X

Z kuşağına ayrılık acısını bertaraf etme tavsiyeleri

Merhaba Z kuşağı, 

Size Y kuşağından sesleniyorum. Umarım sesim geliyor.

Ben hayatımda dört büyük aşk yaşadım. Haliyle de dört büyük ayrılık acısı dönemim ve yasım oldu. Baktım sonuncuda ilk acımdan bu yana bir arpa boyu yol gidememişim, kelin kendi merhemi olsa başına sürerdi atasözünü de hatırlama misyonu yüklenerek, benim yaptıklarımı siz yapmayın yazısı yazmaya karar verdim. Umarım sesim hala geliyordur.

Öncelikle siz sıkılmadan hemen tarifi vereyim: 

Bir ayrılığı atlatmanın en kolay yolu anıları metalaştırmadan kurtarmaktır!

Sesim hala geliyorsa şimdi bu cümleyi hep birlikte inceleyelim: 

Atlatmak istediğimiz bir ayrılık, metalaştırdığımız şey ise anılar… Ne gibi anılar? Mesela sevgili ile izlenilen bir günbatımı ya da bahçedeki sarman kedinin birlikte sevilmesi… Bu ve bu gibi şarkısı yapılan çeşitli anlar. Resmen paket servis gibi algılanan ve ilişkiye atfedilen normal eylemler. Ama kedi sevmek sadece kedinin kendisini sevmek ya da günbatımı salt günbatımının kendisi olarak kalmayınca ürünleşmiş oluyor. 

O halde, kediyi tek başınıza sevmeye, günbatımını tek başınıza izlemeye ve sevgilinizle yaptığınız her şeyi, eylemin kendisine odaklanarak tek başınıza da yapmaya devam ederseniz anılar anlamını yitirecektir. 

Şimdi aranızdan birileri çıkıp, iyi de ben anıları Eternal Sunshine of The Spotless Mind’daki gibi kaybetmek istemiyorum diyebilir. Onlara, burada asıl amacın anıları kaybetmek değil, onların acı çektirme ve metalaştırdığımız ölçüde bize yoksun hissettirme potansiyelini kaybetme olduğunu hatırlatırım. 

Ben aşk romanları, filmleri ve aşk içeren bilimum başka şeyle büyüdüğüm için aşklarım da ayrılıklarım da hep büyük büyük oldu. Yukarıda da bahsettiğim gibi dört büyük aşk yaşadım. Şimdi size onları kısaca anlatıp, siz sıkıntıdan kaçmadan yazıyı sonlandıracağım sevgili Z kuşağı.

Beyaz Dönem: En saf dönemimdi. Her şeyi yeni öğreniyor, ilişkide bebek gibi emekliyordum. İçimde çiçekler açıyor ve tüm şiirleri, şarkıları bu aşk için yazacak gibi büyük bir enerji biriktiriyordum. Erkek arkadaşım yurt dışına taşınacağını söylediğinde uzak ilişki gerçeği ile karşılaştım ve dünyalar başıma yıkıldı. O gidince ve ayrılık gerçekleşince de sanki babam annemi terk etmiş gibi hissettim. Kendimi babamla ilişkimi çözmeye çalışırken buldum. Ne zaman babamı metalaştırdım ilk ilişkimin ayrılık acısı da dindi. Bu ilişki olaylarının aslında o kadar karşı tarafla değil de ailemizle ilgili olduğunu da o zaman kavradım.

Mavi Dönem: İlk ayrılığımın acısı bende ilk kesik yarası bıraktığından hayal kırıklığı dönemim başlamıştı. Buruk ve temkinliydim. Terapi görmeye başlamıştım ve bu sebeple sadece bana iyi davranacak bir erkek seçme yolundaydım. Bu anlamda da takriben 9 yıl bana gerçekten prenses gibi davranan birini seçtim…Ve canına okudum. Tüm güvensizliklerimin faturasını tek tek onun şefkatli kollarına çıkararak… O benden bıkıp başka bir kadına gidene dek de bu vergileme iç sistemimi korumaya devam ettim. 

Kırmızı Dönem: Artık 30’larıma varmıştım ve kadınlığımı baştan keşfettiğim bir dönemdi bu. O zamana dek hiç tipim değil sandığım bir adamla ani ve tutkulu bir ilişkiye başladım. Demek ki artık beklentilerim ve önceliklerim farklıydı. O beklenmedik tutkuyla da adamın arkasından Amerika’ya gittim. Dolayısıyla ayrıldığımızda Türkiye’ye döndüğümüz için ve Amerika’ya zırt pırt gitmem zor olduğundan anıları silmem kolay oldu. Cebimde kadınlığımın bilgisi kar kalmış olarak ama ayrılık sonrası o kadınlıkla ilgili bilinçdışı kendimi biraz da cezalandırarak çıkmıştım ilişkiden. Biraz daha büyümüş hissederek…

Siyah Dönem: Tüm ilişkilerden biraz darbe yemiş ve babası da kalp krizinden ölmüş bir genç kadın olarak çıkınca, benimle evlenmek ve benden çocuk yapmak isteyen ilk adama doğru hızla yelken açıp, ilk fırtınada alabora olduğum dönem de işte bu dönem. Siyah çünkü cenaze, yas ve matem rengi biraz da… İçimde biriktirdiğim tüm toksikliklerin üstüne toprak atmak istediğim bir ayrılık dönemi ile diğer üç erkek arkadaşımdan daha kötü bir erkek arkadaşı ben nasıl seçebilirsin gururu arasında dalgalanıp durdum. Sanki diğer dönemlerden hiç ders almamışım gibi bir deneyime soyunduğum için kendime siyahı ve görünmemesi yakıştırdığım son dönem. Artık buradan ya yok olurum ya da küllerimden doğarım dediğim… 

O halde Z kuşağı siz siz olun böyle renkten renge atlamamak için anıları ve acıyı metalaştırmadan hayata bol yeşile, bir de maviye tutunarak devam edin.

Yeşil ve mavi ilhamım da yazıyı yazdığım Gökçeada tatilinden esti. Burada gördüğüm yegane renkler onlar ve hayatın ta kendisi gibi capcanlı! Zaten tabiatın ekstra bir boyaya veya boyanmaya hiç ihtiyacı yok. O, olduğu gibi gerçek ve deneyimlenmeye açık.

İlginizi çekebilir: Ne kadar “Kendine Ait” sorgulaması yapan bir kitap

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale