X

Yaz tatilinde sağlıklı beslenme: Açık büfe stratejileri

Sınırsız yiyecek ve içecekle dolu açık büfeler arkanıza yaslanarak tatilin keyfini çıkarmak için harikadır. Ama söz konusu sağlıklı beslenme hedefleri olduğunda tehlikeli bir tuzağa dönüşebilir. Çünkü sunulan çeşitlilik, sürdürdüğünüz beslenme planını bozabilecek sayısız cazip seçenek içerir. Her ne kadar tek bir tabağa sığdırılmış görünse de ihtiyacınızdan çok daha fazla kalori içeren öğünler kilo alımına yol açarak çeşitli sağlık problemleri yaratabilir. 

Tatili, keyfinizi kaçırmadan ve dengeli beslenerek geçirmeniz mümkün. Küçük ama bilinçli açık büfe stratejileriyle hem ruhunuza hem bedeninize iyi gelecek seçimler yapabilir ve tatil dönüşü fazla kilolarla uğraşmak zorunda kalmazsınız.

1. Günü önceden planlayın.

Yaz tatillerinde kilo aldıran ve sağlıksız beslenmeye yol açan en büyük sorunlardan gibi günün plansız olmasıdır. Nerede ne yapacağınızı bilmezseniz kahvaltı ve akşam yemeği gibi öğünlerde yeterince dengeli beslenemeyebilirsiniz. Eğer gün boyu gezmeyi planlıyorsanız sabah kahvaltısında uzun süre tok tutan proteinlere ve yeşilliklere odaklanabilir, ekstra vitamin ve mineral desteği içinse taze yemişlere veya meyvelere yönelebilirsiniz. Ara öğünler ve doyurucu bir öğle yemeği ile akşamları fazla yeme riskinden korunabilirsiniz.

2. Büfeyi gözden geçirin.

Açık büfede insanı en fazla cezbeden şey çeşitliliktir. Eğer kendinizi aşırı yeme riskinden korumak istiyorsanız ilk gördüğünüz yiyeceği tabağa koymadan önce biraz düşünmelisiniz. Rengarenk ve çeşit çeşit besin karşısında direnmek bazen zor olsa da ilk önce büfedeki yiyeceklere göz gezdirerek bedeniniz için en sağlıklı seçimleri daha kolay yapabilirsiniz. Seçeneklerin hepsine göz attıktan sonra tabağınızı beslenme alışkanlıklarınıza uygun şekilde doldurmaya başlayabilir, hatta kendinizi ödüllendirmek için aşırıya kaçmamak şartıyla 1-2 besine bile yer açabilirsiniz.

3. Porsiyon kontrolü yapın.

Açık büfede beslenirken büyük ve aşırı dolmuş tabaklar tüketmek yerine ufak tercihlere odaklanmanız gerekir. Aksi halde kendinizi normalden fazla yemiş ve aşırı şişmiş bulmanız çok normal. Porsiyon kontrolü sağlayamadığınız durumlarda elinize küçük tabaklar almayı deneyebilirsiniz. Böylece tabağın içine koyduğunuz her şey olduğundan fazla görünecek ve hem karnınız hem gözünüz doyacaktır.

4. Dengeli ve doyurucu bir kahvaltı yapın.

Dengeli ve doyurucu bir kahvaltı tüm günü daha rahat geçirmenizi sağlar. Kahvaltıyı atlamak veya yeterince iyi yapmamak ise diğer öğünlerde kontrolsüz yeme problemleri yaşamanıza neden olabilir. Bu nedenle protein, karbonhidrat ve sağlıklı yağ bakımından zengin bir kahvaltı ile tokluk süresini uzatabilir ve günün geri kalanında daha doğru seçimler yapabilirsiniz.

5. Protein kaynaklarını atlamayın.

Yaz aylarında, her öğünde yeterli oranda protein almanın kas kütlesini korumaya ve uzun süre tok kalmaya büyük faydası vardır. Diğer aylara göre çok daha fazla fiziksel aktiviteyle dolu olan sıcak yaz günlerinde kahvaltıdan akşam yemeğine kadar her öğünde protein kaynaklarına yönelebilirsiniz. Açık büfelerdeki et, tavuk, balık veya bitkisel protein kaynaklarını tüketirken dikkat etmeniz gereken en önemli şey pişirme yöntemidir. Yağda pişen yemeklerin yerine ızgara, buğulama, haşlama gibi seçeneklere yönelerek makro besin bakımından dengeli tabaklar hazırlayabilirsiniz.

6. Farklı sebzeler tüketin.

Açık büfelerdeki hamur işleri, kızartmalar ve tatlılar lezzetli görünse de bu tür besinlerin aşırı tüketimi kan şekerinin hızla yükselmesine ve mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Tabağınıza bu cezbedici seçenekleri eklemeden önce büfedeki mevsim sebzelerine yönelmeyi deneyebilirsiniz. Geniş sebze seçkisi sunan açık büfelerdeki yeşillikler, haşlamalar ve ızgaralar hem besleyici hem de düşük kalorili öğünler tüketmeniz için harikadır.

7. Tam tahıllara yönelin.

Açık büfelerdeki makarna, pizza, börek, pilav, ekmek gibi besinlerin tümü enfes görünür. Fakat ne yazık ki aynı oranda besleyici veya sağlıklı değildir. Bu nedenle karbonhidrat seçimi yaparken açık büfenin fit bölümünü incelemeniz daha doğru olur. Kepekli makarna, basmati pirinç pilavı ve süper tohum gibi lif oranı yüksek seçeneklere yönelerek kan şekerini dengeleyebilir ve sindirim sistemini düzenleyebilirsiniz. 

8. Yavaş yiyin.

Açık büfelerde kendinizi tüm yemekleri tatmak zorunda hissediyor olabilir ve tabakları art arda doldurarak hızlı öğünler tüketebilirsiniz. Ancak bu ne sürdürülebilir ne de sağlıklı bir yaklaşımdır. Aşırı kalori alımını ve kontrolsüz yeme isteğini engellemenin en iyi yolu, her öğünü yavaş yavaş tüketmektir. Böylece hem yediğiniz besinlerin tadına iyice varır hem de tatilin keyfini en iyi şekilde çıkarmış olursunuz. Eğer yemekten önce ve aralarda su içerseniz kendinizi daha tok hissedeceğinizden gereksiz kalori alımını da önlersiniz.

9. Su tüketimine dikkat edin.

Sıcak havalarda açık büfede yolunuzu bulmaya çalışırken su tüketimini de atlamamanız gerekli. Özellikle asitli ve alkollü seçeneklerin zengin olduğu bir büfede, bu içecekler yerine taze sıkılmış meyve sularına ve smoothie barlara yönelebilirsiniz. Ancak her koşulda, içtiğiniz hiçbir şeyin suyun yerini tutmadığını unutmamalı ve fiziksel aktiviteyle iyice artan terlemeyi de göz önünde bulundurarak yeterli miktarda su içtiğinizden emin olmalısınız.

10. Kendinize esnek alanlar bırakın.

Tatil boyunca açık büfelerde kendinizi sürekli baskılamak zorunda olmanız, bir yerden sonra normalde yemeyeceğiniz şeyleri aşırı istemenize yol açabilir. Bu nedenle genel olarak dengeli ve sağlıklı seçimler yaptıktan sonra kendinizi arada bir ödüllendirmeniz hiç problem değil. Sonuçta tatillerden mükemmel sonuç beklemeye gerek yok, fakat sırf her besin önünüzde ve erişilebilir diye her şeyi yemeniz de şart değil. Normal planınıza sadık kaldıktan sonra ufak bir tatlı veya içecekle kendinizi daha motive hissederken kilonuzu da korumuş olursunuz.

İlginizi çekebilir: Yazın beslenmemizde dikkat etmemiz gereken 5 önemli noktaKaynak: foodnetwork

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale