X

Yaptığımız şeyi neden yaptığımızı doğrudan etkileyen 6 insan ihtiyacı

Bazı kavramlar size de tuhaf gelmiyor mu?

Mesela; “Başarılı olma korkusu” veya “Kendini sabote etmek”.

Ya da her şey tam aksini gösterirken kendini yine de yetersiz hissetmek ve etrafında onca sevenin varken sevilmediğine inanmak …vb.

İnsanoğlu tuhaf yaratık ve onunla ilgili öğrendiğim her yeni şeyle ona hayranlığım artıyor. Şunu söylememe izin verin: Bu makaleyi okumakta olan sen; eşsiz ve muhteşem bir varlıksın! Ve dünyada biri diğerine benzemeyen, farklı durumlarda bambaşka tepkiler veren, sevgi, saygı, yas, kutlama gibi konularda bambaşka fikir ve duygulara sahip milyarlarca eşsiz insan var.

Bununla beraber bu eşsizlik her zaman bize yardımcı olan bir durum değil. Bazen öyle şeyler yapıyoruz ki, hem kendimiz bunu neden yaptığımıza bir açıklama getiremiyoruz, hem de kendi kendimize fayda yerine zarar veriyoruz. Peki, bu neden kaynaklanıyor ve bu konuda neler yapabiliriz?

Yaptığınız şeyleri siz yapmıyorsunuz !

İhtiyaçlarınız size yaptırıyor. Bunu detaylandıracağım ama önce Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi”ni kısaca anlamamız önemli.

Amerikalı Psikolog Abraham Maslow’un 1943 yılında ortaya koyduğu bu teori, geçen zaman içinde geliştirilerek, insanın kişisel gelişiminin hangi ihtiyaca göre hangi düzeyde olduğunun tespiti konusunda etkili ve tüm çevrelerce kabul gören bir çalışma olarak psikoloji literatüründe saygın bir yer kazandı.

Kısaca anlatmak gerekirse; Maslow’un teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşıladıklarında, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha üst ihtiyaçları tatmin etme arayışına girdiklerini anlatıyor. Ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söylüyor.

Aşağıdaki şema ihtiyaçlar hiyerarşisinde bulunan ihtiyaçları daha kolay anlamamızı sağlıyor.

Fizyolojik ihtiyaçlar: Nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım

Güvenlik ihtiyacı: Vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği

Ait olma ve sevgi ihtiyacı: Arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık

Değer (Saygınlık) ihtiyacı: Kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı

Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı: Erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, ön yargısız olma, gerçeklerin kabulü

Maslow’a göre birey için o an baskın olan ihtiyaçlar hangi kategoriye aitse, yani günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi ihtiyaçları gidermeye yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istedikleri ya da seçimlerinden bağımsız olarak bu ihtiyaç kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunuyor. Kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamıyor; çünkü böyle gereksinimleri o an için söz konusu değil.

Örnek veremek gerekirse; beslenme, barınma gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayabilen ancak çoluk çocuk, mülkiyet ve iş gibi konularda güvenlik ihtiyaçlarını giderememiş biri ailesine sevgi bağı kurmakla, kitap okuyup kendini geliştirmekle ilgilenmez. Çünkü henüz ihtiyaçlar hiyerarşisinde 2. basamağı tamamlayamamıştır.

Gelelim yaptığımız şeyleri yapmamıza sebep olan “6 İnsan İhtiyacı”na:

Yıllar içinde gelişen Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi, 35 yılı aşkın bir süredir milyonlarca insanla çalışmalar yapmış olan Tony Robbins’in yorumuyla çok daha anlaşılır ve herkes tarafından kullanılabilir bir gelişim metoduna dönüştü. (Tony ile UPW etkinliğine katılmak istiyorsanız bana ulaşın: tolga@powercoaching.us)

Bizi ve çevremizdekileri güdüleyen başlıca ihtiyaçlarımızı bildiğimizde hem kişisel gelişim hem de iletişim açısından muazzam bir ilerleme kaydetmek mümkün. Yaptığımız her şeyin sebebi olduğunu söyleyebileceğimiz 6 ihtiyacı detaylı olarak öğrenme zamanı geldi. İşte o 6 ihtiyaç:

1. Kesinlik/Güven İhtiyacı

Kesinlik, güvende olma ihtiyacıdır. Her ayın sonunda ne kadar para kazanacağınızı, çocukların okul taksitini ödeyebileceğinizi, sağlıklı olduğunuzu ve diğer hayati konuları net bir kesinlikle biliyorsanız kafanız rahattır.

Elbette bu ihtiyacı giderirken insanoğlunun o tuhaf tarafları da devreye giriyor ve ihtiyacımızı karşılayalım derken gelişimi sekteye uğratabiliyoruz. Yaşanmış bir örnekle ilerleyelim: Başarılı bir 2. Lig futbol takımı var. Birkaç yıldır kendi liglerini domine ediyorlar ve daima ilk üçün içinde yer alıyorlar. 2. Lig’de bu takımın %100 netlikle, kesin olarak bildiği şey var: Şampiyonluğa oynamak.

2. Lig’de başarı oyuncuların kesinlik ihtiyacını karşılayan en önemli unsur. Bu kesinlik öylesine güçlü ki; 3. sezonun sonunda şampiyon olup 1. Lig’e çıkıyorlar. Ve 3 yıldır “Kesinlik” ihtiyaçlarını karşılayan en önemli unsur su buharı gibi havada kayboluyor; kesinlik gidiyor şüphe geliyor: “Acaba 1. Lig’de başarılı olabilir miyiz?”

Ve zurna da burada zırt demeye başlıyor. O kesinlik gidince, takımın öz güveni azalıyor, endişe başlayınca takım ruhu kayboluyor ve başarı ihtimali de azalıyor. Tüm takım oyuncuları başarının kesin olduğu yere dönmek istiyor, yani 2. Lig’e !

Bütün takım canına dişine katarak oynamak konusunda çaba gösteriyor, bilinçli zihinde niyetleri elbette başarılı olmak. Ancak asıl hadise bilinçaltında; içsel sabotajcılar devreye giriyor ve kesinlik ihtiyacının başarıyla karşılandığı 2. Lig’e dönebilmelerini sağlayacak başarısız sonuçlar almaya başlıyorlar. Bir süre sonra; bu takım oyuncularının psikolojik kesinlik ihtiyacını karşılayan şey 1. Lig’de aldıkları başarısız sonuçlar oluyor.

Hepinizin hayatınızda bir şekilde karşılaştığınız başka örnekler vereyim:

  • Her şeyi ve herkesi kontrol altında tutmaya çalışanlar
  • Sürekli yakınan, şikâyet edenler
  • Sürekli her şeye muhalefet gösterenler

Bu tarz insanların kesinlik ihtiyaçlarını doyurmaya çalıştıklarından emin olabilirsiniz! Enteresan değil mi? Daha da ilginç hale gelecek, okumaya devam edin.

2. Değişiklik/Bilinmezlik İhtiyacı

Dedim ya tuhafız işte. Birinci ihtiyacımızın tam aksi bir ihtiyacımız daha var. Her şeyden emin olduğumuzda, her konuda hayatımızda kesinlik olduğunda da sıkılıveriyoruz. Bir farklılık arıyoruz, sürprizler olsun istiyoruz.

  • İlişkilerde ayrılıkların
  • İş yerinde tartışmaların
  • Aldatmanın
  • Alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılıklarının
  • Obezitenin

Tüm bunların sebebi bu ihtiyaç. Şu aşağıdaki cümlelere bir bakın bakalım:

  • “Saatlerdir masa başında çalışıyorum, bir farklılık lazım. Çıkıp bir sigara içeyim”
  • “Her gün aynı şey, işe git-gel, yemek ye, TV izle. Farklı bir şey yapmalı. TV izlerken çayla kek yiyeyim.”
  • “Ay bugün çok stresli, modumu değiştirmem lazım şekerim, bir kadeh bir şey içeyim.”

Bir yerlerden tanıdık geliyor, değil mi? Oysa bu ihtiyacı olumlu değişikliklerle de giderebiliriz Yine örnekleyelim:

  • İlişkiniz monotonlaştı mı? Dışarıda flört ederek yeni heyecanlar arayacağınıza partnerinize harika bir sürpriz planlayın, bakalım ne olacak? Ya da mesela gidin birlikte paraşütle atlayıp rutini kırın ve hayatınızı farklılaştırın. Daha önce hiç gitmediğiniz bir restorana gitmek bile müthiş etkili olabilir.
  • Kendinizi kapana kısılmış mı hissediyorsunuz? Hep aynı şeyleri yapmaya “Yeter artık!” mı diyorsunuz? Yepyeni bir hobi edinin! Örnek vermek gerekirse; fotoğraf çekmeyi öğrenin. Türkiye’nin her yerinde bulunan fotoğraf gezilerine katılın, yeni insanlarla tanışın.
  • Çok eski arkadaşınızla ne zaman bir araya gelseniz; hep aynı şeyleri konuşuyorsunuz. Heyecan verici yepyeni bir konu bulun ve bir sohbet başlatın.

Göreceksiniz, bir anda çok daha iyi hissetmeye başlayacaksınız; çünkü hayatınızda bir değişiklik var!

3. Önemli/Saygın/Farklı Hissetme İhtiyacı:

Farklı farklı insanların bulunduğu bir ortam düşünün. Bir adet CEO olsun bu ortamda, bir sinema yıldızı da bulunsun, bir ünlü futbolcu, onun yanında en sevdiğiniz köşe yazarı ve de annenizle babanız.

Ben böylesi bir ortamda elime bir silah alıp kafanıza dayarsam sizce o ortamın en önemli ve farklı kişisi kim olur? Bildiniz tabi ki ben!

Şiddetin en önemli sebeplerinden biri önemli hissetme İhtiyacıdır. Eminim ki sizin okulunuzda da ona buna sataşıp dayılanan bir iki çocuk bulunmuştur. O çocukları getirin gözünüzün önüne ya da mesela çok başarıl bir futbolcu olan Emre Belezoğlu’nun maçlardaki kavgacı halini değerlendirin. Her şeyi bildiğini düşünen ve diğerlerine yukarıdan bakan insanları anımsayın. Veya herkese ana şefkatiyle yaklaşıp tüm zamanını etrafındakilerle ilgilenmeye ayırıp kendini tüketen insanları. Bilin ki hepsinin derdi bir: Önemli hissetmek!

Önemli hissetme ihtiyacını sağlıklı bir şekilde karşılamanın yolları ise yeni şeyler üretmek, yetkin olduğumuz konularda insanlara destek olmak ve başarıya odaklanmak. Örnek vermek gerekirse; ben Uplifers’da karşılıksız bir şekilde bilgi paylaşarak, vakit ayırıp da bana yazan siz kıymetli okuyucularımla kurduğum bir “kazan-kazan” iletişimi çerçevesinde kendimi önemli hissetme ihtiyacımı, son derece sağlıklı bir biçimde karşılıyorum. Bu yüzden de varlığınıza ve ilginize tekrar minnetlerimi sunuyorum; sağ olun!

4. Sevgi/Bağlantı İhtiyacı:

Kendimizi bir yerlere ya da biriyle bağlantıda hissetmek önemli ihtiyaçlarımızdan biridir.

Özgürlüğü sevmekle birlikte bir yerlere ait ya da birileriyle bağlantıda hissetmek de önemli ihtiyaçlarımızdan. Takım tutmaktan evliliğe, uzun zamandır çalıştığı şirketi sanki sahibiymiş gibi benimsemekten mahalle hayatına kadar birçok yerde bu ihtiyacımızı karşılamakla ilgileniyoruz. Kimisi bağlantı ihtiyacını karşılamak için mafyaya bile katılabiliyor.

İnsanlar bizi sevsin diye bazen kendimiz olmaktan çıkıyor, bazen de kurban rollerine bürünüyoruz. Özellikle de ülkemizde çaresiz, bahtsız, acıların çocuğu edebiyatları bolca mevcut; çünkü bunu yapan insanlar karşılığında sevgi ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bütün uyarılara rağmen fosur fosur sigara içen biri, sırf arkadaşları “İçme abi şunu, yazık ediyorsun kendine” diyerek sevgi gösterdiği için sigara içmeyi sürdürebiliyor. Dedik ya, tuhafız işte!

Ailenize vakit ayırmak ve yakın ilişkilerinizi samimi ve saygılı bir biçimde yaşamak, sık sık doğaya çıkmak, sanatla iç içe yaşamak, ruhani çalışmalarda bulunmak ve kendinize fiziksel olarak iyi bakıp özen göstermek, bu ihtiyacınızı giderirken size de fayda sağlayan yollar.

İlgili yazı: Kendinizi geliştirmek için mükemmel bir hediye: Sevgili

Ruhun da ihtiyacı mı olurmuş canım!

Buraya kadar yazdıklarım egomuzun ihtiyaçları. Bu, kötü ya da iyi anlamına gelmiyor, sadece fizyolojik ve psikolojik açıdan daha çok “Ben” olgusunu destekleyen ve giderildiğinde hızlı bir biçimde iyi hissettiren ihtiyaçlar.

6 İnsan İhtiyacı’nın son ikisi ruhumuzun ihtiyaçları. Daha çok farkındalık gerektiren ve ‘Ben’ kavramından ziyade ‘Biz’, hatta ’BİR’LİK’ kavramı etrafında gelişen iki ihtiyaç bunlar. Ve giderildiğinde de muazzam bir tamamlanmışlık hissi yaratan, özde huzuru oluşturan ihtiyaçlar.

5. Büyüme/Gelişme İhtiyacı:

Bir bebek, bir fidan, bir meyve, bir iş ya da bir ilişki büyüyüp gelişmiyorsa önce küçülür sonra da tükenir.

Büyüme ve gelişme doğanın ve evrenin her alanında kesintisiz olarak gerçekleşen bir olgu. Bir bebek, bir fidan, bir meyve, bir iş ya da bir ilişki büyüyüp gelişmiyorsa ne olur? Cevap açık değil mi: Önce küçülür sonra da tükenir.

Hepimizin içinde bir yerlerde gelişip büyümeyi arzulayan bir mekanizma var. Yeni bir bilgi alırken, yeni yerler görüp yeni şeyler öğrenirken yaşadığımız coşku ve hissettiğimiz heyecanın sebebi, içerideki o mekanizmanın büyüdüğünü fark ediyor olması. Ve büyüme ve gelişme yaşadığımız anda içgüdüsel olarak biliyoruz ki, aslında en temel yaşam amacımızı sürdürüyoruz: Evrim!

Doğru veya yanlış olmadığının sadece “Öğrenme” eyleminin söz konusu olduğunun farkındalığını yaşayarak, reaktif davranmak yerine proaktif olmayı seçerek ve büyük resme odaklanarak büyüme ve gelişme ihtiyacımızı karşılayabiliriz.

6. Katkıda Bulunma İhtiyacı:

Sessiz sedasız çocuk okutan bunu kimselere duyurmayan insanlar var örneğin ya da kurduğu fabrikanın civarındaki tüm sokak hayvanlarının veteriner, bakım, ilaç masraflarını karşılarken bunu hiçbir şekilde açıklamayan patronlar. Yahut bu dünyaya ve çevrelerindekilere fikriyle, emeğiyle nasıl katkıda bulunabilirse onun için gönüllü olup çalışan insanlar (GreenPeace Gönüllüleri, Sınır Tanımayan Doktorlar, AKUT vb)

Madem kendilerini öne çıkarmayacaklar neden yapıyorlar bu insanlar bunu?

Egonun değil ruhun ihtiyacı dediğim şey bu işte. Kendimizi aştığımız bir yer burası, kelimenin tam anlamıyla üst benliğimizin, ruhumuzun ihtiyacı: Hiçbir karşılık beklemeden vermek. Buna verdiğin şey karşısında sevgi, saygı ve takdir beklememek de dâhil.

Söylemekte fayda var: Tüm diğer ihtiyaçları yeterince karşılayabildiğimizde çok daha kolay geliyoruz bu noktaya. Bu yüzden şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; dünya üstündeki her birey kişisel gelişimle ilgili azıcık bile çalışsa, dünya inanamayacağımız kadar hızlı bir şekilde çok daha muhteşem bir yer olabilir!

Üstada saygı…

Bitirirken bu makaleyi bana yazdıran bilgileri aldığım ustamı bir kez daha anmak isterim. Tony Robbins’in bilgi teknolojilerini öğrenmek için yaptığım emek, zaman ve maddi yatırım hayatımda kendime yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Bu hem kendimi tanımak ve duygusal ustalığımı geliştirmek konusunda beni olağanüstü bir şekilde büyüttü hem de yaptığım işte danışanlarımın önlerini çok daha hızlı ve kolayca açmama destek oldu.

Siz de kendinize hediye gibi bir yatırım yapmak ve bu çok özel insanın eğitimine katılmak ve Tony Robbins’ten sertifika almak istiyorsanız hâlâ fırsat var! UPW Londra etkinliğine katılmak ve hayatınızı tam da istediğiniz biçime dönüştürmek için bana ulaşın: tolga@powercoaching.us

Farklı konularda danışıp çalışmak arzusundaysanız da maillerinizi bekliyorum. Haftaya görüşmek üzere 🙂

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale