X

Yapay zeka ve öngörülemeyen tehditleri: Problem çözme becerilerimizi köreltecek mi?

Bir düşünelim, kaçımız telefonsuz bir hafta geçirebilir? Telefon numaralarını ezberlediğimiz o günler çoktan maziye karıştı bile. Teknoloji, hayatımızı o kadar kolaylaştırdı ve bizi kendisine öyle bir bağladı ki onsuz bir sonraki adımımızı nasıl atarız bilemiyoruz. Yapay zekaya bu kadar bağımlı olmanın bazı yeteneklerimizi, özellikle problem çözme becerimizi körelttiği ortada. Nasıl mı? Gelin birlikte bakalım!

Yapay zeka algoritmaları; online alışverişten tutun, araba kullanma deneyimimize her şeyi dönüştürdü. Bilimsel makalelerin doğruluğunu test eden, şiir yazabilen yazılımlar bile mevcut. Siri’den Alexa’ya, yapay zeka destekli kişisel asistanlar ile artık gerçek bir kişiyle konuşuyormuşçasına, gündelik işlerinizi kafa yormadan halletmeniz mümkün. Sanal asistanınızla evi çekip çevirebilir, size kuaför randevusu almasını dahi isteyebilirsiniz. Araba kullanırken ya da yürürken bile nereye gittiğinize dikkat etmenize gerek yok. Çünkü GPS, her defasında nereden dönüş yapmanız gerektiğini size söyleyecek. Bilgiye erişebilmek için kitap açmanıza ya da Google arama motorunda bir şeyi aratmanıza da gerek yok. Kişisel asistanınıza soruyu sormanız yeterli. O, sizin için gerekli araştırmayı yapıp çözümle gelecektir.

Bilgiyi beynimizde saklamak yerine, ipleri yapay zekanın eline bırakıyoruz ki bizim yerimize düşünsün. Doğru yön neresi bilemiyoruz, ya da bazen basit bir soruyu bile cevaplayamıyoruz. Tek yapmamız gereken cihazımıza danışmak. Sonra bir bakmışız ki hayatımızı oto pilotta yaşamaya başlamışız.

Yapay zeka hafızamızı nasıl etkiliyor?

Peki asıl soruya gelelim: Yapay zeka gerçekten insanlığı daha ileri bir noktaya mı taşıyacak? Hafızamızın sınırlarını aşmada bize yardımcı olacak mı? Yoksa, bizi daha tembel bireyler haline getirip problem çözme becerimizi elimizden mi alacak? 

Okyanus misali geniş çapta veriye maruz kaldığımızda, kendimizi zorlamamız gerekir; böylece beynimiz daha hızlı çalışır. İnsan zekasının, her jenerasyonda bir öncekine göre arttığı varsayılır. Bu teoriye Flynn Etkisi adı verilir. Yapay zeka, bilgiyi işleme becerilerimizin hızlanmasında bize yardımcı olabilir. Fakat, veri ve bilgi akışının hızlandığı bir ortamda, insanların karar verme sürecinin de zorlaştırdığı ortada. Bilginin kısıtlı olduğu durumlarda seçim yaparken, insanlar daha çok hata yapmaya eğilim gösterir. Bahsedeceğimiz araştırmalar, bu bilgiyi kanıtlar nitelikte.

Albany Üniversitesi’nde 78 doktorla yapılan bir araştırma; yazılımların, doktorların hastalığın teşhis ve tedavisinde bilgiye dayalı karar verme becerilerini körelttiğini ortaya koydu. Araştırma sonuçlarının neye işaret ettiğini anlamak için, ameliyat masasındayken internet bağlantısının kesildiğini hayal etmeniz yeterli.

Fairfield Üniversitesi’nden başka bir çalışma da aynı problemi gözler önüne serdi. Her bir objenin fotoğrafını çeken katılımcılar, objelerin neye benzediği ya da yerleri hakkında daha az detay hatırlıyorlar. Bunun yerine sadece objeyi gözlemlemiş olsalardı, daha iyi hatırlayabileceklerdi. Elbette bilgileri depolayabiliyorsak, hafızamız da bilginin ne olduğundan ziyade, nerede depolandığına daha fazla bel bağlayacak.

Peki yapay zeka bir gecede hayatımızdan çıksa nolur? BBC’ye göre, 1995’te dünyanın %1’inden daha azı internet kullanıyordu ve internete bağlı bir yaşamı düşünmek bile o kadar ilginçti ki… Şimdiyse insanların yarısından fazlası birbirine internet ile bağlı! Sorumuza geri dönersek, insanlığa ne olurdu? Ekonomilere saldırının dışında, yapay zekanın hayatımızda olmayışı bizi daha az mı “zeki” yapardı, çözümüne dahil olmadığımız problemlerimizle yüzleşmek zorunda mı kalırdık? Siz söyleyin, Google Maps olmadan yeni bir eve taşınan arkadaşınızın evine nasıl giderdiniz? Bilimsel araştırmanızı nasıl yürütebilirdiniz? Aldığınız yeni çatal bıçak takımının fişini nasıl bulabilirdiniz? Liste uzayıp gider… Yapay zeka hayatımıza girdiğinden beri öğrendiklerimizin ne kadarı kalırdı bize? İlk çağa geri dönmezdik değil mi?

Sadece zaman bize yapay zekanın insanlık üzerindeki etkilerini gösterebilir; ama insanlığı ileriye en iyi biçimde taşımak istiyorsak, kontrol daima elimizde olmalı… Yapay zekanın öngörülemeyen sonuçlarını da, getirebileceği tehlikeleri de bir kez daha düşünmeliyiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale