X

Nefes, soğuk, irade: Wim Hof Metod eğitmeni Doruk Taraktaş ile keyifli bir röportaj

Sanıyoruz “Buz Adam Wim Hof”u duymayan yoktur. 64 yaşındaki Wim Hof, “Buz Adam” lakabını, donma seviyesindeki düşük sıcaklıklara dayanma konusundaki olağanüstü yeteneğinden (buzun altında yüzmesi, karda çıplak ayakla koşması ve soğuk suda uzun süreler geçirmesi) alıyor. Kendisi ayrıca Guiness Rekorlar kitabına tam 26 kez adını yazdırmış biri. Şimdilerde tüm dünyaya nam salmasının sebebi ise geliştirdiği “Wim Hof Metodu“. Bu teknik en özet haliyle enerjiyi ve odaklanma yeteneğini arttırmayı, bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ve stres seviyelerini düşürmeyi amaçlıyor… Wim Hof metoduyla ilgili anlatılacak çok fazla şey var. Ancak biz lafı uzatmadan, Türkiye’de hepimize Wim Hof Metodu’nu deneyimleme şansı tanıyan Wim Hof Metod eğitmeni Doruk Taraktaş ile yaptığımız keyifli röportaja geçelim istiyoruz. Gelin, bu etkileyici metodu Doruk Bey’den dinleyelim…

1. Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 1980 Ankara doğumluyum. Ankara’nın bol yeşilli zamanlarında, sokaklarda oyun oynayarak büyüdüm (özellikle belirtiyorum). Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi’nden mezun olduktan sonra beyaz yaka olarak iş hayatıma başladım. 20 yıl boyunca FMCG sektöründe satış operasyonlarında yönetici olarak çalıştıktan sonra, 2023 yılı ile itibari ile 2021 yılında başladığım Wim Hof Metod eğitmenliğime tam zamanlı olarak geçiş yaptım.

2. Sizi Wim Hof metoduyla tanıştıran neydi?

WHM ile şans eseri YouTube’da dolaşırken karşılaştım. Metodun yaratıcısı Hollandalı Wim Hof’u yıllar önce “Super Humans” belgeselinde görmüştüm ancak karlar üstünde mayo ile oturan bir adam bana o zamanlar deli ya da doğanın bir harikası olarak gelmişti ve hiç ilgilenmemiştim. Bunda soğuktan hiç hoşlanmamamın ve “sıcak insanı” olmamın da etkisi vardır ya da böyle olduğuma inanmış olmamın…

3. Bize eğitmenlik sürecinizden bahseder misiniz?

Nefes ve ilk soğuk duşumdan çıktığım an hissettiğim şey beni çok etkiledi ve o an içime “Bunu tanıdığım, tanımadığım herkesle paylaşmalıyım” duygusu geldi. Metodla ilgili henüz hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen o an eğitmen olmaya karar vermiştim. Nasıl olacağına dair hiçbir fikrim yoktu. 🙂

1 yıl sonunda eğitmenliğe kayıt olmak istedim ama öncesinde 5 günlük bir yurtdışı kampına katıldım. Hiç eğitim görmeden eğitmen olmak iyi bir fikir değil diye düşündüm. Slovakya’da karların ve buzlu göllerin içinde, Low Tatras Dağına (2060 mt) mayoyla -10 derecede tırmanış deneyimimden sonra eğitmenlik için çok yolum olduğuna karar verdim ve 1 yıl daha hazırlanmak istedim. Wim Hof Metod eğitmenliği için bolca deneyim ve derin bir içselleştirme gerekli olduğunu anladım. İkinci yılımın sonunda akademiye kayıt oldum. Bir yıl süren hazırlık ve eğitim süreci sonrası Level 1 eğitmenliğimi Polonya’da tamamladım, 2021 yılı Ekim ayında eğitmenlik sertifikamı aldıktan bir yıl sonra Level 2 eğitimimi de Polonya’da tamamlayarak ikinci seviye eğitmen oldum.

2023 yılında Karpacs Polonya’da 300 katılımcı ile gerçekleştirilen ve bugüne kadar yapılan en büyük Wim Hof Metodu kış kampına eğitmen olarak davet edilen 24 eğitmenden biri oldum.

Wim Hof Metod eğitmenliğini büyük bir aşkla yapmaya devam ediyorum.

4. Sizin ilk deneyiminiz nasıldı?

YouTube da Wim’i tekrar görsem de videolarına bakmadım çünkü ben “Soğuk hiç sevmezdim”. Ancak başka insanların metodu deneyimleme ve metod hakkında inanılmaz yorumlar yaptıkları, hayatlarının nasıl değiştiğiyle ilgili videolar ilgimi çekti ve konuyu araştırmaya başladım. İzlediğim her video, her kişi, soğuğa karşı toleranslarının artmasından, bağışıklık sistemlerinin ne kadar güçlendiğinden ve strese karşı ciddi bir kontrol kazandıklarından, kronik stres sonucu oluşan depresyon, anksiyete ve hatta otoimmün rahatsızlıklarını kontrol altına aldıklarından bahsediyorlardı. 1 aylık detaylı bir araştırmadan sonra (İnternette ne kadar kaynak varsa hepsini izleyip okudum diyebilirim) bir Cumartesi sabahı Wim Hof Metod’un 3 çalışmasından 1’i olan Wim Hof Nefes tekniğini denemeye karar verdim. Nefes sonrası olanları anlatmam zor ama inanılmaz bir enerji ve zihinsel sakinlik, huzur geldi diyebilirim.

1 hafta Wim Hof nefesini düzenli çalıştıktan sonra, metodu tam denemeye karar verdim. Nefes, Soğuk ve İrade/Meditasyon. Metodu denedikten sonra neler olduğunu, neler hissettiğimi birazdan detaylı anlatacağım. Şimdi biraz metodu anlatmak isterim ki, neler hissettiğim daha iyi anlaşılsın.

5. Bilmeyenler için Wim Hof metodundan kısaca bahsedebilir misiniz?

Wim Hof Metod Hollandalı Wim Hof tarafından oluşturulmuş, “nefes, soğuk suya maruz kalma ve irade/fokus/meditasyon” çalışmalarının bir araya geldiği bir metod (Ayrı ayrı hepsi var ancak 3 çalışma bir araya gelince Wim Hof nefesiyle beraber inanın bambaşka bir şey ortaya çıkıyor). Metodun bu kadar ünlü olmasının 2 nedeni var.

Birincisi vadettiği her şeyin ve daha fazlasının ilk günden itibaren oluyor olması. İkincisi ise bilimi arkasına almış olması.

2007 yılından beri metodla ilgili yapılan 12 tane bilimsel çalışma var. Nefes, soğuk ve irade çalışmaları sonucunda bağışıklık sistemimizden dolaşım sistemimize, kronik stres (tüm hastalıkların ana nedeni) kontrolünden otoimmün rahatsızlıklara, bağışıklık sistemini düzenleyip güçlendirmesine, zihin yapımızın “Ben yapamam”dan “Yapabilirim”e geçmesi ve kendi yarattığı korkulardan arınmasına, hayatı tekrar yaşıyorum hissiyatına kadar geniş bir yelpazede zihin ve bedende ne gibi gelişmeler yapıyor belgelerle ortaya kondu ve konmaya devam ediyor.

https://www.wimhofmethod.com/science

6. Wim Hof metodunu uygulamak sizde ve hayatınızda neleri değiştirdi?

İşte burası çok önemli. Çünkü her şey değişti. Hayatımda bir şeyler değişmedi, ben değiştim, ben değişince hayatı algılama ve yaşama şeklim değişti.

“Ben”in değişmesi nedir peki? “Ben şöyleyim, ben böyleyimler”, “Ben onu sevmem, bunu yapamamlar” ne kadar gerçek?

Bunu kendinize sormanızı istiyorum. Bu düşünce yapısıyla özgür müyüz? Yoksa bize öğretilen kalıplar içinde bir hapishanede mi yaşıyoruz hayatı?

Metodu uygulamaya başladığım ilk günden itibaren fizyolojik olarak çok daha sağlıklı olduğumu hissetmeye başladım ancak esas değişim stres, korku ve zorlukları algılama, düşünme ve bunlar içindeki davranış biçimimde oldu.

Çocukluğumda ağaçların tepesinde oyun oynarken hissettiğim o güç, özgürlük, mutluluk ve hayat enerjisini tekrar hatırladım ve bunu neden unuttuğumu sorgulamaya başladım. Bunu bize unutturan neydi?

Buraya detaylı döneceğim.

Metodu şöyle uyguluyoruz; sabah kalkınca 10 dakika Wim Hof nefesi, 5 dk esneme egzersizleri, sonra kısa bir soğuk duş; ancak hepsi niyet etmiş, karar vermiş bir zihin yapısıyla.

Peki nasıl oluyor da stresi algılama biçimimiz değişiyor?

Soğuk duşun önüne geldiğimizde “Ben” dediğimiz şey derinlerden “Sakın yapma” diye bağırıyor ve bizi konfor alanımızda tutmak için türlü bahaneler hatta yalanlar söylüyor.

“İşe geç kalacaksın, soğuk suya girersen hasta olursun, korkuyorum, neden ki? Ne gerek var ki? İstemiyorum, ben soğuk sevmem, soğuk bedeni değil sıcak bedenine sahibim vb…”

Bu tepki sadece soğuğa verdiğimiz tepki değil, bu tepki hayatta bizi strese sokacak her duruma karşı verdiğimiz tepki.

Aynı hayattaki gibi, bizi strese sokacak bir duruma karşı da aynı şeyleri söylüyor “Ben”.

Bazen aksayan bir işe karşı, bazen yeni bir projeye başlarken, bazen yoğun bir dönemde, bazen toplantıda, bazen kendi iç dünyamızda, bazen trafikte…

Peki bu stresten kaçamıyor ve sürekli olarak strese maruz kalıyorsak (çünkü stres hep var olacak) kronik stres bizi nasıl etkiliyor?

Sabah alarmla beraber, “iş, toplantı, gelecek ve geçmiş kaygıları, oldular, olmadılar”…

Bizi hayatta tutmak için gelişen stres mekanizması sürekli olarak aktif kaldığı için tepkisel davranışlarla hayatı yaşıyoruz, ilişkilerimiz (kendimizle ve başkalarıyla) bozuluyor, iyileşme moduna geçemediğimiz için hastalıklar başlıyor, kimimizde egzama, kimimizde şeker, kimimizde dolaşım problemleri, kronik enflamasyon, otoimmün rahatsızlıklar ve liste uzayıp gidiyor… Hepsi stres altında ezilen zihin ve bedenin işlevini yerine getirememesinden.

Peki bu gibi stres durumlarında ne yapıyor insan? Ya kaçıyoruz ya mazeretlerle vazgeçiyor ya da stres altında ezilip hasta oluyoruz.

Özet olarak, stresi kontrol altına alamayınca, kronik stres makineyi bozmaya başlıyor.

Peki metod strese karşı ne yapıyor?

Metodun birinci çalışması Wim Hof nefesi ile zihin ve bedenimiz harika bir hale geliyor. Yaptığı inanılmaz şeyleri sayfalarca anlatırım o yüzden harika diyerek geçiyorum (yapılan bilimsel çalışmalarla anti enflamatuvar etkisi, bağışıklık sistemini düzenleyip güçlendirdiği kanıtlandı).

Her gün nefesle odağımıza geldikten sonra ikinci çalışma olan soğuk suyu bir gereç olarak kullanıyoruz. Neye karşı? Yapmayı istemediğimiz, bizi strese sokan durumlara karşı güçlenmek için.

Metodun üçüncü çalışması “irade” ile suya yani strese küçücük bir adım atıyoruz, zihin “Yapma” dese de nefesimizle kontrolde kalıyoruz.

Nerede? Stresin içinde. Tepkisel davranıp kaçmak yerine stresin, konforsuzun içinde konforda, kontrolde kalmayı egzersiz ediyoruz.

Her gün soğukla bu çalışmayı yapınca hayatı ve stresi algılama ve yönetme biçiminiz değişmeye başlıyor. (Hormonal stres beynin içindeki gri maddeyi her gün karşılaşılan bu stres durumuna göre yeniden forme etmeye başlıyor. Beyninizin yapısı değişmeye başlıyor, yeni nöron bağları kuruluyor ve artık hayatı ve stresi farklı algılamaya ve işlemeye başlıyorsunuz).

Örnek verelim, hiç beklemediğin kötü bir mail geliyor işle ilgili, asabınız bozuluyor, sinirleniyor ve strese giriyorsunuz. Bu sinir stresle o maile cevap yazıyorsunuz? O mail’i bir düşünün, hepimiz o mailleri aldık ve cevap yazdık. Nasıl? Stresin kontrolünde, strese verdiğimiz öğrenilmiş tepkilerle…

Sinirle, korkuyla, kaygıyla…

Şimdi bir de şöyle hayal edelim; aynı kötü mail gene geldi. Zihnimiz aynı stresi tekrar yarattı ancak her sabah kendimizi soğuk stresine kendi irademizle maruz bırakıp o stresin içinde kontrolde kalmayı egzersiz ettiğimiz için yeni karşılaştığımız stres karşısında da zihnimiz ve bedenimiz kontrolü ele nasıl alacağını çok iyi biliyor. Dolayısıyla tepkisel bir davranış yerine kontrolde ve uygun bir davranış sergileyebiliyoruz. Düşünce ve duygu durumumuzu stresin içinde kontrol edebiliyoruz.

Gün içinde binlerce stres kaynağıyla karşılaştığımızı düşünürsek bence harika bir süper güç stresin konforsuzun içinde dengede, konforda kalmak.

7. Soğuk bize psikolojik ve fiziksel olarak ne yapıyor?

Sadece soğuk demeyelim, Wim Hof Metod’un üç çalışmasının her biri (nefes, soğuk, irade), birbirinin gücünü arttıran pozitif bir döngü yaratıyor, dolayısıyla genel olarak faydalarını anlatmak isterim.

Göze çarpan ilk etkisi artık soğuk denizlere, karlı nehirlere buzlu şelalelere girebiliyorsunuz.

Soğuk ve üşümekle ilgili olan durum değişiyor. Ancak bu buz dağının sadece görünen tarafı. Altında ise; bağışıklık sisteminiz çok güçleniyor ve düzene giriyor. Bedendeki kronik enflamasyon ciddi şekilde azalıyor, otoimmün rahatsızlıklar kontrol altına alınıyor (Science linkinde yapılan bilimsel çalışmaları bulabilirsiniz), şeker düşüyor, dolaşım ve lenfatik sistem daha iyi çalışıyor, metabolizma hızı artıyor, ciddi yağ yakımı oluyor, kahverengi yağ (en faydalısı) artıyor dopamin, endorfin ve nor adrenalin hormonları bolca salgılanıyor. Beden efektif bir şekilde çalışmaya başlayınca zihin de (düşünce sitemi hormonlarla bağlı) iyi çalışmaya başlıyor. Bunlar başlıca fiziksel faydaları.

Ama esas fayda, stresi kontrol altına almakla başlıyor. Zihin daha önce “Ben yapamam, istemiyorum vb.” dediği veya diyeceği durumlara karşı ÖZGÜRLEŞİYOR. Korkularınızda özgürleşiyorsunuz. Özgürlük gelince ve stres kontrol altına alınınca ise zihinsel ve bedensel (aslına tek bir şey) AKIŞ başlıyor.

Stres yaratan durumlar veya zihnimizde yarattığımız stres yaratan düşüncelerden özgürleştiğinizi hayal edin, o korkuların artık sizi etkilemediğini…

8. Katılımcılar, eğitimlerinizden ne beklemeli? Wim Hof metodu bize ne gibi faydalar vadediyor?

Sanırım yukarıda biraz anlattım ancak katılımcılarımız bilsinler ki sadece soğuğa karşı bir güçlenme olmayacak. Genelde “Ben çok üşürüm artık bıktım üşümek istemiyorum” diye geliyorlar eğitime.

Bu buz dağının görünen küçük kısmı.

Wim Hof Metod eğitiminden itibaren; özgürlük, korkuların içine ve içinde adım atma ilerleme becerisi, kendinle bağ kurma, kendinle kurunca çevrenle bağ kurma, jilet gibi bir zihin, güçlü ve çok sağlıklı bir beden, hayatının kontrolü tekrar elinde hissiyatı, stres ve konforsuzluk içinde konforda kalma becerileri edinecekler.

9. “Ben soğuk suya giremem” diyenlere öneriniz nedir?

Hemen soğuk suya girmeleri!

Gelişim alanımız korkularımızdan geçiyor, dolayısıyla zihinsel ve bedensel olarak gelişmek için hayatı korku ve stresten özgür yaşamak için bir karar vermelerini, bir niyette bulunmalarını isterim.

Zihin ne derse beden onu takip edeceğinden “Yapabilirim, zor, korkutucu ama bu güce sahibim” zihin yapısında olmalarını tavsiye ediyorum.

Soğuk su deyince öyle 10 dk’lar, baştan aşağı sular falan yok, merak etmesin kimse.

Yogaya gittiğimiz ilk gün bedenimizi sonuna kadar zorluyor muyuz? Ya da spor salonunda ilk gün 100 kg ağırlıkla mı başlıyoruz? Küçük adımlarla başlıyor, disiplinle devam ederek esnekliğimizi ve ağırlıkları arttırıyoruz.

Soğuk su çalışmasında da aynı bu şekilde ilerleyeceğiz. Önce niyet edin, “Ben bu işi yaparım…”, sonra her sabah sadece 30 saniye bacaklar ve kollar olarak başlayın. Çok küçük bir adım atın.

Bunu da yapmak istemeyeceksiniz ancak konu da bu zaten, seni rahatsız eden durumun içinde iradenle adım atıp orada kontrolde kalmak. Yarın bir daha, yarın bir daha ve yarın bir daha derken zihin kontrolde kalmayı öğrenmeye başlayacak. Soğuk sudan dönüşte ödül var merak etmeyin.

Soğuk suda salgılanan dopamin ve endorfin hormonları nedeniyle dağları fethetmiş gibi hissedeceksiniz ve yarın bir daha suya girmek isteyeceksiniz. Hatta sudan çıktığınız an “Keşke biraz daha dursaydım” diyorsunuz.

Metodu özetlemeye, anlatmaya çalışıyorum ancak inanın kelimelerin yetmediği hissiyatlar var burada.

Dün “Ben asla yapamam” derken bugün “Nerede buz gibi denize girebilirim” düşünce yapısına geçiyorsunuz. Bu düşünce yapısını hayatın her alanına uygulamaya başlayınca “Hayatımın kontrolü artık bende” duygusu ile tüm zorluklara rağmen akış içinde hayatı yaşamaktan bahsediyorum ve evet sadece sabahları 20 dk Wim Hof Metod ile bu oluyor. İnanın sandığınızdan çok daha büyük bir güce sahibiz, bu gücü unuttuk tekrar uyandırmamız gerek. Bunu uyandıracak hoca ise soğuk su. Kendinizi hocaya teslim edin, bırakın…

10. Sizi ve eğitimlerinizi nereden takip edebiliriz? En yakın eğitim tarihlerinizi öğrenebilir miyiz?

Instagram’da @doruk_taraktas sayfamdan takip edebilirsiniz. Eğitim tarihleri ve bilgileri oradan paylaşıyorum. Doruktaraktas.com adresi de Temmuz ayı itibariyle açılıyor. Bu sitede metodu detaylıca anlatacağım. Youtube kanalı da sanırım Temmuz’da başlamış olacak.

Eğitimleri 1 günlük temel eğitim, hafta sonu kampları, bireysel ve grup özel dersleri, kurumsal eğitimler (yönetim kadrosu) olarak yapıyorum.

Son olarak, öğrenilmiş korkulardan ve buna bağlı olarak stresten özgürleşmek, tekrar “mutlu, sağlıklı ve güçlü” olmak Wim Hof Metod’la bizim elimizde, sandığımızdan çok daha büyük bir güce ve potansiyele sahibiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale