X

Yalnızca eleştiri ve baskılardan kurtulmak için: Evlenmek şart mı?

Arkadaş çevremizde konuştuğumuz, ilişkilerimizde bazen sıkıntısını yaşadığımız, ailelerimizden dinlediğimiz, toplumdan psikolojik baskıyı yediğimiz bir konu var: Evlilik! Bu konuda bir iki cümle etmeyen bir ben kaldım sanırım. Eh madem bir süredir farklı farklı örnekler karşıma çıkıp duruyor, o zaman gözlemlerimi ve analizlerimi de yaptığıma göre artık yazıya dökme zamanım gelmiş demektir. Hazır mıyız?

Evlenme isteğimizin altındaki asıl sebebi biliyor muyuz?

Üç ay evveldi. Hayatımda hiç konuşacağımı bile düşünmediğim bir kişi benimle iletişime geçti. Çeşitli konulardan konuşurken bir anda konu evliliğe geldi. Kendisi 30’lu yaşlarında ve boşanmış bir kadın. Bana anlattıklarının bir kısmından hepimize örnek olması adına (tabii ki kendisinin haberi olarak) paylaşmak isterim.

Bundan iki-üç sene önce etrafımdaki herkes evleniyordu ve konuştuğumuz konular değişmeye başlamıştı. Bir anda anlıyorsun, aile kurmak gibi gerçekler var. Ben de o dönemde karşıma çıkan erkek arkadaşımla yeni tanışmışım, bununla evleneceğim dedim. Daha iyisi olmaz, zaten çıkmaz, dedim. Başlarda hoşlanıyorum falan ama yani bence evlendiğim gün bile çok mutlu değildim. Dışarıdan bakıldığında her şey güzel gözüküyordu belki de, düğün harika, resimler harika. Fakat aynı evin içine girince, bütün hayat enerjim düştü. Mutsuz bir insan oldum. Şimdi bambaşka bir insanla bambaşka şartlarda ilişki yaşıyorum ama eve koşarak gidiyorum. Evlilik, çocuk gibi konuları oluruna bıraktım. Cidden, insanlar birbirlerinin üzerinde gerçekten bir baskı oluşturuyorlar.

Onu dinlerken sizce ilk neyi duyduğum an dehşete düştüm? “Bence evlendiğim gün bile mutlu değildim.”

Sonra çok üzüldüm. Bize dayatılanlara, inandırılanlara… Gözle görülmeyen ama kalpte sıkışıklık yapan toplum baskılarına… Çok şükür ki muhtemelen ülkemizdeki en şanslı kadınlardan biriyim ben. Bu konuda üzerimde hiç baskı hissetmedim ama evet farkındayım da bu gerçeğin. Kadınların üzerinde aileleri, arkadaşları, akrabaları tarafından kesinlikle evlenmeli şeklinde anlayamadığım bir baskı kuruluyor. Ve sonuç ortada… Hayaller, beklentiler ve gerçekler… Yazık.

Ben bugün isim vermeden örnekler üzerinden ilerleyeceğim. Hepsi de yaşanmış; karşılaştığım, dinlediğim hikayeler kadınlardan. O kadar çok ki maalesef! Biz tabii sadece bir kaçını konuşacağız burada bugün.

Eskiden beri evliliğe kafaca uzak duran bir tanıdığım evleniyor. Daha doğrusu adımlar atıldı da o gün henüz gelmedi. Geçen gün konuştuk. Herkes dışarıda “Ah ne güzel evleniyor, mutlu, maşallah” gibi yorumlar yaparken içinde çok ciddi bir savaştaymış. Kız sıkışmış durumda. Hem evlilik fikri onu hala çok korkutuyor ve heyecanlandırmak yerine boğuyor hem de erkek arkadaşıyla güzel bir ilişkisi var. Ama bu boyutta kalsın istiyor. Sorumluluk almak, birine bağlı olmak, çocuk yapmak gibi kavramları şu an için hayatında hiç istemiyor. Sonsuz saygım var. Herkesin tercihi kendine. “E o zaman yapman gereken belli.” dedim. “Evet ayrılmam lazım ama onu görünce unutuyorum bu hissettiklerimi. Hem ayrılınca ya her şey kötü olursa? Pişman olursam? Başka düzgün birini bulamazsam? Yalnız kalırsam?!

Baskılar evliliğe bakışımızı büyük oranda etkiliyor.

Siz de benim gördüğümü görüyor musunuz? Korku ve endişenin nasıl da hayatını yönettiği bu cümlelerde avaz avaz bağırıyor değil mi? Peki korku ve endişe üzerine kurulan hayatlardan sizce hayır beklenir mi? Aslında çok yüksek bir yüzdeyle ne olacağı belli değil mi bu şekilde ilerlerse? Korkularımızın bizi nasıl da aşağı çektiğini ve nasıl hayatımızı sürükleme gücü olduğunu görüyor muyuz? Tabii o gücü vermeyi seçen de biziz. Kendi hayatımızda dimdik dursak, kendimize sahip çıksak ve ne olursa olsun her şeyi göze alıp kalbimizin doğrusunun peşinden gidecek cesareti seçsek her şey aşırı kolay olmasa da eminim çok daha huzurlu ve mutlu olacağız.

Buraya kadar ki toplum baskısı ve korkular konusunu anlayabilirim ama şu an bahsedeceğim konuyu anlamam mümkün değil: aile baskıları!

İşin bu kısmı benim çok anlayabildiğim bir durum değil. Olmayacak da. Benim annem, babam Allah’a sonsuz şükür ki yaşa takılan, bizi hemen baş göz etmeye çalışan, bizi yeter ki evlenelim diye başkalarına karşı susturan bir aile olmadı. Bir sürü insanı ağzım açık bir halde dinledikçe benim ailemin normal diye adlandırılması gerekirken, şans olarak değerlendirilebileceğini gördüm Türkiye’de. Bırakın annemin bana evlen demesini, bizim evde bu sözcük bu yaşıma kadar hiç kullanılmadı bile. Birinden mi ayrıldım? “Hayırlısı olsun kızım demek ki sana göre değilmiş boşver hiç üzülme. Allah sana göre olanları karşına çıkartacaktır merak etme. Hiçbir şeye geç kalmıyorsun, acelen de yok. Hayırlısı ne zamansa o zaman olacak.” der. Hiç aksi yönde bir söylemini duymadım bu yaşıma kadar. Hep benim yanımda, arkamda dimdik durmuştur. Onun kızıdır onun için her şeyden değerli olan, evli bir kadın olup olmaması değil.

Sonra arkadaşlarımı dinliyorum; dehşet içinde. Annesinin evlen evlen diye baskıları karşısında dayanamayıp nişanlananlar, tabii sonunda ayrılanlar ve bunun travmasını yaşayanlar, evlenmeyi hiç istememesine rağmen aile baskısıyla o yola girmeye kendini mecbur hissedenler, erkek arkadaşının yanında kendisini olduğu gibi ifade edememenin sıkıntısını çekerken evlenme ihtimalini kaçırmasın diye kızına aman sus, alttan al diye öğütler verenler.. Anlamıyorum! Bu konuyu asla anlamıyorum ve anlamayacağım. Nasıl bir anne baba kızının mutluluğundan önce evlenmesi gerektiğini düşünür? Nasıl kızının değerini aşağılara çekip bir erkeğin karşısında sırf kızıyla evlensin diye kızına alttan al öğüdü verir? Bunları duydukça deliriyorum! Nasıl bir bilinçsizlik, şuursuzluktur bu? Evlenince ne oluyor? Ne olacak? Ne bekliyor bu aileler? Anlayamıyorum! Sonra nasıl damatlarının kızına değer vermesini ve el üstünde tutmasını bekliyorlar? Daha sen vermemişsin kızına değer, kızına kendinin değerli olduğunu aşılayamamışsın! Nasıl el alemin adamının yapmasını bekliyorsun acaba?! 

Yani demem o ki, aslında çoğu zaman içe tam sinmeyen ve yapılması “gerekildiği” düşünüldüğü için yapılan evlilikler çok yapılmakta günümüzde. Peki neden? Evlenmek şart mı? Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde. Sanırım buradan başlamalı. İlk önce bu inançları değiştirmekten başlamalı konuya.

Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde.

İnanın ben de şunu yeni yeni fark ediyorum ki evliliğin içi şişiriliyor. Çok fazla anlam yükleniyor ve haddinden fazla önem veriliyor. Aynı güzellik kavramına yaptığımız gibi aslında. Öyle gözümüzde büyütüyoruz ki öyle hayatımızın en önemli olayıymışçasına yaklaşıyoruz ki duruma, içine öyle büyük anlamlar kata kata ilerliyoruz ki o yolda; sonuç fiyasko. Evlendikten sonra gelen benzer sorular: “Eee bu muydu?” Hiçbir şeyin değişmediği, hayatın değişmediği ancak evlendikten sonra fark ediliyor maalesef. İnsanlar büyük bir hayal kırıklıklarına uğruyorlar. Dolayısıyla buyurun size son yıllarda boşanma oranlarının artmasıyla ilgili sebeplerden bir tanesi.Boşanmak da ayrı dert. Büyük travmaya hoş geldiniz sanki çok ihtiyacımız varmış ve hiç yokmuş gibi. Aileler, evler, alışkanlıklar hepsi bir kenara dursun; o büyük anlamlar yüklenen evliliğinden sonra insan bomboş kalıyor sanıyor. Tüm enerjisini evliliğe vermiş ve kendisini kaybetmiş o sırada. Yalnız kalınca da kimdi, ne yapardı, nasıl yaşardı gibi ana cevapları tekrar hatırlaması gerekiyor. Pek tatlı bir süreç olmasa gerek.. Ama büyüttüğü kesin.

Ben diyorum ki evlenmek istiyorsak niçin evlenmek istediğimizi iyi analiz edelim. Aşırı noktalarda kaçıyorsak da onların da aynı şekilde sebeplerine bakalım. Dinginlik uçlarda değil, dengededir.

Kendimden örnek verecek olursam eğer bu niçinleri analiz etme konusuna; bir dönemim vardı hayatımda kimsenin olmadığı ama evlenmek isteğine takıldığım. Kendimi tuhaf buldum bu konuda ve şifa seansları aldığım Ezgi ile bir seans yapmak istedim. Normalde içimde pek olmayan ve bir anda tavan yapan bu evlilik merakı da nereden çıkmıştı şimdi? Severim kendimi analiz etmeyi, anlamayı. Bu yüzden kendisiyle çalışmayı seçen bir insan oldum bu hayatta. Çünkü ancak kendimi anladığımda kendime daha sakin yaklaşabiliyorum, dönüştürmek istediklerimi dönüştürüyorum. O seanstan şöyle bir sonuç çıktı: “Gamze senin asıl ihtiyacın olan kendinin yarattığı, sana ait olan bir alan. Şu ara evde çok sıkıştığın ve kendine alan açamadığını düşündüğün için ve evliliğin de kendi alanın olması anlamına geldiği için senin için; evlenmek istiyorsun bu kadar basit. Asıl olay evlenmek değil yani, senin o kavrama yüklediğin kendi alanına sahip olma durumu.” Ve ben o seansta aydınlandım! Eğer ki kendini eşelemeyen bir insan olsaydım, bildiğiniz gümbürtüye evlenecektim. İhtiyacım o olmamasına rağmen deli gibi evlenmek istediğimi sanıp karşıma gelen bana en uygun olduğunu düşündüğüm erkekle evlenecektim belki de. Uf! Hayat anlık arzularla nasıl yerlere gidebilir siz de benim gibi görüyor musunuz?

“Artık kendime ait bir alanım vardı!”

Ne yaptım? Hemen odama el attım. Annemin zamanında dekore ettiği odamı tamamen kendi zevkim ve isteklerim doğrultusunda değiştirdim. Ve ne oldu biliyor musunuz? Bendeki o evlilik arzusu tamamen söndü gitti. Artık bana ait, istediğim gibi olan bir alanım vardı!

İşte bu yüzden farkındalıklarımızı yükseltmeliyiz. Bu yüzden kendimize yaklaşmalıyız, anlamalıyız. Hayatımızı gerçekten istediğimiz şekilde yaşayabilmek adına bu çok önemli. Biz kendimizin gerçekten ne istediğini fark etmezsek, nasıl hayal ettiğimiz hayatları yaşayabiliriz ki?

Evlilik konusunun daha milyon tane sonu gelmeyecek boyutu var ama benim son zamanlarda yaptığım gözlemler, biriktirdiğim örnekler doğrultusunda bugün için toplum baskısından, sahip olduğumuz korkulardan ve bu korkuların hayatımızı sürükleyebileceği noktalardan, aile baskısından, evlilik kavramına yüklenen anlamdan bahsetmek istedim.

Son olarak şunu söylemek isterim: Eğer içinizde evlenmek gibi bir istek varsa yaşa, cinsiyete, zamana aldırmadan, korkularınızı iyi analiz ederek gerçekten niçin evlenmek istediğinizin derinlerine inin. Eğer cevap tamamen karşınızdaki kişiden ötürüyse ve sadece sevgi bazlı bir sebep ise tebrikler! Çok çok güzel bir noktadasınız! Umarım isteğiniz gerçekleşir ve mutluluğunuza mutluluk katar. Çünkü bence iyi bir evlilik gerçek bir sevgiye dayanmalı. Başka hiçbir yan sebebi de olmamalı. Fakat işin içerisinde korkular, endişeler, tereddütler, baskılar varsa lütfen ama lütfen durun. Ayrılın demiyorum asla karşınızdakiyle fakat evliliğin içine hemen dalmayın. İnanın ya boşanıyor oluyorsunuz ki bu bence büyük bir travma, ya da aslında içerisinde çok mutsuz olduğunuz bir evlilik sürdürüyorsunuz güven alanından çıkmaya cesaret edemediğiniz için ki bence bu çok daha büyük bir travma!

Bir de, evlenseniz de evlenmeseniz de, erkek arkadaşınız olsa da olmasa da asla ama asla; ne olursa olsun; hayatınıza, isteklerinize, tutkularınıza devam edin. Sizi mutlu eden şeyleri yapmayı asla bırakmayın. Sahiplenin kendi hayatınızı sıkı sıkı. Sevgi, aşk, fedakarlık maskeleri altında kendinizden uzaklaşmayı seçmeyin. Siz kendinizi doldurun ki kim giderse gitsin bomboş kalmayın. Kimsenin sizi kendinizden çalmasına izin vermeyin. Unutmayın ki kim olursa olsun hayatınızdaki en değerli şey sizsiniz! Bunu daima kendinize hatırlatmanız ve kalbinizde hissetmeniz dileğiyle..

 

İlginizi çekebilir: Beklenti kaynaklı hayal kırıklığının en güzel ilacı: Kendini sevmek

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale