun ve sorunun kaynağına odaklı bir teknik. Bir Geri Çağırma Terapisi seansında, öncelikle yaşam öykünüz dinleniyor. Bugüne kadar olan yaşam öykünüz sizin “zaman çizginizi” oluşturuyor. Öncellikle 0-7 yaşları arasındaki zaman çizginizde nasıl bir duygusal ortamda büyüdüğünüz, ebeveynlerinizle ilişkileriniz tespit ediliyor. Bu dönemde beynin gelişim hızı (nöroplastisitesi) çok hızlı olduğu için, yaşananların etkisi de kuvvetli oluyor. Çünkü bu dönemde yaşanmış ve iz bırakmış herhangi bir şey, ileride aynı sahneyle tekrar karşınıza çıkarak iş, ilişkiler veya sağlık konusunda çeşitli problemler yaşamanıza sebep olabiliyor. İşte Geri Çağırma Terapisi, Teta beyin dalgalarının hakim olduğu ilk çocukluk döneminde kodlanmış bilinç dışı programları açığa çıkarıp beyninizin iki yarıküresi arasında coherence (tutarlılık, uyum, ahenk) sağlamaya ve bilincinizi “yeniden bağlamsallaştırmaya” yardımcı olan sinir bilime dayalı bir teknik. Bu tekniği uygularken olmazsa olmaz bir özellik de, terapist ile danışanın sağ beyinlerinin uyumlanması. Çünkü iki insan etkileşim halindeyken beyin dalgaları senkronize oluyor ve beyinlerinin ilgili bölgelerindeki nöronlar aynı anda aktifleşiyor. Gama beyin dalgasına kısaca “Yarıküreler Arası Senkronizasyon Frekansı” dersek, Geri Çağırma Terapisinde terapistinizin beyin dalgalarıyla uyumlanarak kendi beyninizin ahenk ve uyum içinde çalışmasına yardımcı oluyor, sonuç olarak semptomları iyileştirerek iyi oluşunuzu yükseltiyorsunuz.

Bu yazıyı yazarkenki dileğim, okuyan herkesin yaşamlarını yönlendiren inançların çoğunun çarpıtılmış ve sınırlayıcı olduğunu fark etmesiydi. Ve inanç deyip geçtiğimiz şeylerin beyin dalgalarımız üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermekti. Çoğumuz mecbur olduğumuz için değil, “mecbur olduğumuzu düşündüğümüz için” sınırlı yaşamlar sürüyoruz. Hayatınızın kontrolünü elinize alıp sağlık ve mutluluğa giden bir yola çıkabilir ve bu yolda karşılaştığınız diğer insanlarla bir araya gelerek insanlığın yeni bir anlayış ve barış düzeyine gelmesini sağlayabilirsiniz. Bu konuda bir psikolojik danışmanla çalışmak ve süreç hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com e-posta adresinden veya @ayselkeskinofficial Instagram hesabından ulaşabilirsiniz. Sevgiyle.

Kaynakça:

İlginizi çekebilir: Paranın psikolojisi: Finansal iyi oluş, duyguları yönetmekten geçer

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale