X

Ve insan doğaya döner: Doğayı korumaya nereden başlayabiliriz?

Bir masalın kısacık bir bölümü ile başlamak istiyorum bugün satırlarıma.

Doğa: Sevgili insan; aslında yıllarca benim etimden sütümden havamdan yararlandığın yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük bir de beni mahvetmek için öyle çok uğraştın ki, sana çok kırgındım ve kendimi nasıl düzelteceğimi bilmiyordum.

Ancak yaklaşık 2 aylık o sürede dünyadaki insanların büyük bir kısmı bir virüs sebebi ile evlerine kapandıkları zaman, “Tamam” dedim kendi kendime, “işte şimdi kendime gelmenin, kendimi yenilemenin tam da sırası.” Sen de bu süreçte bana olan sevgini gösterdin her gün ve beni bir daha hor görmeyeceğini söyleyip durdun gerek basından, gerekse sosyal medyadan. Bana yaptığın bunca yardım için sana teşekkür ederim. Beni lütfen artık üzme. Ben senin uzun yıllar boyunca yaşaman için elimden geleni yapacağıma dair sana söz veriyorum. Sen de beni tahrip etmeyi bırak artık, olur mu?

İnsan 1: Sevgili doğa; bu kısa sürede kendine gelmiş olmana ne kadar sevindiğimi anlatamam. Ben tüm arkadaşlarımla konuştum. Elbet aramızda seni üzmeye devam edecek olanlar olacaktır. Ancak inan bana bugünden itibaren dünya üzerindeki insanların birçoğu seni korumak adına ellerinden geleni yapacağına dair birbirlerine sözler verdiler. Sen bizleri sevdiğin sürece bizlerin de sevgisi hep seninle olacak, bunu aklından çıkarma lütfen.

Doğa: Sevgili insan; beni ne kadar mutlu ettin anlatamam. Ben de bugünden itibaren sizlerin daha iyi yaşayabilmesi için, kendimi geliştirmek ve daha da iyi olmak adına her zamankinden hayli fazla çaba sarf edeceğime dair sana söz veriyorum. Tüm arkadaşlarına sevgi ve saygılarımla.

Kısa bir süre sonra…

İnsan 1: Kandırdık mı şimdi doğayı yani? Yine eskisi gibi kötülük yapmaya devam mı ediyoruz?

İnsan 2: Biz elimizden geleni yapıyoruz zaten. Sosyal medyada paylaşıyoruz ya doğayı koruyalım diye. Hem ben sokaktan köpek de sahiplendim yetmiyor mu? Yangın çıktıysa, yere bir kere izmarit attıysam, ava gitmeyi seviyorsam bu benim suçum mu? Hem herkes yapıyor, bir tek biz değiliz suçlu, merak etme sen. Hadi camı açıyorum çaktırmadan şu ormanlığa at izmaritini.

Bir sessizlik olur.

İnsan 1: Madem öyle diyorsun… Haklısın ya herkes yapıyor sonuçta, biz yapsak kim nereden bilecek?

İnsan 2: Dönüşte marketten geçmeyi unutmayalım, tamam mı? Mangal için plastik tabak, bardak almalıyız.

Yukarıda yazdıklarım sizlerin de bildiği gibi herhangi bir masaldan değil. Benim şu an yazdığım kısa bir hikaye sadece. Peki yalnızca bir hikaye mi bu, yoksa gerçekleşmesi mümkün olan, hatta karantina günleri biter bitmez gerçekleşmeye başlamış olan olaylar silsilesi mi?

İnsanların bugüne kadar söylediği en kötü cümlelerden bir tanesi “Ama herkes yapıyor” olsa gerek.

Evet, hepimiz doğayı kirletiyoruz. Hepimiz plastik ürünler tüketiyoruz. Hepimiz canlıları öldürüyoruz. Ama bunu en çok da başkaları yaptığı için ve bir tek bizim dünyayı kurtarabileceğimize inanmadığımız için yapıyoruz. Peki ya aksini bir düşünsenize…

Son yıllarda belki de sosyal medyanın bu kadar gelişmiş olması sebebiyle birçok insan doğaya daha duyarlı, daha saygılı diyebiliriz sanırım. Zaten bu yazıyı okuyanların artık yere çöp atmak ya da ormana sigara izmariti fırlatmak gibi bilinçsiz ve basit hareketler yapacağını düşünmüyorum bile.

Ne yazık ki dünyayı korumak için bunları yapmayacak bir bilince sahip olmak yeterli olmuyor. Bizler doğayı gerçekten korumak istiyorsak daha fazlasını yapmalıyız. Başkalarına örnek olmalıyız ki “Bak herkes bunu yapıyor, o zaman ben de yapmalıyım” diyebilsinler. Bizi yaptığımız hatalarla değil, yaptığımız iyiliklerle, güzelliklerle taklit edebilsinler…

Mesela tüketim çılgınlığının önüne geçemezsek bile, daha doğal ve geri dönüşebilen ürünler, hatta sıfır atık hareketini destekleyen markaların ürünlerini satın almayı tercih edebiliriz. Oldukça basit bu yöntemle başlayabiliriz doğamız ve dünyamız için harekete geçmeye. Çevremizdekileri de buna ikna edersek doğaya karşı ufak da olsa bir yardımımız olabileceğini düşünüyorum. Sonuçta bir yerden başlamak gerekiyor öyle değil mi?

Doğayı korumak adına yapılabileceklerin arasında başka ve hatta oldukça mühim bir şey daha var aslında.

Geçen gün bir yazı okudum. Dünyada bir yılda insanlar tarafından öldürülen canlı sayısının bugüne kadar yaşamış insan sayısından fazla olduğunu söylüyordu. Elbette ilk başta çok saçma geldi. Ama bu abartı olsa bile ne kadar fazla canlıya zarar verdiğimizi, hatta zarar vermekle kalmayıp ne kadar çok canlıyı öldürdüğümüzü düşündüm ve sonra yazının doğruluğuna inandım açıkçası. Sevmediğimiz için öldürdüğümüz karıncalar, sivrisinekler, haşereleri örnek olarak göstermek istiyorum. Sonuçta onlar da doğanın canlıları değil mi?

Yol kenarlarında basılan, avlanan hayvanları, kesilen ağaçları ve daha birçoğunun sözünü bile etmiyorum. Çünkü bir hesaplama yapmaya çalışırsak, yukarıdaki yazının doğruluğunu ispatlayabiliriz gibi gözüküyor. Belki de bu durumda o çok meşhur sözü uygulamaya başlamamız gerekmektedir. Ama bu sefer kötü niyetli insanlar için değil de, dünyadaki canlılar için uygulamamız daha doğru olabilir: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Bunu mecazen değil, ama gerçekten uyguladığımız zaman, işte o zaman doğayı korumak adına bir adım daha atabiliriz.

Bunlar gibi basit ama değerli birçok görev var üstlenebileceğimiz, üstlenmemiz gereken. Bana katılıyorsanız hadi bugün başlayalım doğamızı korumaya. En basit yöntemlerle atalım ilk adımı.

İki evimiz var; biri dünyamız, diğeri ise vücudumuz. Yapmamız gereken tek şey ise onlara iyi bakmak…

Başlatacağınız bu hareketin birçok kişiye ilham vermesi dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Hayat paylaştıkça çoğalıyor: Koronavirüs günlerinde birlik ve beraberliği hatırlamak

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale