X

Yabancı dil öğrenmenize yardımcı olacak ipuçları

Küçük yaşlarda beynin değişime uğrama yeteneği olarak bilinen nöroplastisitenin yüksek olması, çocukların çok daha hızlı dil öğrenebilmeleri ile yakından ilişkili. Ancak, bu yaş ilerledikçe dilin öğrenilemeyeceği anlamına gelmiyor. Günümüzde kişisel gelişimin her zamankinden daha fazla kaynakla sağlanabilmesi ve bilginin geçmişe göre daha kolay ulaşılabilirliği, ayrıca rekabet ortamının da git gide kızışması, değil 1; 2 ve hatta daha fazla yabancı dile ihtiyacı doğuruyor. Bir gereklilik olmasa da hem kendinize yatırım yapmak hem de beyin sağlığınızı yaşınız kaç olursa olsun desteklemeyenöroplastisitenin yüksek olması, çocukların çok daha hızlı dil öğrenebilmeleri ile yakından ilişkili. Ancak, bu yaş ilerledikçe dilin öğrenilemeyeceği anlamına gelmiyor. Günümüzde kişisel gelişimin her zamankinden daha fazla kaynakla sağlanabilmesi ve bilginin geçmişe göre daha kolay ulaşılabilirliği, ayrıca rekabet ortamının da git gide kızışması, değil 1; devam etmek için hayatınızın herhangi bir zaman diliminde yeni bir dil öğrenmeye başlayabilirsiniz. Tek ihtiyacınız işinize yarayacak ve motivasyonunuzu artıracak birkaç ipucu. Ne de olsa ‘Bir dil bir insan, iki dil insan…’ İşte yabancı dil öğrenmenize yardımcı olacak ipuçları:

1. Hangi dili öğrenmek istediğinize karar verin

Yeni bir dil öğrenme macerasına başlamadan önce hangi dili gerçekten öğrenmek istediğinize karar verin. Gerek kişisel gelişiminiz gerekse kariyer planlamanız için hangi dili öğrenmek size daha fazla fayda sağlar veya öğrenmekten keyif alırsınız onu düşünün. Hangi dil olduğuna karar vermezseniz hedeflerinizi belirlemede ve doğru yöntemleri kullanmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Dilerseniz önce farklı dillerden içeriklere göz atabilir ya da çalıştığınız alanda hangi dilin daha baskın olarak kullanıldığını araştırabilir ve bu şekilde en doğru seçimi yapabilirsiniz.

2. Hedeflerinizi belirleyin

Yeni bir dili hızlı bir şekilde öğrenmenin ilk adımı, başarmak istediğiniz şey için hedefler belirlemektir. İlk bakışta öğrenilecek çok şey olduğunu görmek daha başlamadan bunalmış hissetmenize neden olabilir. Ama unutmayın, yeni öğreneceğiniz dile dair her şeyi bir günde benimsemeyeceksiniz. Dil öğrenmek zaman ve sabır işidir. Doğru, kısa vadeli ve ulaşılabilir hedefler koymak bu yola doğru şekilde başlamanıza yardımcı olabilir. Nihai bir hedefe –eninde sonunda ulaşmayı umduğunuz şeye– sahip olmayı istemek elbette ki önemli ancak uzun vadeli hedefler, sizi günlük olarak motive edemeyecek kadar zorlayıcı olabilir.  Nihai hedefinizi daha küçük parçalara ayırın ve her gün, her hafta veya her ay için daha küçük hedefler belirleyin ve hedeflerinizi yazın. Hedefleri yazmak, onlara bağlı kalmanıza yardımcı olur.

3. Kaynaklarınızı araştırın

Teknoloji, günümüzde bilgiye erişmeyi her zamankinden daha kolay hale getiriyor. Bu nedenle kaynakları çok uzakta aramanıza gerek yok. Çevrimiçi birçok kurs bulabilir, online eğitimlere katılabilir ve dünya genelinde en yaygın olarak kullanılan Duolingo, Babbel, Memrise, Mondly gibi dil becerilerine odaklanan mobil uygulamalardan faydalanabilirsiniz. Tarayıcınıza yalnızca dil öğrenmek yazdığınızda bile milyonlarca sonuçla, çevrenizdeki dil kurslarıyla, ücretsiz indirebileceğiniz uygulamalarla karşılaşabilirsiniz. Google adeta büyülü bir dünya, bir tıkla dilediğiniz bilgiyi elde edebilirsiniz. YouTube’dan videolar izleyebilir, ihtiyacınız olan yardımcı kitapları satın alabilir, forum sitelerinden başka insanların öğrenmek istediğiniz dille ilgili olan yorumlarını ve deneyimlerini okuyarak kendi çıkarımlarınızı yapabilirsiniz.

4. Alfabeyi tanıyın

Bir dilin temeli, alfabedir. Kendi dilinize ya da bildiğiniz bir başka yabancı dil varsa, öğrenmek istediğiniz dilin bu dillerle kesişen harfleri, sesleri, özel karakterleri var mı bakın. Eğer, alfabe tamamen farklıysa harfleri tanımak için ilk başta daha fazla zaman ayırın. O dilin harflerine aşina olmak için harcadığınız ekstra zaman, dili öğrenme sürecinizi hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır.

5. Telaffuza dikkat edin

Alfabeden sonraki adım, dildeki en yaygın seslerin doğru telaffuzunu öğrenmek olmalıdır. Alfabe, bildiğiniz dil veya dillerle çok benzer olsa bile bu telaffuzun aynı olduğu anlamına gelmez. Telaffuz kurallarını erkenden öğrenmek, öğrenme süreci boyunca doğru okumanıza yardımcı olacak ve uzun vadede anlaşılmanızı sağlayacaktır. Ayrıca, baştan yanlış telaffuzla öğrenilen seslerin sonradan düzeltilmesi daha zordur. İlk başlarda telaffuz konusunda uzmanlaşmanız gerekmese de doğru telaffuz etmeye gayret göstermeli, bu nedenle seslerin nasıl söylendiğine dikkat etmelisiniz. Bazı seslerin telaffuzu çok zordur; ilk başta biraz sorun yaşamanız gayet normal olacaktır. Ama kulağa nasıl gelmeleri gerektiğini biliyorsanız, pratik yaparak doğru yere varabilirsiniz.

6. Anahtar fiillere dikkat edin

Öğrenmek istediğiniz dildeki en önemli 4 veya 5 fiili öğrenmek, anlama kapasitenizi büyük ölçüde artırabilir. Kaynaklarda sıklıkla karşınıza çıkan, tekrar tekrar kullanılan veya birden fazla anlamı olan fiilleri öğrendiğinizde hem okuma hem yazma hem de konuşma pratiklerinde büyük avantaj sağlayabilir; üstelik bu sayede hızlıca motivasyonunuzu da artırabilirsiniz.

7. Temel cümleleri kullanın

Dili mümkün olan en kısa sürede kullanmaya başlamak için önceden hazırlanmış bazı kolay cümleleri öğrenmek de iyi bir fikirdir. Günlük hayatta veya seyahat ederken işinize çok yarayacak cümleleri öğrenmeye başlayın. Sadece birkaç saat içinde bile bu tür cümlelerle kısa sohbetler yapmaya başlayabilirsiniz. Bu cümleler telaffuzunuzu pratik etmenize yardımcı olacak ve dille daha fazla kaynaşmanızı sağlayacaktır.

8. Kendinizi o dile maruz bırakın

Bir dili öğrenmenin en etkili yolu kendinizi o dile mümkün olduğunca fazla maruz bırakmaktır. Çevreninize o dili konuşan yeni insanlar ekleyin, telefonunuzun, bilgisayarınızın dilini değiştirin, o dilde şarkılar dinleyin, diziler izleyin, kitaplar alın, web sitelerini ziyaret edin, sosyal medya hesaplarını takip edin. Kısacası, baktığınız her yerde öğrenmek istediğiniz dille ilgili bir şeyler olmasını sağlayın. Gördükçe, duydukça, izledikçe, okudukça o dille daha fazla haşır neşir olacak ve her fırsatta öğrenmek için zihninizi teşvik edebileceksiniz.

9. Kelime kartları kullanın

Kelime, kelime, kelime! Çoğu dilde sık kullanılan kelimelerin internette ya da basılı kitaplarda listelerini bulmak mümkün. Elbette ki öğrenmek istediğiniz dildeki tüm kelimeleri bir çırpıda öğrenemez, ezberleyemezsiniz. Şöyle düşünün; Türkçe ana dilimiz olduğu halde Türkçe’de yer alan tüm kelimelere hakim miyiz? Ama mümkün olduğu kadar fazla kelimeyi öğrenmek için pratik yapabiliriz. Öğrenmek istediğiniz dildeki kelimeleri derleyen kartlardan satın alarak öğrenme sürecinizi destekleyebilirsiniz. Görselli ve örnek bir cümle ile kelimenin verildiği kartlardan tercih ederseniz çok daha hızlı öğrenebilirsiniz. Her öğrendiğiniz yeni kelimeyi bir de kendi cümleniz içerisinde kullanmayı unutmayın. Böylece ezberlemez, gerçekten öğrenmiş olursunuz.

10. Çeşitli senaryoları kurgulayın

Biraz hayal gücü ve yaratıcılıkla dil öğrenme sürecinizi hem geliştirebilir hem de daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Kendinizi dilini öğrendiğiniz ülkede bir restoranda veya alışveriş merkezinde hayal edin. Ne söylerdiniz veya neler konuşmanız gerekirdi? Çeşitli durumlara özgü pratikler yaparak belli başlı cümleleri öğrenebilir ve ihtiyacınıza göre nerede nasıl kullanılması gerektiğini bilirsiniz. İster kendi kendinize isterseniz de sevdiğiniz, güvendiğiniz birine mini bir tiyatro bile yapabilirsiniz.

11. Öğrenmek istediğiniz dilde düşünün

Çoğu insan, bir dil öğrenirken o dilde düşünmeye başlayana kadar tam anlamıyla akıcılık kazanmadığını düşünür. Bu nispeten doğrudur. Ancak, o dilde düşünmeye başlamak için akıcı bir şekilde ilerleme kaydetmeyi beklememek gerekir. Örneğin, İngilizce öğreniyorsanız söylemek istediğiniz şeyi Türkçe düşünüp İngilizce’ye çevirmeye çalışmak, daha kolaymış gibi görünebilir. Ancak, bu kafa karışıklığına ve yanlış çeviriye neden olabilir. Çünkü her kelimenin her dilde aynı karşılığını bulmak pek mümkün değil. Bu nedenle olduğunca öğrenmeye çalıştığınızda dilde düşünmek, hatalar yapmanızı önleyecek ve hem öğrenme, hem anlama, hem de konuşma sürecinizi hızlandıracaktır. Günlük iletişimde yer alan basit yapılı cümlelerle düşünmeye başlamak işinizi kolaylaştırabilir.

12. Alt yazıları kapatın veya değiştirin

Öğrenmek istediğiniz dildeki dizi veya filmleri izlemek anlama ve dinleme becerilerinizi geliştirmeye yardımcı olur. Ancak, alt yazıları açtığınızda dikkatiniz yazıları okumaya kayacağı için dile odaklanmakta güçlük çekebilirsiniz. Bu nedenle yeni bir dili öğrenirken o dilde izlediğiniz dizi ve filmlerin alt yazılarını kapatabilir veya Türkçe yerine hem seslendirme hem de alt yazı dilini o dilde çevirebilirsiniz. Böylece bir yandan duyup bir yandan cümle yapısını görsel olarak inceleyebilirsiniz. Emin olun düşündüğünüzden çok daha fazlasını zaman geçtikçe anlamaya başlayacaksınız. Kendinize güvenin yeter.

13. Oyun oynayın

Çoğumuz en iyi eğlenirken öğrenme eğilimindeyiz. Bu yüzden dil öğrenmeyi de eğlenceli hale getirerek daha iyi sonuçlar alabiliriz. Eğer oyun oynamayı seviyorsanız bu öneri tam size göre olabilir. Oynadığınız oyunların dilini öğrenmek istediğiniz dile çevirdiğinizde beklediğinizden çok daha hızlı ilerlediğinizi fark edebilirsiniz. Eğlenirken öğrenmek dedikleri bu olsa gerek…

14. Mektup arkadaşı edinin

Devir, teknoloji devri… Elbette ki mektup arkadaşı gibi bir kavramın kalmadığının biz de farkındayız ama mantığı hala aynı. Çeşitli uygulamalardan, sosyal medya hesaplarından veya çevrimiçi oturumlardan öğrenmek istediğiniz dilin ana dili olduğu insanlarla tanışabilir, düzenli olarak sohbetlere girerek o dildeki iletişim becerilerinizi güçlendirebilirsiniz.

15. Yurtdışına çıkın

Evet, geldik gönüllerde taht kurmuş en etkili dil öğrenme yöntemine… Şüphesiz ki o dilin konuşulduğu ülkeye gitmek. Diğer maddelerin yanında bu biraz daha maliyetli olsa da bir dilin ana dil olarak konuşulduğu ülkede öğrenilmesi hem daha kolay hem de daha hızlı. Çünkü, sürekli pratik yapma imkanı bulabilir ve kendinizi o dile isteseniz de istemeseniz de maruz bırakabilirsiniz. Eğer imkanınız varsa hem kendinize hem de öğrenmek istediğiniz dile yatırım yapmak için o ülkede 6 aylık-1 yıllık veya daha uzun süreli bir dil kursuna katılabilir ya da birkaç haftalığına da olsa turistik bir gezi planlayabilirsiniz.

Son olarak dil öğrenme yolculuğunuzda başlama sebebiniz, motivasyon kaynaklarınız, hedefleriniz, tercih ettiğiniz yöntemler ne olursa olsun dil öğrenmenin uzun soluklu bir yolculuk olduğunu ve sabır ve istikrar gerektirdiğini unutmayın.

İlginizi çekebilir: Yeni bir dil öğrenmek ister misiniz: Hangi dilin size daha uygun olduğunu keşfedin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale