X

Varoluşsal krizin görünen yüzü: Anksiyete

 “Anksiyete sorunu birçok önemli sorunun bir araya toplandığı bir düğüm noktası ve çözümü tüm ruhsal varlığımıza ışık tutacak bir bulmacadır.” Sigmund Freud, 1936

Anksiyete (kaygı bozuklukları) günümüzde danışanların psikoterapiye gelme sebeplerinin başındadır. Panik nöbetleri, fobiler, takıntılar, travma sonrası stres, depresyon ve yetersizlik, anksiyetenin ortaya çıkma biçimleridir. Kierkegaard anksiyeteyi, yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak görür ve anksiyetenin benliğin dağılmasından ve anlamsızlıktan doğduğunu söyler. Goldstein’e göre anksiyetelerin ortak noktası, kişinin yeteneğiyle ondan beklenilenler arasındaki uyuşmazlıktır ve bu durum insanın kendini gerçekleştirmesini imkansız kılar. Varoluşçular ise anksiyeteyi, insanın kendi varoluş sorumluluğunu üstlenmede karşılaştığı güçlüklerle açıklamıştır.

Freud’a göre tüm davranışlar uyum yapmaya yöneliktir. O’na göre, ne kadar mantıksız görünürse görünsün hiçbir davranış rastlantı eseri olmaz ve organizmanın yaptığı her şey bir tür yaşamı sürdürme çabasıdır. Anksiyete, fiziksel ya da toplumsal çevreden gelen tehlikelere karşı bireyi uyarma, uyum sağlama ve yaşamı sürdürme ihtiyacından kaynaklanır. Freud’a göre anksiyete yaratabilecek nitelikteki dürtülere karşı kullanılan temel savunma mekanizması baskı (repression)dır ve bu mekanizma anksiyete yaratan unsurların bilinç dışında tutulmasını sağlar.

Doğum ilk anksiyetedir. Doğum anında yeterli savunma mekanizmasına sahip olmayan bebek çok sayıda uyaranla karşılaşır ve bu durumun yarattığı anksiyete sonraki yaşamındaki anksiyetelere ilk örnek olur. Dış dünyadaki gerçek tehdit durumlarında yaşanan gerçekçi anksiyete mantıklı ve anlaşılır olmasıyla nevrotik anksiyeteden ayrılır. Yaklaşan ve beklenen bir tehdit durumunda yaşanan gerçekçi anksiyetenin amacı, kendini korumak ve yaşamı sürdürmektir. Buna karşılık, nedeni belli olmayan bir stres tepkisi biçiminde yaşanan nevrotik anksiyete her zaman mantık dışıdır. Bazı uyaranlar anksiyete uyandıracak nitelikte olmamasına rağmen, çocukluğun ilk yıllarına ait hoş olmayan yaşantıları çağrıştırdıkları için anksiyete yaratabilirler. Çocuk büyürken anksiyeteye karşı bazı savunma mekanizmaları geliştirir ki bunlar alışkanlık haline gelerek sonraki yaşamda anksiyete yaratan her durumda yeniden ortaya çıkarlar.

Anksiyetede varoluşa yönelik tehdit vardır. Dış dünyadan gelebilecek saldırılar, engellenmeler, çelişkili istekler ve cezalandırılma korkusu gibi bir tehlikeyle karşılaşan Ego, tehlikeden kaçmak için kendine bir yol bulur. Bu nedenle anksiyete, tehlikeden kaçışın bir ifadesidir. İhtiyaç duyulan bir nesnenin çevrede olmaması, yaşamın sürdürülmesine yönelik bir tehdidin algılanması, suçluluk ya da utanç uyandıran durumlar, otoritenin onaylamayacağı veya kusursuzluğa yönelik beklentilere ters düşen düşünce ve davranışlar anksiyeteye sebep olurlar.  

Güçlü olma, yükselme ve kontrol ihtiyacının fazlalılığı da kendini anksiyete olarak gösterir. Anksiyetenin merkezi olan yoğun çaresizlik duyguları, insanı düşman olarak gördüğü dünyaya karşı kendini korumak amacıyla saldırgan davranışlar geliştirmeye yöneltebilir. Böyle bir insanın davranışlarında sürekli diğerleriyle çatışma ve rekabet hakim olmaya başlar. Böyle biri için yumuşak görünmek zayıflıktır, duygular baskı altına alınmalı, sert, kararlı ve aşırı gerçekçi tutumlar geliştirilmelidir. Anksiyeteli kişi için bu noktada iki seçenek vardır: Ya diğerlerini kontrol altına alarak onları sindirecek, ya da insanlardan kopacak ve duygusal bir uzaklık ve soyutlanma içinde, bağımsız ve kendine yeten biri olmaya çalışacaktır. Hangi yol izlenirse izlensin, ortaya yapay bir kişilik çıkacak ve kişi gerçek benliğine yabancılaşacaktır.

Temel anksiyetemiz ölüm korkusudur. Çünkü hayatın amacı “hayatta kalmak”tır. Anksiyete, bütünlüğün tehdit altında olduğu ve bunun için yapacak hiçbir şeyin olmadığı inancıdır, çaresizliktir. Bütünlüğünü yitirip dağılma korkusu, aklını kaçırma korkusu, önemli birinin sevgi ve onayını yitirme korkusu, sevilen birini kaybetme korkusu, hepsi de anksiyete sebebidir. Kendini acımasızca eleştirmek, zihinsel baskı ve kuralcılık anksiyeteyi besler. Korkularla yüzleşmek, anlamlandırmak, sevecenlik, esneklik, destek ve anlayış ise anksiyetenin ilacıdır.

Varoluşsal anksiyete, kendin olma özgürlüğünün olmayışı, ölüm gerçeği ve anlamsızlıktır. Sadece bu dünyaya gelmiş olmak bile anksiyeteye sahip olma sebebidir. Ancak bazen anksiyetemiz yaşamımızı sürdürmeye engel olacak hale gelir ve işlevselliğimizi bozar. Bu durumda profesyonel yardım almak yerinde olacaktır. Destek almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com üzerinden ulaşabilirsiniz. Barış ve güven dileğiyle.  

 

İlginizi çekebilir: Depresyondan çıkmak için ayaklarının altına değil, yıldızlara bak

Kaynak: Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar, Engin Geçtan, Metis Yayınevi

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale