X

Yoga, asana mıdır: Yoganın temellerine bir bakış

Batı dünyasında yoga, sosyal medyanın da kişileri belirli bir görsel biçime alıştırmasıyla birlikte, daha çok asana (yoga pozu) üzerinden tanındı ve tanınıyor. Birçok ülkede yoga dersleri, yoga pozları ve akışlarından; asananın fizik beden uygulamalarından pek dışarı taşmıyor. 

Peki yoganın özü, felsefesi, niyeti pozla mı sınırlanmıştır?

Yoga nedir? Birileri neden yoga yapar, yoga dersine gider, yoga eğitmeni olur?

Binlerce yıldır doğuda azizler, çekilmiş kişiler ve arayanlar; derin meditasyon ve tefekkür yoluyla çeşitli idrakler kazandılar. Vedalar dediğimiz Vedik bilgiler (müjdeli haber), iç görüler ve Bhagavad Gita gibi varoluşun bilgisini içinde barındıran mitler yavaş yavaş toplumu, kolektif bilinci beslemeye başladı. MÖ 200-300 yıllarında ise Patanjali, yoga üzerine alınan tüm bilgileri Yoga Sutralarında topladı.

Yoga, kelime anlamıyla “Yuj” yani birlik anlamına gelen; gerek kişinin diğerleri ve dünya yaşamıyla birliğini, gerekse iç alanla, görünmeyenle, parçası olduğu sonsuz ve devinimdeki formsuz olanla birliğini hedefleyen bir sistemdir. 8 dev ayak üzerinde yükselen bir yaşam biçimi, bir tavır, bir perspektif ve anlayıştır. Yoga Sutralarında, bu 8 ayak binlerce senelik emeği ilk defa net bir şekilde bir araya getirdi.

Biraz inceleyelim…

1. Yamalar: Etik ve evrensel standartlar

  • Ahimsa (Şiddetsizlik): Sözde, düşüncede, eylemde, niyette şiddetsizlik. Bu şiddetsizlik, kişinin kendinden başlayıp tüm varoluşa dek genişleyen bir alandır. Yaşam içinde sosyal ilişkiler ve kendinle ilişki çerçevesinde çok değerli bir mercektir. İçinde vejetaryenlikten kin tutmamaya dek birçok tercihi kapsar. Asana pratiğinde ise bedenini, zihnini ve duygularını şefkatle kucaklamak; kendine zarar verebilecek zorlamalardan kaçınmak olarak yorumlanabilir.
  • Satya (Gerçek / Doğru): Satya, gerçektir. Doğru söz söylemek, yalandan uzak kalmaktan tutun da kendi gerçeğini, misyonunu, yaşam amacını, doğrusunu bulmak ve ona uygun yaşamayı anlatır. Asana pratiğinde Satya, bedenin, anatominin, psikolojinin, duyguların ve nicesinin sınırlarını bilmek; kendi gerçeğine uygun bir uygulama yapmaktır.
  • Asteya (Çalmamak) : Asteya, hem bildiğimiz anlamda çalmamaktır; mal, para, fikir… Verilmeden almamak, almaya zorlamamaktır.  Swami Sivananda söyle der “Arzu ya da istekler, çalmanın altındaki köklerdir.” Bu durumda çaldığımız zaman, enerji, mutluluk, mal, terfi, para, fikir, sevgi, ya da hayal olsun; inancımız onun bizde olmadığı / yeteri kadar olmadığıdır. Sisteme ve olana, var oluşun mükemmelliğine ve özgünlüğüne güvenmemek, kendi yoluna ve o yoldaki ruha bahşedilen yolculuğa dair bir kesif heyecanı duymamak; ortaya egonun kıskançlık/özenme maskesini ve haksızlık duygusunu çıkarabilir. Asana pratiğinde ise Asteya, bir pozu uygularken diğerinden nefes ya da emek çalmamayı içerir, bir diğerinin uygulamasına bakarak bir karşılaştırmaya girip kendininkinin değerinden çalmamayı… Ayrıca uygulamaya ayırdığın, derse ayırdığın zamanın içinde; kendini zihin yoluyla başka zaman ve mekanlara projeksiyon yaparak an’dan ayırmamak, kendine sunduğun bu değeri tamamıyla deneyimleyebilmektir.

  • Brahmacharya (Enerjiyi birlik için kullanmak): Brachmacharya, birlik için emektir; toplumda herkes için yaşayabilmek, dünya görüşünü evin kapısının dışına taşıyabilmek, enerjiyi bir konu / odak üzerinde yoğunlaştırıp yaratım gücünü artırmaktır. Duyu ve dürtülerin, özellikle şehvetin esiri olmadan, yolunda tam da istediğin odakta kalabilmektir. Cinsel enerjinin sevgiyle, hükmetmeden ya da diğerini kötü hissettirmeden kullanılmasıdır. Asana uygulamasında tüm uygulamaya ve akışa eş değeri sunabilmek; onu tek bir bütün olarak görebilmektir.
  • Aparigraha (Tutunmamak): Aparigraha, tutunma der. Bir kişiye, bir dogmaya, bir görünüme ya da bir başka şeye tutunmak; geçiciliğin ve değişimin en merkezde olduğu bu hayatta, yaşamlarımızı renklendirecek yeniliklerden uzak tutar, hem de belli bir zaman dilimi ya da belirli bir öğrenme için içinde bulunduğumuz bölümün içinde takılı kalmamıza sebep olur. Asteya hırstan, açgözlülükten, gereğinden fazla olandan uzak durmayı içerir. Asana pratiğinde de kendi uygulamana saygıyla yaklaşmak, kendine zaman ve alan sunmak, asana içerikli yakıcı bir takıntıya ya da asanalar içinde alışkanlığa yönelmemektir.

Nyamalar: Öz disiplin ve ruhsallık referans noktaları

  • Saucha (Temizlik): Saucha yaşam için bedensel, zihinsel, duygusal ve enerjik temizliği anlatır; dört bedende arınma, niyet ve uygulama yaparak saflaşmak. Asana pratiğini temiz bir bütün olarak yapmak, matından kalbine uzanan bir berraklık alanı açmaktır.
  • Santosha (Tatminkarlık): Santosha, içinde bulunduğun hal, durum, koşul neyse onun senin için en yüksek hayrı sağlayan kombinasyon olduğunu; bir şeylerin “sana” olmak yerine “senin için” olduğunu idrakle hareket etmektir. Bahtında olanı, yoluna çıkanı, sana iyi geleni tanımak ve içine yumuşamaktır. Asana pratiğinde bedenin sınırlarını sevgiyle kabul etmek, uygulamanda hangi noktadaysan orayı kutlamaktır.
  • Tapas (Ateş): Tapas Sanskiritçe Tap (ateş) sözcüğünden türemiştir. Çalışmak, düzenli olmak,  disiplinli olmak; içerideki coşkulu ateşle bizleri gerçek yogadan – yani evrenle bütünlük halinden – uzak tutan her şeyi yakmak anlamına gelir. Asana pratiğinde özellikle bedendeki agni (ateş elementi enerjisi) ile çalışmak, agninin ötesine geçmek; pratiği düzenli uygulayacak tutkuyu diri tutmaktır.
  • Svadhyaya (İç Gözlem): Svadhyaya, yoganın kalbinde yatan, en derindeki tavırdır. İç gözlem yoluyla kendini tanımak, bilmektir. Tepkilerinin sebeplerini, sözlerinin altında yatanları, duygularını, yargılarını, zihin kalıplarını bilerek yaşamaktır. Gerçek özgürlük, gerek geçmişten gerekse zihnin puslu ağlarından özgürleşmektir. Yoga asana uygulamasında ise hareketleri referans noktaları olarak kabul etmek; ve böylece o şekilleri yapan & uygulayanın kim & ne olduğunu, hangi mental ya da psikolojik durumda bulunduğunu, kendiyle ilişkisinin içeriğini bu hareketler üzerinden fark etmektir.
  • Ishvara Pranidhana (Bütünleşme):  Ishavara Sanskritçe’de Tanrı, Pranidhana ise adanmak, teslim olmak demektir. Kişinin yoga yolunda bütünlük, evren, tanrı, birlik, ya da hangi isimle adlandırıyorsa, O’nun için yürümesidir. Yaga asana pratiğinde ise, uygulamayı pozun kendisi için değil, o ve diğer pozların içinde benlik algısının ötesine varmak için yapmaktır.

3. Asana: Poz

Asana, yoga pozlarını anlatan kısımdır. Günümüzde, yoga en çok asana pratiği ile tanınır. Asanalar Hatha Yoga Pradipika’da anlatıldığı gibi; azizler ve yogiler tarafından gerek doğadan, gerek diğer canlıların hareketleri ya da özelliklerinden geri gelerek bulunan, hissedilen ve uygulanan hareketlerdir.

Asanaların dört bedende de etkisi vardır; fiziksel, duygusal, mental ve ruhsal.  

Fizik bedende kan akışını düzenlemekten kasları yumuşatmaya, omurların arasını açmak suretiyle omuriliği rahatlatmasından eklem hareket kapasitesini artırmaya, kilo kontrolünden ciğer kapasitesinin gelişmesine sayısız faydası vardır.

Duyguların ortaklaşa çalıştığı hormonel sistemle ilişkisi, sinir sistemi regülasyonu sağlama özelliğinden gelir. Düzenli nefes ve hareket akışı içinde vücut adrenalin ve kortizol seviyelerini düşürür ve yerine seratonin, oksitosin ve melatonin salgılarını artırır.

“Yoga chitta vritti nirodha” yani “ Yoga zihnin suları üzerindeki dalgalanmaları durultur”; sutralardan bize gelen ve zihin (mental) beden üzerindeki etkileri gösteren en anlamlı cümledir. Yoga dersi süresince ve özellikle dersin sonunda ve bitiminden sonraki anlarda, zihin muhteşem bir dinginlikte olur; böylece saatlerce derin dinlence yaşar.

Tüm bedenlerde şifayı, sağlığı, iyi hissi uyandıran yoga; çakralar , meridyenler, nadiler ve tüm enerji hatlarında blokajları temizler, akışı dengeler.

Günümüzde asana pratiği içinde kapitalist sistem ve sonsuz sevgi arayışının etkisiyle hem eğitmenler hem öğrenciler, çok insanca bir biçimde, poz için “gerekli” esnekliğe, güce, mobiliteye, dengeye ulaşmak için pratik yaparken bazen asananın bize asıl getirisini atlayabiliyoruz: zihin üzerinde hakimiyet & içeriyle daha derinden bir temas. Eğer estetik kaygısı, pozu yapmak ya da yapamamak üzerinde takılı kalırsak hem zihin katılaşıyor hem de pratik sıkıcı bir rutine dönüşüyor. Yine, zihin, savaşacak ve yenilecek, üstesinden gelinecek elle tutulabilir bir uygulama buluyor ve gözle görülmez kısmı ikincil önemde kalıp unutulmaya yüz tutuyor.

Sutralardan biliriz , “Sthira-sukham asanam” – yani asana sabır ve rahatlıktır. Bu bir pozun içinde – kendi bedensel sınırlarımız içinde ve kendi pratiğimiz seviyesinde bir varyasyonda bulunurken – hem içsel varlığımızın durumunu anlatır, hem de bedenin andaki deneyimini. Beden zihnin halinden hoşnut, zihin bedenin halinden hoşnutken, kendi en içsel alanımızda kök salmış sakinlikle oturuyor olmayı ifade eder. Bu biçimde beden temiz, net, açık, özgür bir zihni desteklemek için oradadır.

4. Pranayama: Enerji / nefes çalışmaları

Prana, Sanskritçe’de Çi’yi yani yaşam enerjisini anlatan sözcüktür. Yogilere göre, kuyruk sokumundan başlayıp iki burun deliğine varan iki büyük enerji kanalı vardır; Ida & Pingala. Ancak bu ikisi, sağ sol beyin yarım küreleri, dişi ve eril enerji ve diğer tüm açılımları ve karşılıkları dengedeyse enerji orta hatta aşağıdan yukarı Sushumna kanalı boyunca yükselir.

Pranayama ise nefes çalışmaları yoluyla enerjiyi bedene yoğun miktarlarda, farklı niyetler ve şekillerde alıp, temizlenmek, arınmak, yoğunlaşmaktır. Bunun için üç diyaframın kilitleri, belli beden biçimleri, belli hızlar ve belli teknikler uygulanmaktadır.

5. Pratyahara: Çekilme

Algıların içeri dönmesi, dış etkenler ve dış dünyanın sunduklarından bir mesafe ile kendini inceleyebilmektir. “Pratyahara” kelime anlamıyla “ahara”nın (yemek / dış etkenler) kontrolü demektir, başka bir deyişe dışsal etkenler üzerinde hakimiyet kazanmak. Yogi, geçici ve sürekli değişen dış şartlardan, görünümlerden, zevkten kendini iç alana yönlendirerek yolundan şaşmayacağı bir güç kazanır; ardından tüm bu belirişler, onun var ise keyif aldığı yok ise / değiştiyse de acı ya da ızdırap yaşamadığı bir bahçeye dönüşür. Artık dışarıdan gelen veya gelmeyen, dışarıda olan ve olmayan onu bağlamaz.

Yogik düşünce sisteminde 3 seviye ahara vardır.

Birincisi fiziksel anlamda “yiyecekler”imizdir, bedenlerimizi beslemek için 5 elementi ulaştırır – toprak, su, ateş, hava ve ether. İkinci seviyede zihni beslemek için bizlerle olan “izlenimler” vardır – ses, dokunma, görüş, tat, koku algıları ve altlarında sübtil olarak bulunan ses / ether, dokunma / hava, görüş / ateş, tat / su, koku / toprak ile eşleşir. Aharanın üçüncü düzeyinde ise “bağlar” vardır, kalp seviyesinde yaşamımızda tuttuğumuz insanlar ruhu besler ve bizleri 3 temel guna ile etkiler – sattva (uyum), rajas (dikkat dağınıklığı), tamas (atalet)…

Pratyaharanın iki yüzü vardır; hem kötü ve uygunsuz yemeklerden, hem kötü ve uygunsuz izlenimlerden hem de bağlardan uzak durmak ve eş zamanlı olarak doğru yiyeceklere, doğru izlenimlere ve doğru bağlara yönelmektir. Zihinsel izlenimlerimizi doğru yiyeceklerle beslendiğimiz bir diyet ve doğru düzgün arkadaşlıklar ve bağlar olmadan sağlayamayız. Fakat pratyaharanın ilksel önemi duyusal izlenimlerden ve hazlardan çekilmek ya da bunlar üzerinde hakimiyet kurabilmekten gelir; bu da zihnin dışarıyı bırakıp içe dönebilmesini sağlar.

Negatif ve düşük titreşimli izlenimlerden uzak durdukça, pratyahara zihnin bağışıklık düzeyini artırır. Nasıl gerçekten sağlıklı bir beden tüm toksinlere ve patojenlere direnç gösterir ve sunulduğu anda dışarı geri atmak ister; sağlıklı bir zihin de aslında etrafındaki negatif düşünsel ve dışsal etkilere karşı güçlenir. Dolayısıyla eğer bir inşaat sesinden, çocuk ağlamasından, kornalardan gerildiğinizi hissediyorsanız, pratyahara doğru basamak olabilir.

Hakimiyet Yoluyla Ötesine Geçmek

Patanjali, Yoganın son 3 adımının birlikte değerlendirilmesini önerir, zira üçü birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Dharana, Dyana ve Samadhi; sekiz basamağın “kontrol”ü vurgulayan ve “Nirvana”ya doğru uzayan yol haritası olan kısmıdır.

6. Dharana

Zihnin konsantrasyonunu anlatan dharana; zihnin tek bir objeye yönelik yoğun odaklanışı sayesinde objeyle birliğe ulaşmasıdır. Bu bir çiçek ya da mum gibi dışsal bir obje olabileceği gibi, bir çakra ya da organ gibi daha içsel bir şey de olabilir. Genellikle eğitmenlerin öğrencilere “nefese odaklanın, nefesin akışını izleyin” derken üzerinde durdukları basamak burasıdır.

7. Dyana

Tek bir objeye yönelik konsantrasyonun tüm varoluşa, algılanan tüm alana doğrultulmasıdır. Böylece konsantrasyon, sınırsız ve her şeyi kapsayan bir hal alır. Bu da, kişinin kendini üzerinden ifade edebileceği bir fiziksel alanın sınırlarını ortadan kaldırır. Gerçek benliğimizi, insan olmanın ötesini, kavrayabileceğimiz iç deneyimi bu basamakta yaşarız.

8. Samadhi

Varoluşla, yaratanla, her şeyi kapsayan ve olduranla tam bir bütünlük ve özdeşlik hali.

Özet olarak…

Yoganın üzerinde durduğu, hem sırayla ilerleyen hem de aynı anda hep birlikte kişiye açık olan değerli basamaklar bunlar. Derslerde tüm bunları, bunların arkasındaki cilt cilt kitapları ve düşünceleri, idrakleri ve sebepleri bir yandan birçok bedenin sınırlarını, hassasiyetlerini ve iyiliğini izlerken paylaşmak kolay olmasa da; yoga eğitmenleri olarak bir soru ya da düşünce üzerinden her derste aslında başka bir basamak üzerinden geçiyoruz.

Yoga yapan, yeni başlayan herkese önerim her gün kendinize sessizlikte zaman ayırın. Boşuna iki kulak bir ağzımız yok; dinleyin.

Sessiz kalın ve ötesindekini dinleyin.

Dilerseniz gelin, şekiller, fikirler, zikirler, hissedişler ile birlikte dinleyelim.

 

İlginizi çekebilir: Engellerin ötesinde, sevginin kalbinde: “Yogayla yeniden başla”

Canset Bağan: Cemre Canset Brahma Kumaris’te ilk meditasyonunu deneyimlediğinde 12 yaşındaydı, 15 yaşında Reiki ile tanışıp ilk enerji inisiyasyonunu aldı, 16 yaşında yogaya başladı ve 19 yaşında tek başına ilk Hindistan seyahatini yaptı. Öğrenmeye ve bilgiye tutkun bir şekilde keyifle Işık Üniversitesi Ekonomi ve İşletme bölümlerini tamamladıktan sonra, bir süre özel sektörde çalıştı. Bu şekilde bir hayatın kendisi için uygun olmadığını fark ettikten hemen sonra, yıllardır büyüyen yoga sevgisini ve yeni bir yol arayışını eğitmen olma yolunda bir itici güç olarak kullandı. Sevgiyle ve içtenlikle attığı bu adım hem yurt içinde hem de yurt dışında çok değerli eğitmenlerle 500 saatin üzerinde sertifikasyon eğitimine dönüştü. Budokon® Yoga, Yogakids® Çocuk Yogası, Birthlight® Hamile Yogası, Vinyasa Yoga, Yin Yoga, Yoga Terapi ve Hatha Yoga sertifikasyonları ile farklı beden tipleri ve ihtiyaçları, yaş grupları ve düzeyler için yaratıcı ve özgün dersler vermeye, derslerde de spiritüel birikimini paylaşmaya başladı. 27 yaşındayken şamanlar ve psikologlar ile özel eğitimler ve grup çalışmaları yapmaya başladı, bu iki alanın hayatında uygulama anlamında bir düzen ve ritme oturmasını mutlulukla izledi. Yazları ise 1 ay kadar Güney Amerika’da kalıp derin ruhsal çalışmalar gerçekleştirmeye başladı. Reikinin ardından daha ince enerji çalışmalarına Evrensel Enerji (HUE), Altın Enerji, Reconnection gibi farklı sistemlerle devam etti ve halen günlük olarak uygulamalar, uyumlamalar ya da kişilerle bire bir seanslar yapıyor. Yoga eğitmenliği yanında Cemre Canset bir beden koçu, şifacı, ruhsal terapist ve yazar olarak çalışıyor. Şu günlerde hızlı ve nazik bir dalış yaptığı Savaş Sanatları ve MMA dünyasını keşfediyor, Vejateryan yemekler pişiriyor, doğanın tadına varıyor, Lindy Hop ve Solo Jazz danslarını öğreniyor, bolca meditasyon yapıyor, ücretsiz Karma Yoga aktiviteleri sayesinde toplumla paylaşıyor, heyecanla ilk kitabını yazıyor ve her an sevgiyle titreşiyor. Derslerini ise Yogatime , Nefess Yoga, Defence Academy, Yol Yaşam Stüdyosu, Essporto Health & Fitness ve the Marmara Hotel Taksim’de veriyor; farklı şehirlerde Workshoplar düzenliyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale