X

Üzgün anlarımızda dram filmi izlemek neden iyi gelir?

2020 bize üzülmek için birçok neden sundu. Üzgün zamanlarınızda bir dram filminde teselli buluyorsanız, bu tamamıyla anlaşılabilir bir durum. Ağlamak, kendimize şöyle sıkıca sarılmak gibi bir şey. Peki çivi çiviyi söker mi; mutsuzluğun dibini gördüğünüz anlarda dört elle sarıldığınız dram filmleri size kendinizi daha iyi hissettirir mi? Uzmanlar da aynı soruyu sormuş olmalı ki bunun üzerine araştırmalar mevcut. Gelin beraber bakalım!

Acı toleransımızı artırıyor, insanlar arasındaki bağı kuvvetlendiriyor

Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, dram filmlerinin bağ kurmanın yanı sıra insanlarda acı toleransını artırdığını ortaya koydu. Beynimiz bunu acıyı azaltmaya yardımcı, bir nevi ağrı kesici kimyasal olan endorfin salgılayarak yapıyor.

Araştırmanın başındaki isimlerden Evrimsel Psikoloji Profesörü Robin Dunbar, dram filmlerindeki duygusal yoğunluğun vücudumuzdaki endorfin sistemini tetikleyeceğinden bahsediyor. Beyinde fiziksel ve psikolojik acı aynı yerden hissediliyor. Endorfinler, nasıl zorlu bir antrenmandan sonra birçok kişinin kendisini mutlu ve tatmin olmuş hissetmelerini sağlıyorsa; stresli veya üzgün olduğumuz zamanlarda da bizi rahatlatmaya çalışıyor.

Yaklaşık 170 kişiyle gerçekleştirilen araştırmada, katılımcılara evsiz içki bağımlısı Stuart Shorter’ın hayat hikâyesinden esinlenilen film Stuart: Gerisin Geriye Bir Hayat izletiliyor. Profesör Dunbar, filmin sonunda katılımcıların salonu gözyaşlarıyla terk ettiklerini söylüyor. Başka bir salondaysa, 68 kişiden oluşan bir kontrol grubu arka arkaya İngiltere’nin arkeoloji ve jeolojisi üzerine belgeseller izliyor.

Film ve belgeselleri izlemeden önce katılımcılardan duygu durumlarını puanlamaları isteniyor. Aynı anket, filmler bittikten sonra da yapılıyor. Burada, kişilerin diğer katılımcılarla nasıl bir bağ kurdukları da ölçülmeye çalışılıyor. Katılımcıların acı toleranslarını ve endorfin seviyelerini ölçmek için başka bir test daha yapılıyor. Bu testte, katılımcılardan sırtları duvara dayalı oturur pozisyonda durabildikleri kadar çömelmeleri isteniyor.

Araştırmanın sonucunda, dram filmini izleyenlerin ruh hâllerinde üzgün hissettiklerine dair çarpıcı bir değişim söz konusuyken, belgesel izleyen kişilerde belli belirsiz, sıkılma duygusuna işaret eden bir değişim ortaya çıkıyor. Ayrıca, dram filmi izleyenlerin acı eşiğinde yüzde 13.1 artış varken, belgesel izleyenlerin acı eşiğinde yüzde 4.6 oranında bir düşüş gözlemleniyor. Daha fazla acı toleransı gösteren grubun ruh hâli kötü olsa da bağ kurma becerilerinde bir artış söz konusu.

Duygularınızı kabullenmenizi ve onları işleyebilmenizi sağlar

Mutsuzluk yanına arkadaş arar. Dram filmlerine kapılmamızın nedeni tam olarak da budur. Çünkü ruh hâlimizle bir uyum içerisindedir dram filmleri. Üzgün olma hâlini ve o çırpınışı izlemek, iç dünyamızdaki düşünceler ve hislerle güvenli bir mesafeden yüzleşmemizi sağlar. Çoğu kişi buzdağının görünmeyen kısmındaki duygu yoğunluğunun farkında bile değildir. Ya da bunu ortaya çıkaracak bir alan bulamayabilirler. Ne kadar kırılgan olduklarını açıklamak istemeyebilirler. Çünkü, kendini açmak cesaret gerektirir.

Üzgün olduğunuz zamanlarda sadece ağlamak isteyebilirsiniz. Dram filmi, bu hislerinizi dışarı vurma imkânı sağlar, sadece karakterlerle değil onların sayesinde kendi duygularınızla da bağ kurabilirsiniz. Bu da stresinizi azaltır ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.

Evrimsel nedenler

Yanaklarınızdan süzülen gözyaşlarını, hıçkırıklara boğulduğunuz o anları düşünün. Sonrasında üzerinizden attığınız o gerginliği ve yavaş yavaş etkisi azalan mutsuzluk hâlini. Ağlamak, duyguları işleyiş biçiminin en doğal hâlli. Quest Psychology Services’de danışman psikolog Dr. Gregory Warwick, ağlamanın; parasempatik sinir sistemini aktive ederek, oksitosin ve endorfin hormonlarının salgılanmasını sağladığını ve bu durumun bizi rahatlattığını ifade ediyor. Bundan dolayı hıçkırık başladığında rahatlama hissi duyarsınız.

Dram filmleri, bir nevi fırtınalı zamanlarda “sığınacak liman” işlevi görüyor. Duygularımızı boşaltabileceğimiz alanı bize sağlayarak hayatta yol almamızı, insanlarla kuvvetli bağlar kurabilmemizi sağlayabiliyor ve acıya dayanıklı bireyler hâline dönüştürebiliyor. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale