X

Zihin – ruh – beden sağlığınızı korumanıza yardımcı olacak pratik öneriler

Gündemimiz Koronavirüs. Her ne kadar gerekli önlemleri alabilmek, kendimizi ve sevdiklerimizi koruma altına alabilmek için gündemi ve gelişmeleri takip etmek gerekiyor olsa da; biraz rahat nefes almak, panik ve endişe duygularından uzaklaşmak için gündemden biraz uzaklaşmak gerekiyor.

Uplifers olarak Instagram hesabımızda her gün güne iyi duygularla başlamanızı ve kendinizi biraz daha iyi hissetmenizi sağlayacak öneriler paylaşıyoruz. Bu öneriler arasından her gün uygulayabileceğiniz iyi hissetme önerilerini sizler için bir araya getirdik.

Rahatlamak için: 5-4-3-2-1 tekniği

Görsel: @juusohd

Belki yeni bir vaka haberi, belki uzun bir süre evden çıkamayacak olmak, belki sevdiklerimize sarılamamak… Böyle bir kaos anında kaygı duygusunun ne zaman yoğunlaşıp ne zaman azalacağı belli olmuyor. Tüm bu kaostan az da olsa uzaklaşarak arkanıza yaslanmaya, derin bir nefes almaya ve biraz rahatlamaya ne dersiniz?

5-4-3-2-1 isimli bu yöntem, kaygınızın yoğun olduğu anlarda zihninizin kontrolünü geri almanıza ve kaygının olumsuz etkilerini en aza indirmenize yardım edecek.

Evde kendinizi en huzurlu hissettiğiniz yere kendinizi en rahat hissettiğiniz pozisyonda oturun.

  • Çevrenizi gözlemleyin. Gözünüze çarpan ilk 5 şeyi tanımlayın. Gördüğünüz şeyler neler? Neye benziyorlar? Size ne hissettiriyorlar?
  • Bulunduğunuz odada kulağınıza gelen 4 farklı sesi duyumsayın. Bu sesler yüksek mi alçak mı? Sizi rahatsız mı ediyor yoksa huzur mu veriyor?
  • Erişebildiğiniz 3 şeye dokunun ve hissedin. Bacaklarınız, saçlarınız, yerdeki halı ya da duvar…Yüzeyinde sizi rahatsız eden ya da rahatlatan neler var? Her bir dokuyu ve deseni parmak uçlarınızla yavaşça dokunarak keşfedin.
  • Derin bir nefes alın ve 2 ayrı şeyin kokusunu fark etmeye çalışın. Belki sabah demlediğiniz kahvenin, belki üzerinizdeki yeni yıkadığınız t-shirtünüzün kokusu… Fark ettiğiniz kokuya odaklanın, daha iyi duyumsayabilmek için derin bir nefes daha alın ve kokunun burun duvarlarınıza dokunuşunu hissedin.
  • Son olarak, ilk bulabildiğiniz, yiyebileceğiniz herhangi bir şeyden ağzınıza küçük bir parça atın. Ağzınızda dolaştırın ve bıraktığı tadı keşfetmeye çalışın. Bu tadı dilinizde en yoğun hissettiğiniz yer neresi?

Ne zaman endişeli ve kaygı içerisinde hissederseniz, gördüğünüz, işittiğiniz, tattığınız, kokladığınız ve hissettiğiniz şeylere yoğunlaşarak o an için sizi rahatsız eden ve yalnızca zihninizin içinde yer alan güvensizliklerinizden sıyrılmak için 5-4-3-2-1 yöntemini deneyebilirsiniz.

Koronavirüs salgınında fiziksel sağlığınızın yanı sıra bağışıklık sistemini direkt olarak etkileyen ruhsal ve zihinsel sağlığınıza da dikkat etmeniz gerektiğini unutmayın! 

Sosyal mesafelendirme neden önemli?

Görsel: @washingtonpost

Koronavirüs salgınının ortaya çıktığı ilk günlerden beri uzmanların en çok üzerinde durdukları konulardan biri olan sosyal mesafelendirme neden bu kadar önemli? Yukarıdaki 4 simülasyon grafiği, salgın bir hastalığın 200 kişilik bir toplulukta zamanla nasıl yayıldığını gösteriyor.

1. Grafik hiçbir müdahalenin olmadığı durumda
2. Grafik karantina uygulamasında
3. Grafik normal düzeyde sosyal mesafelendirme ve temas sınırlaması durumunda
4. Grafik ise ileri düzey sosyal mesafelendirme ve temas sınırlaması durumunda virüsün yayılma sürecini gösteriyor.

Yeşil noktalar sağlıklı insanları, kahverengi noktalar virüs taşıyıcılarını, pembe noktalar ise hastalığı atlatmış bireyleri temsil ediyor. Simülasyonda sağlıklı bireyler virüs taşıyıcılarıyla temas ettiklerinde virüs taşıyıcısı oluyorlar. Hastalıktan kurtulmuş olanlarsa ne sağlıklı insanlara virüs bulaştırıyor, ne de hasta kişilerden virüs alabiliyorlar.

1.Grafikte virüs 1 kişiden topluluktaki herkese yayılıyor ve ancak herkes hastalığa yakalandıktan sonra yayılma süreci son buluyor.

2.Grafikte virüs taşıyıcılarının toplumdaki sağlıklı kişilerle teması karantinayla engellenmeye çalışılıyor. Ancak gerçek yaşamda, özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde böyle bir karantinanın başarıyla uygulanabilmesi oldukça zor. Virüs taşıyıcısı da olsa bir bireyi anne babasından ya da çocuklarından ne kadar süre uzaklaştırabilirsiniz? Sonuç olarak karantinayla hastalığın yayılması yalnızca geciktirilebiliyor.

3.Grafikte toplumun 4’te 1’inin dışarıda gezmeye devam ettiği, 4’te 3’ünün ise sosyal mesafelendirme kuralına uygun şekilde insanlarla fiziksel temasını kestiği durumda hastalığın yayılma hızını ve görülme sıklığını,

4.Grafikte ise her 8 kişiden 1’inin dışarıda dolaşmaya devam ettiği ve geri kalan 7 kişinin sosyal mesafelendirme kuralına uygun şekilde insanlarla fiziksel temasını kestiği durumu görüyoruz.

Sonuç: Koronavirüs salgınını önleyebilmenin en etkili ve kolay yolu sosyal mesafelendirme. Bu durumu en hızlı şekilde atlatabilmek için acil durumlar dışında dışarı çıkmamanızı öneriyoruz.

Koronavirüs sürecinde ruh sağlığınızı koruyabilmek için öneriler

Görsel:  @mongequentin 

Yeni Koronavirüs nedeniyle hepimiz oldukça kaygılı ve endişeliyiz. Kendimizi ve sevdiklerimizi koruyabilmek için bireysel ve toplumsal seviyede elimizden gelen önlemleri almaya çalışıyoruz. Televizyondan ve sosyal medyadan anlık gelişmeleri takip etmeye çalışıyor, artan vaka sayıları nedeniyle çoğu zaman kaygılanabilyor, panik olabiliyoruz. Bu süreçte ruh sağlığını koruyabilmek için dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili Uplifers yazarlarından Psikolog Rana Kutvan ve Türk Psikologlar Derneği’nin önerilerini sizler için derledik:

  • Doğru kaynaklardan yeterli düzeyde bilgi edinin. Sosyal medya ya da televizyonda salgın tehlikesiyle ilgili haberlere maruz kalmak kaygıyı ve eşlik eden panik hissini tetikleyebilir.
  • Konuyla ilgili haberleri belirli bir zaman aralığında ve kısıtlı sayıda güvenilir kaynaktan takip edin. Fazla haber içeriği duygusal ve zihinsel yük yaratır.
  • Çocukların yanında virüs hakkındaki konuşmalarınıza ve izlediklerinize dikkat edin. Süreç boyunca çocuğunuzun davranışlarında, uyku düzeninde ve iştahındaki farklılıkları gözlemleyin. Bu farklılıklar çocuğun endişesini dile getirmesinin bir yolu olabilir.
  • Sosyal ilişkilerinizi canlı tutun. Telefonla ya da görüntülü konuşmayla sevdiklerinizle iletişimde kalmaya çalışın. Fiziksel olarak olmasa da sevdiğiniz insanlarla iletişim içinde olmak sizi psikolojik olarak daha sağlam ve dayanıklı kılacaktır.
  • Günde en az 30 dakikanızı zihninizi boşaltacak aktivitelere ayırın. Müzik dinlemek, kitap okumak, bahçe işleriyle uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi uzun zamandır yapmak istediğiniz ama vakit bulamadığınız hobilere hayatınızda yer açın.
  • Korku, yerinde ve normal bir korku olduğunda bizi tehlikelerden koruyan bir duygudur. Covid-19 virüsüne karşı duyduğumuz korkunun normal bir korku olduğunu kabul etmeliyiz. Ancak hayatın her alanında olduğu gibi bu durumda da denge çok önemli. Ne korkunun sizi paralize etmesine izin verin ne de tedbiri elden bırakıp rehavete kapılın.

Sağlık Bakanlığı’nın bu konu hakkındaki kapsamlı önerilerini öne çıkan hikayelerimizde bulabilirsiniz.

Derin bir nefes: Stres ve kaygı düzeyini kontrol altına almak

Görsel: @aruallhuillier 

Hayatımıza daha önce adını bile duymadığımız koronavirüs küresel salgınının girdiği şu günlerde tedirgin hissetmemiz, her şeye hazırlıklı olmaya çalışmamız ve hızlı hareket etmek istememiz oldukça normal. Ancak kriz dönemlerinde aşırı stres ve panikle hareket etmek bizi çözüme ulaştırmaktan çok olumsuz düşüncelerde takılı kalmamıza ve kendimizi daha kötü hissetmemize sebep olabiliyor. Tüm bu kaostan az da olsa uzaklaşarak arkanıza yaslanmaya, derin bir nefes almaya ve biraz rahatlamaya ne dersiniz?

Koronavirüsten korunmak için en az kişisel hijyeninize dikkat etmek ya da kalabalık ortamlardan kaçınmak kadar önemli olan bir başka konu da stres ve kaygı düzeyinizi dengeleyebilmek.

Çünkü bağışıklık siteminizin güçlü olması güçlü bir bedene, güçlü bir beden ise sağlam bir psikoloji ve huzurlu bir zihne gereksinim duyar. Bu nedenle bu süreçte daha iyi hissedebilmek için:

  • Yalnızca beden sağlığınıza odaklanarak ruh sağlığınızı görmezden gelmeyin.Ruh, zihin ve beden bir bütündür ve birinin iyi olması için hepsinin iyi olması gerekir.
  • Kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırın. Dakika başı tüm gelişmelerden haberdar olmak istemeniz oldukça normal. Ancak zihniniz sürekli gelecekle meşgul olduğunda yorulabilir ve kendinizi hem zihinsel hem bedensel olarak yorgun hissedebilirsiniz. Bu nedenle kendinizle ve sevdiklerinizle zaman geçirerek kısa süreliğine de olsa gündemden uzaklaşmaya çalışın.
  • Meditasyon zihnin gelecek ve geçmişten sıyrılarak anda kalmasını sağlayan, endişeyi, kaygıyı azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir zihin egzersizidir.

İçinde bulunduğunuz kötü anla başa çıkabilmek için nefes ve meditasyon tekniklerini kullanabilirsiniz:

  • Kendinizi rahat hissettiğiniz bir yerde en rahat ettiğiniz oturma pozisyonuna geçin
  • Başınız yere paralel, omuzlarınız dik olmalı
  • Burundan derin bir nefes verin ve alın
  • Dudakların hizasında 20-30 cm. uzaklıkta bir tüy veya mum ışığı hayal ederek onu hareket ettirmeye çalışın
  • Aldığınız nefesi diyaframdan ve daha hızlı bir şekilde verin.
  • Bu nefes egzersizini 3 dakika boyunca sürdürmeye çalışın.

Sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korunmak

Görsel: @studio_ampersand

Akıllı telefonunuz ya da internetiniz olmadan yaşamınızı ‘normal akışında’ sürdürmeye kaç saat dayanabilirsiniz?Whatsapp, Instagram, Facebook ya da Youtube’suz bir gününüz nasıl geçerdi?

İlk ortaya çıktığı yıllarda sosyalleşmek, fikirlerimizi özgürce ifade etmek, bilgi paylaşmak için kullandığımız sosyal medya platformlarının amaçları ve kullanım şekilleri yıllar içinde değişime uğradı. ‘Sosyal’ medya, ‘sosyalliği’ pekiştirmeyi hedeflerken bireyleri sosyallikten uzaklaştırmasıyla amacına tezat bir hale gelmeye başladı. Sosyal medyanın kullanım amacındaki bu farklılaşma sadece başkalarıyla değil kendimizle olan ilişkimizi de olumsuz etkileyebiliyor:

Tek tipleşiyoruz. Hepimiz aynı yerlere tatile gitmeye çalışıyor, gittiğimiz yerlerde aynı fotoğrafları çektiriyor, aynı restoranlarda aynı yemekleri yemeye çalışıyoruz.

Beklentilerimizin ve gerçekliğimizin çatışması nedeniyle özgüven kaybı, yetersizlik duygusu, hayata karşı olumsuz bakış açısı eşliğinde yoğun üzüntü, depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik problemler yaşayabiliyoruz.

Sosyal medyanın benlik algınızı olumsuz etkilememesi için;

  • Sosyal medyayı kullanma amacınızın ne olduğunun farkında olun
  • Paylaşımlarınızı ne kadar beğeni alacağını düşünmeden yapmaya çalışın.
  • Takip ettiğiniz hesapları ve tükettiğiniz içerikleri seçerken bilinçli olun ve sık sık temizlik yapın.
  • Bulunduğunuz anda kalmaya, kendinizi ekrana kaptırmamaya çalışın.
  • Yargılamayın, eleştirmeyin, kıskanmayın… Saygı duyun, yardım edin, ilham alın…

Beğeniler, mutluluklar, keyifli kahvaltılar, başarılar, tatillerin yanı sıra orada göremesek de hepimizin hayatı başarısızlıklarla, gece kaçan uykularla, hastalıklarla dolu. Hepimiz ağlıyoruz, korkuyoruz, eşimizle kavga ediyoruz ve bunlar da hayatın doğal akışının bir parçası.

Evrenle bağlantıda kalabilmek için: Doğada olmak

Görsel: @clarisse_illustrations 

Kendimizi iyi hissetmenin ve mutluluğun kendi içimize dönmek ve hayvanlarla zaman geçirmek kadar önemli ön koşullarından biri de parçası olduğumuz evrenle bağlantıda kalabilmek.

İnsan, evrimi süresince zamanının %99’unu doğal bir çevrede geçirdi. Bugünlerde ise dünya üzerinde yaşayan insanların yaklaşık %70’i yaşamını kentlerde geçiriyor ve doğayla çok daha az bağlantı kurabiliyor. Doğada olmak;

  • Kan basıncını, kaygıyı ve stres hormonlarının seviyesini azaltır.
  • Parasempatik sinir sistemini harekete geçirerek beynin sürekli aktif olarak çalışan organizasyon, planlama, problem çözmeyle ilgili bölümlerini dinlendirir.
  • İnsanın içindeki doğal dünya ile yeniden bağlantı kurmasını sağlar.
  • Doğanın iyileştirici gücünden yararlanmak için köklenmeyi, toprakla bağ kurmayı sağlar.
  • Yaratıcılığı besler. Doğa, geçmişte birçok sanatçıya ilham kaynağı oldu. Yapılan bilimsel bir araştırma da doğada üç gün geçiren kişilerin yaratıcılığının yüzde 50 arttığını gösteriyor.
  • Bağışıklığınızı güçlendirir. Birçok ağaç, kendi yaydıkları aromatik kimyasallarla bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlar.

Doğayla bağlantı kurabilmek için;

  • Ayağınızın altındakileri görün ve sonra başınızı yukarı kaldırıp ağaçları, onların üstündeki hayvanları, güçlü dalları görün. Renklere ve dokulara odaklanın.
  • Daha sonra yaprakları hışırtısını, kuşların sesini, akan suyun gürültüsünü dinleyin. Doğaya kulak verin.
  • Toprağı hissedin. Ayağınızın altındaki ağaç köklerinin sağlamlığını, yaprakların yumuşaklığını hissedin.
  • Taze havayı ve doğanın aromatik kokularını koklayın. Yakınlaşın, yaprakları ve çiçekleri koklayın.

Evcil hayvanlarla vakit geçirmenin psikolojimiz üzerindeki etkisi

Görsel: @senakoksall 

Ülke ve dünya gündemindeki olumsuz gelişmeler ve hepimizi derinden etkileyen olaylar nedeniyle hafta başından beri paylaşımlarımızda kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilecek önerilere yer veriyoruz. İyi hissetmek için en az kendimize dönmek kadar etkili olan yöntemlerden biri de hayvanlarla vakit geçirmek.

  • Bir kediniz veya köpeğiniz varsa, evde televizyon karşısında otururken veya kitap okurken, kollarınızı ona dolamanın, bir yandan sevgi dolu mırıltılarını dinlemenin verdiği huzur paha biçilemez!
  • Ellerinizi evcil hayvanınızın tüyleri arasında dolaştırarak sevmek, nefes alış verişlerine odaklanmak ve siz sevdikçe onun ilgiden gevşeyip rahatladığını hissetmek sizi de rahatlatır.
  • Hayvanlarla bağlantı kurduğunuzda stres ve anksiyeteyi rahatlatmakla ilişkilendirilen oksitosin hormonu yayılır.
  • Evcil hayvanınızla vakit geçirirken, o tüm dikkati kendi üzerine çektiği için sizi kafanızın içindeki gereksiz ve yorucu düşüncelerden çekip çıkarır. O an için ne geçmişteki üzücü olaylar ne de gelecek kaygıları kafanızı meşgul edebilir.
  • Gerçek bir dosta mı ihtiyacınız var? İşte karşınızda en yakın tüylü dostunuz. Gününüzün nasıl geçtiği, umutlarınız veya hayalleriniz. Ne paylaşmak isterseniz isteyin onlar sizi her zaman büyük bir ilgiyle dinlemeye hazırlar.
  • Eve gittiğinizde yaşadıkları heyecan bile bunun ne kadar doğru olduğunu çok iyi özetliyor. Eve mutsuz ya da modunuz düşük bir şekilde dönseniz bile onların sizi görünce yaydıkları heyecan ve mutluluk bir şekilde size de geçer ve sizi de harika hissettirir. Onlar sizi karşılıksız seviyor ve bundan aldıkları mutluluk kesinlikle bulaşıcı!

Kendinize zaman ayırmak için: Meditasyonu alışkanlık haline getirmenize yardımcı olacak öneriler

Görsel: @francescociccolella 

Gündelik hayat rutininde, kendimizi gevşetebilmek, belki bir parça daha rahatlayabilmek adına çoğumuz farklı yollara başvuruyoruz. Nefes, meditasyon, yoga, spor… Yaptığımız şey her ne olursa olsun kendimiz için iyi bir şey yapmanın verdiği özgüven, öz sevgi ve öz değer iyi hissetmemizin en önemli ön koşullarından.

Meditasyon, her gün kendinize zaman ayırabilmenizin en kolay yollarından biri. Dilerseniz 15 dakika, dilerseniz 30 dakika ya da belki 1 saat olsun… Her ne şekilde kolaylıkla ve keyifle yapıyorsanız. Ama mutlaka seçtiğiniz rutinde sabit olun.

  • İşe rahat bir yere oturarak başlayın. Eğer yeterince esnekseniz yere oturarak ya da bir minderin üstünde bağdaş kurun.
  • Herhangi bir şeyi alışkanlık haline getirmek için uygulayabileceğiniz en basit yöntem, o şeyi ritüel haline getirmektir. Bu nedenle evinizin küçük bir bölümünü meditasyon köşesi olarak tanımlayın ve bu köşeyi mumlar, resimler, küçük heykeller ya da taşlarla dekore edin.
  • Otururken omurganızın dik olmasına dikkat edin. Yere oturduğunuzda postürünüzü düzeltemiyorsanız sandalyede ya da koltukta oturmayı tercih edin.
  • 1 dakika boyunca meditasyon yapmak zor gibi görünüyorsa, 5 dakika ile başlayın. 1 hafta sonra 1 dakika daha ekleyin ve her hafta meditasyon sürenizi artırın.
  • Meditasyon, kendinizle baş başa kaldığınız ve iç sesinizle iletişime geçtiğiniz bir aktivitedir. Bu nedenle, kendinizle olan ilişkinizde kendinize karşı nazik ve hoşgörülü olun.
  • Meditasyon, insanın kendisini tanıma sürecidir. Davranışlarınızı gözlemleyin ve meditasyon yapmak için ne gibi bahaneler ürettiğinizi not alın.
  • Sorumluluk bilinci, sizi bahaneler üretmekten alıkoyan en etkili duygudur. Bu nedenle kendinize her gün aynı yerde ve aynı saatte meditasyon yapabileceğiniz bir arkadaş bulun.
  • Her meditasyon seansınızın sonunda o gün nelere odaklandığınıza ve size ne gibi getirileri olduğuna dair bir değerlendirme yapın. Bedeninizde ve zihninizde hissettiğiniz değişimleri not edin.

Zor zamanlardan geçerken huzurunuzu ve sükunetinizi korumanıza yardımcı olabilecek öneriler

Görsel: @valescavanwaveren

Günlerdir kötü haberlerle uyanıyor, tüm gün sosyal medyada kötü haberlerle besleniyor ve gün sonunda yaşantımızı, dünyayı, mevcut düzenin nereye gittiğini sorgulayarak, endişe içinde başımızı yastığa koyuyoruz. Hayat, türlü şekillerde hepimizin sabrını ve sükunetini zorlamaya devam ediyor. Kayıp ve yas ise hayatın içindeki zorlukların başa çıkması belki de en güç olanı. Bu nedenle böyle zamanlarda huzuru ve sükuneti korumak, pek de kolay olmayabiliyor. Oysa hepimiz huzura ve sükunete en çok da böyle zor zamanlarda ihtiyaç duymuyor muyuz?
Zor zamanlardan geçerken huzurunuzu ve sükunetinizi korumanıza yardımcı olabilecek aşağıdaki öneriler umuyoruz ki size ve sevdiklerinize fayda sağlayabilir:

  • Kendinizle baş başa kalın. Yalnız başınıza yaptığınız birçok etkinlik, sizi sakinleştirir ve kendinizle sağlıklı bir ilişki geliştirmenizi sağlar. Egzersiz yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek, dua etmek tek başınıza yapabileceğiniz ve size huzur verecek şeylerden birkaçı.
  • Gergin ve stresli olduğunuz zamanlarda huzur bulmak ve sakinleşmek için nefesinize sığınabilirsiniz. Hiçbir şeyi değiştirmeyin veya hiçbir şey yapmayın, sadece nefes alış verişlerinize odaklanın.
  • Birçoğumuz her şeyi kafamızın içinde yaşıyoruz. Geçmişte yaşananların hesabı, gelecekte yapmamız gerekenler… Tüm bunlar bize huzur vermediği gibi bedenimizi düşünmemeye neden oluyor. Oysa bedeniniz gerginken ruhunuzu nasıl sakinleştirebilirsiniz ki? Öncelikle bedeninizi dinleyin ve onun isteklerine kulak verin.
  • Sosyal medya sizi strese mi sokuyor, sakinleştiriyor mu? Sosyal medya kullanımınızın hayatınız üzerindeki etkilerini fark ederek, sosyal medyayı daha farkında kullanın.
  • Duygularınızı ve hissettiklerinizi başkalarıyla paylaşın. Acı, paylaştıkça azalır.

Bağışıklık sistemini güçlendirmenize yardımcı olacak öneriler

Görsel: @angelina_bambina_dsgn 

Vücudun savunma mekanizması olan bağışıklık sistemi kış aylarında en çok güçlendirilmesi gereken sistemlerin başında geliyor. Corona salgınının hepimizi alarm durumuna geçirdiği şu günlerde, özellikle açık havada uzun zaman geçirmenin mümkün olamadığı kış mevsimlerinde kapalı mekanlarda biriken kalabalıklardan korunmanın en kolay yolunun bağışıklık sistemini güçlendirmek olduğunu çok daha iyi anladık.
Soğuk algınlığı, grip, nezle gibi özellikle kış aylarında sık görülen salgınlardan ve bulaşıcı hastalıklardan korunabilmek ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için:

  • Mevsime uygun beslenmeye dikkat edin. Özellikle renkli meyve ve sebzeleri, yeşillikleri bolca tüketmeye çalışarak vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almaya çalışın.
  • Açık havada yürüyüş yapın. Araştırmalar her gün açık havada yürüyenlerin bağışıklık sisteminin diğerlerine kıyasla %25 daha güçlü olduğunu gösteriyor.
  • Çoğu enfeksiyon hapşırma ya da öksürme sonucu hava yoluyla iletilse de virüsler fiziksel yollarla da bulaşabilir. Bu yüzden soğuk algınlığı ve grip enfeksiyonlarının sık sık görüldüğü kış aylarında, ellerinizi de sık sık yıkamak virüslerden etkilenme ihtimalinizi ciddi oranda düşürecektir.
  • Kış güneşlerini kaçırmayın. Güneş ışınlarının azalması ve melatonin, serotonin gibi hormon seviyelerinin düşmesine neden olarak bağışıklık sisteminin çalışmasını olumsuz etkiler. Bu nedenle üşüseniz de güneşli havalarda mümkün olabildiğince dışarıda vakit geçirmeye çalışın. Bugünün güneşli havası bunu yapabilmeniz için harika bir fırsat!
  • Nemli havalarda virüsler daha uzun süre yaşar. Havadaki nem baloncuklarına tutunarak daha kolay yayılırlar. Bu yüzden havanın nemli, yağmurlu, sisli olduğu günlerde kalabalık ve havasız ortamlarda zaman geçirmemeye çalışın.
  • Uykusuzluk bağışıklık sisteminin en büyük düşmanlarından biridir. Hücrelerinizin ve dokularınızın yenilenmesi ve bağışıklık sisteminizin daha güçlü olması için uykunuza dikkat edin.

 

Daha fazla öneri için Instagram/@uplifers hesabımızı takip etmeyi unutmayın.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale