X

Yaşam yolculuğunda yön bulma sanatı: Evrenin işaretlerini nasıl yakalayabiliriz?

“Bir işaret, n’olur bir işaret…” diye evrene bugüne kadar kaç kez seslendiniz? Ya da gördüğünüz, duyduğunuz, karşınıza çıkan, bir anda beliren bir nesneyi, insanı ya da duyguyu “İşte, bu beklediğim o işaret!” diye kaç kez yorumladınız? Kabul edelim çoğu anı belirsizliklerle dolu olan şu hayatta hepimiz zaman zaman bir rehbere ihtiyaç duyuyoruz… Özellikle de ne yapacağımızı bilemediğimiz, büyük kararlar veremediğimiz, kararlarımızdan emin olamadığımız zamanlarda. Ve böyle anlarda evrenin işaretlerine kulak vermek, kendi iç dünyamıza doğru bir pencere açmamıza yardımcı olabilir ve hayat yolculuğumuza ışık tutabilir.

Belirsizliklerle mücadele ederken, ne olacağını, ne olması gerektiğini, ne yapsak daha iyi olur sorusunun cevabını bir türlü bulamazken, evren bize yol gösterebilir. Çünkü, o bize yol göstermeye her an hazır, sadece açık bir kalp, merak dolu bir zihin ve bolca tutku ve istekle ona yaklaşmamız gerekiyor. Peki, tüm bunları nasıl yapacağız, evrenin işaretlerini, bir yerlerde gizlenmiş mesajlarını nasıl yakalayacağız? İşte yolumuza ışık tutabilecek ipuçları:

İlk adım; farkındalık ve bilinçle hareket edin

Evrenden gerçekten ne istiyorsunuz? Size neyi göstermesini bekliyorsunuz? Hangi konuda kararsızsınız, hangi aldığınız karardan emin olamıyorsanız ya da hangi adımı atmak için cesaretlendirilmeye ihtiyacınız var, bunları bir düşünün. Evrenden işaret istemeden önce net bir şekilde ne istediğinizi, ne beklediğinizi belirleyin.

Sorularınızı gerekiyorsa yazın, zihninizi netleştirin, karışık mesajlar verirseniz siz de karışık mesajlar alabilirsiniz, ancak siz net olabilirseniz, evren de size karşı daha net olabilir. Farkına varın, bilinçli yaklaşın ve önce kendi sorularınızı kendiniz cevaplayıp, devamında evrenin mesajlarını almak için hazır olun.

Zihninizi berraklaştırın

Son gece bir sınava hazırlandığınızı veya çok önemli bir toplantı için notlarınızın üzerinden geçtiğinizi düşünün… Saatler sonra beyninizin isyan bayraklarını çekmeye başladığını hissedersiniz değil mi? Sanki size ‘dur artık, yerim doldu’ dercesine uyarı verir… Çünkü gerçekten de yeri dolmuştur, öğrendiklerini özümsemesi ve uygun yerlere yerleştirmesi için zamana ihtiyaç duyar. Keyifli bir mola, ona bu şansı verir.

Benzer bir durumu, evrenin mesajları üzerine de düşünebilirsiniz. Uğraştığınız, zorluk yaşadığınız, karar veremediğiniz konu her ne ise ona dair bir işaret, evrenden bir mesaj almak istiyorsanız zihninizin berrak olması çok önemli. Tüm uyaranlardan mümkün olduğunca uzaklaşın, bedeninizi, zihninizi sakinleştirin, meditasyon, yoga, nefes egzersizleri gibi hem bedeni hem zihni dinlendiren pratiklerle kendinizi hazırlayın. İşaretler, bazen beklenmedik yerlerden gelebilir, bunları yakalayabilmek için zihninizin fark etmeye açık olması gerekir.

Evrenden gelebilecek olası işaretleri tanıyın

Mesela tam şu anda zihninizi meşgul eden ‘o konu’ ile ilgili, evrenden nasıl bir mesaj gelse ‘Ah tamam, oldu!’ derdiniz? Birinden gelecek arama mı, radyoda çalacak bir şarkı mı, sosyal medya hesaplarında gezerken okuyacağınız söz mü, bir takipçi isteği mi, gördüğünüz bir rüya mı, hesabınıza para geldi bildirimi mi, gözünüze takılan bir sayı sekansı mı, ne? Evren, genellikle semboller, sayılar veya doğa olayları gibi çeşitli işaretleri kullanır. Sizin için anlamlı sembolleri tanıyarak, evrenden gelen mesajları daha iyi anlayabilirsiniz. Dilerseniz Hayatınızda sürekli tekrar eden sayılar ne anlama geliyor? yazımıza da göz atabilirsiniz.

İşaretleri bilin ama sınırlamayın

İşaretin ne olması gerektiği konusunda kendinizi sınırlamayın. Yukarıda da değindiğimiz gibi evrenin mesajları, bazen hiç beklemediğiniz yerlerden gelebilir. Bu nedenle farkındalığınızın yüksek olması ve bakış açınızı genişletmiş olmanız çok önemli. İstediğiniz işaret anında gelmeyebilir. Bekleyişte sabırlı olun ve evrenden gelen mesajın zamanla ortaya çıkmasına izin verin. Aşağıdaki Instagram postumuz da size ilham verebilir:

İçsel dinleme yapın

Beklediğiniz mesajı aldığınızda ya da bir işaret yakaladığınızı düşündüğünüzde, onu gerçekten hissetmeye odaklanın. Onun size ne anlam ifade ettiğini anlamak için içsel bir dinleme yapın. İşaretinizin ne anlama geldiğini ve sunduğu rehberliği anlamak için en iyi yol, onu aldığınızda nasıl hissettiğinize odaklanmaktır. Eğer işaret sizi bağlı ve hizalanmış hissettiriyorsa, onun rehberliğine güvenebilirsiniz. Beklediğiniz işareti almış olabilirsiniz ve evren size doğru yolda olduğunuzu söylemeye çalışıyor olabilir…

Peki, işareti gördüğünüzde ona bağlı hissetmezseniz, o zaman ne yapmalısınız? Aslında bu sorunun cevabı oldukça basit; başa dönün ve yeniden evrenden mesaj almak için yukarıdaki adımları takip edin. Çünkü, işaretiniz doğru ise ‘yanlış’ hissetmezsiniz. Evrenle yeniden uyumlanmak ve doğru işaretleri yakalamak için meditasyon yaparak, iç sesinizi daha fazla dinleyerek, kendinizle baş başa kalmaya daha fazla zaman ayırarak bunu başarabilirsiniz.

Unutmayın ki, herkesin deneyimi farklıdır ve bu yolculuk kişisel bir keşif sürecidir. Evrenden rehberlik almak, içsel bir bağlantı kurmak ve doğru yolu bulmak için bu adımları kullanabilirsiniz. İşaretler bazen hemen gelir, bazen zaman alabilir. İşaretinizi hemen alamazsanız endişelenmeyin. Belki de bazı korkularınızı aşmanız veya inancınızı güçlendirmeniz gerekiyor olabilir. Sabredin ve evrenin planına güvenin.

 İlginizi çekebilir: Varoluş halinin gücünü keşfet: Frekansını arzuladığın gerçekliğe ayarlamak

Kaynak: gabbybernstein

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale