X

Wellness rutininiz size gerçekten iyi geliyor mu yoksa bir takıntı mı?

Modern yaşamın akıl almaz hızında, hayatın her yerine işlemiş bir kavram var: Wellness. “Hasta olmamanız, sağlıklı olduğunuz anlamına gelmez.” mottosundan yola çıkarak binlerce kişiyi kötü yaşam rutinleri olduğuna inandıran bu kavram, şimdilerde dev bir endüstriye dönüşmüş durumda. İlk başlarda zihinsel ve fiziksel iyiliğe açılan kapı gibi görülen wellness, bu rutini düzenli hale getirenler için bir yerden sonra yerini stres, kaygı, yetersizlik gibi olumsuz duygulara bırakabiliyor. Çünkü her gün doğru alınması gereken nefesler, atılması gereken adımlar, aksatılmaması gereken egzersizler ve tüketilmesi gereken vitaminler hayattaki diğer sorumluluklarla birleşince hepimizi biraz robotlaştırabiliyor. 

Hayatta spontane anlara neredeyse hiç alan tanımayan ve kimi zaman ters etki ederek çeşitli benlik veya beden algısı problemlerine yol açan “wellness” kavramı, sizin de içsel huzurunuzu zedelemiş olabilir. Peki, sağlıklı olmak adına çıktığımız bu yol, bize gerçekten iyi mi geliyor yoksa bizi daha fazla mı yoruyor?

Wellness kültürü mükemmeliyetçiliğe mi dönüştü?

Son birkaç yılda sağlıklı yaşam trendi olarak yükselen wellness, sosyal medyanın gücüyle hemen herkesin hayatına tesir etti ve dengeli beslenme ile düzenli egzersizi ideal haline getirdi. Aslında zinde ve uzun ömür yaşama hedefiyle gelişen bu kültür, milyonlarca kişinin yeme-içme alışkanlıkları hakkında farkındalık kazanmasına yardımcı oldu. Önergede, beslenme ve egzersiz yoluyla hem fiziksel sağlık sorunlarından kurtulmayı hem de stres, anksiyete, motivasyon eksikliği gibi problemleri önlemeyi hedefliyordu. Ancak günümüzde gelinen noktada, markalar ve fenomenler tarafından dayatılan wellness trendleri bir nevi ulaşılamayacak “kusursuz yaşam” hedeflerine dönüşmüş durumda. 

Haliyle egzersiz rutinlerimize ne kadar bağlı kalsak ve dengeli beslenme alışkanlıklarımızı ne kadar sürdürsek de birçoğumuz için sosyal medyada gördüğü bedenlere veya yaşam stillerine sahip olmak hayalden öte değil. Üstelik belki de artık ideal sağlık ve yaşam tarzı hakkında önceden olduğumuzdan da kaygılı ve takıntılıyız. Çünkü ne tekrarladığımız egzersizlerin sonu geliyor ne de kazanılması gereken farkındalıkların. Her geçen gün takvimimize denenmesi gereken yeni bir smoothie tarifi, farkındalık ritüeli ve yağ yakma pratiği eklendikçe kendimizi daha fazla baskı altında hissediyor ve tükenmişlik sendromuyla karşılaşıyoruz. Ardı arkası kesilmeyen yenilikler, bizi beden ve zihin konusunda bilinçli hale getirmek şöyle dursun eskisinden çok daha fazla yoruyor. Özetle, kendimizi iyi hissettirsin diye çıktığımız wellness yolculuğu, şimdilerde tüm enerjimizi çalan ve motivasyonumuzu düşüren ücretsiz bir staj haline gelmiş gibi duruyor. İşin temelinde ise hep bir şeyleri eksiksiz yapma isteği, yani mükemmelliyetçilik problemi yatıyor. 

İyi hissetmek için ne yapmalıyız?

Wellness rutinlerinin neden bir soruna dönüştüğünü anladığımıza göre yapmamız gerekenleri belirleyebiliriz… 

Genel olarak bize fiziksel, zihinsel ve psikolojik anlamda iyi hissettirmesi gereken sağlıklı yaşam uygulamalarının dengeli olması önem taşıyor. Kendimizi, içimizden gelmediği halde sabah 5’te kalkıp spor yapmaya ve hiçbir keyif almadığımız detoks sularını içmeye zorluyorsak, bir yerde yanlış yaptığımız kesin. Çünkü wellness kavramının en temelinde mutluluk yatıyor. Yani sağlıklı yaşam adına yaptığımız her ne varsa bunu daha mutlu olmak için yapmamız gerekiyor. İşler ne zaman aşırılığa ve mükemmeliyetçiliğe varıyorsa sorunlar da orada başlıyor. Neyse ki bizi hayattan soğutan bu kısır döngüden çıkmak ve sağlıklı hayatımızı desteklemek için deneyebileceğimiz birkaç yöntem var:

1. 3’te 2 kuralını deneyin

Ömür boyu sürdürülebilir sağlık uygulamaları edinmek istiyorsanız, haftada birkaç gün yapmadığınızda kendinizi suçlu hissetmeyeceğiniz pratikleri seçin. Her gün bedene veya zihne iyi gelen 2 uygulama seçtikten sonra gerisini planlamayın. Çünkü sürekli aynı rutinlerini tekrarlamak üzerinizdeki baskıyı artırarak sizi tüm hedeflerden soğutabilir. Aslında baktığınızda; o günü sadece kaliteli uyku uyuyarak, kısa bir yürüyüş yaparak veya arkadaşlarınızla birlikte gülerek geçirmeniz de gayet sağlıklıdır. Hatta kimi zaman, zoraki yapılan egzersizlerin yanında daha fazla zevk ve dinlenme sunduğu için çok daha rahatlatıcı olabilir.

2. Dengeli uygulamalar seçin

Tüm gelişmeleri takip edip denemenin üzerinizde yarattığı baskıdan kurtulmak için ilk önce iç sesinizi dinleyin. Yaşamınıza entegre edeceğiniz uygulamaları daha bilinçli seçin. Aşırı hareket edip her şeyi yapmaktansa daha az fakat farkında eylemlerde bulunun. Bunun yanı sıra bedeniniz yorgun olduğunda onu dinlendirmeyi ve sadece enerjik hissettiğinizde hareket etmeyi unutmayın. Çünkü herkesin spor rutini ağır antrenmanlardan veya ileri seviye yoga pozlarından oluşmak zorunda değil. Bazen kısa bir nefes pratiği bile size iyi gelebilir.

3. Kendinizi cezalandırmayın

Beslenmede sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmak, uzun vadeli mutluluğun esas anahtarıdır. Bu nedenle yemek yerken kendinizi cezalandırmaktan kaçının. Bunun yerine size iyi gelen ve enerji veren yiyecekleri seçin. Zorlayıcı diyetler ve tatsız detoks suları size kendinizi kötü hissettiriyorsa hepsini bırakın gitsin. Sağlık bir kontrol listesi olmadığı için herkese uyan tek bir plan olmadığını unutmayın. Arada kendinizi ödüllendirmekten de en sevdiğiniz tatlıları yemekten de kaçınmayın, sadece dengeli ve orantılı olmaya özen gösterin.

4. Esnek olun

Kaçırılan bir spor gününün ya da bozulan bir diyetin ardından kendinizi suçlamaktan vazgeçin. Bırakın o gün de öyle oluversin. Sürdürülebilir bir wellness yolculuğu için kendinize esnek alanlar tanımaktan kaçınmayın. Eğer canınız istemiyorsa veya kendinizi enerjik hissetmiyorsanız, belki de biraz gevşemenin ya da arkadaşlarınızla buluşup felekten bir gece geçirmenin zamanı gelmiştir.

Kısaca; kusursuz olmadan da sağlıklı, mutlu ve huzurlu olabileceğinizi hatırlarsanız wellness rutinlerinizi tekrar keyifli hale getirebilir ve motive olabilirsiniz.

Kaynak: news.com.au

İlginizi çekebilir: Motivasyonunuzu geri getirecek 8 öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale