X

Ünlü girişimcilere ait 6 başarı öyküsü

Girişimcilik

Söz konusu girişimcilik olunca bu konuya ilgi duyan herkesin hayalinde, girişimini bir anda mucizevi bir şekilde başarıya götüren sihir gibi kestirme yollar canlanır. Ancak girişimcilik dünyasının zorlu rekabet koşullarında işler pek de hayallerdeki gibi yürümez. Çünkü başarılı girişimciler hayali kestirme yollardan değil, gerçek ve engebeli yollarda yürür; gerçek ürünler tasarlar, gerçek stratejiler kurgular, gerçek insanlar çalıştırır ve gerçek müşterilere ulaşır.

İşin özü, başarılı bir girişimci olmak için ilginç ve “para edecek” bir fikre ve bitmeyecek bir çalışma azmine sahip olmasınız. İşte girişimcilik yolculuklarına ilham verecek ve muhtemelen adını bile duymadığınız girişimcilere ait ünlü başarı öyküleri:

Pierre Omidyar

1995 yılında genç bir yazılımcı, kendi kurduğu kişisel web sitesi üzerinden küçük açık arttırmalar düzenliyor ve kullanmadığı eşyalarını satıyordu. AuctionWeb adlı bu platform başta gerçek anlamda “kişisel” bir projeydi. Ancak kısa sürede hatırı sayılır bir trafik rakamına ulaşan AuctionWeb, projenin sahibi Pierre Omidyar’a farklı şeyler düşündürmeye başladı. Eşyalarını site üzerinden satmak isteyenlerden küçük hizmet bedelleri talep etmeye başlayan Omidyar, kısa süre sonra bu ödemelerin takip edilmesi için bir eleman istihdam etti. Şimdilerde bu projeyi eBay adıyla tanıyoruz!

Pierre Omidyar

John Ferolito and Don Vultaggio

70’li yıllarda Amerika’da küçük bir minibüsle bira dağıtıcılığı yapan ve iki İtalyan asıllı kafadar John Ferolito ve Don Vultaggio, o dönemde çok satan bir alkolsüz içecek markasından ilham alarak kendi içeceklerini üretmeye karar verdiler. Bir takım farklı aroma ve tatlar deneyerek kendilerince bir “ar-ge” süreci geçiren kafadarlar, bugün globalde de çok iyi tanınan ve Amerika’nın en çok satan alkolsüz içecek markası olan Arizona Green Teas’i kurdular. O yıllardan beri ayrılmayan Ferolito ve Vultaggio’nun ortaklığı ve dostluğu halen devam ediyor.

AriZona Green Tea

Matt Maloney and Mike Evans

Matt Maloney ve Mike Evans, sürekli masa başında çalışan ve bu yüzden dışarıdan yemek siparişi vermek durumunda olan iki Chicago’lu yazılım geliştiriciydi. Her gün yemek sipariş etmek için restoranlara telefon etmekten bıkıp usanan ikili, tamamen kendi ihtiyaçlarından muazzam bir start-up yaratmayı başardılar. Amerika’nın ilk ve en büyük online yemek sipariş portallarından olan GrubHub işte tam da böyle kuruldu. Ülkemizde faaliyette olan yemeksepeti.com ve muadillerinin de ilham kaynağı olan GrubHub’ın güncel değeri 3 milyar doların üzerinde.

Joe Coulombe

Kaliforniya’nın güneyinde küçük bir market işleten Joe Coulombe, çevredeki üniversite öğrencisi ve mezunu kitlenin eğilimlerini iyi gözlemleyerek girişim stratejisini şekillendirdi. Önce Amerika’daki klasik 7-11 market konseptinden farklı ve nispeten daha kaliteli ve sağlıklı ürünler satan bir market şubesiyle işe başlayan Coulombe, bugün Hollywood yıldızlarının bile alışveriş yaptığı seçkin market zinciri Trader Joe’s imparatorluğunun sahibi.

Howard Schultz

Keyifli bir Milano gezisi, ancak bu kadar karlı bir fikre dönüşebilirdi! Seattle’da bir kahve çekirdeği ithalatçısı bünyesinde pazarlama sorumlusu olarak çalışan Howard Schultz, İtalya’da gördüğü birbirinden kaliteli espresso kafelerine hayran olunca bu konsepti Amerika’ya da taşımaya karar vermiş. Bu durumu çalıştığı şirkete açan Schultz, Seatle’da İtalyan usulü kahve dükkanları açma fikri ile pek de ilgilenmeyen patronu tarafından başta geri çevrilse de, sonunda inadına direnemeyen patronunu bu işe para ayırmaya ve hatta isim hakkının kullanılmasına ikna eder. O ismi çok iyi biliyorsunuz: Starbucks!

Seattle’da açılan ilk Starbucks şubesi

Konosuke Matsushita

Bundan neredeyse 90 yıl önce, 1917 yılının Japonya’sında geçen ilginç bir girişimcilik öyküsünden bahsetmek istiyoruz: Osaka Elektrik ve Ampul Fabrikası’nda eğitimsiz bir çırak olarak çalışan Konosuke Matsushita geliştirdiği üst düzey elektrik soketlerini patronuna takdim etmek için sabırsızlanıyordu. Fakat maalesef patronu onunla aynı heyecanı paylaşmıyordu. Bu durum genç Matsushita’yı yıldırmadı ve çalışmalar genç çırağın evinin bodrum katında devam etti. Ve başta Matsushita Electric adıyla faaliyet gösteren ve daha sonra ismi Panasonic olarak değişen bir elektronik devi böyle doğdu.

Panasonic’in kurucusu Matsushita

 

Kaynak:

entrepreneur.com

forbes.com

 

İlginizi çekebilecek diğer içerikler:

Sadece başarılı insanların bildiği 20 önemli sır

Hayatta başarılı olmuş 10 kadının sabah rutinleri

Sabahları 45 dakikanızı ayırarak güne daha verimli başlamanın pratik yolları

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale