X

Uzun saatler çalışmadan verimli olmak için Evreka yöntemini keşfedin

Siz de bir yandan telefonla konuşurken diğer yandan e-mail cevaplayan, öbür taraftan da gelen WhatsApp mesajına göz atan biriyseniz aman dikkat! Çok çalıştığınız halde istediğiniz neticeye ulaşamamanızın sebebi bu olabilir. “Ne yapalım, devir böyle, bütün işleri bitirmek ve başarılı olmak için aynı anda birden fazla konuyla uğraşmaya mecburuz” diyor ve bir de bunu bir meziyet zannedip övünüyorsanız, okumaya devam edin.

Londra Üniversitesi Psikiyatri bölümünün İngiliz bir şirketin 1100 çalışanıyla yaptığı araştırmaya göre, dijital medya ile anda birden çok iş yapmak, uykusuz gece geçirmekten daha fazla IQ’nuzun düşmesine sebep olmakta. Yapılan araştırma, çalışanların %69’unun bir anda sadece tek bir konuya odaklanmakta zorlandıklarını, özellikle e-mailler ile çok fazla bölündüklerini göstermiş. Araştırma aynı zamanda, çalışanların haftada ortalama 13 saatini e-maillerin başında geçirdiğini göstermiş. Tam 13 saat! Haftalık çalışma saatinin neredeyse %30’u.

Gerçekten de bugünün teknolojik dünyasında tek bir şeye bölünmeden odaklanmak çok kolay olmuyor. Sürekli mailleri kontrol ediyor, sanki mecburmuş gibi anında cevaplamadan duramıyor, diğer yandan WhatsApp’te birkaç kişiyle aynı anda yazışıp, öbür tarafta bilgisayarda açtığınız 3-5 farklı dosya üzerinde çalışıyoruz. Facebook ve Instagram hesaplarına sürekli bakmak ise birçok kişide bağımlılık halinde. Biraz oradan, biraz buradan. Bu şekilde çoklu bir düzenle çalışmakla potansiyelimizin ne kadarını ortaya koyuyor ürettiklerimiz?

Beynin yaratıcı döngülerinden yararlanmak

Bunun cevabı, aslında nörobilim çalışmalarında. Yapılan araştırmalar, beynin birbirini takip eden yüksek ve düşük döngülerle çalıştığını göstermekte. Beyin (EEG) ve kalp (EKG) dalgalarını ölçtüğümüzde görülen tepeler ve vadiler diye düşünebilirsiniz bunu. REM denilen derin uykuya, non-REM adı verilen ilk uykuya dalışımızdan 90 dakika sonra girmekteyiz. Kalbimizin kasılma ve dinlenme, akciğerlerimizin nefes alıp genişleme ve nefes verip daralma döngüleri gibi, tüm bedenimiz ve beynimiz gün içinde yüksek ve düşük aktiviteli döngülerle çalışmakta. Üretkenliğinizi maksimum seviyeye çıkarmak için beynin bu çalışma döngüsünün farkında olup, iyi değerlendirmek gerekmekte. Yani çok çalışmak değil, zekice çalışmak gerekiyor.

Beynin nasıl çalıştığını anlamak sadece ağır işi yükünüzü daha kısa zamanda yapmanıza değil, aynı zamanda kutunun dışına çıkarak düşünmenize, yaratıcı çözümler ve yeni fikirler bulmanıza fayda sağlamaktadır. Yaratıcılık testleri, gün içinde zihnini dinlendiren ve hayaller kuran kişilerin, tüm zamanını sürekli işlerle geçirenlerden çok daha yüksek puan aldığını göstermekte. Onun için Evreka anları bilgisayar başında değil, duşta ya da tuvalettedir.

Evreka zamanı

Yapılan çalışmalar, üretken şekilde bir konuya en fazla odaklanma süresinin 90 dakika olduğunu göstermekte. Forbes’da yayınlanan bir makalede okuduklarım üzerine kendi tecrübelerimle geliştirdiğim basit bir yöntem önereceğim size. Buna Evreka Zamanı diyorum ben.

1. Adım:

Gün içinde yapmanız gerekenleri, aklınızdan geçenleri başlıklar halinde yazarak sizin için en önemli ve öncelikli konuya göre numaralandırın. Sizi bölecek her şeyi engelleyin. Bilgisayarı ve telefonunuzun sesini kapatın. Yapacağınız iş bilgisayarda ise, tüm açık pencereleri kapatıp sadece çalışacağını konu için gerekli programı açın. 90 dakikalık bir süreyi takviminizde kapatın. Bunların hangisi bölünmenize engel olacaksa onu yapın.

2. Adım:

İlk 30 dakika, sadece ve sadece birinci sıradaki konuya odaklanarak çalışmaya başlayın.

3. Adım:

5 dakika mola verin. Gözleri kapatıp 4 tane burnunuzdan derin ve sakin nefes alıp verin, oturduğunuz yerden kalkın odada dolaşın, tuvalete gidin, su için, “mola verdim” diye düşünerek maillere bakmayın, molanın amacı bu değil.

4. Adım:

İkinci 30 dakika aynı konu üzerinde çalışmaya devam edin. İlk 30 dakikada birinci konuyu bitirdiyseniz, ikinci ve üçüncü olarak belirlediğiniz konulardan devam edin.

5. Adım:

5 dakika mola verin. Yerinizden kalkın, gerinin, dolaşın, esneyin, yine gözler kapalı ve sakin bir şekilde 4 nefes alın. Sevdiğiniz enerjik bir şarkıyı dinleyin. Hatta dans ederek vücudunuzu hareket ettirmeyi deneyin.

Biliyorum, aklınız maillerde ve gelen mesajlarda. Ancak, 1-1,5 saat cevap vermediğinizde dünya yine dönüyor olacak.

6. Adım:

Son 30 dakikalık zaman diliminde, tek konuya odaklanarak çalışmaya geri dönün.

7. Adım:

20-30 dakika mola verin. Öncelikli işleriniz bittiyse daha uzun süre serbest zaman kullanabilirsiniz. İşle hiç alakası olmayan bir şeyler yapın. Bir arkadaşınızı arayıp sohbet edin, bilim kurgu bir kitap okuyun, dışarı çıkıp yürüyüş yapın, sizi işten güçten en çok ne uzaklaştıracaksa onu yapın.

Verimli odaklanma süresi en fazla 90 dakikadır. Dolayısıyla siz kendi enerjinize ve nasıl hissettiğinize bakarak 30 dakikalık adımları 20 dakika yapıp, ara dinlenmeleri 2-3 dakika tutabilirsiniz. En büyük buluşlarınıza bu Evreka zamanlarında imza atacağınızı garanti ederim.

Çok çalışmadan başarılı olmanın anahtarı zekice çalışmaktır. Daha önceki yazılarımda da hep vurguladığım gibi, hangi konu olursa olsun odaklanmayı güçlendirecek en önemli aktivite her gün düzenli meditasyon yapmaktır. Meditasyonla ilgili detaylı bilgiyi daha önceki yazımda bulabilirsiniz. “Oxford Üniversitesi’nde meditasyon deneyimi ‘Buda ilacı: Meditasyon sizi değiştirebilirOxford Üniversitesi’nde meditasyon deneyimi ‘“

Gülferi Yıldırım: Psikoloji ve Nörobilim Uzmanı. Mindfulness Eğitmeni İTÜ Elektronik Mühendisliği’nden mezun ve Yeditepe Üniversitesi’nden (MBA) İşletme Yüksek Lisansına sahip olan Gülferi Yıldırım, Üsküdar Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji ve Nörobilim Yüksek Lisansını tamamlamıştır. Aynı zamanda Kültür Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak “İletişim ve Marka Yönetimi” dersi vermektedir. Kurumsal dünyada, 25 yılı aşkın süredir strateji, organizasyonel yapılanma, iletişim ve pazarlama konularında danışmanlık ve liderlik yapmaktadır. Her yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Mutlu İnsan ZihinRuhBeden Festivali”nin kurucusudur. Kendini keşfetmek üzere çıktığı yolda Türkiye’den Güney Afrika’ya, ABD’den Peru’ya, Hindistan’dan İngiltere’ye ve Bali’ye pek çok eğitime katılmıştır. Bu eğitimlerden bazıları; Oxford, MIT (Massachusetts Institute of Technology), University of Massachusetts gibi dünyanın saygın üniversitelerinde aldığı mindfulness, meditasyon ve nörobilim temelli eğitimlerdir. Doğunun binlerce yıllık kadim bilgilerini, batı bilimi ışığında, kurumsal deneyimleriyle sentezleyerek oluşturduğu mindfulness temelli mutluluk, liderlik, yaratıcılık ve stres yönetimi eğitimleriyle kurumların ve bireylerin hedeflerine ulaşmalarına vesile olmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale