X

Üniversite tercihleri: Gelecek kaygısı gençler için mi ebeveynler için mi daha zor?

Geçtiğimiz günlerde üniversite sonuçları açıklandıktan sonra tercihlerle ilgili konuşulan bir ortamda bulundum. Yan masamda bir anne ve üniversite tercihi yapmaya hazırlanan çocuğu hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Önce istemeden kulak misafiri olup sonra konuşmalarına gönüllü dahil olmak istedim ve genç arkadaşa sordum; nereyi istiyorsun, planın ne, neye göre tercih yapacaksın bölüm mü üniversite mi vb…

Ne zaman ben bir şey sorsam ya da çocuk cevap vermeye çalışsa annesi hemen cümleye giriyordu. Bir süre sonra fark ettim ki biz o gençle üniversitelerle, tercihlerle, onun hayalleri, hedefleriyle ilgili bir şey konuşmuyoruz; annesinin endişelerini, yaşadığı zorlukları, çocuğu için istediklerini dinliyoruz. Konuşmalarımızın üzerinden biraz zaman geçtikten sonra fark ettim ki mesele üniversite tercihleriyle ilgili değil; ebeveynlerin geçmiş deneyimleri, yaşadığımız ülkenin güncel şartları ve geleceğin bilinmezliği.

Üniversite tercihlerinde dikkat edilmesi gerekenler ya da üniversite tercihleri yapmadan önce işinize yarayacak ipuçları gibi madde madde ilerleyecek bir yazı yazabiliyor olmayı isterdim ama dediğim gibi asıl mesele bunlardan çok farklı…

Ebeveynlerin endişeleri vs. gençlerin hayalleri

Ebeveynlerin çocukları için her zaman en iyiyi istedikleri aşikar ve buna diyecek hiçbir şey yok. Ancak, zaman zaman belki de çoğu zaman bu en iyisini isteme, toksik bir hal alabiliyor. Nasıl mı? Çoğumuzun tahmin edebileceği üzere istenmeyen bir bölüm, istenmeyen bir üniversite ya da istenmeyen bir şehir ile. Keşke her gencin yaptığı/yapacağı tercihler sadece istedikleri bölüm, şehir ve üniversiteyi buluşturabilen seçenekler olabilse. Ama ne yazık ki hepimiz öyle olmadığının farkındayız.

Kendi dönemimden hatırladığım kadarıyla ebeveynlerin endişeleri her zaman etkili bir değişken olsa da tercih seçenekleri çok daha fazlaydı. Birçok kişi en azından bu muhteşem üçlüden (okul, bölüm, şehir) birini tutturabiliyordu ve hayallerine giden yolda ilerleyebilme fırsatını yakalayabiliyordu. –Günümüz şartlarında kimlerin o hayallere ulaşıp ulaşamadığı ve bunun nedenleri de bambaşka bir yazı konusu olur tabii ki, o yüzden oraya fazla girmek istemiyorum.- Bugün ise durumlar epey farklı. Gençler daha en baştan birçok engelle karşılaşıp hayallerini değiştirmek ya da ertelemek zorunda kalabiliyor ve ebeveynlerin endişeleri de bu durumda etkili bir rol oynuyor.

Gelecek kaygısı, ekonomik krizler, popüler meslek gruplarının hızlı bir şekilde evriliyor olması, bilinmezlik, fırsatların azalmaya başlaması, az imkan ama çok insan durumu ve daha birçok etken ebeveynlerin çocukları üzerinde baskı kurmasına neden olabiliyor. Elbette ki amaç, onları geleceğe daha iyi hazırlamak, kendi ayakları üzerinde durabilecek mesleklere sahip olmaları için desteklemek, ileride rahat etmeleri için bugünden ilerleyecekleri yolu belirlemelerine yardımcı olmak ama tüm bunlar için hayallerini tamamen yok saymak gerçekten gerekli mi?

Zor gibi görünüyor olsa da imkansız değil. Gençlerin kendi ilerlemek istedikleri yollar konusunda onlara destek olmak aslında gelecekleri için yapılabilecek en doğru yatırımlardan biri. Çin atasözünü hatırlayın:

Bir saat mutlu olmak istiyorsan şekerleme yap.
Bir gün mutlu olmak istiyorsan balık tut.
Bir hafta mutlu olmak istiyorsan tatile çık.
Bir ay mutlu olmak istiyorsan evlen.
Bir yıl mutlu olmak istiyorsan servete kon.
Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan sevdiğin işi yap.

Öyleyse, bırakın bir ömür mutlu olmak için istedikleri meslekleri seçsinler. Sizden aldıkları güçle, bu yolda çok daha başarılı bir şekilde yürüyebileceklerini unutmayın ve tercih dönemini hem sizin hem de çocuğunuz için daha kolay bir süreç haline getirmek için şunları göz önünde bulundurun:

Doğru iletişim için çaba harcayın

Öncelikle baskı kurarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturamayacağınızın farkında olun. Siz endişelerinizde ne kadar haklı olursanız olun çocuklarınızın da hayallerini kovalamak en doğal hakları. Onları anlamaya çalışın. Ne istiyorlar, gelecekte kendilerini ne yaparken hayal ettiklerinde mutlu oluyorlar, istedikleri bölümü okuduktan sonra kafalarında hangi adımı atmak var hepsini öğrenin. Kendilerini açıkça ifade edebilmeleri için uygun ortamı yaratın. Sizi anlamalarını istiyorsanız önce sizin de onları anlamanız gerektiğini ve fikirlerine saygı gösterdiğinizde daha iyi anlaşabileceğinizi unutmayın.

Yeteneklerinin farkında olun

Herhangi bir mühendislik bölümü sayısal dersleri hiç sevmeyen çocuğunuz için adeta zorlu bir savaşa dönüşebilir; hele ki hayallerini süsleyen tek şey müzikse… Ne mi demek istiyorum: Şöyle; tıp, diş hekimliği, mühendislik sizin için ‘geleceği parlak’ meslek gruplarında olsa dahi, çocuğunuzun müzik, resim, tiyatro gibi bambaşka alanlarda yeteneği varsa asıl geleceğinin parlak olacağı yer orasıdır. O nedenle, sizin bölüm veya okul tercihlerinizi sıralamaya başlamadan önce çocuğunuzun yeteneklerinin farkında olmanız gerekir.

Yalnız olmadığınızı hatırlayın

Kendinizi çok çıkmazda hissettiğinizde içinizi rahatlatmak için birçok ailede benzer problemlerin yaşandığını hatırlayın. Aynı zamanda binlerce ebeveyn, çocuklarıyla birlikte bu tercih sürecini atlatmaya çalışıyor ve emin olur hemen hemen hepsi sizinle aynı endişeleri, korkuları, stresi paylaşıyor. Çocuğunuzla anlaşmazlığa düştüğünüzde bunun normal olduğunu ve bu süreçten geçen her anne-babanın sizin duygularınıza çok benzer hisler yaşadığını aklınızın bir köşesinde bulundurun. Böylelikle kendinizi suçlamaktan ya da gereksiz yere yıpratmaktan bir tık olsun uzaklaşabilirsiniz.

Bonus: Tercihleri unutun

Tüm bu süreç hem sizin hem de çocuğunuz için fazlasıyla yıpratıcı olabilir. Haliyle, ne kadar özenli yaklaşırsanız yaklaşın zaman zaman stres, kaygı, gerginlik baskın gelebilir ve ev ortamında olumsuz rüzgarlar esebilir. Üniversite tercihlerinin aranızdaki ebeveyn-çocuk ilişkisini zedelememesi için ara sıra tercihleri unutup sıradan bir gün geçirin. Birlikte keyif aldığınız etkinlikler yapın, kahve için, sahilde gezin, sohbet edin ama üniversitelerden konuşmayın 😊.

İlginizi çekebilir: Ebeveynlerin akademik başarı baskısı çocukları nasıl etkiliyor?

Ecem Şenyurd Efecan: Selam, ben Ecem! Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli özel kurumlarda çalışıp akademi özlemiyle soluğu yine üniversitede aldım, daha öğrenilecek çok şey vardı! Mindfulness üzerine tez yazıp 'an'da kalmayı hala başaramayan biri olarak insana iyi gelen ne varsa bulmaya, uygulamaya, hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Tam bir kahve severim, günlük sınırsız doz alımıyla hayatımın olmazsa olmazı. Üretmeye bayılıyorum! :)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale