X

Sağlıklı ilişkiler için bilimsel araştırmalara dayanan öneriler

İlişkinizi zaman zaman birçok çift gibi siz de gözden geçirmeye ihtiyaç duyuyor musunuz? Nelerin yolunda gittiğini, nelerin üzerinde partnerinizle birlikte çalışmanız gerektiğini düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu konuda size yol gösterecek bilgiler işinize yarayabilir. İlişkiler evrildikçe; çiftler büyümeye, gelişmeye, farklı deneyimler kazanmaya devam ettikçe partnerlerin arasındaki diyaloglar, davranışlar ve tutumlar da değişmeye başlayabiliyor. Durum böyle olunca da ilişkinin dinamiği ve devamlılığı hakkında çıkarımlar yapmak her iki taraf için de zorlaşabiliyor. Bu yazımızda Gottman araştırmalarından yola çıkarak uzun ömürlü ilişkilerin sinyallerini ve farklı bilimsel kaynakların sağlıklı ilişkiler için önerdiği ipuçlarını siz değerli Uplifers okuyucuları için bir araya getirdik.

Gottman araştırmalarına göre uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri

İlişkilerle ilgili araştırmalara meraklıysanız, bu konuda çalışmalarınızı yaparken Gottman ismine mutlaka denk gelmişsinizdir. Gottman Enstitüsü‘nün kurucuları ve dünyaca tanınan önde gelen ilişki uzmanları olan psikolog John Gottman ve Julie Gottman, araştırmalarıyla aşk ve ilişkiler üzerine birçok bilinmeyeni gün yüzüne çıkarmayı ve çiftleri aydınlatmayı başarıyor. Yazımızın bu bölümünde John ve Julie Gottman’ın sayısız araştırmadan yola çıkarak derledikleri ‘sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri’ni bir araya getirdik.

1. Güven ve bağlılık

Birçoğumuz ilişkilerin temelini güvenin oluşturması gerektiği konusunda hem fikir olabiliriz. Gottman çiftine göre de ilişkinin olmazsa olmazı güven. Öyle ki bu durumu şu sözler ile ifade ediyorlar: “Zor zamanlarda partnerinizin sizin için orada olacağını bilmek, zaman zaman hatalar olsa da güveni sarsmadan devam edebilmek çok önemli.” Benzer bir şekilde bağlılığın da ilişkilerin sağlam temelli olabilmesi için kritik olduğunu belirten ve aslında çok basit bir durum olduğunu vurgulayan Gottman çifti, “Partnerinizle yoldan sapmadan bir ömür boyu sürecek bir yolda olduğunuzu bilmek basit bir gerçektir.” diyerek güven ve bağlılığı tek bir kapsayıcı başlık altında birleştiriyorlar.

2. Aşk haritaları

John ve Julie Gottman’ın “love maps” olarak tanımladığı Türkçe’ye aşk haritaları olarak çevirdiğimiz bu kavram, partnerinizin iç dünyasını gerçekten anlamanız gerektiğine odaklanıyor. Onun duygularını, ihtiyaçlarını, anılarını, önceliklerini, favori rengini, en sevdiği yemeği ve aklınıza onunla ilgili gelen bir sürü sorunun cevabını bilip bilmediğinizi sorguluyor. Gottmanlar, partnerlerin birbirlerini ‘gerçekten’ tanımaları, zamanla gelişip büyümeleri için bunun çok önemli olduğuna dikkat çekiyorlar. Bir düşünün, mesela eşinizin en sevdiği oyunu biliyor musunuz?

3. Sevgi ve hayranlık

İlişkilerin temelini güven ve bağlılık oluştursa da çiftlerin birbirlerine karşı hissettikleri sevgiyi, aşkı, beslediklerini hayranlık duygusunu da göstermelerinin de en az temeli oluşturan unsurlar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman çifti, “Sadece hissetmek yetmez, kelimelerle ya da dokunarak da partnerinize duyduğunuz hayranlığı belirtmelisiniz.” diyor. İlişkinizin başlarında çok söylemiş olsanız da her zaman sevginizi ifade eden sözler söylemeye devam etmeyi unutmayın. 😊

4. Tepki verme

Eşiniz veya sevgiliniz bir durum ile ilgili yorum yaptığında ya da size, ortama bir şeyler söylediğinde nasıl tepki veriyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Söylediklerini çoğu zaman duymazdan mı geliyorsunuz, meşgul olduğunuz şeyle ilgilenmeye devam mı ediyorsunuz yoksa odağınızı onun söylediklerine mi yöneltiyorsunuz? Gottman araştırmalarında ortaya çıkan bir diğer önemli unsur ise çiftlerin birbirlerinin söylemlerine karşı tepkisiz kalmamaları.

5. Çatışma yönetimi

Çatışmalar ilişkilerin ayrılmaz bir parçası. Zaman zaman her çift çeşitli sorunlarla başa çıkmak ya da anlaşamadıkları bir konuyu çözüme kavuşturabilmek için çatışmaların öznesi olabiliyor. İlişkilerin başarılı olmasının sırrının çiftlerin çatışmalarını nasıl yönettikleri ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan John ve Julie Gottman, eleştiriyi, duyguları, ihtiyaçları uygun bir şekilde dile getirmenin önemine dikkat çekiyor.

İlginizi çekebilir: Tartışma şekillerine göre ilişki türleri: Hangi tip çiftler, çatışmaların üstesinden nasıl gelir?

6. Onurlandırma

Partnerlerin birbirlerini onurlandırmasının en az çatışmaları yönetebilmek kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, çiftlerin birbirlerinin hayallerini, hedeflerini, başarılarını onurlandırmalarının aralarındaki uzlaşmayı ve şefkat duygusunu besleyeceğine vurgu yapıyor.

7. Ortak anlam

Hayatta partnerinizle aynı amaca sahip olmak zorunda değilsiniz. Ancak, Gottman çifti, partnerinizle bireysel amaçlarınız ve anlam duygunuz hakkında konuşmanızın aranızdaki bağı güçlendireceğine dikkat çekiyor. Çiftlerin birbirlerinin yaşam amaçlarını bilmelerinin birbirlerini desteklemelerini ve paylaşımlarını kuvvetlendirmelerini artıracağını belirtiyor.

8. Özgünlük

Tüm bu yukarıda bahsedilen maddeler birer gösterge niteliğinde olsa da Gottman çiftine göre çiftlerin bunları bir kontrol listesi olarak kullanmaması gerekiyor. Her ilişkinin dinamiğinin ve ihtiyaçlarının farklı olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, ilişkilerin nasıl ilerlediği konusunda partnerlerin tüm bu göstergelere kılavuz olarak başvurmasının katkı sağlayacağını ama var veya yok gibi katı yaklaşımlarda da bulunmamalarını öneriyor.

İlişkinizi gözden geçirdikten ve bazı pürüzlerin olduğunu fark ettikten sonra ilişkinizi iyileştirmek, partnerinizle olan paylaşımlarınızı güçlendirmek için yazımızın bilimsel araştırmalara dayanan önerilere yer verdiğimiz kısmına aşağıda göz atmak isteyebilirsiniz.

Bilimsel araştırmalara dayanan ilişki önerileri

Yukarıda bahsettiğimiz tüm sinyalleri gözden geçirdiğinizde ilişkinizde telafi etmeniz gereken hatalar veya iyileştirilmesi gereken alanlar olduğunu düşünüyorsanız size bu konuda yol gösterebilecek farklı bilimsel araştırmalara dayanan önerileri inceleyebilir; uzun soluklu ve sağlam temelli ilişkiler inşa edebilirsiniz.

1. Gerçeklerle yüzleşin

Gerçeklerle yüzleşin ve ilişkinizdeki doğruları düşünün. İlişkinizi her yönüyle irdeleyin. Duygularınızı, düşüncelerinizi, karşınızdaki insanın düşüncelerini, duygularını ve dış bağlamları düşünün. Eğer bunları düşünürken korkuyor veya kaçınıyorsanız, daha çok odaklanmaya ve gerçeğe ulaşmaya çalışın. Kaçındığınız duygu ve düşünceler, kendinizle ilgili kabullenmekte zorluk çektiğiniz gerçekler, ilişkinizi gelecekte en çok zedeleyecek olanlardır. Bu sebepten dolayı gerçeklerle doğrudan yüzleşmek hem kendiniz hem de ilişkinizin uzun dönemde sağlığı için oldukça önemlidir.

2. Karşınızdakini kendiniz gibi görmeyin

İlişkideki en büyük tehlikelerden biri karşınızdaki insanın da sizin gibi hissettiğini ve düşündüğünü sanmaktır. İnsanlar genellikle çok yakın olduğu kişileri kendileri gibi gördüklerinden farklı düşünebileceklerini kabullenmek istemezler. Bu, bizi yanılgıya düşürerek ilişkide problem yaratabilir. O yüzden, herkesin farklı olduğunu, partnerinizin sizden farklı duygu ve düşünceler ile aynı konuya yaklaşabileceğini aklınızın bir köşesine koyun.

3. Anlatma kültürüne sahip olun

Anlatma kültürü edinin. Anlatma kültürü; bir iletişim stratejisi olup karşınızdaki insana karşı duygularınızı, düşüncelerinizi, problemlerinizi açıkça dile getirmek anlamına gelir. Bilmesini isteyeceği bilgileri karşınızdaki kişiyle paylaşın. Örneğin; partnerinizin size sarılmasını istiyorsanız, size sarılmasından hoşlandığınızı söyleyin. Anlatma kültüründe önemli olan karşı taraftan beklenti içerisine girmemektir. Siz karşı tarafa sarılması gerektiğini söyleyin, bırakın o istediği zaman size sarılsın. Siz duygu ve düşüncelerinizi, hayallerinizi dile getirin, yeter.

4. İletişim bariyerlerini kaldırın

Açık ve dürüst bir iletişim sağlamak için iletişim bariyerlerinizi kaldırın. Konuşmaktan zevk aldığınız konuları düşünün ve daha çok bu konular hakkında konuşun. Aranıza iletişiminizi sınırlandıracak engeller eklemeyin.

5. Birbirinizin duygularını dinleyin

Birbirinizle sohbet ederken yalnızca söylenenlere değil, o kelimelerin altında yatan duygulara da odaklanın. Partnerinizin stresli, üzgün, şaşkın, mutlu, neşeli olup olmadığını anlamaya çalışın. Onun ses tonuna, beden diline ve kullandığı kelimelere dikkat edin. Bu önerileri takip ettikçe karşınızdaki insanı duygusal olarak anlama seviyeniz artacak ve vereceğiniz tepkilerle sağlıklı ve mutlu ilişkinin kapılarını açabildiğinizi göreceksiniz.

6. Karşı tarafa güvenin

Her zaman aklınızın bir köşesinde ilişkinizdeki güven seviyesini değerlendirin. Karşınızdaki insana ne kadar güveniyorsunuz? Hayalinizde idealize ettiğiniz güvenilir insan modeliyle karşınızdaki insan ne kadar örtüşüyor? Eğer arzuladığınız gibi bir ilişki istiyorsanız, karşınızdaki kişiye karşı açık olmalısınız. Güven ortamı oluşturacak hareketlerde bulunarak karşı tarafın güvenilirliliğine dair bilgi sahibi olabilirsiniz. Karşınızdaki insana karşı açık olun, sırlarınızı, zaaflarınızı cesurca dile getirin. Eğer karşınızdaki insan da aynı şekilde davranıyorsa ilişkinize kendinizi adayabilirsiniz. Eğer aynı şekilde davranmıyorsa, ilişkiye olan bağlılığınızı yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir.

İlginizi çekebilir: İlişkide güven sorunu ve başa çıkma yolları

7. Birbirinizin sınırlarına ve özeline saygı gösterin

Güven ortamının bir başka önemli durumu da karşınızdaki insanın sınırlarına ve kendi özel yaşamı olmasına saygı göstermektir. Teknolojik gelişmeler insanların birbirlerini takip etmesini sürekli irtibat halinde kalmasını oldukça kolaylaştırdı. Yine de, birbirinize özel alan bırakarak ve karşınızdaki insanı istemediği ortamlara sokmayarak ilişkinizi mutlu bir şekilde sürdürebilirsiniz. Birbirinizin sınırlarına saygı gösterme ve özel alan bırakma karşılıklı güvenin oluşması için oldukça önemlidir.

8. Sağlıklı tartışmalar içerisine girin

Evet, tartışmak aslında ilişkilerde sağlıklı bir durumdur. Eğer bir ilişkide hiç kavga etmemeyi umuyorsanız, mükemmel bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz, çünkü muhtemelen ilk kavganız son kavganız olacaktır. Onun yerine, tartışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesinin stratejilerini öğrenin ve suçu işlemeden önce partnerinizle konuşun. Bir tartışmaya başlarken karşı tarafı ve ilişkiyi ne kadar önemsediğinizin altını çizin. Gerçeklerden ve tartıştığınız konu hakkındaki duygularınızdan bahsedin. Birbirinizi suçlamak yerine karşınızdaki kişinin hareketlerini yorumlamaya çalışın. Hata yaptığınızda içtenlikle özür dilemekten çekinmeyin ve bu konuda rahat olun. Geçmişe takılı kalmayın. Her tartışmanın sonunda tartışma nedeniyle gerilen duygusal bağlarınızı yeniden iletişime geçirmeye odaklanın.

9. Kendi amaçlarınızı belirleyin

Başkaları için değil kendi isteğinizden dolayı bir ilişki içerisinde olduğunuzu unutmayın. O yüzden ilişkide ilk olarak kendi amaçlarınızı belirleyin. Kendinize karşı dürüst olun ve kalbinizle ve mantığınızla düşünerek bir ilişkide ne istediğinizi değerlendirin. Karşınızdaki insanın ihtiyaçlarının ve isteklerinin sizinkilerden baskın olmasına izin vermeyin. Anlatma kültürü esnasında ilişkideki ihtiyaçları ve istekleri paylaşıp karşınızdaki insanı da size karşı açık ve dürüst olmak konusunda cesaretlendirebilirsiniz. Aksi halde, bu durum aranızın bozulmasına ve mutlu ve uzun ilişkinizin altüst olmasına neden olabilir.

10. Uzlaşın

Birbirinizin ihtiyaçlarını dengeleyin. Anlaşmazlık durumlarında da ortak noktada buluşmaya çalışın. Uzlaşma kabiliyeti, mutluluğun ve uzun ilişkilerin anahtarıdır. Bugünün toplumunda bireysellik ön plana çıkabilir; ancak bir ilişkinin yürümesi için bireysellikten çıkıp karşınızdaki kişinin perspektifini, düşüncelerini ve duygularını da anlamanız gerekir. Unutmayın, gerçekten yapıcı bir adımla yaklaştığınızda her şeyi daha kolay çözüme ulaştırabilirsiniz.

Kaynak: lifehack.org, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Mutsuz ilişkinin sinyalleri: Sağlıksız bir ilişkide olduğunuzun 20 göstergesi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale