X

Yoğun gündemlerde en iyi iç denge yöntemi: Kendi kaynaklarımıza dönmek

Gündemin yine hepimiz için yoğun ve yorucu olduğu zamanlardan geçiyoruz! Bir şeyler yapmak isterken çaresiz olarak izleyici kalmanın yorgunluğuna ülke ve kişisel gündemlerimiz eklenince ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.

Geçen sene Sadhguru’nun ‘Inner Engineering’ ve  Shamhavi Mahamudra Kriya eğitimlerini almıştım. Bu sene yeniden ‘İnner Engineering’ eğitimini alıyorum ve sanırım 2 ya da 3. derste ‘responsibility ve action’ hakkında yani sorumluluk ve harekete geçmek ya da eyleme geçmek hakkında konuşmuştu.

Psikolog değilim, lise sıraları dışında da olmayı hiç düşünmedim. Yapmaya çalıştığım tek şey, kendi yolumu bulma şeklimi paylaşmak, çünkü biliyorum orada tanıdığım ya da hiç tanımadığım birilerine ilham olabilir. Çünkü birbirimizden etkilenme halimize insan olma deneyimi deniyor.

Özellikle gündemin bu kadar yoruculuğunda kendi kaynaklarınıza dönmek, en iyi bildiğim iç denge yöntemim. Dürüst olmak gerekirse, Sadhguru da bir süredir o kaynaklarımdan  biri…

Şimdi size olabildiğince Sadhguru’nun sorumluluk ve eyleme geçme hakkında yaptığı konuşmasından ve yazılarından çeviri yapmaya çalışacağım:

Tamamen sorumlu olmak, tamamen bilinçli olmaktır. Vücudunuz olduğunu düşündüğünüz şey, yutarak topladığınız şeylerdir. Zihniniz olarak kabul ettiğiniz şey, beş duyu aracılığıyla topladığınız şeylerdir. Bunun ötesinde –toplamadığınız şey– sizin kim olduğunuzdur. Hayatta olmak bilinçli olmaktır. Herkes bir dereceye kadar bilinçlidir ama bedenin ve zihnin ötesindeki boyuta dokunduğunuzda, bilincin asıl kaynağı olan yere dokunmuş olursunuz. O zaman tüm evrenin bilinçli olduğunu anlarsınız. Yaşayan bir kozmosta yaşıyorsunuz.

Bu tek kelimenin olağanüstü dönüştürücü gücünü kendimiz için yeniden talep etmenin zamanı geldi: Sorumluluk.

Başlangıçta kelimeyle ne kastettiğimize karar verelim. ‘Sorumluluk’ çok yanlış anlaşılan bir terimdir. Sorumluluk, dünyanın yükünü üstlenmek anlamına gelmez. Sürekli bir suçluluk duygusu içinde yaşamak anlamına gelmez.

Sorumluluk basitçe yanıt verme yeteneğiniz anlamına gelir. ‘Sorumluyum’ diye karar verirseniz cevap verme yeteneğine sahip olursunuz. ‘Sorumlu değilim’ diye karar verirseniz cevap verme olanağınız olmaz. Bu kadar basit. Bunun için gereken tek şey, olduğunuz ve olmadığınız her şeyden, başınıza gelebilecek ve başınıza gelmeyebilecek her şeyden sorumlu olduğunuzu fark etmenizdir.

Fiziksel varlığınız ancak bedeninizin tüm evrene kusursuz tepki verme yeteneği sayesinde mümkündür. Gerçeğin farkına varmanız gereken yalnızca düşünceleriniz ve duygularınızdır. Sorumluluk almak, duruma bilinçli olarak yanıt vermek anlamına gelir. Sorumluluğu aldıktan sonra çözüm arayacaksınız.

Yalnızca bir duruma kompulsif bir şekilde tepki verdiğinizde öfkelenir veya strese girersiniz. O zaman kimyanız değişir ve sisteminiz toksik hale gelir. Geçmişteki olumsuzluklara dair anılarınız şimdiki zamana dair algınızı bozar ve düşünceleriniz, duygularınız ve eylemleriniz uyaranlarla orantısız hale gelir. Ancak şu anki halinizin sorumluluğunu yüzde yüz alırsanız, en büyük sıkıntıyı kişisel gelişiminiz için bir basamak haline dönüştürmek mümkündür.

Birçoğu sorumluluk almanın özgürlüklerinden ödün verdiğine inanıyor. Mantıksal zihniniz size şunu söyler: “Tüm sorumluluklardan vazgeçin, özgür olacaksınız.” Ancak yaşam deneyiminizde etrafınızdaki her şeye ne kadar çok yanıt verebilirseniz o kadar özgür olursunuz! Yanıt verebilme yeteneği size hareket etme özgürlüğü verir; size eylem seçeneği sunar.

Sorumluluk yapmakla değil, olmakla ilgilidir. Yanıt vermeye gelince, bu sadece bir isteklilik meselesidir. Yanıt vermeye istekliyseniz, çeşitli seçenekleri keşfedeceksiniz. Eylem söz konusu olduğunda yetenek bir rol oynayabilir; ancak sorumluluk, yetenek anlamına gelmez. Hayat, evrenle anbean gerçekleşen bir diyalogdur. Bunu çalışmanıza gerek yoktur.

Sorumluluk gibi sevgi dolu olmak da özgürce ve açıkça karşılık verme isteğidir. Şu anda hayatınızdaki bir veya iki kişiyle sınırlı olabilir. Ancak bu yeteneği tüm dünyayı kapsayacak şekilde genişletmek mümkün. Aşk senin yaptığın bir şey değil; bu sadece senin olduğun şeklin… Aşkın başkasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Diğer kişiyi yalnızca zaten içinizde olanı açmak için bir anahtar olarak kullanıyorsunuz. Sevginin bu içsel özgürlüğünü bir kez deneyimlediğinizde, hayatınızda bir daha asla güvensizliği yaşamazsınız.

Temel bir adım, bilinçli olarak şunun farkına varmaktır: “Karşılık verme yeteneğim sınırsız, ancak eyleme geçme yeteneğim sınırlıdır. Olduğum ve olmadığım her şeyden, kapasitelerimden ve yetersizliklerimden, sevinçlerimden ve mutsuzluklarımdan yüzde yüz sorumluyum. Bu yaşamda ve ötesinde deneyimimin doğasını belirleyen benim. Ben hayatımın yaratıcısıyım.”

“Tanrı”, evrendeki her şeyin sorumlusu olan demektir. Bu nedenle sınırsız sorumluluk almak, kendi tanrısallığınızı ifade etmenin en basit ve en kolay yoludur. Amaç, kendi cehaletinizin sonucu olarak oluşturduğunuz sınırlı kimlikten kendinizi kurtarmaktır.

Sonsuz sorumluluk, orada olanı algılamaya yönelik sonsuz istekliliktir.

Sorumluluk ve eylem farklı boyutlara aittir. Yanıt verebilme yeteneği size hareket etme özgürlüğü verir. Aynı zamanda size hareket etmeme özgürlüğünü de verir. Sizi hayatınızın sürücü koltuğuna oturtur. Üstlenmek istediğiniz eylemin niteliğine ve hacmine karar vermenizi sağlar. Sorumluluk zorlayıcı bir eylem değildir; size eylem seçeneği sunar.

Olduğunuz ve olmadığınız her şeyden siz sorumlusunuz.’

İlginizi çekebilir: Nazik bir hatırlatma: Her renge saygın olsun ama kendine asla arkanı dönme!

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale