X

Yemeksepeti doldu taştı!

Yemeksepeti yaklaşık 600 milyon dolar (tam olarak 589 milyon) karşılığında satıldı. Aynı iş modelinin Almanya’daki devi konumunda olan Delivery Hero; sadece büyük bir rakibini bünyesine katmakla kalmadı, aynı zamanda gıdanın çok mühim bir ekonomik girdi olduğu Türkiye pazarına, bu büyük satın alma sayesinde tabiri caizse heybesi dolu girmiş oldu.

Bu büyük havadis Nevzat Aydın ve arkadaşları için olduğu kadar, ülke ekonomisi için de bir hayli önemli. Neticede sıfırdan kurulan ve sadece e-ticaret üzerinden, üstelik üretim dahi yapmaksızın gelinen bu nokta tüm girişimcilerin hayallerini süsleyen türden.

Neticede e-ticaret için biraz klasik kaçsa bile, e-şirketlerin de bir ‘yaşam döngüleri’ var ve sonsuza dek aynı kârlılıkla devam edeceklerini düşünmemiz mümkün değil. Henüz büyümesini tamamlamış, kârlılığı süren bir şirketi elden çıkarmak kolay bir karar da değil elbette. Ama inanın Apple, Microsoft, Google gibi devler için bile durum farklı değil. Yıl içinde aldıkları birbirinden tuhaf satın alma ve elden çıkarma kararları bunun göstergesi.

Kısa sürede yakaladığı muazzam yükselme başarısıyla aynı klasörde sınıflandırdığım Uber adlı online araç kiralama servisi de, şu an ederi en fazla internet oluşumu konumunda. Yakın zamanda bir satış haberi de o cepheden gelirse şaşırmamalı.

Uber ve Yemeksepeti: Kullanıcıya ihtiyaç kazandıran aracılar

Niyetim sizleri ekonomik bir takım gelişmelere boğmak değildi aslında. Üzerine konuşmayı çok sevsem de, ekonomiden anladığımı bile söyleyemem hatta. Biriken borçlarıma bakıyorum da bir yandan… Havuz problemlerini çözemediğim lise yıllarımda da mesela, aynı anda birden fazla musluk açılınca tam olarak n’oluyor anlayamazdım bir türlü.

Şaka bir yana bir değerin, bir diğerini ‘satın aldığı’ ve çoğu kâğıt üstünde yer değiştirip duran rakamların dünyası bana oldum olası bir büyüden ibaretmiş gibi geliyor. Benim asıl niyetim Uber ve Yemeksepeti örneklerini ele alarak, hayatlarımıza yönelik temel birkaç soru sormak:

Yemek siparişini bizim yerimize verecek birine gerçekten ihtiyacımız var mıydı? Ya da kendi araçlarımızı bizim yerimize kiralayan ve bizi de birdenbire taksi şoförlerine dönüştüren bir fikre?

Sizi bilmiyorum; ama sorunun bendeki cevabı hâlâ net değil. Yani Yemeksepeti ya da Uber olmadan da pek âlâ yaşayabildiğimi söyleyebilirim. Ama şurası kesin sanırım: Bu fikirleri büyük şirketlere dönüştüren bir güç varsa, o da insanlar için ‘henüz farkında olmadıkları birer ihtiyaç yaratmak’.

Partnerlerine de faydan dokunmalı

Bu iki başarılı firmanın önemli bulduğum bir ortak yanları daha var: Aracı oldukları insanların tamamına kazandırmayı vaat ettiler. Müşteri de olsa, iş ortağı da olsa, onlarla çalışanlar kârlı çıktılar.

Biz acıkanlar olarak mesela; sadece yemek siparişi vermenin durduk yere bir pizza kazandırdığı günler yaşamaya başladık. Ofiste saatler 12’ye yaklaşırken, boş midelerimizden yükselen sesler; promosyonu bol kazançlı menüler sayesinde dinmeye, sipariş vermek giderek keyifli bir hâl almaya başladı.

Ama sadece biz değil; pizzaları, burgerleri yapıp satan küçük kafeler, restoranlar bile, birdenbire koca bir şehrin, en azından birkaç semtin siparişlerini alabilmeye başladılar. Üstelik bunun için ödedikleri cüzi bir komisyon karşılığında. Ne basit ama ne etkili bir çözüm!

Uber için de aynı basitlikte düşünelim: Bir otomobiliniz vardı ve tek kişi seyahat ediyordunuz. Birdenbire sizinle aynı yöne giden onlarca insanla buluşabildiğiniz ve onları işlerine, evlerine bırakarak para bile kazanabildiğiniz bir yardımcınız oluverdi. Üstelik bu sayede daha az yakıt tüketilmeye, daha çok insan seyahat etmeye başladı. Karbon ayak izlerimizin, bir gıdım da olsa silinebildiğini bile görebildik.

Tabii bisikletinden başka aracı olmayan benim gibiler için asıl heyecansa, taksiden daha ekonomik ve hatta daha güvenli bir araç ağının parçası haline gelmek oldu. Bu heyecan verici deneyim müthiş bir süratle tüm dünyada yaygınlaşmaya devam ediyor.

Batar mı batar!

Bu şirketlerin ikisi için de rahatlıkla “Cesurca atılımlardı, ama battılar!” diyebilir ve onları e-ticaret çöplüğünde görebilirdik.

Kaybetmek pahasına da olsa fikirlerinin arkalarında durdular ve büyük bir kazanç elde ettiler. Yemeksepeti örneğin; ilk 4-5 sene zarar etmemek için çalışmış.

Nevzat Sayın ve arkadaşları adına şimdilerde en çok şunu merak ediyorum: Benzer bir start-up ile yola yeni baştan çıkmaya cesaret edebilecekler mi? Yoksa ‘kazanmış’ olmayla birlikte gözü karalık yerini özgüven dolu bir konformizme mi terk edecek?

Bunu ve birçok başka şeyi daha zaman gösterecek!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gürsoy Ercan: 2004 yılında Galatasaray Üniversitesi’ni kazanmış, Fransızca temelli eğitim veren bu kurumda, altı yıl boyunca İletişim Fakültesi’ne devam etmiştir. 2006 yılında henüz üniversiteye devam ederken, çalışma hayatına da adım atmıştır. Eurosport Türkiye adlı spor kanalında yedi yıl boyunca dünyanın dört bir yanında, gerçekleştirilen yüzlerce farklı turnuvadan spor müsabakalarının canlı anlatımlarını başarıyla gerçekleştirmiştir. Son yıllarda teknoloji felsefesi ve gastronomi üzerine okumalarına devam etmekte olup; öğrenmeyi ve öğretebilmeyi çok sevmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale