X

Kontrol edemeyeceğiniz şeyler karşısında, hiçbir şey yapmamanın gücü

Merak etmeyin, bugünlerde hepimiz korkuyoruz. Hepimizin kafası karışık, hepimizin ruhu darmaduman.

Tüm kişisel gelişim kitaplarını final vizelerine girecekmişiz gibi okurken, tüm nefes egzersizlerini fotosenteze bağlamış bir şekilde yaparken yine de enerjimizi istediğimiz seviyelere yükseltemiyoruz. Hakkımız var, haklıyız da…

Öncelerden böyle günlerde kendimi iyi hissetmeye çok zorlardım. Neden daha iyi hissedemiyorum diye derbeder olur, var olan iki gıdımlık enerjimi de hiç ederdim. Sonra deneyimlerimin kaçınılmazlığıyla  ilginç bir egzersiz keşfettim: hiçbir şey yapmamak. Evet doğru okuyorsunuz. Gerçekten de hiçbir şey yapmadan, hiçbir efor göstermeden, mevcut zavallım enerjime zorla makyaj yaptırıp dışarı çıkartmadan bu egzersize başladım. Yanlış anlaşılmasın söylediklerim, hiçbir şey yapmayın, evde oturun asla demiyorum, demek istediğim şey kontrol edemeyeceğiniz şeyler için bir şeyler yapmaya çalışmayı bırakın.

Şimdi bu tekniğin nasıl işe yaradığını size anlatayım… 

Kişisel gelişim ile uğraşanlar bilirler, buradaki teknikler aynı spor egzersizleri gibidir; bir anda kilolarca ağırlık basamazsınız, sonuçlarına da bir günde ulaşamazsınız. Yüksek dozda sabır ve hoşgörü gerektirirler, hem de kendimize karşı! Düşünsenize, siz bilmem kaç senedir kendinizi bir oraya bir buraya vururken bir gün a-ah n’oluyor, kendinizi anlamaya başlıyorsunuz. Anladıkça, dinlemeye, dinledikçe farkına varmaya, farkına vardıkça da sevmeye başlıyorsunuz. E hal böyle olunca kendinizi eleştirmekten çok dinlemeyi ve akabinde anlamayı bir pratik haline getiriyorsunuz.

Şimdi dönelim asıl konumuza; hiçbir şey yapmamaya. Az önce bahsettiğim gibi kişisel gelişimler yaşarken her gün anlayışlı, her gün farkındalık dolu olamıyoruz. Bazı günler olmadıkça olmuyor ve ne yapsak ne etsek de o enerji denen mereti bir türlü yukarılara çıkaramıyoruz. Eminim ki Dalai Lama’nın, Osho’nun, Rahibe Teressa’nın bile saçını beğenmediği, arabasını çizdirdiği, sevgilisiyle kavga ettiği böyle günler olmuştur. İşte böyle günlerde bizler çok minik bir detayı gözden kaçırıyoruz: akışa bırakmayı.

Peki neden akışa bırakamıyoruz? 

Çünkü odağımız o anı değiştirmekle o kadar alakalı oluyor ki, bıraksak olay kendi kendine çözümlenecek olsa bile biz hala nasıl düzeltebiliriz diye kuyruğumuzu kovalıyoruz. Halbuki böyle durumlarda aklıma daima Dalai Lama’nın şu harika sözleri düşüyor: “Eğer bir problemin çözümü varsa, endişelenmeye gerek yoktur. Eğer çözümü yoksa da, endişelenmenin bir manası yoktur”. Bu nedenle şu an dış olaylarla ilgili canınızı sıkan ne varsa kendinizi birkaç saniyeliğine durdurun ve burada, şimdi de olun. Hiçbir şey yapmayın, daha doğrusu ne yapıyorsanız ona odaklanın. Yani biraz oto pilota bağlayın; kitap mı okuyorsunuz, sadece yazan cümleleri gerçekten anlamaya çalışın, çocuklarınızla mı oynuyorsunuz Kovboy rolünüze kendinizi içtenlikle kaptırın, çalışıyor musunuz  o halde hakkıyla o anda yapmanız gereken sunumu hazırlayın. Kısacası yalnızca orada olun, dış etkenleri değiştirmeye çalışmayın.

Böylece hiçbir şey yapmamanın, nam-ı diğer zihninizde gelecek ve geçmişle boğuşmamanın verdiği rahatlıkla, ŞİMDİde kalmanın hediyesini kendinize verecek, kontrol edemeyeceğiniz dış olayları minimalde tutuyor olacaksınız. Ve gerisi, farkındalıkla yaşamayı seçtiğiniz her ANda akışla beraber usulca avuçlarınızın içine düşüyor olacak…

 

 

Ceylin Atay: Ben babanesinin mutfağında serçe parmaktan ince sarma dolmalarla büyümüş, ananesinin patavatsızlığına, annesinin de kitap kurduluğuna hayran olan bir kızım. 31 Aralık’da doğmuş biri olarak yılbaşlarında "bak çocuğum senin doğum gününü tüm dünya kutluyor" diye kandırılarak bu yaşlara geldim. Fransızca eğitim aldıktan sonra “yok yarrabbi ben bu dilde üniversite müniversite okuyamam” diyip Amerika'ya kavimler gibi göçtüm. Gidiş o gidiş, dönmem 5 senemi aldı, 4 sene iletişim ve sosyoloji okudum. Daha sonra 1 sene yemek eğitimi alarak oradaki restoranlarda bilahare çalıştım. Döndüğümde elimde sadece 1 adet bavulum ve 25 koli yemek alet edevatım vardı. Buraya geldikten sonra şirketlere eğitimler düzenledim, firmalar için marka danışmanlığı yaptım akabinde de Burger Project’i açtık. Sonrasında, menü danışmanlığı, yemek editörlüğü, köşe yazarlığı derken değiştim ve geliştim... Tüm bu kısa zamana konsantre olmuş iş hayatımı bir başka yöne daha adayarak "Motivasyon Konuşmacısı" olmaya niyet ettim. Umarım kendinizle ve hayatınızla ilgili "gaza gelmek" istediğiniz her an, ağzınıza bir kaşık motivasyon çalabilir ve asıl gücünüzü size hatırlatabilirim. Sağlıcakla kalın.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale