X

Yeni yıl hediyeleri çalışanların motivasyonunu nasıl etkiliyor?

Yeni yıla sayılı günler kala şüphesiz ki pek çok insan yeni hedefler koymaya, yeni yılda hayatında ‘değişmesi gerekenleri’ listelemeye başlıyor… Çünkü yeni yıl demek, çoğumuz için yeni başlangıçlar yapmak için en ideal zaman. Ancak, bireysel planlarımızın yanı sıra kurumsal dünya için de yeniliklerin başlangıcı demek.

Dolayısıyla pek çok şirket, yeni yıl hedeflerini belirlemek için kolları sıvarken bir yandan da çalışanlarını motive etmek ve yeni yıla çok daha enerjik bir şekilde başlamalarını sağlamak için neler yapılabilir arayışına giriyor. Ve akıllara ilk olarak yılbaşı hediyeleri veya bonuslar geliyor. Çünkü özellikle yılın sonlarına doğru artan iş yükü, takvimdeki sıkışıklıklar, yıl bitmeden tamamlanması gereken işler gibi pek çok sebep, çalışanların yorgunluk ve tükenmişlik hissini tetikliyor.

Peki, yılbaşı hediyeleri gerçekten motivasyona katkı sağlıyor mu? Ya da bonuslar, tüm şirketin davetli olduğu yılbaşı kutlama yemekleri? Gelin, daha yakından bakalım ve araştırmalar bu konuda neler ortaya çıkarmış, onları keşfedelim.

Jest mi, motivasyon kaynağı mı?

Kurumsal dünyada yılbaşı dönemi, çalışanlar için eskiyi geride bırakıp yeni hedefler belirledikleri; işverenler içinse ekiplerine taze bir enerji aşılamak adına fırsatların yeniden keşfedildiği kritik bir zaman dilimi olarak tanımlanabilir. Yılın sonlarına doğru biriken stres ve yorgunluğu hafifletmek, yeni yıla ‘bomba’ gibi bir başlangıç yapmak için işverenlerin çalışanlarının motivasyonlarını artıracak, iş tatminini destekleyecek, aynı zamanda da uzun vadeli hedeflere odaklanmalarını sağlayacak fırsatlar yaratmaları şart.

İlk bakışta yılbaşı hediyeleri, kişiselleştirilmiş hediyeler, kutlama etkinlikleri, yıl sonu değerlendirme toplantıları gibi pek çok yaklaşım çalışanların şirketlerine olan bağlılıklarını güçlendirmek için denenen stratejiler arasında.  Peki gerçekten de etkililer mi?

Workplace Impact Report’a göre, çalışanların %75’i, küçük bile olsa bir takdir görmenin motivasyonlarını önemli ölçüde artırdığını belirtiyor. Yani işverenlerin sene sonu toplantılarında bol övgülü konuşmalar yapmaları ve çalışanlarının performanslarını değerlendirirken takdiri esirgememeleri hem çalışanların hem de şirketin faydasına. Ancak sadece kuru bir takdir yeterli olmayabilir… Araştırmalar, bu konuda hediyelerin de oldukça etkili olduğunu ortaya çıkarıyor. Hatta hediyenin ‘değeri’ ne kadar artarsa memnuniyet de o kadar artıyor gibi görünüyor.

Araştırmalara göre prim veya bonus gibi maddi ödüllerin yanı sıra bilgisayar, tablet gibi parasal değeri yüksek hediyeler de çalışanların iş memnuniyetini ve motivasyonunu artırmada büyük ölçüde önemli. Fakat dahası da var; mesela bir tatil. Evet, çalışanları tatile göndermek kulağa biraz çılgınca, abartı ya da fazlaca maliyetli gelebilir, ancak araştırmalar gösteriyor ki şirketlerin uzun vadeli gelişimi için bu harcamaya değer.

Bin kişiden fazla bir katılımcıyla yapılan bir ankette, katılımcılar bir tatil ödülünün çalışmaya devam etme konusunda motivasyonlarında ciddi bir artışa neden olduğuna dikkat çekiyor. Tatil hediyesinin kendilerini değerli hissetmelerini sağladığını belirten katılımcılar, aynı zamanda mevcut iş yerlerinde daha uzun süre çalışmak istediklerini de söylüyorlar. Üstelik bu oran hiç de az değil. Tatil ile ödüllendirilen katılımcıların %70’i iş yerlerine sadık kalacaklarını ve uzun yıllar çalışacağını belirtiyor. Belki de işverenlerin yıl sonunda çalışanlarına yeni yıl hediyeleri dağıtırken bir kez daha düşünmelerinde ve bir tatil paketini seçenekler arasına eklemelerinde fayda var.

Advertising Specialty Institute Kurumsal Hediye anketine göre şirketlerin %42’si çalışanlarını bir hediye ile ödüllendiriyor. Ancak belki de daha fazla işveren tek seferlik bir hediyenin uzun vadeli faydalarını bilseydi bu sayı daha yüksek olabilirdi, ne dersiniz?

Diğer yandan, Snappy’nin 2024 Tatil Hediyeleri Raporu’na göre de yılbaşı hediyeleri çalışan memnuniyetini ve elde tutmayı teşvik etmede kritik bir rol oynuyor. Çalışanların %74’ü yılbaşı gibi tatil sezonlarında şirketlerinden hediye almayı umuyor ve bu da günümüzün iş yeri kültüründe tanınmanın ve takdirin önemini vurguluyor.

Snappy’in farklı şirketlerde çalışan 1500’den fazla katılımcıyla yürüttüğü bu çalışmada çalışanların %71’i, bir tatil hediyesi almanın işverenlerine ilişkin algılarını iyileştirdiğini bildiriyor. Ayrıca, çalışanların %54’ü, tatil hediyeleri gibi jestlerle sürekli olarak takdir gösteren bir şirkette kalma olasılıklarının daha yüksek olduğunu söylüyor. Katılımcıların %64’ü ise tatil hediyesi aldıktan sonra işlerine daha fazla zaman ve enerji harcamaya gönüllü olduklarını belirtiyor. Bu da haliyle şirketteki üretkenliğe katkı sağlıyor. Yapılan bu araştırmanın bir bulgusu ise kötü hediyeler hakkında. Çalışanların %44’ü kötü seçilmiş bir hediye aldıklarında takdir edilmediklerini hissettiklerini söylüyorlar. Yani, işverenlerin yalnızca ‘hediye vermeye’ değil; nasıl bir hediye vereceklerine de odaklanması gerekiyor.

Kısacası bu konuda yapılan pek çok araştırma, işverenin çalışanlarına yönelik jestlerinin, onların şirketlerine olan bağlılığını ve motivasyonunu önemli ölçüde artırdığını gösteriyor.

Yılbaşı hediyelerinin yanı sıra yılbaşı yemekleri konusunda ise araştırmalar pek net bir sonuca ulaşabilmiş değil. Nature’da yayınlanan bir çalışma, yılbaşı yemeklerinden memnuniyet duyma konusunda karışık bulgular olduğunu öne sürüyor. Yemeklerin alkollü olup olmaması, katılımcıların yaşları, yemek organizasyonu esnasındaki konuşmalar, atmosferin kendisi gibi pek çok faktör çalışanları olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebiliyor.

Yoğun alkol tüketimi ve yemek organizasyonu sırasında birtakım uygunsuz davranışlar gibi değişkenlerin memnuniyetsizliğe yol açtığı öne sürülürken; insan ilişkilerine odaklı, eğlenceli, gayri resmi ve samimi yemek ortamlarının çalışanların tatmin duygusunu beslediği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla şirketlerin yılbaşı yemeği planlarken daha hassas davranmasında ve detaycı bir plan ile organizasyon akışını herkes için uygun olacak şekilde oluşturmasında fayda var.

Sonuç olarak, yılbaşı dönemi çalışan motivasyonunun yeniden inşa edildiği, hedeflerin tazelendiği ve şirket kültürünün güçlendirildiği önemli bir fırsata dönüşebilir; eğer işverenler bu fırsatı görüp iyi bir şekilde değerlendirirlerse…

Kaynaklar: snappy.com, pacificforgifts.com, theladders.com

İlginizi çekebilir: Çalışan sağlığına yönelik geliştirilen wellness odaklı programlar, beklentileri karşılıyor mu?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale