X

Yaşam hikayeni yeniden yaz: “Senin” yaşamın “senin” seçimlerin

Hayat bazen günlük koşuşturmamızda “öylesine” diye düşündürür bizlere. Bu dünyaya örneğin “öylesine” gelivermişizdir, bir gün daha aynı işe gideceğiz de ne olacaktır, bir gün daha aynı minibüse bineceğiz de ne olacaktır, bir gün daha aynı eve döneceğizdir, çocuklarımıza yemek yapma sorumluluğu geliverir aklımıza ne olacaktır, her gün zaten bizim yemeklerimizi yemektedirler, “bir gün” daha diğerleri gibi olacak…

Öylesine yaşarız, örneğin “aynı” dolmuşta sadece bugün yanımızda oturan ve ağlamaklı olan genç kıza ne olduğunu sormayız, belki yabancı birine içini döküvermeye hasret olduğunu fark etmeyiz bu “öylesinelikten”. Belki aynı işe gittiğimiz bu öylesine günde trafik ışıklarında beklerken hayatımızda gördüğümüz en güzel kadın veya muhteşem adam geçiverir yanımızdan, başımızı kaldırıp da bakacak, “bugün muhteşem bir gün, bugün benim hayatımda her diğer gün gibi bir hediye, bugün yepyeni bir şansım var, her şeyi ve kendimi yeniden ve yeni yazmak için” diyemediğimizden ve bugün sadece “öylesine” olduğundan bu güzellikleri görmemiz de ne yazık ki mümkün olmaz…

Evet, anlamamız gerekiyor ki hayatı “öylesine” yapan hayatın kendisi değil bizlerizdir, bizlerin o her güne “nasıl olsa bunun gibi daha çok gün yaşayacağımızı” düşündüğümüz günlerdir… Evet, bu da mümkün ve olasılıklı bir durumdur, aynı “sıkıcı” günden belki yıllarca daha yaşayacağız ama bu, bugüne “hak ettiği” değeri vermemize engel midir? Bugün ellerimizle, ayaklarımızla, bakışımızla, sevgimizle, dilimizle, yazdıklarımızla, söylediklerimizle, hediyelerimiz ile, sadece duruşumuzla, kendimiz olmak halimizle ve en önemlisi “burada olmaya şükretmemizle” değiştirebileceğimiz binlerce olasılık vardır, ve bu aslında hepimizi bahşedilmiş olağanüstü bir “seçim şansıdır”.

Bu hafta karşılaştığım ve durup durup yeniden döndüğüm bir söz hakkında sizlerle düşünmek istiyorum bu yazımda:

“Hepimiz tercihlerimizin sonuçlarını yaşarız. Bu yüzden kendinize mükemmel bir hikaye yaratın.” -Jeff Bezos

Neden her an tercih yaparız? Aslında bu yaşamımızın bir hikaye gibi çoklu olasılıktan oluşmasından kaynaklanır. Örneğin, bir arkadaşınız sizi hafta sonu birlikte kahve içmeye davet edebilir, önceliklerinize göre spor yapmak üzerine bir planınız vardır, hayır dersiniz ve bu “hayır” seçiminin birçok potansiyel sonucu aynı zamanda beliriverir… Örneğin sizin daha kondisyonlu hale gelmeniz, örneğin yeni bir spor dalında ilerlemeniz, örneğin daha sonra geçireceğiniz bir bel sakatlanmasına zemin hazırlayacak bir antrenmanı bugün tercih etmiş olmanız gibi.

Peki ya evet deseniz ne olur? Önceliklerinizi ikinci plana attığınız için belki tercihinizden pişmanlık duymak, belki bu tercihi telafi etmek üzere ertesi sabah erkenden spor yapmak, belki farklı bir arkadaşınızın davetine hayır demeniz gerekebilir, örneğin ertesi gün için planlamış olduğunuz farklı bir aktiviteyi iptal etmeniz gibi… Bu cevabın da bağlanacağı binlerce potansiyel sonuç doğmaktadır.

Fakat bizler gün içerisinde veya hayatımızda gerçekleştirmiş olduğumuz “her günü” o derece sıradan görmekteyiz ki bu muhteşem olasılıklar ağını, her tercihimizin her “evet” ve her “hayır” deyişimizin bizi adeta bir yol gibi bir sonraki adıma taşımakta olduğunu bilemeyiz. Ve bu öyle eşsiz bir akıştır ki, bugün evet dediğimiz bir şeye dönüp yeniden hayır diyecek olsak, bir anı telafi etmeye çalışacak olsak veya bir kararı geri döndürmek için elimizden geleni yapsak da aynı potansiyeller ve o anda oluşabilecek potansiyel sonuçlar sadece ve sadece “o an” özelliğinde olmaya devam edeceklerdir.

Yani, bizim o “son derece sıradan bulduğumuz” her günümüz, diğer bir anlatımla içimizden geçen “yine aynı bir gün daha” dediğimiz her gün, adeta bir örümceğin ağı gibi örülmeyi bekler; örecek olan bizlerizidir ve bu öyle bir şekle bürünür ki sadece ve sadece bir ömür boyunca o an ancak “bir kez” yaşanabilecektir…

İşte bu yüzden hayatımızın hiçbir anını diğerinden ayıramayız, her kararımız evet su içmek kararımız kadar bir eve yatırım yapmak kararımız bir çocuk dünyaya getirmek kadar bir kursa başlamak kararımız aynı önemdedir. Bizler sadece hayatımızdaki bugünden “öngörülebilir” etkisi ile bu kararları veya “farkındalığımızı” yönlendiririz. Fakat işte hepimizin asıl sorumluluğu verdiğimiz kararların (her an vermekte olduğumuz kararların, seçimlerimizin, hayat akışımızı oluşturan biz olmak hallerimizin) hayatımızın hikayesini yazdığını yani bizim bu yaşam zamanımıza sıkıştıracağımız biricik öykümüzün aynı önemi taşıyan parçaları olduğunu hiçbir zaman unutmamaktır. Her anımıza bu değerde baktığımızda o uyandığımız “sıradan bir gün daha” düşüncemiz “bugün muhteşem eşsiz ve bir daha asla aynı sonsuz güzellikteki şanları yakalayamayacağım” hayatımın hikayesini yazmaya devam ettiğim, bugün yapacağım her an her tercihin her güzelliğin gelecek güzellikler olarak yankılanıp bana döneceğini bildiğim bir gün tanımı ile yer değiştiriverir…

Hayatımızın sorumluluğu ve hayat hikayemiz, başkasının önceliklerine, başkasının kararlarına ve diğer kişilerin görüşlerine bırakamayacağımız kadar önemlidir. Burada “ben” olarak seçimlerimiz ön plana çıkar. Her anımızın kıymetini bilmek, “ben olmak” halimizin en önemli sorumluluğudur; eğer her günümüzü sıradan görmeye başlarsak, hayatta olma ve kendi hikayemizi yazabilme gücümüzün güzelliğini de başka ellere teslim etmiş oluruz…

Bugün bu yazımda benimle hayata dair bir seçim daha yazmış olan sen, her anın çok ama çok kıymetlidir, neyi seçtiğin kıymetlidir, hikayen ve yazdıkların kıymetlidir, hayatını nasıl yazdığın kıymetlidir, peki sen bunu görmeye hazır mısın?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale